Beş yaprakta sonbahar hüznü

‘Sonbahar’ deyince kalbe hüzün düşer. Akla hazan gelir, sarı gelir... Yaz neşeli, haylaz ve başına buyrukken neden hep sonbahar günah keçisi ilan edilir? Psikiyatr Başak Tokatlıoğlu ile sonbahara el verdik, hüznünü de unutmadık.

Haberin Devamı

Sonbahar hüznü nedir?

Baharın, yazın tüm kıpırtısına, kapı gıcırtısına oynamasına karşın tüm mevsimlerin sadesi, sakini, olgunu. Islak, haylaz, başına buyruk bir mevsimden sonra durgunu. Daha serin, daha kısa günler... Doğanın yaprak dökümü gibi duygusal dökümler... Ve tabii ki ruhsal, bedensel değişimler... İşte bir kalemde sonbahar hüznü, namı diğer mevsimsel depresyon.

Beş yaprakta sonbahar hüznü

Şehre ve mevsime adapte olmak için tek çare festival. Sonbahar arası sanat 16–22 Eylül tarihlerinde İzmir Efes Opera ve Bale Günleri… Bu yıl pastadaki 5’inci mumunu üfleyen Süslü Kadınlar Bisiklet Turu. 24 Eylül Pazar günü 50 şehirde eş zamanlı yapılacak.

Haberin Devamı

Belirtileri...

Depresif takılanlar, sabah yataktan kazınanlar, isteksizler, karamsarlar, enerjisi azalanlar... Diğer bir deyişle giden mevsimin, yazın yasını tutanlar... Sonbahar hüznünden nasibini alanlar... Tokatlıoğlu’ndan öğrendim ki bu yas tutma hali sadece yaza özel değilmiş. Yazın bir kenara; bilinçli ya da bilinçsiz hayatımızdan eksilen her günün yasını tutarmışız.

Bingosu da var!

Hüzün hep mutsuzluğa, olumsuzluğa, kötüye karşılık değil ya! Bir kere sosyal ve mesleki işlevselliği bozmadığı sürece bu olağan duygusal, ruhsal değişimler bizi biz yapıyor. Hisseden, hislenen, hüzünlenen... Bingosu geleceğe ve yeniliklere hazırlaması. Yeni aylar, yeni mevsimler, ilki sonu fark etmez baharlar hep güzeldir. Hele ki Eylül, hele ki sonbahar hep en güzeli, en karakterlisi, en kişiliklisi, yeni tur, yeni şansı...

Kadınlar mı, erkekler mi daha çok yakalanır?

Kadınlar mevsimsel hüzünlere, depresyonlara daha çabuk yakalanıyormuş. Ama şimdi sanmayın ki erkekler duygusuz, erkekler hissetmez, hislenmez, hüzünlenmez! Kadınların duygusal dışavurumları bir tık daha yüksekmiş, hepsi bu. Yoksa sorun sizde değil, bizim yüksek duygusal
dışavurumlarımızda.

Nasıl başa çıkarız?

Liste başı sağlıklı ve düzenli beslenme! Homini gırtlak yeme-içmeye veda. Tencere yemeklerine, avokadoya, chia’ya, karabuğdaya merhaba!

Haberin Devamı

Düzenli ve yeterli uyku! Ne yatmasını ne kalkmasını bilenler acilen çeki düzen!

Hafifleyin! Ama sadece bedenen değil, ruhen ve fikren de. Kendinize dönün, omzunuzdaki yüklere, sorumluluklara bakın. Hangileri zarar, hangileri yarar anlayın, fark edin. Yola hafifleyerek devam edin. Ve kendinize eğilin. Mesela her mevsim ertelediğiniz yogaya bu sonbahar gidin. Ya da uzun yürüyüşlere bahane üretmeyin. Belki de bir yemek, bir hobi kursu,
atölyesi... Kim bilir?

Kabul edin! Bu duygusal değişimlerin hepsi anlaşılır, hepsi olağan, hepsi geçici. Tüm duygularınızı hüznüyle, sevinciyle kabul edin. Onları korkmadan deneyimleyin ve sindirin.

Ya geçmezse? Tokatlıoğlu; “Sosyal ve mesleki hayatınızda iki haftadan uzun süren bozulma varsa mutlaka bir profesyonelden yardım alın!” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları