Bazı şeyler daha güzellerine yer açılsın diye biter…

Günaydın yepyeni bir günden hepinize…

Haberin Devamı

Haftayı bitirdik mi bitirdik gerçekten…

Nasıl geçiyor günler öyle, çabuk çabuk…

Bugün Ay Boğa burcunda ilerlemeye devam ediyor. Duygusal yapınız sebebiyle tepkilerinizi kibar ve nazik bir şekilde göstermeniz bugün önemli olacaktır. Ancak aşırı alıngan ve kırılgan olmamaya dikkat ederseniz olayların diğer yönlerini de fark edebilirsiniz. Küs kalarak insanlarla olan iletişim kalitenizi düşürmemelisiniz. Yaşadığınız aksaklıkları ya da yetiştiremediğiniz işleri birilerine bahsetmek sizde ekstra stres yaratabilir. Bugün daha kısa açıklamalar içinde olmalı ve gizeminizi korumalısınız.

Şefkat ve merhamet duygularınız da bugün fazlasıyla sorgulayabilirsiniz. Dün hatta sosyal medyada çok güzel bir yazı okudum.

Beni öyle derinden etkiledi ki; Şöyle yazmış

Haberin Devamı

“Bir insan ömrünce sadece şefkate tapıp sonsuz şefkat sunup nasıl en çok ondan mahrum kalır. Neden hep hoyratlıkla sınanır. Bütün gür nehirlerini sonsuz sunup, nasıl susuz kalır.

Ve ona neden su vermezler?

Açsın,

Rahatlasın,

Nefes alsın,

Ağlasın göğsünde ve sen sorma neden ağlamış?

Çok mu yorulmuş, çok mu istemiş, hep neyi bulamamış?

Her zaman neden sonsuz kaybetmiş.

Kazanmamak için girdiği yarışlardan bile neden men edilmiş…”

Bu yazıyı tam Merkür-Venüs yengeç burcu kavuşumunda okudum. Twitter da (kumru) rumuzlu bir hanımefendi yazmış.

Gerçekten o kadar doğru ve gerçek bir tespit ki.

İnsanlar neden birbirlerini şifalandırmak yerine yaralamayı seçer. Hayatta en önemsediğimiz ve etrafımıza en çok sunduğumuz şeyler gerçekten nasıl oluyor da bizden uzak oluyor?

Gelelim Günün Tavsiyeli hikayesine;

Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden habersizmiş. Haftalar birbirini izledikçe onlar da gelişmişler. Elleri, ayakları, iç organları oluşmaya başlamış. Bu arada, etraflarında olup biteni fark etmeye başlamışlar. Bulundukları rahat, güvenli yeri tanıdıkça mutlulukları artmış. Birbirlerine hep aynı şeyi söylüyorlarmış: - “Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel şey be kardeşim!” Büyüdükçe, içinde yaşadıkları dünyayı keşfe koyulmuşlar. Öyle ya, hayatın kaynağı neymiş? İşte bunu araştırırken, karşılarına anneleriyle onları birbirine bağlayan kordon çıkmış. Bu kordon sayesinde, hiçbir zahmet çekmeden, güven içinde beslenip büyütüldüklerini tespit etmişler.

Haberin Devamı

“Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihtiyacımız olan her şeyi gönderiyor.” Artık aylar birbiri ardınca geçiyor, ikizler hızla büyüyor, diğer bir deyişle 'yolun sonu'na

yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklikleri hayretle gözlemlerken, bir gün gelip bu güzelim dünyayı terk edeceklerinin işaretlerini almaya başlamışlar. Dokuzuncu aya yaklaştıklarında, bu işaretleri daha kuvvetli hissetmeye başlamışlar. Durumdan telaşlanan ikizlerden birisi diğerine sormuş:

- “Neler oluyor? Bütün bunların anlamı nedir?”

Öteki daha sakin ve aklı başındaymış. Üstelik, bulundukları bu dünya çoğu zaman ona yetmiyor; duyguları daha geniş bir âlemi arzuluyormuş. O cevap vermiş:

Haberin Devamı

“Bütün bunlar, bu dünyada daha fazla kalamayacağız anlamına geliyor. Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz.”

- “Ama ben gitmek istemiyorum” diye haykırmış kardeşi. “Hep burada kalmak istiyorum.” - “Elimizden gelen bir şey yok. Hem, belki doğumdan sonra hayat vardır.”

- “Bize hayat sağlayan kordon kesildikten sonra bu nasıl mümkün olabilir ki?” diye cevaplamış öteki.

- “Bize hayat veren kordon kesilirse nasıl hayatta kalabiliriz, söyler misin bana?

Hem, bak bizden önce başkaları da buraya gelmiş ve sonra da gitmişler. Hiçbirisi geri gelmemiş ki bize doğumdan sonra hayat olduğunu söylesin. Hayır, bu her şeyin sonu olacak.” Bütün bunları söyledikten sonra eklemiş:

Haberin Devamı

“Hem, belki de anne diye bir şey de yok!”

- “Olmak zorunda” diye itiraz etmiş kardeşi.

- “Buraya başka türlü nasıl gelmiş olabiliriz, nasıl hayatta kalabiliriz ki?”

- “Sen hiç anneni gördün mü?” diye üstelemiş öteki.

-“O belki de sadece zihinlerimizde var. Bir annemiz olduğu düşüncesi bizi rahatlattığı için onu belki de biz uydurduk.” Böylece, anne rahmindeki son günleri derin sorgulamalar ve tartışmalarla geçmiş. Sonunda doğum anı gelmiş çatmış. İkizler dünyalarını terk ettiklerinde gözlerini başka bir dünyaya açmışlar ve sevinçten ağlamaya başlamışlar.

Çünkü gördükleri manzara hayallerinin bile ötesindeymiş.

Anthony de Mello

Dememiz o ki; Başımıza her gelen olay ve sancılı her durum belki bize yeni bir dünyanın kapısını açıyor olabilir. Yaşadıklarınız sizi üzmesin ve endişelendirmesin. Yaşamın ne getireceğini bilmeden ama yaşama güvenerek yaşamayı öğrenmeliyiz. Var olduğunuz yaşam biçiminizde gerçekten vaktiniz ve zamanınız halen varken yapmak istediklerinizi veya söylemek istediklerinizi içinize gömerek yaşamayın. Hayatınızın her akışı değişebilir.

Mutlu günler dilerim…

İyi haftasonları.

Yazarın Tüm Yazıları