Hay şu sizdeki önlenemez şöhret düşkünlüğüne

Yazmam aslında bu tip yazılar. Dalaşmam kimseyle, yargılamam kolay kolay, elalemin yediği haltlara burnumu sokmam.

Haberin Devamı

Amma velâkin bu sefer dayanamadım, içten içe zaten sinir oluyorum; bari yazayım, sizlerle de paylaşıp toptan rahatlayayım.

Rahatlayayım derken şöyle, hani alman gereken şeyler, yapman gereken işler vardır. Bazen bir tembellik çöker, alınacaklar, yapılacaklar öyle bir köşede seni bekler. Sen de oturur bir liste yapar alınacakları, yapılacakları yazarsın ondan sonra almasan da yapmasan da almış, yapmış kadar rahatlarsın; yazdın ya. Haa işte benimki de o hesap, ben yazınca bir halt değişmeyecek ama üstümden koca bir yük kalkacak.

Tamam, geldim sadede...

Şimdi şöyle bazı insanlar; “bazı ünlüler” var ki çıldırtıyorlar beni. Aslında bunları kendi aralarında;

1.unutulmaya yüz tutmuş, uzun zamandır icraatsız

Haberin Devamı

2.şöhret piyangosu vurmuş, çiçeği burnunda ünlü

3.ona kim olduğunu söylemeyin, o hala kendini Angelina Jolie  ya da Brad Pitt hissediyor

Ve bunun gibi bir sürü maddelere ayırabiliriz.

Yazdıklarımı okudukça sizin de aklınızda isimler belirmeye başlamıştır. Ben kendimde beliren üç- beş taneyi yazıp yazacığımı bitireceğim.

Panpiş Hilal;

Hay şu sizdeki önlenemez şöhret düşkünlüğüne

Valla ne diyeyim, rezilliğin dik alası. Ucuzluğun, basitliğin twitter adresi. Paylaştığı iki resmini gördüm, valla ne desem bilemedim. Biri külotlu, arkadan hatun kişi eğilmiş. Diğeri hatun kişi koltuğa yatmış, yine külotlu, bacakları da pergel gibi açmış. Belli ki arzu edilmek, istenmek gibi bir derdi var; reklamı meklamı geçin, bence esas unsur bu. Yok mudur anası, babası, ablası, abisi, halası, dayısı? Yok mudur bir dur diyeni, bir yol göstereni?

İşin öbür tuhaf yanı da 170 binleri bulan takipçileri. Yahu deli misiniz be kardeşim, boşu boşuna sokuyorsunuz hatunu havaya, neyse bana ne aslında.

Benim esas takıldığım nokta şu; “Bak Hilal, yaş ilerledikçe akıl da mantık da başlıyor farklı çalışmaya. Bir gün bunlardan sıkılıp bir yuva kurmaya kalkıştığında, bir evlat doğurduğunda, farz-ı misal bir oğlun olup altı- yedi yaşlarına geldiğinde internette gezerken anasının donlu resmiyle karşılaştığında arada derede kalacaksın, bir abla olarak seni uyarayım.

Haberin Devamı

Taner kâbusu;

Tam kâbus. Karar verdim; bu çocuk normal değil ve de şöhret olabilmek için yapamayacağı hiçbir şey yok. Hiper havalar, aşırılığın az kaldığı, deli dolu, saçma sapan, sonucu düşünülmeyen abes hareketler, salak saçma söylemler. Canlı yayında pantolon çıkartmalar, oralara buralara tırmanmalar, yangın söndürücüsünü alıp birinin suratına sıkmalar, gece kulübü önünde rezillikler. En son hareket halindeki taksinin tepesinde eller havada abukluklar…

Bu çocuğu seyreden bir sürü aklı, fikri şöhrette, para kazanma hevesinde gençler var. Allah aşkına Acun, bu adamı başımıza sen sardın, yakında senin de başını ağrıtmadan lütfen koyuver postanı.

Haberin Devamı

Nihat Doğan gerçeği;

Adam Oscar’lık oyun çıkarıyor. Ben böyle anasının gözü, uyanık adam görmedim. Politikacıların hepsi halt etmiş, hiçbiri eline su dökemez. Adamda iflah olmaz bir güven var.

15 dakika içinde hiç duraklamadan, aksatmadan  bir sürü değişik tepkiyi arka arkaya verebilecek derecede oyuncu.

“Ağla Nihat”

“Gül şimdi, kahkaha at”

”Dövün, parçala üstünü başını, çığlık at, delir”

“Sevincinden mutluluğundan  sığama oraya buraya, ver tepkini.”

Hepsini arka arkaya yapamazsa bana da ne isterseniz deyin, e mi?

Ha bir de yaramazlıkları var, Allah’tan zamanında elime geçmedi.

Şimdi Nihat kardeşimiz bir karar almış, davet edildiği her programdan para istiyormuş. Bu hafta çıkacağı bir programdan 100 kâğıt istemiş, programcılar da “Oooo bu çok, 50 olur” demişler. Şimdi programcılara da bir şey demeden geçilmez ki; “Ya hu yapmayın etmeyin, Nihat zaten kendini bir sürü şey sanıyor, iyice havasını kaldıracaksınız, sonra olan bize; millete olacak”

Haberin Devamı

Dr. Erol Köse;

İlk kez Twitter’ımı kapatmayı bana düşündüren adam. Bir geldi; aman Allah’ım. Ona belden, buna belden, vur Allah’ım, vur. Geçen gece televizyonda bir programda; “Kimseye hakaret etmiyorum ama” dedi.

Ben şimdi okuduklarıma mı inanayım, ona mı? Gerçekten doktor olduğunu öğrendikten sonra daha da tuhafıma gitti. Hani insan, doktor, Hipokrat yemini falan, öyle şeyler geldi aklıma... Ama geçmiş olsun demekten daha fazla yapacak bir şeyciğimiz yok.

Daha yazsam yazacak çok insan ve şöhret uğruna yapılan bir dolu anormallik var, kısa kesiyorum baymayayım diye ama sizden bekliyorum düşüncelerinizi bana yazmanızı, kimler sizi bu anlamda sinir ediyor ve neden, haydi açalım tartışmayı.

Haberin Devamı

Not: Amy Winehouse. İşte gencecik, 27 yaşında koca bir yetenek daha aramızdan ayrılıverdi. Bağımlılıkları vardı, peki ama neden bağımlı oldu? Ne ona bu kadar ağır geldi, şöhretin altında mı ezildi, kaldıramadı mı? Kim bilir bilmediğimiz neler neler yaşadı. Kim ister şöhretin zirvesindeyken, her türlü imkâna sahipken, tüm dünya adını bağırırken çekip gitmeyi? Mekânı cennet olsun. Alın size “şöhret”!

Yazarın Tüm Yazıları