Camdan kulelerden candan notlar

İzmir’in yeme-içmesi gevrekten, boyozdan, kumrudan mı ibaret? Evet, diyenler hem yanıldı hem yandı! Çünkü artık İzmir’e gelenler İzmir’in yepyeni bir yüzüyle tanışacak. Dört yıl önce Bayraklı’dan Türkiye’nin en yüksek kuleleri, yeni bir hayat, Folkart Towers yükselmeye başladı

Dev gibi camdan iki kule... İzmir’in tam kalbinde... Kollarıyla iki yakayı kucaklıyor. A kuleye giriyorum. Her mekânın bir kokusu vardır, burası da yenilik, tazelik kokuyor. Beni nasıl bir sürprizin beklediğinden habersiz, asansöre yöneliyorum. İstediğim katın düğmesine basacağım ve yukarı çıkacağım. Asansör dediğimiz de bu değil midir? Değilmiş! Kulelerdeki asansörler bizden akıllıymış. Hepsinde ‘destination control’ sistemi varmış. Yani varış yeri kontrol sistemi... Türkiye’de bir ilk. Daha asansöre binmeden hangi kata çıkacağınızı seçiyorsunuz, ekran da size hangi numaralı asansörle yolculuk yapacağınızı söylüyor. Evet, yolculuk diyorum çünkü bu kuleler 46’şar katlı. 46’ncı kata kadar çıktım. Adeta bir uçak yolculuğu. Bünye biraz şaşırıyor, kulaklarda basınç oluyor. Ve 46’ncı kattasınız. Böyle bir manzara yok! İzmir, iki yaka, körfez... İzmir’de ve İzmirli ne varsa her şey ayaklarınızın altında. Bak bak doyamıyorum. Tabii gördüğüm her şey o kadar da mükemmel değil. İzmir’in kırgınlıklarıyla, yarım kalmış hayatlarıyla da göz göze geliyorum. 46’ncı katta Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak’ın odasındayım. Mesut Bey aslen Siirtli, gönülden İzmirli. Denizi kız, kızı deniz kokan bu güzel kent için elini taşın altına koymuş. İzmir’e büyük yatırımlar yapıyor. Hedefi İzmir’i tüm Avrupa’ya ve dünyaya tanıtmak, anlatmak... Yeni müjdeler de veriyor. Yakın zamanda Avrupa’nın en yüksek kulesi de İzmirli olacak. Tabii bu arada memleketi Siirt’i de unutmuyor. Okul, hastane, cami, medrese... Hemşehrileri ne isterse memleketine de onları yapıyor. Bir İzmirlinin değil de bir Siirtlinin bu işe gönül vermesi biraz düşündürücü. Sakin ve aheste yaşam tutkunu İzmirlilere duyurulur... 46’ncı kattan ayrılıp başlıyorum camdan kuleleri keşfetmeye...
Ben İzmir’in yeni yüzünü, yeni yaşam merkezini çok sevdim. Sözde pamuklara sardığımız, özde çok da emek vermediğimiz bu kentin geleceği için umutlandım. Benden söylemesi: “İzmir’de ve bu kulelerde hayat var!”

Türkiye’nin en yükseği

-Folkart Towers Türkiye’nin en yüksek, Avrupa’nınsa beşinci en yüksek ikiz kuleleri.
-Kuleler 27 bin metrekarelik arazide, 200 metre yüksekliğinde ve 46’şar katlı.
-Transplantasyon adı verilen özel bir uygulamayla 65 adet palmiye, hurma, nar, ceviz, zeytin, japonkavağı, defne, incir, maltaeriği, yalancıkarabiber, jakaranda, zakkum, erik ve oyaağacı iki kulenin ortasındaki parka taşınmış.
-Kulelerin zemin katları alışveriş merkezi. 8-17’nci katlar rezidans, üst katlar ofis. Tüm rezidanslar ve ofisler buram buram deniz manzaralı.
-Kuleler rezidans hayatını, iş dünyasını, kültür-sanatı, sporu, alışverişi ve gurme lezzetleri aynı çatı altında buluşturuyor.
-Kulelerde yaklaşık 4 bin kişinin çalışması ve yaşaması hedefleniyor. Mezun olur olmaz ne var ne yok her şeyini toplayıp İstanbul’a kaçan İzmirli gençlere duyurulur.
-Kulelerin içindeki FolkArt Galeri 800 metrekarelik alanıyla Türkiye’nin en büyük sanat galerisi. Galerinin başkanlığını gazeteci-yazar Doğan Hızlan yapıyor. Galeri, Pablo Picasso, Salvador Dali gibi sanat dehalarının da eserlerinin yer aldığı ‘Ellerin Büyüsü’ sergisiyle 10 bin ziyaretçiye ‘Merhaba!’ dedi. 18 Mart’ta açılan Çanakkale Savaşları’nın fotoğraflarından oluşan ‘Bir Hürriyet Türküsü’ sergisi de bir ay boyunca açık kalacak. Sergide bugüne kadar yayımlanmamış 100 fotoğraf ve iki tarafın askerleri tarafından kullanılan kişisel eşyalar yer alıyor.
-Dünyaca ünlü Carrera markası Türkiye’deki ilk fitness&SPA merkezini A kulede açtı. 5, 6 ve 7’inci katlarda 5 bin metrekarelik alanda hizmet veriyor. Ödüllü spor hocaları eğitmenlik yapıyor. Merkezde yok yok! Pilates, zumba, kick box, yoga, dans, spinnig... Basketbol ve voleybol salonu... Açık ve kapalı yüzme havuzu... Dengeli beslenme, yaşam ve nefes koçluğu... SPA, kuaför, güzellik salonu... Kulüp bile var. Daha ne olsun!
-Gezdiniz, spor yaptınız acıktınız... En gurme lezzetler yine burada. Etçibaşı, Yüzevler Kebap, DönerMutfak, Dodici, gerçek bir Egeli Crete Restoran, anason kokulu bir meyhane Mostari... Daha hızlı bir şeyler isterseniz Simit Sarayı, Sütiş, Özsüt, Alsancak Unlu Mamuller... Dahası da yolda. En lezzetli, en hit mekânlarla anlaşmalar yapılıyor.
-İzmir’in yeni yaşam merkezine ulaşım da çok kolay. Metro, otobüs, dolmuş... Raylı, tekerli ne varsa atla gel!