Paylaş
Kanımca orası çok sağlam bir mekandır ve kaybedeceğim yoktur. Bayramı da sıfır noktasına dönüş kabul edersek güzel bir zamanlama diyebiliriz.
Artık bayram haftasına giriş yapıyoruz. Ben yazıma başlamadan önce küçüklerime kocaman sarılıyorum büyüklerimin de ellerinden öpüp sarılıyor, bayramlarını tebrik ediyorum.
Bal gibi, şeker gibi ve huzur dolu bir bayram geçirmenizi temenni ediyorum.
Bugün ay yay burcuna geçiş yapıyor. Enerjimiz ve iyimserliğimiz oldukça artıyor. Bu aynı zamanda tatile giriş olarak da harika bir zamanlama diyebiliriz. Bu tarz zamanları kendinizi dinlenmek ve sakinleşmek adına bir plan olarak geçirmeye çalışın. Zira kimi için bu böyle olabilirken kimi için imkanlıda olmayabilir. Bayramını hastanede, mutsuz veya kötü koşullarda geçirmek zorunda kalan bir sürü de insanımız var. Mümkün oldukça bu bayram çocuklarımızı, yaşlılarımızı sevindirmek için elimizden geleni yapalım. Sevindirmek illa parayla olan bir temas değildir. Yaşlı bir teyzenin ya da amcanın kapısını çalarsınız, muhabbet edersiniz bu bile bir duadır. Ya da küçük bir çocukla sokakta top oynarsınız. Manevi vereceğiniz sadakaları da önemsemeyi unutmayın. Bayramlar bunları daha fazla anımsamamız için vardır.
Küs kalmayın vs. demek istiyorum ama size gelmeyen insana da koşulmadığını çok iyi biliyorum. Âmâ mümkün mertebe giden ve telafi eden taraf olmaya özen gösterin. Kişisel çıkar ve egolardan uzaklaşın ve hafifleyin.
Ne olacak sanki küs olduğun kayınvalidenin yanına gitsen?
Hayatını mahvetmiş olduğunu düşündüğün ailenin yanında olup sarılsan?
Seni istemeyen bir akrabana bir “alo” desen?
Bunlar sizlere uzun vadede kazanımlar getirir. Kısa vadede bunları yapmayarak siz kazandığınızı zannedersiniz. Âmâ ego ve kibir asla kazanmaz. Evreninde hiyerarşik bir düzeni vardır. Yaşlılar ve çocuklar bu düzenin en harika parçalarıdır. Bizlerde bir gün çocuktuk ve bir gün yaşlı olacağız. Ben tatilde yazı yazmayı planlamıyorum. Çünkü kitap hazırlıklarıma odaklanacağım. Bu yüzden sosyal medyadan temasımıza devam edebiliriz.
Bugün yapacağınız görüşmelerde biraz daha makul olmayı ve abartılı isteklerden uzak kalmayı denemelisiniz. İlişkilerinizde coşkulu olabilirsiniz. İçinizdeki tutku artıyor olabilir. Beni arasın beni sorsun gibi duyguların artıyor olabilir. Kısaca şu noktada şunu söylemek isterim. Biri sizinle konuşmak istiyorsa yazmanızı beklemez. Sesinizi duymak isterse arar. Görüşmek istiyorsa ne yapar ne eder bir çözüm bulur görüşür. Sevdiğini göstermek istiyorsa gösterir. Sevdiğiniz bir şarkıyı gönderir, bir şeyi bahane yapar. Âmâ kendi şartlarına göre gösterir. İnsanın istediğinde yapamayacağı şey yoktur. Âmâ bunlardan birini bile yapıp karşılığını göremediyseniz de lütfen artık yorulmayın. Değer bilir ya da değer bilmez kısmındaki o ince çizgiyi iyi tanımlamalıyız.
Dünyanın cennetten ileri olması için çok çalışmalıyız dostlar. Çok hareket etmeliyiz. Biliyorum bunun için zaman zaman karşımızdaki insanlara taşımayacaklarını bildiğimiz halde
anlamlar yüklemek gerekecek. Bazen hak etmediğini düşündüğünüz şekilde onları sadece Allah’ın yarattığı varlıklar olduğunu görerek kabul etmek ve tahammül etmek gerekecek. Bu gereklilikleri yapmazsak bizlerde bu dünyada sıradan insanlar olmaktan kurtulamayacağız.
İnsanların bizden daha iyi bizden daha bilgili olabilmesi için gayret göstermeliyiz ve insanlara emek vermeliyiz.
Gelelim günün Tavsiyeli Hikayesine;
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog, antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır.
Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şey ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
Kimyacı;
- "Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış."
Fizikçi;
- "Adam sobayı yükselterek konfeksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş."
Jeolog;
- "Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın tasların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış."
Matematikçi;
-"Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış."
Antropolog;
- "Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş."
Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.
Adam cevap verir:
-"Boru yetmedi."
Dememiz o ki; Kimseni yerine düşünmeyin. Herkesin kendine göre bir nedeni bakış açısı vardır. Yani sizin attığınız mesaja cevap gelmiyor diye sizler milyonlarca sebep düşünüp kendinizi huzursuz ederken kişinin bambaşka bir nedeni olabilir. İnsanlar yerine düşünüp kararlar vermeyin. Mutlu günler ve muhteşem bir bayram dilerim…
Paylaş