Aynur Tartan

Ege'nin mayıs ajandası: Yemekten girip sanattan çıkacağız

5 Mayıs 2018
Bölgenin en tatlı mahallesinde bu yıl ilk kez 11-13 Mayıs’ta düzenlenen ‘Tasting Alaçatı’ya özel ilgi şart...

Lezzet, sohbet, atölye, müzik, sanat, yeni deneyimler... Hepsi ve daha fazlası 11-13 Mayıs’taki uluslararası yaşam buluşması ‘Tasting Alaçatı’da. Hip Atölye’nin hayata geçirdiği festivale Fairy, Arkas Turizm, BiletPro, Kristal Yağları, Lucien Arkas Bağları, Arkas Trio, Troy, Ege Medya ve Çeşme Belediyesi destek veriyor. Program çok dolu, seçmeler aşağıda...

Açılışı 11 Mayıs’ta Arkas Bandosu yapacak. Sonra mı? Cynara Otel’de ‘Enginar Reçeli Atölyesi’, Ağan Bey Çiftliği’nde ‘Otlarla Taze Fikirler’, Asma Yaprağı Tarla’da ‘Çiftlikte Ege Ateşi’, Bazen Atölye’de Nedim Atilla ile ‘Amin Maalouf’un Satır Aralarına Yolculuk’, Eflatun’da ‘Ege’de Akdenizli Lezzeti’, Noni’s House’da ‘Odun Fırınında Ekmek Yapımı’... Günün finali Ovacık Buradan Bağları’nda şarap tadımıyla...

12 Mayıs’ta güneş doğar doğmaz Ege koylarında ‘Tekne ile Balık Avı; Papazz’da şef Vedat Başaran’la ‘Mutfaktan Alaçatı Esintileri’, İncirli Ev’de ‘Reçel Aşkı’, Kuytu’da ünlü şef Joe Barza’yla ‘Ege ve Lübnan Mezeleri’, Tektekçi’de Worldclass Türkiye Şampiyonu ve dünya üçüncüsü Kevin Patnode’la ‘Kokteyl Atölyesi’, Luce Otel’de Levon Bağış’la ‘Urla Bağ Yolu Tadımı’, Kapari Otel’de Allen Hulsey’le tadım ve gitar dinletisi...

13 Mayıs’ta gün yine balık avıyla başlıyor. Bazen Atölye’de Selda Güleç’le ‘Edebiyattan İlham Alan Ege Sofraları’, Agrilia’da Nedim Atilla’yla ‘Öğle Rakısı Güzeldir Efendim’ söyleşisi, Noni’s House’da ‘Ege Otlarıyla Yemek Şöleni’, Köstem Zeytinyağı Müzesi’nde ‘Yarımadanın Nostaljik Ezgileri’, PereMere Otel’de YayaRaw’la ‘Çiğ Beslenme Üzerine Sohbet ve Tadım’... Kapanış, Vadi Alaçatı’da ‘Yıldızlar Altında Jazz Konseri’yle...

Daha saymadıklarımız var: Ekşi maya ekmek yapımından lavanta hasadına, zeytinyağının geçmişine yolculuktan kahve tadımına, bitki çayı atölyesinden Delikli Koy’da yogaya, sebze çapalama etkinliğinden ‘Antika Fincan Sergisi’ne... Üç günlük bu dopdolu festivalin etkinliklerine katılım sınırlı olduğu için rezervasyon şart. Daha çok bilgi, biletler ve mekânların özel mönüleri için tastingalacati.com’a ve biletix.com’a tık tık!

MİS KOKULU
21’inci Uluslararası Bayındır Çiçek Festivali için son iki güne girdik! Çeşit çeşit çiçek arasında kaybolun; bolca koklayın, eşe dosta, balkona, bahçeye jest yapın. Bugün Göksel konserini de kaçırmayın.

BERGAMA’DA PERDE AÇIK

Yazının Devamını Oku

Düşe kalka büyümek yeniden ‘in’

21 Nisan 2018
“Emekledi”, “Sıraladı”, “Tay tay durdu...” Başka dilde aşk değil; bizden, içimizden, yakın geçmişimizden bu kelimeler. Şimdiki bebekler emeklemeden, pusetlerde büyüyor. Peki, emeklemek neden önemli? Faydaları nedir? Bebeğe emeklemesi için nasıl fırsat verilir? Çocuk hastalıkları uzmanı Doktor Ebru Özbal’la konuştuk...

Listenin başında beyin gelişimi var. Emeklemek demek, zıt taraflı el-ayak hareketi demek, çapraz hareket demek. Emekleyen bebekte beyindeki yarımküreler arasında geçişi sağlayan sinir dokuları gelişiyor, iletişim güçleniyor. Gözler, eller, bacaklar hatta kulaklar bile koordineli çalışıyor. İdrak etme fonksiyonlarına da bal şeker oluyor. Kolay öğrenme, refleks uyumu, günlük fonksiyonlar, görme, duyma zirve yapıyor. Ve gelelim nöromotor gelişim evrimine... Bu evrim genel kaba hareketlerden ince motor hareketlere, baştan ayağa ve merkezden çevreye doğru gelişiyor. Kaba motor gelişiminin olmazsa olmazları boyun kontrolü, desteksiz oturma ve yürüme. Motor becerilere paralel olarak çocuk etrafının farkına varıyor, iletişim kuruyor, önce sesler çıkartıyor, sonra cümlelere geçiyor.
Aman dikkat! Doktorumuz “Motor becerilerde geri kalış, sosyal becerileri de geri bırakır. Emeklemeyen, yürüyemeyen çocuk oyun oynamaz, çevreyle iletişim kurmaz” diyor. O zaman ne yapıyoruz? Bebekleri sıkı sıkıya arabalara bağlamıyoruz. Bütün gün ‘Hızlı ve Öfkeli’ gibi sokaklarda turlamıyoruz. Bez bebek gibi kucaklarda taşımıyoruz. Bırakın dağınık kalsın! Tay tay dursun, sıralasın, emeklesin...
Arabada mı büyümeli, yerde mi? “Düşe kalka büyümek” derler ya işte tam da bu hikâye. Çocuk emeklemeyi, yürümeyi, konuşmayı, oyun oynamayı tecrübe ederek büyümeli. Ayrıca emeklemeye kuvvet, kalçalara sağlık! Emeklemek kalçaları şekillendiriyor, kalçalar şekillendikçe güçleniyor. Güçlenen kalça bedeni daha iyi, daha sağlıklı taşıyor. Ve tüm bunlar bebeğin yürümesi için dengeyi artırıyor.

Yere bir halı atın, yeter
Nerede? Ne zaman? Her yerde ama tabii ki rahat hissettiği ve arabadan, kucaktan indiği yerlerde. Yoksa emeklemek öyle kucakta, arabada, beşiklerde, park yataklarda, kanepede, beşikte yapılan bir şey değil. Her şeyin başı fırsat vermek. Yere bir halı, bir çarşaf... Bunlar açmadıysa yeni nesil oyun matları, halıları... Bebeği yüzükoyun yatırın, karşısına geçin, kendinize çağırın. Baktınız tık yok, renkli, sesli oyuncaklar ne güne duruyor? Bazı bebeklerin tek diz, tek ayak ya da popo üstü emeklediğini söylerler. Bunlar hep kolaya kaçma, emeklemenin tam tekmil faydalarını kaçırmaymış.
Emeklemeye de yürümeye de cesaretlendirin. Ama henüz sıralamıyor, ayakta duramıyorsa bebeği yürütmeye çalışmak kalçada hasar oluşturabilir. Tutunduğu eşya sağlamlaştırılmalı, tutunarak ayağa kalkması engellenmemeli. Yürümede direnç gösterirse zorlamamalı, kızmamalı. Sonra sık sık yürüme alıştırmaları yapmalı, yine oyuncaklardan yardım almalı. Ayak ve bacak kaslarının güçlenmesi için evde çıplak ayak veya kaydırmaz çorapla dolaşması işin püf noktası.

Yazının Devamını Oku

Nargilenin marpucu da zehirdendir zehirden!

14 Nisan 2018
Sigara yasağına hep destek, tam desteğiz. Bu yasak genişletilirken tavan yapan bir başka zararlıyı da görmezden gelemeyiz. Şu sıra önümüz arkamız, sağımız solumuz nargile. Sigaraya gösterilen hassasiyet nargileye neden torpil geçiyor? Sanıldığı kadar masum mu? Bağımlılık yapar mı? Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Alev Gürgün’den öğrendiklerimiz burada...

 

◊ Neden?
“Kültürümüzde var” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, var; hep de vardı. Ama bu kadar hayatımızda, her köşe başında, herkesin elinde değildi. Bir kere tütün ürünü olarak görmüyoruz nargileyi. Nikotin içermediği, meyve aromalıların saf tütünden daha masum olduğu, bağımlılık yapmadığı, suyun zehri temizlediği, akciğerlere temiz buhar ulaştığı düşünceleri var. Gerçek mi? Asla! Hepsi tam tekmil kandırmaca!

◊ Dünyada ve ülkemizde durum ne?
Durum fena. Dünyada her gün 100 milyon kişinin nargile içtiği tahmin ediliyor. Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kanada, Amerika ve Avrupa’da özellikle gençler arasında yüzde 43’e, bizim üniversiteliler arasında yüzde 48’e kadar çıkan oranlar söz konusu.

◊ Hangisi daha zararlı?

Yazının Devamını Oku

8 adımda İzmir Tiyatro Günleri

31 Mart 2018
Şehre Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri geldi. Kutlamalar, oyunlar, sergiler, söyleşiler, atölyeler... 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde başladı, tam tekmil devam ediyor. Buyurun sizi böyle sahneye alalım.

1 - İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin el emeği göz nuru Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri, bu sene 36’ncı yaşını, yaşının olgunluğunu, enginliğini, bilgeliğini kutluyor.

2 - 27 Mart’ta perde açan festival havasındaki etkinlik, 15 gün sürecek.

3 - Festivalin matematiği... Üç uluslararası, 26 ulusal, 17 yerel, 19 çocuk oyunu, iki sokak gösterisi... Yani tam tamına 67 oyun seyirciyle buluşacak.

4 - Sahnede kimler var? Gürcistan, Çek Cumhuriyeti ve Fransa’dan tiyatro grupları, Ankara Simurg Oyuncuları Tiyatrosu, İstanbul Temaşa Tiyatrosu, Ankara Sanat Tiyatrosu, Dostlar Tiyatrosu, İstanbul Halk Tiyatrosu, Tiyatro Evi ve Yolcu Tiyatro...

5 - Dekor, eskiz ve maket sevenler parmak kaldırsın! Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Tasarımı öğrencilerinin ellerinden ‘36. Dekor Eskiz Maket Sergisi’, 27 Mart-6 Nisan tarihlerinde İzmir Sanat Merkezi’nde. Sergi bu sene Devlet Tiyatrosu dekor tasarımcısı Murat Gülmez’i misafir ediyor.

6 - Dünyaca ünlü oyuncu koçu, dans ve hareket eğitmeni Onique Masius, yaratıcı dans ve Laban tekniğinde atölye çalışması ile bugün ve 1-3 Nisan tarihleri arasında İzmir Sanat Balo Salonu’nda... Anne-babalar, öğretmenler, çocuklarla çalışanlar, kalbinde masal anlatıcılığı yatanlar ve içindeki çocuğu kaybetmeyenler Sıla Topçam’ın ‘Çocuklara Nasıl Kitap Okumalı, Masal Anlatmalıyım’ atölyesine katılabilir. 5–6 Nisan tarihlerinde, Tarihi Havagazı Kültür Merkezi’nde...

7 -

Yazının Devamını Oku

Ne çektin be plaza insanı!

17 Mart 2018
Güneşsiz, havasız ortamlar; tükenmiş, sancılı insanlar... Kronik ağrı ve yorgunluk sendromu ‘fibromiyalji’yi algoloji-ağrı uzmanı Prof. Dr. Can Eyigör’le konuştuk.

1) Nedir, ne değildir?
Yumuşak doku romatizması. Hani hep söylenen “Dayak yemiş gibi uyanıyorum”, “Kolumda, bacağımda derman yok” lafları var ya, bunlar hep fibromiyalji. Ağrılarınız, sancılarınız, yakınmalarınız eşi dostu bıktırınca “Abartıyor, dikkat çekmek istiyor, numara yapıyor, iyice hastalık hastası oldu!” gibi şeyler duyabilirsiniz ama nedenleri psikolojik değil! Uzun yıllardır hayatımızda olan ve görülme sıklığı son yıllarda tavan yapan bir hastalık. Hatta özel bir günü bile var; 12 Mayıs Fibromiyalji Farkındalık Günü.

2) Yoksa sizde de mi var?
Fevkalade yorgunsunuz, halsizsiniz, vücudunuzun belli yerlerinde hassasiyet var, nefes almakta zorlanıyorsunuz, çenenizi sıkıyorsunuz, geceleri diş gıcırdatıyorsunuz, kulağınız çınlıyor ama kimse sizi anmıyor... Elleriniz, kollarınız şişiyor, uyuşuyor, karıncalanıyor... Migren benzeri bir ağrı başınıza girdi mi çıkmıyor... Çarpıntı, göz kararması, bel ve karın ağrısı, bağırsaklarda hassasiyet, aşırı terleme, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, depresyon hali, uyku kalitesinde azalma hissediyorsunuz... Yelpaze geniş. Sadece ağrılı değil, aynı zamanda bitkin düşüren de bir hastalık. “Öldürmez süründürür” derler ya, işte o hesap!

3) Nasıl teşhis edilir?
Her ağrı, her yorgunluk fibromiyalji demek değil tabii. Prof. Dr. Can Eyigör, “Birçok hastalık bu şikâyetlere sebep olabilir. Fibromiyalji için spesifik bir laboratuvar testi yok, ancak hastanın öyküsü ve muayeneyle tanı konulabilir” diyor. Yaygın vücut ağrısı ve diğer belirtiler üç aydan fazladır sürüyorsa, vücudun 18 hassas noktasından en az 11’inde ağrı varsa doktorun yolunu tutun.

4) Plazalar ne kadar suçlu?

Yazının Devamını Oku

Gelin, tiridine banalım

3 Mart 2018
Rüzgâr şu aralar sert esiyor ama bahara resmen girdik bile. Peki bu sene rota şaşırtmaya var mısınız? Kastamonu’da tiridine banmaya; havaya, doğaya, lezzete, sohbete hayran kalmaya hazır mısınız?

Neden mi? Çünkü Kastamonu, hem Karadeniz’in incisi hem de dünyanın sayılı ekoturizm cennetlerinden. Doğayı, doğalı keşfetmek isteyenler buraya...

Çünkü öyle market reyonlarında, bilgisayar başında kafa patlatmaya gerek yok; organiğin ta kendisi Kastamonu’da. İşin ucunda lezzet patlaması var.

Çünkü gezilip görecek çok yer var: Anadolu’nun yüce dağı Ilgaz, Küre Dağları Milli Parkı, Ballıdağ’da heykeltıraşların hayat verdiği kardan heykeller, Kastamonu Kalesi, yıllara meydan okuyan konakları... Efes harabelerinin bir eşi olan Pompeiopolis antik kenti... Avrupa’nın dördüncü büyüğü olan Valla Kanyonu, dünyanın en büyük mağaralarından Ilgarini, Gideros Koyu ve Ilıca Şelalesi...

Bunları bilin

-- 170 kilometrelik kıyısıyla Karadeniz’in en uzun sahil şeridi şampiyonu olduğunu...
-- Türkiye’de ilk sanat okulunun Kastamonu’da kurulduğunu...

Yazının Devamını Oku

Ne zaman evlenilmez?

10 Şubat 2018
Malum önümüz 14 Şubat. Teklifler, yüzükler, jestler havalarda uçuşacak. Aile ve evlilik danışmanı–yazar Serhat Yabancı ile elimizi çabuk tuttuk, Sevgililer Günü hediyeniz ilk bizden olsun istedik.

◊ Âşıkken evlenmeyin! Tamam, şimdi her yer gül bahçesi. Siz Leyla’sınız, o Mecnun. Ama yapmayın, etmeyin. Aşk dediğiniz 18 ay, bilemediniz 3 yıl. İtirazlarınızı duyar gibiyim. “Aşk ölmez, biz ölürüz...” falan. Ama siz ne yapın edin evlenirken aşkı değil, sevgiyi kolunuza takın. Çünkü aşk, klişe ama gerçek geçici körlük hali. Serhat Yabancı da uyarıyor, “Aşkın ömrü bittiğinde gerçek olanla yüzleşmek ilişkiyi çıkmaza sokabilir” diyor.

◊ Kurtarıcıyla evlenmeyin! O bir He–man, Batman, Mad Men değil! Onu “Tut kolumdan, çek götür beni” sanmayın. Üstelik kurtarıcıyla evlenen kendisi için evleniyormuş. Fevkalade bencilce, yardım amaçlı bir evlilik yani. Peki, ihtiyaç bitince ne oluyor? Tak sepeti koluna, herkes kendi
yoluna.

◊ Zayıf zamanınızda evlenmeyin! Zayıflık deyince hemen aklınıza 0 beden olmak gelmesin. Ruhen, fikren zayıflıktan bahsediyorum: Karşınızdakinin beklentilerini karşılayamama, terk edilme korkusu... Ya da tam tersi fedakârlık üstüne fedakârlık. Karşınızdaki de sizi bu yüzden seçiyor. Sonuç, güçlendiğinizde yine aynı hikâye; tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna.

◊ Her şeye evet diyenle, her şeye hayır diyenle evlenmeyin! ‘Hayır’ı bilmem ama ‘evet’ başta çok tatlı geliyor değil mi? Ama buzdağının altı; onun bir fikri yok, o bağlı, bağımlı, o bir yük. Yani o yine bir Mecnun değil! Her şeye ‘hayır’ diyene gelince o da bencil, o da ilişkiyi bloke eden. Her şeye ‘hayır’ diyenle ömür mü geçer?

◊ İlişkin yeni bitmişse ya da ilişkisi yeni bitmişse evlenmeyin! Ne ilk yardım kiti olun ne de ilk yardım kiti olanla olun! Kimse kimsenin acısına, derdine, tasasına, ayrılığına merhem değil, şifa değil, yara bandı hiç değil! Böyle ilişkilerde ilk iyileşen önden gider. Önce yasınızı tutun, sonra
önünüze bakın.

Yazının Devamını Oku

Plaj modası ‘OUT’ dağ havası ‘IN’

27 Ocak 2018
‘Beach’lerden tam paçayı kurtardık, bu kez sömestr dağ havasını getirdi. Uludağ, Kartalkaya, Palandöken... Seçin, beğenin, mini rehberimi de bir kenara not alın.

Düşmek karın şanındandır... Kasmayın, kasılmayın. Her düşüşün bir kalkışı var.

Üşümemek için lahanaya bağlamak... Dağ, tepe, zirve üşütür. Size tavsiyem termal içlikler, polarlar, puf puf kar kostümleri. Tamam, kulağa çok ‘libidolar havaya’ gelmiyor ama dağda, karda tadından yenmiyor.

Bu mevsim dağdan, kardan fotoğraf koydunuz koydunuz. Koyamazsanız fenomenliği, takipçileri unutun. Sosyal medya dediğiniz er medyanı. Selfie’nize kuvvet, hikâyenize sağlık.

Aşk dağlarda yaşanıyor güzelim... Bir nevi pembe dizi, eski Türk filmleri tadında. Ama hepsi dağdan inene kadar, aman çok kapılma.

Festival çok güzel gelsenize... Whitefest Uludağ bu sene de işbaşında. Üç festivalden ilki tamam. Şimdi gözler 4–8 Şubat ve 11–15 Şubat tarihlerinde. Hande Yener, Erdem Kınay, Merve Özbey, Volkan Konak, Berkay, Serkan Kaya, Yıldız Tilbe, Kemal Doğulu, Kerimcan Durmaz... Ve daha kimler kimler!

Gözü yükseklerde olanlar... Memleketin her dağına gitmişler, her zirvesine çıkmışlar... Bütçe sıkıntı değilse Alpler var, blöfünüzü görüyorum ve artırıyorum: Kutuplar!

“İlle de vatanım” diyenlere, memleketten mis gibi alternatifler var: Uludağ, Kartalkaya, Palandöken, Erciyes, Sarıkamış... İstanbul’un kapı komşusu Kartepe, Kahramanmaraş’tan taze taze, dumanı üstünde Yedikuyular Kayak Merkezi, Ege’den bir kış güzeli Denizli Kayak Merkezi, Doğu Karadeniz’in ilk kayak tesisi Zigana... Sonra Anadolu’nun yüce dağı Ilgaz, dağla denizin buluştuğu Antalya Saklıkent, Isparta’nın yıldızı Davraz, Van Gölü ve Akdamar Adası manzaralı Abalı, Sivaslı Yıldız Dağı, Elazığ Hazarbaba Kayak Merkezi, Erzincan Ergan Dağı, Urfa Karacadağ, Samsun Akdağ, Tokat Başçiftlik, Artvin Atabarı, Bayburt Kop Dağı... Sayması benden, keşfetmesi sizden.

Yazının Devamını Oku