Cumhurbaşkanı Anayasa’yı hiçe sayıyor

Haberin Devamı

BİR 12 Eylül zamanlarında olmuştu, bir de şimdi...
Danıştay, açılışında Barolar Birliği’ne konuşma daveti yapmadı. Üstelik bu kadarla kalmadı, açılışa sadece Anadolu Ajansı ve TRT alındı. Sen, ben, bizim oğlan yani! “Akreditasyonu kaldırdık, yasakçı zihniyete son verdik” diye övünenlerin 2015’te Türkiye’yi getirdiği nokta burası işte... Böyle bir durumda Metin Feyzioğlu’yla
konuşmak şart oldu...



Cumhurbaşkanı Anayasa’yı hiçe sayıyor


Metin Feyzioğlu... Tarihe geçecek kadar acayip bir olay daha yaşandı! Nedir bu olan biten?

-Sayın Erdoğan, başbakan iken geçen seneki Danıştay’daki törende bana hakaret ederek kürsüye yürümüştü. Kendisine, devlet terbiyemize yakışacak şekilde cevap vermiştik. Ama o ağır bir “güç zehirlenmesi”ne tutulmuş durumda. Bırakın eleştirileri, önerileri bile artık sükûnetle dinleyemiyor. Onun başkalarına bırakmak istediği tek özgürlük alanı, sadece kendinin alkışlanması! O törenden sonra avukatları hedef almaya başladı. Çünkü kendisinin lügatinde, savunma hakkı da yok. Çözümü, yasak getirmek. ‘Adli Yıl Açılış Töreni’ni kanunla kaldırttı. Danıştay Başkanlığı durumdan vazife çıkararak bu sene bize konuşma daveti yapmadı. Törene bile yarım ağız davet edildik. Posta ile davetiye göndermişler. Burada küçük düşen veya hırpalanan biz değiliz, Danıştay ve yargı...

Haberin Devamı

DANIŞTAY ŞAŞIRTMADI

Bu kadarla da kalmadı...
-Evet, kalmadı! Töreni izlemeye gelen gazetecilere “Kendi aramızda açılış yapıyoruz, içeri giremezsiniz!” deyip, sadece Anadolu Ajansı ve TRT’yi aldılar. Herhalde aile arasında doğum günü partisi yaptıklarını sanıyorlar! Danıştay’daki törende, Danıştay Başkanı’nın yaptığı konuşmayı dinlemek ve bütün bunları haber yaparak halkı bilgilendirmek, “basın hürriyeti” olarak adlandırılır. Basın hürriyeti, yasakçı zihniyetle kısıtlanırsa halkın haber alma hakkı ihlal edilir. Olup biten hakkında bilgilenemeyen halk, Anayasa’daki temel haklarını ve siyasal haklarını gerektiği gibi kullanamaz. “Akreditasyonu kaldırdık, yasakçı zihniyete son verdik” diye övünenlerin 2015’te Türkiye’yi getirdiği durum budur. Ama Danıştay Başkanı’nın bizi şaşırtmadığını da belirtmeliyim. Seçilmesinden hemen sonra kendisine “Hayırlı olsun” ziyaretine gittiğimizde, bize uzun uzun Tayyip Erdoğan’ı nasıl takdir ettiğini, aynı şekilde Putin’i de çok takdir ettiğini söylemişti. Düşünebiliyor musunuz, idareyi denetlemek, vatandaşı idareye karşı korumakla yükümlü olan bir yüksek mahkemenin başkanının söylediği sözleri...
Şimdiye kadar baronun temsil edilmediği bir hukuk faaliyeti oldu mu?
-Uzun yıllardır olmamıştı. 12 Eylül rejiminin etkisinden henüz kurtulamadığımız yıllarda bu tür engellemelere rastlıyorduk, bir de şimdi...

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Anayasa’yı hiçe sayıyor

BİR HAFTA İZİN ALSIN DEVLETİN KURUMLARI HUZURA KAVUŞUR!

Bir cumhurbaşkanının yeminini hiçe sayması nasıl olabiliyor? Bu ülkede anayasa ve anayasayı denetleyen kurumlar yok mu ki bütün bunlar olabiliyor?
-Bakın, devleti bir bütün olarak temsil ettiği için cumhurbaşkanının hiçbir siyasi partiyle bağlantısının kalmaması gerekir. Rahmetli Özal ve özellikle Sayın Demirel, siyasi parti genel başkanlıklarından gelmiş olmalarına rağmen cumhurbaşkanlığı konumuna zihnen geçiş yapmayı başarmışlardı. Sayın Erdoğan bu geçişi yapmayı reddetti. Halkoylaması ile seçilmiş olmasına dayanarak kendini iktidar partisinin genel başkanı olarak görmeye devam ediyor. Bu da devlet kurumları içinde büyük bir karmaşaya yol açıyor. Kendi partisi üzerinde devam ettirdiği tahakkümü, tüm devlet kurumlarına karmaşa ve çekişme olarak yansıyor. Oysa cumhurbaşkanının görevi, anayasanın uygulanmasını ve devlet kurumlarının birbiriyle uyumlu çalışmasını sağlamak. Kolaylıkla ispatlayabilirim: Cumhurbaşkanı bir hafta izin alsın, o bir hafta boyunca bütün devlet kurumları uyumlu ve huzurlu çalışır! Anayasa, cumhurbaşkanının, Anayasa’yı hiçe sayacağını öngörememiş. Dolayısıyla, daha önce benzerini görmediğimiz bu duruma ilişkin hukukta maalesef yeterli çare yok...

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Anayasa’yı hiçe sayıyor

Tüm bunları durdurabilecek hiçbir kurum yok mu artık Türkiye’de? Bu ülke Dingo’nun ahırı mı oldu?
-Yüksek Seçim Kurulu, “Cumhurbaşkanı’na müdahale edemem!” diyor. Madem cumhurbaşkanına müdahale edemediklerini söylüyorlar, “Kaşının üzerinde gözü var” diye ceza kestikleri televizyonlara, radyolara rahatlıkla yaptırım uygulanmasını sağlayabilirler. Seçim yasaklarını ve tarafsızlığını hiçe sayan Cumhurbaşkanı’nın toplu açılış, muhtar buluşması, esnaf buluşması ve başka adlarla yaptığı propaganda faaliyetlerinin yayımlanmasını engelleyebilirler. Ama yapmıyorlar!

Cumhurbaşkanı Anayasa’yı hiçe sayıyor

EN BÜYÜK GÜÇ HALK

Siz tüm bunlarla mücadele edeceğinizi söylüyorsunuz da... Nasıl?
-Bu mücadelede en büyük güç, halktır. Cumhurbaşkanı’nın bizden rahatsız olmasının sebebi en tarafsız şekilde halkımızı bilgilendiriyor olmamız! Kendinde bütün üstün güçleri görmeye başlamış birine karşı, başka birilerinin, bazı kurumların dimdik durmaya devam ettiğini gören insanlar, hem cesaretleniyor hem de umutlarını yitirmiyor. Böylece, bir iken bin, bin iken milyonlar olabiliyoruz. Bizim mücadelemiz, siyasi parti tarafı tutmayan bir mücadele. Hukukun üstünlüğü siyaseti ve demokrasi mücadelesi...

Haberin Devamı

BASKININ PANZEHİRİ YÜKSEK SESLE KONUŞMAKTIR

İyi de sizin korkmuyor oluşunuz, bütün yasaların hiçe sayılmasını engelleyebiliyor mu?
-Baskının panzehiri konuşmaktır, hep birlikte, yüksek sesle konuşmaktır. Türkiye’de giderek daha çok kişi yüksek sesle konuşmaya başladı. Göreceksiniz bu sayı, her geçen gün artacak. Zaten iktidarın korkusu da bundan. Haklı eleştirileri ve protestoları duymamak ve görmemek için sürekli baskının dozunu arttırıyor. Baskı arttıkça içten içe tepki de artıyor. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi verdiğini düşünerek bugüne kadar Tayyip Erdoğan’ı desteklemiş olan kitle, giderek eriyor. Bu sebeple de Sayın Erdoğan, kitlesini sıkılaştırmak için her türlü tehlikeli, kışkırtıcı, ayrıştırıcı söylemi kullanıyor. Etrafındaki birilerinin kendisine doğruyu anlatması lazım diyeceğim ama maalesef cesaret edip, onu eleştirecek kimse de kalmadı sanırım…

Haberin Devamı

Fotoğraflar: İbrahim YURTBAY

Yazarın Tüm Yazıları