Paylaş
Büyümeye çalıştık, bazılarımız imkânsızlıklarla, bazılarımız bol imkanla.
Yer de değiştirdi imkanlar zamanla; varken yok olduk, yokken var...
Hastalıklar var, kazalar var.
Ne köşeye kaçsan rast geliyorsun birine öyle ya da böyle.
Tırmanıp duruyorsun bu hayatta.
Var olmak için çabalıyorsun, hem kendin hem de ailen için...
Ayrılıklar da yaşıyorsun bu hayatta, çok üzülüyorsun.
Halbuki boşa...
Günler, haftalar, belki aylar geçtiğinde gülebiliyorsun bu duruma.
“Sabretmeliyim, dayanmalıyım” diyorsun ve sabrediyorsun yaşadıklarına, başına gelenlere.
Ve bazen isyan ediyorsun “Bunu ben hak etmedim, neden benim başıma geldi” diyorsun.
Sabır bittiğinde sen de bitiyorsun.
Neyin sabrı bu dersen ki işte ona cevap bulamıyorsun.
Kimi ölüm, kimi bir aşk hikayesi...
Sebebi ne olursa olsun geriye sabretmek kalıyor.
Dayanamıyorsun bazen ya, sabrın sonunda ölmek geçiyor aklından...
Sonra düşününce sabır taşı var diyorsun.
Ve taş oluyorsun!
Sabret sabret nereye kadar denir ya.
Sabretmeyi bilirsen, dayanabilirsen bir gün güneş doğuyor.
Sabretmenin değeri olmuyor belki...
Ama sen, sevilesi biri olduğunu kendine kanıtlıyorsun.
Ailene sabret, çocuklarına, işine...
Hatta eşine!
Tam orada patlayacaksın
değil mi?
O anda sabır diliyorsun Allah’tan. Ve veriyor...
Yeter ki iste! İstemeyi bil...
Geçen pazar benim doğum günümdü ama aynı gün bir arkadaşımı kaybettik.
Doğum ve ölüm, sevinç ve üzüntü aynı gün yaşanabiliyor maalesef.
Her şey insanlar için bu dünyada.
Dolu dolu 46’lık oldum
5 Şubat benim doğum günümdü. 46’yı bitirdim, 47’den gün aldım.
Yani dolu dolu 46’lığım artık.
Kendi kendime güldüm bu yeni yaşımda, çünkü halk arasında delilere derler ya hani “46’lık” diye.
Biraz bilge, biraz çatlak, biraz filozofvari kişilere söylenir ya “Delidir ne yapsa yeridir” diye.
Halk arasında kullanılan bu tabirin aslında Eski Türk Ceza Kanunu’nun 46. Maddesi’ne dayandığını da öğrenmiş oldum böylelikle.
Kanuna göre, akıl sağlığı yerinde olmadığı tespit edilen kişinin cezai ehliyetinin olmamasıymış.
“Onun 46 raporu var” lafı buradan geliyormuş.
“Çattık bir deliye nasılsa hakim de bir şey yapamaz, uğraş bakalım ömür boyu” deriz ya işte o hesap.
46’lık denmez de bazen “Bakırköylük” denir bu insanlara.
Eskiden Eminönü-Bakırköy otobüs hattının numarası da 46 imiş, “Acaba bunun da anlamı o mu” diye düşünmeden edemedim.
Hayatta bazen deli olmak iyidir.
Ünlü şair Özdemir Asaf’ın da dediği gibi ben çiçeklileri, renklileri, delileri severim.
Bir de delilikleri...
Deliler iyidir, sevin onları...
Paylaş