Ayşe Aral - Kelebek

Yetiş Ayşe...

3 Mart 2017
 Zaman zaman yazıyorum sizlere Yetiş Ayşe’yi, hurriyet.com.tr’de yayınlanıyor her pazartesi.

İki kişi çalışıyoruz Yetiş Ayşe’de... Önce Merve ve bendik, şimdi Aslı ve ben olduk.
Aslı üç senedir benimle, canını dişine takarak Yetiş Ayşe’yi hazırlıyor, devamını takip ediyor.
Ben Yetiş Ayşe’yi başlattığımda böyle bir sevgi yumağı haline geleceğimizi öngörememiştim.
Yardımlar yapıyoruz okur dostlar sayesinde. Neler neler yapıyoruz bir bilseniz...
Bazen çarşı pazar gezerken “Ben Ayşe Aral’ım” diyorum, suratıma boş boş bakıyorlar.
“Aaa pardon diğer adım da Yetiş Ayşe” diyorum, o zaman sarılıyor aynı insanlar.
Yaptıklarımızı size yazmayacağım, yapacaklarımızı yazacağım.

Yazının Devamını Oku

Yine mi çilek!

24 Şubat 2017
Geçenlerde yiyecek içecek satan büyük bir markete girdim. Bakınıyorum etrafıma.


İlk önce sebze meyve reyonu geliyor gözümün önüne.
Hım diyorum, hafta sonu kankamda kalacağım, salatayı da ben yapacağım.
O amaçla bakınıyorum etrafa. Salata için yeşillik alacağım ya.
Ha bir de bu aralar teslimim her şeye ve herkese, önce Allah’a ve sonrasında da gelen gidene...
Tam yeşilliklere doğru giderken, tam yeşilliklere varmama az kalmışken, kırmızı bir şeyler vuruyor beni.
Ay onlar ne ki? Çilek!

Yazının Devamını Oku

Nilgün Sarar’ın Tune ayarı

22 Şubat 2017
Uzun zaman olmuştu, Nilgün’den haber alamadım... Aradım, “Atla gel, bir kahve içelim” dedim.


Hem arkadaşımın sohbetini özlemiştim hem de çok merak ediyordum yaptıklarını.
Onunla konuştuklarımı size yazayım, siz de Nilgün Sarar’dan faydalanın istedim bugün.
6 yıl önce çok ağır bir hastalık geçirmiştim. Kaslarım zayıfladı, vücudumdaki protein sıfıra kadar düştü, bunlar da karaciğerimi etkiledi.
Hastaneye kaldırıldım, yoğun bakımda kaldım. Ölümün kıyısından döndüm resmen. O dönemde annemin araştırmaları ve çabalarıyla Nilgün’le tanıştık, hayatıma böyle girdi.
Uyku halindeyken, yoğun bakımdayken bana sürekli enerji verdi ve sonrasında da elimi hiç bırakmadı.
Yaklaşık 26 yıldır enerji, şifa ve aydınlanma üzerine çalışmalar yapıyor Nilgün.

Yazının Devamını Oku

Televizyonda ne var ne yok...

17 Şubat 2017
Bu aralar gündüzleri televizyon izlemeye başladım, gündüz kuşağı yayınları dikkatimi çekti.

Sabah 10.00 sularında magazin programları başladı.
Bir o kanala, bir bu kanala zıp zıp zıpladım kumandayla. O saatlerde her kanalda benzer programlar vardı. Bazısında gündeme dair konuşmalar, bazısında “kim-nerede-kiminle görüldü-nasıl-ne giydi-ne yaptı-ne söyledi” gibi magazinsel konuları tartışıyorlar.
Bir programda dikkatimi çeken şey, erkeklerin saç ve sakalları, kızların ise kirpik boyları oldu. Erkeklerin hepsi çok yakışıklı, kızların hepsi çok güzeller. Hepsi iki dirhem bir çekirdek, kılık kıyafet süper.
Birazcık dikkatli incelediğinde erkeklerin çoğunda kaşlar alınmış hatta boyanmış, gözler sürmelenmiş. Gencecik kızların yüzünde bir ton makyaj, sanırsın ki assolistin sahne makyajı!
Daha önce birkaç kere izlemişliğim vardı programı. En son izlediğimde beraber olanlar çoktan ayrılmışlar, bu sefer başkalarıyla beraber olmaya başlamışlardı.
Ha bir de kavgalar devam ediyordu yine. O güzelim kızların ağızları nasıl bozuk!
Neyse ki bu program daha normal geldi bana öbür programları izledikten sonra.

Yazının Devamını Oku

Yaşam, doğum ve ölüm...

8 Şubat 2017
Bu aralar düşünüyorum şıkça. Doğduk...Sonra büyüdük...

Büyümeye çalıştık, bazılarımız imkânsızlıklarla, bazılarımız bol imkanla.
Yer de değiştirdi imkanlar zamanla; varken yok olduk, yokken var...
Hastalıklar var, kazalar var.
Ne köşeye kaçsan rast geliyorsun birine öyle ya da böyle.
Tırmanıp duruyorsun bu hayatta.
Var olmak için çabalıyorsun, hem kendin hem de ailen için...
Ayrılıklar da yaşıyorsun bu hayatta, çok üzülüyorsun.

Yazının Devamını Oku

Doğum günü mektubu...

5 Şubat 2017
Son dönemde hep kendimi anlatan yazılar yazıyorum, farkındayım.

Nedense kendime endeksliyim bu aralar...
Bugün de kendimi yazacağım, kendimi kutlayacağım.
Çünkü 5 Şubat, benim doğum günüm.
Şaka gibi ama 47’den gün alıyorum, dolu dolu 46 oluyorum. Herkes gibi benim hayatım da sevinçlerle ve üzüntülerle geçti...
Yıllar böyle aktı...
Gün oldu mutluluktan ağladım, kudurdum zevkten.
Gün oldu gözümde yaşlarla, kalbimde acıyla uyandım. Sevgiler de yaşadım, büyük ayrılıklar da... Birine çok kızdım, bir diğerini sevgiden içime sokasım geldi...

Yazının Devamını Oku

Doğum günü mektubu...

4 Şubat 2017
Son dönemde hep kendimi anlatan yazılar yazıyorum, farkındayım.


Nedense kendime endeksliyim bu aralar...
Bugün de kendimi yazacağım, kendimi kutlayacağım.
Çünkü 5 Şubat, benim doğum günüm.
Şaka gibi ama 47’den gün alıyorum, dolu dolu 46 oluyorum. Herkes gibi benim hayatım da sevinçlerle ve üzüntülerle geçti...
Yıllar böyle aktı...
Gün oldu mutluluktan ağladım, kudurdum zevkten.

Yazının Devamını Oku

Karar verdim...

3 Şubat 2017
Instagram çok inanılmaz bir ortam. Varsa yoksa paylaşıyorlar.

Benim anlayışıma ve yaşayışıma aslında uzak biraz.
Az zaman oldu, ben de girdim. Ama iki foto ve yazılarımı koymak dışında bir halt etmedim, edemedim. “O benim özelim ya” deyip geçtim.
Sonra çevreye baktım, millet neler paylaşıyor şaştım...
Ben de bir karar aldım. Artık ben de varımı yoğumu paylaşacağım Instagram’da.
Yediğimin, içtiğimin ve hatta nerede yediğimin, içtiğimin fotoğraflarını paylaşacağım.
Sık sık video koyacağım “Ayşe şu an nerede ne yapıyor” gibi...
Her anımı çekeceğim, tuvalette bile!

Yazının Devamını Oku