19 yaşında pırıl pırıl bir genç kadın. Konyalı. İnanılmaz büyük bir başarıya imza attı.
Geçen sene Avrupa Şampiyona’sına büyükler kategorisinde ilk kez katılmıştı, üçüncülük aldı. Bu sene ise Dünya Şampiyonası’nda birinci oldu.
Bugüne kadar 19 yaşında şampiyon olan kimse yok. Onunki bir ilk.
Ailesi tarafından.
Bilimin ışığı dört bir yana yayılsın diye.
Yeni ‘Berkol’lar yetişsin diye.
O uçak kazasını hatırlayacaksınız.
10 yıl önceydi, teknik arızayla insan hatası birleşti ve ne yazık ki Isparta’ya gitmekte olan uçak düştü, tam 57 kişi hayatını kaybetti.
İşte o kayıplardan biri, Özgen Berkol Doğan’dı. Gelecek vaat eden bir fizikçiydi. Boğaziçi Üniversitesi fizik bölümü doktora öğrencisiydi. Aynı zamanda fizikçilerin ‘Kâbe’si CERN’e kabul edilmişti, eğitiminin bir bölümünü orada sürdürüyordu...
Kendisi gibi bilim insanlarıyla birlikte o da, o kazada hayatını kaybetti.
Kadınların bu ülkede işi çok zor.
Gördükleri şiddet-zulüm bir yana, hayatın bütün yükü onların üzerinde. Engelli evlatlarına bakan onlar, yatalak annelerine-babalarına bakan onlar...
İşte bu turlar, evlerinden çıkamayan kadınların, hayatın tüm yükünü omuzlarında taşıyan kadınların biraz nefes almasını amaçlıyor. Bu sene, her mahalleden 300 kişinin katılması planlanmış. Turlara özellikle engelli bireylerin çağrılmasına dikkat ediliyor. Benim katıldığım ilk tura, Bağlarbağı ve Esenkent sakinleri katıldı. Çalışan kadınlar için de 26 Ağustos Cumartesi günü bir tur düzenlenecekmiş.
Saat 9.30’da Maltepe’den hareket ettik.
Herkes pek bir mutlu ve uyumluydu. En çok da engelli çocuklar, onlar mutlu olunca anneleri de mutlu tabii.
Ali Kılıç Başkan mikrofonu alınca alkışlar yükseldi. O da çok sıcak ve kısa bir konuşma yaptı. “Beni de sizin gibi bir Anadolu kadını büyüttü. Babaannem büyüttü. Ben bu adam olduysam, okuduysam onun sayesinde” dedi. “Bu toplumu dönüştürenlerin siz kadınlar olduğunu biliyorum” dedi, “Sizin omuzlarınıza ne kadar yük bindiğini biliyorum” dedi. “Arada kapıyı çarpıp çıkmak istediğinizi biliyorum” dedi. “Ne deseniz haklısınız” dedi.
Çok samimi ve insanın yüreğine değen bir konuşmaydı.
Başkan da öyle biri, siyasetçi gibi değil, sahte durmuyor bir kere, çok gerçek, güldürüyor da insanı, esprili ve komplekssiz...
O teknedeydim.
Kadınların teknesinde...
Evlerine hapsolan kadınların teknesinde...
Engelli çocuklarına ve torunlarına bakmak zorunda olan kadınların teknesinde...
Yatalak anne-babalarına hizmet etmek zorunda kalan kadınların teknesinde...
İmkânı olmayan kadınların teknesinde...
Otuz yıldır
Daha doğrusu takip ettik, Instagram’dan... Yayın Direktörümüz Fikret Ercan ile oğlu Özgür, filmlerdeki gibi bir macera yaşadı. Baba-oğul, koca bir kamyonla, Amerika’nın doğusundan batısına tam 5600 km yol yaptılar. İşin ilginci, ikisi de daha önce hiç kamyon kullanmamıştı...
Ben hayranlık içinde takip ettim, cesaretlerine de şapka çıkardım. İnsanın evladı oluyor, okuyor, çalışıyor, evleniyor, çocukları oluyor, kendine bir aile kuruyor... Bunların hepsi oldu bu hikâyede...
Amerikalı dünya şahanesi bir gelinleri vardı. Ama 38 yaşında, arkasında iki evladını bırakarak hayata veda etti. Ölümün karşısında dik durarak, “Başıma türlü güzellikler gelirken neden ben demedim, ölürken de neden ben demeyeceğim!” diyerek...
Ben, ölmeden önce Ann Ercan ile röportaj yaptım, cesaretine, duruşuna sonsuz saygım var.
İşte bu kamyon seyahati, Ann’den sonra derin üzüntüler yaşayan Özgür’ün ikinci hayatına başlaması...
Bu kamyon seyahati, baba-oğulun birbirlerine verdikleri destek... Evlerini taşıdılar, hayatlarını taşıdılar...
Ve kamyonda, onlarla birlikte Ann de vardı, külleri onlarla her yere geldi...
Her zaman da gelecek...
Bu ülkeyi kurtaracaksa kadınlar ve gençler kurtaracak, bana devam etme gücü veren de onlar...
İşte Melis Tasacı onlardan biri. Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü’nde okurken engelli ürünler sektöründe çalışmaya başlıyor, eksikleri tespit ediyor veeeeee 2008’de, 23 yaşındayken, çok sevdiği ve ona özgürlük veren vosvos’unu 3400 liraya satarak kendine “Medlis Engelli Yaşam Çözümleri” şirketini kuruyor.
Önce distribütörlük yaparak işe başlıyor, 3 yıl içerisinde diğer firmalardan ayrılıyor. Sektörde en üst kalite ürün ithalatçısı olarak biliniyor ve güvenilen bir firma haline geliyor. Derken pazarda eksikliği hissedilen portatif rampa işine giriyor. Ve tekerlekli sandalye kullanıcılarının hayatlarını kolaylaştırmak için pratik ve fonksiyonel portatif rampalar üretiyor!!!
Gerçekten müthiş bir kadın. Çünkü engelliler için hayati önemde çözümler sunuyor. Üstelik sürekli kendini yeniliyor, Amerika ve Avrupa ülkelerinden “engelli erişimi eğitimi” alıyor. Türkiye’de bu sertifikalara sahip tek kişi olarak konuya hâkimiyetimi sürdürüyor.
Gerisini kendi ağzından dinleyelim...
Melis, sen kimsin nesin? Seni tanıyalım...
- Ben bir kadın girişimciyim. Biraz daha açarsam... Özgürlüğüne düşkün, tutkulu, hırslı, araştırmayı ve yeni yerler keşfetmeyi seven, dünyanın en uyumlu adamıyla evli, ona deliler gibi âşık 32 yaşında bir kadın girişimciyim!
Nasıl bir ailede büyüdün?
Erkekler ancak bu konuda geyik yapabilir ya da gevrek gevrek gülebilir.
Onlar için ya cinsel bir espridir bu mesele ya da “Annelik kutsaldır, cennet anaların ayaklarının altındadır, kadınlar çiçektir!” filan.
Ne geyik yapılacak bir şey ne de gereğinden fazla kutsanacak.
Ama çoğu kadın gibi benim için de eşsiz bir deneyimdi.
Bir çocuğu bedeninde butik otel gibi taşımak da öyleydi, sonra onu kendi bedeninden çıkan bir sıvıyla beslemek de...
En acayibi de aslında son derece hassas ve duyarlı olan bir cinsel organının bir beslenme organına dönüşmesiydi. Ve hislerin tamamen değişmesiydi. Sevgilin dokununca başka, bebeğinin dokununca başka. Sanki görünmez bir şalter vardı. Şehvet hissi, tarifi olmayan bir şefkate ve huzura dönüşüyordu.
Hâlâ çözebilmiş değilim.
İTİRAZIM var.
Yeni hazırlanan nüfus yasa tasarısına itirazım var.
Müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesine itirazım var.
Bu ülkede yaşayan bir kadın olarak itirazım var.
Bir kız çocuğu annesi olarak itirazım var!!!
NASIL BİR GELECEK BEKLİYOR BİZİ?
Genç kızlar, genç kadınlar bu ülkede nasıl yaşayacak?
Nasıl bir gelecek bekliyor bizi?