Nasıl yani???
Londra’daki bildiğimiz Madame Tussauds mu?
Anlamadım, benim balmumu figürüm mü yapılacak?
Oha. Heykelim yani...
Ve İstanbul Madame Tussauds’da sergilenecek öyle mi?
Vayyy, Alya’ya ne havam olur! Ergen ya, her şeyimi küçümsüyor.
Olmasın tabii ama yine de gidin.
10-13 Mayıs’taki ‘Tasarım Tomtom Sokakta’ etkinliğinden söz ediyorum. Ben ilk defa geçen ekimde gittim ve gözlerime inanamadım. O enerjiyi, modernliği, yaratıcılığı ve heyecanı, tüm hücrelerimde hissettim.
O sokak da, o yenilenen güzelim binalar da, sokağa inen tasarım etkinlikleri de harika...
Sizi bilmem ama benim hep hayal ettiğim, olmasını istediğim Türkiye...
“Global Run Bodrum”
Görme engelliler için bir koşu.
Sosyal fayda mı diyorsun? İşte bu!
Lütfen katıl.
Türkiye’ye mi geliyor?
Onunla röportaj yapmamı mı istiyor?
Yaşasın, daha ne isterim?
İstediğimden fazlası oldu...
O dünyaca ünlü yapay zekâ, benimle ‘İyilik Kolyesi’ yaptı, bütün röportaj boyunca da kolyeleri boynundan çıkarmadı!
Gerçekten bu insansı robot, bir milat!
Yeni bir şeylerin başlangıcı.
Şu aralar da pek popüler. Dünyayı dolaşıyor, ülkeler ona vatandaşlık veriyor.
Yürünmeyen yollarda yürüyen, cesur, yaratıcı, girişimci kadınlar günü.
Biliyorsunuz cuma günleri bu köşede sizi ilginç girişimlere, oluşumlara imza atmış kadınlarla tanıştırıyorum. Ülke ve dünya gündeminin bu sıkışık günlerinde hepimize ilham olsunlar, devam etme gücü versinler diye...
Belgin Aksoy da öyle bir kadın...
23 yıldır turizm ve otelcilik sektöründe çalışıyor. 7 yıl önce hayatımıza ‘Global Wellness Day’ yani ‘Dünya İyi Yaşam Günü’nü kazandırdı. Sözünü ettiği şey, beslenme ve egzersizin dışında, psikolojik açıdan da bir bütün olarak iyi olma hali. Her yıl haziranın 2’inci cumartesi günü kutlanıyor.
7 yıl önce başlayan bu iyi yaşam hareketi halka halka büyüdü, bugün tüm dünyada binlerce insan tarafından kutlanan bir gün haline geldi. Tamamen gönüllü olarak başlayan ‘Global Wellness Day’ hâlâ öyle devam ediyor, tüm dünyadan ödül kazanıyor ve yakında Birleşmiş Milletler tarafından resmi bir gün olarak da ilan edilecek. Sizi Belgin Aksoy’la baş başa bırakıyorum...
- “İyi yaşam, herkesin hakkı” dediniz ve ‘Global Wellness Day’i yarattınız. Şimdi 110 ülkede, binlerce insan tarafından kutlanıyor. Eylülde de Birleşmiş Milletler takvimine girmesi bekleniyor. Nereden esti dünyaya bir ‘İyi Yaşam Günü’ hediye etmek?
Sağlığımı kaybedip geri kazandım ben! 92’de tiroid kanseri teşhisi konuldu ve tiroidim komple alındı. Ondan sonraki zorlu süreç, beni daha sağlıklı, sporla iç içe bir yaşama yönlendirdi. Hayatımdaki değişimi ve pozitif etkileri gördükten sonra da bu süreci ve etkilerini daha çok insanla paylaşma arzusu bende müthiş bir tutku haline geldi. İşte ‘Global Wellness Day’ böyle doğdu.
Yıllardır tanıyoruz ekranlardan onu ama ben bu kadar enerjik, muzip ve tatlı olduğunu bilmiyordum. İnsanın arkadaş olmak isteyeceği biri. Bilgili, komik, zeki ve çok eğlenceli...
Kafayı, lezzet, sağlık ve düşük kaloriye takmış biri. Yıllarca televizyonda programlar yaptı, yemek kitapları yazdı, Türkiye’nin ilk yemek dergisini çıkardı, ilk pastacılık ansiklopedisini yazdı, dünyanın eğitimli 8 ‘food stylist’inden biri.
Ama bambaşka bir formasyonu var aslında... Alman Liseli, Boğaziçili ardından da Viyana ve Paris’te biyoloji, felsefe ve sosyoloji eğitimi almış.
Ama hem tatlı yiyip hem de kilo almamanın yollarını bulmanın peşine düşmüş. Çılgın, yerinde duramayan, asla kilo almaya tahammülü olmayan biri o. Şimdi de “Resimli Yemek Kitabı” yazdı, çok hoşuma gitti, kendi çizdiği suluboya desenlerle süslemiş tariflerini. Bu röportajdan aklınızda şu kalsın: Gece aç yatın! Sebebini de bir zahmet röportajda okuyun, ben şimdi Emel Başdoğan’ın tarifini verdiği az kalorili, muzlu keki yapmaya gidiyorum...
Yasemin Pakkan... Kendi alanında bir efsane... Bilgili, deneyimli, sinir uçları açık ve empatisi tavan bir eğitimci. Tanır tanımaz seviyorsunuz, en önemlisi güveniyorsunuz. “Ben bu kadına, çocuğumu teslim edebilirim” diyorsunuz.
Son 25 yıldır, yılda 200 öğrenciye danışmanlık ve ders verdi. O öğrenciler hangi ailelere mi mensup? Boynerler, Sabancılar, Kamışlılar, Demirörenler, Eczacıbaşılar, Nahumlar, Bezmenler, Yalçındağlar, Garihler...
Ve daha bir sürü bilinen aile...
Yasemin Pakkan, öğrencinin başarıya ulaşmasında ilk şartın sevdiği öğretmenle, sevdiği ortamda çalışması olduğuna inanıyor. Ezberden uzak eğitim sistemi uyguluyor. Öğrencilerin derslerden soğumaması için, dersleri eğlenceli bir hale getiriyor.
Ve işte şimdi o ve ekibi, yeni bir okul açıyor.
Beni heyecanlandırdı. Kendisine, eğitim konusunda meraklı bir anne olarak aklımı kurcalayan pek çok şeyi sordum. Tabii ki hepsi buraya sığmadı, ilgilenenleri hurriyet.com.tr’deki köşeme beklerim...
- Siz, pek çok anne-baba için efsanesiniz. ‘Eğitim neferi’ denir, ta kendisisiniz. Eğitimciliği seçmenizin nedeni ne?