Paylaş
Boşandıktan sonra bile buradan ayrılmayan, hatta Türk vatandaşlığına geçen Sabine, Marmaris’deki okulunda her yıl yüzlerce kişiye yelken eğitimi veriyor. Sabine, tam bir Alman disipliniyle eğitim verirken, Türk esprileri patlatınca biraz şaşkınlık yaşıyorsunuz.
Ama, son derece disiplinli bir sporcu ve otoriter görünse de, sohbetimizde de söylediği gibi, aşk için, çok sevdiği Marmaris’i bile bırakabilecek kadar farklı bir kadın olduğunu görmek güç değil.
Aşkımın peşinden her yere gidebilirim
Almanya’nın neresindensin Sabine?
Münih’denim. Orada doğup büyüdüm.
Türkiye’ye ilk ne zaman geldin?
1990’da staja geldim. Alanya’da 6 ay çalıştım. O sırada eşimle tanıştım ama stajım bitince Almanya’ya döndüm.
Sonra evlenmek için mi geldin?
Hayır. Almanya’da istediğim işi bulamayınca yine Türkiye’ye gelmeye karar verdim.
Eşin Alanyalı mıydı?
Eşim İstanbulluydu. Ama o da turizmciydi. Ben Türkiye’ye geldikten sonra evlendik. 12 yıl Antalya bölgesinde bir Alman turizm acentesinde çalıştım. Sonra boşandım ve 2002’de Marmaris’e yerleştim.
Bundan sonra hep Marmaris’ de mi yaşamayı düşünüyorsun?
Evet ama ben bir kadınım ve aşık olursam aşkımın peşinden gidebilirim. Türkiye’ye aşk için gelmemiştim ama aşk için kalmıştım.
Yelkene10 yaşımda babamla başlamıştım
Ailen bir Türk ile evlenmene bir şey demiş miydi?
Aslında, ‘Bir şey demeyiz’ derler ama eşimin annesi Alman olduğundan sanıyorum onu yarı Alman gördüler ve kabul etmeleri daha kolay oldu. Yüzde yüz Türk olsa belki ilk başta şüpheli yaklaşabilirlerdi. Ama şu an artık asla böyle düşünmezler.
Yelkene nasıl başladın?
10 yaşındayken babamla başlamıştım. Biz ailece bu sporu yapıyorduk. Tatilde Almanya’daki göllerde, Baltık Denizi’nde, İtalyan denizlerinde, Hırvatistan’da.
Nasıl yelken eğitimcisi oldun?
Aslında bu anlamda yelkene boşandıktan sonra başlamıştım. Bir arkadaşımın, yanına tatile gitmiştim, orada öğrendim yelkeni. Başta iş olarak yapma düşüncem yoktu yani. Ama sonra okul sahibi arkadaşıma lisans için yeni bir ehliyetli eğitmen gerekiyordu, bana teklif etti. Ben de aldım ve kısa süre sonra da eğitimlere başladım.
Kaç yıl orada çalıştın?
5 yıl eleman olarak çalıştım. Sonra ayrılıp ortağım Tayfun Öztuna ile Sollare Sailing School’u açtım.
2 ay dışında tüm yıl eğitim verebiliyoruz
Kaç tekneniz var?
2 tane var. Biri 2008 model Bavaria 40 Cruiser, diğeri de 2010 model Azzure 40. O biraz daha performans odaklı. Yarışlara Azure ile katılıyoruz.
Yarışlardaki dereceleriniz?
2001’den beri yarışıyoruz. Eski okulumda kadın takımı da kurmuştuk ve çok derece almıştık. İsrail ve Yunanistan gibi uluslararası yarışlara da katılıp dereceler kazandık. Bavaria teknemizle birinci ve ikinciliğimiz var.
Yılda kaç kişi eğitiyorsunuz?
Biz 2 ay dışında durmadan çalışıyoruz. Yılda ortalama 35 hafta çıkıyoruz. Yüzlerce kişi oluyordur herhalde...
10 Yıldır eğitim alıp öğrenemeyen de var.
Kaç gün eğitim alınıyor?
Şu anda 6 günlük veriyoruz. Ama bunu belki değiştireceğiz. Çünkü Türkiye’de insanların tatilleri çok az. 6 günün yanı sıra cumadan pazartesiye 4 günlük daha hızlandırılmış bir eğitim planlıyoruz
Bir haftalık kurs yeterli mi?
Ne yapmak istediğinize bağlı. Bir haftalık kursta yelken yapmayı, halat atmayı, bağ yapmayı öğrenebiliyorsunuz. Mürettebat olabilirsiniz. Ama daha fazla sorumluluk alabilmek için ilave eğitimler gerekiyor. Mesela, 2.kaptan eğitiminde navigasyon, gece seyri, problem ve kriz çözme gibi eğitimler var. 3. aşama ise kaptanlık eğitimi. Gerçi bu apasitesiyle de ilgili.
Nasıl yani?
10 yıldır bize gelip eğitim alan ama hala yelkeni tam anlamıyla yapamayan da var, bir haftada iyi öğrenen de. Ama öğrenmenin sonu yok, her zaman yeni bir şey var.
Marmaris Almanlar’ın en gözde yelken yeri
Marmaris’in yelken açısından önemi nedir?
En güzel yelken bölgesi. Çünkü Bodrum – Göcek arasında, tam ortada, her yere yakın, ayrıca rüzgarı da ne çok, ne az. Yan yana birçok koy var. Bu yüzden yelken için çok çok avantajlı..
Yelkene ilgi var mı Türkiye’de?
Son yıllarda müthiş bir artış var. Ben 10 yıl önce çalışmaya başladığımda sadece gerçekten yelkenci olmak isteyenler geliyordu. Şimdi biraz da moda oldu. Parası olan herkes tekne alıyor. Gerçi çoğu motor yat tercih ediyor. Eğitim anlamında ise artık sporcu, denizci olmayan da gelip eğitim alıyor.
Yabancılar da geliyor mu eğitim almaya?
Var ama nispeten az. Almanlar, Belçikalılar geliyor daha çok. Avrupa Birliği’nin bir yelken komisyonu var. Onun eğitim programına dahiliz. Onlar bize kursiyerler gönderiyor. Marmaris, Almanların en çok sevdikleri yelken bölgesi. Hırvatistan’a arabayla gidebildikleri için tercih ediyorlar ama oradan sonra Marmaris Almanya’da yelken için bir numara. Son dönemde Ruslar’da artış var. Eskiden 1-2 kişi gelirken şu anda Marmaris’teki turistlerin yarısı Rus. Bunların yarısı yelkeni burada öğrenmiş.
Mızmızlanıyordu uçan balık çarptı
İlginç anılarınız var mı?
Çok var. Hatta kitap yazmayı düşünüyorum. Konsepti belirledim ama zaman yok. Eğitim kitabı olacak,, yelkeni anlatacağım. Ama içinde yaşadığım komik hikâyeler hatta karikatürler de olacak.
Birini anlatsana…
Bir kursiyerim vardı. Ailesiyle eğitim alıyordu. Biraz fazla mızmızdı. Yol boyu çok konuşup her şeyden şikayet etmişti. Dönüşte fırtınaya yakalanıp, geç vakte kalmıştık. Hala konuşuyordu. İri dalgaları aşarken o ana kadar hiç yaşamadığım bir şey oldu, adamın kafasına uçan balık isabet etti. Adam limana kadar konuşmadı.
Ünlüler var mı eğitim verdiğin?
Lale Manço benden ders almıştı. Virgin Radyo’daki Geveze eğitim aldı. Mesela o, çok hevesliydi çabuk öğrendi ve hemen yarışmaya başladı.
Yelken aileler için çok güzel tatil şekli
Her isteyen yelken yapabilir mi?
Tabii ama çok sevmeyen devam edemez. Çünkü yelken bir felsefe. Motor yat tamamen farklı, mekân olarak kabul ediliyor. Çoğu zaman kaptanlı kullanılıyor. Oysa yelken bir spor olarak düşünülmelidir. ‘Param var’ diyerek alanlar 1-2 yıl sonra bırakıyor. Çok azı sevmeye başlayıp devam ediyor.
Yelken ne gerektiriyor?
Bir kere büyük bir kabukla denizin ortasındasınız. O nedenle tehlikesi yok denemez. Çok fazla güç istediği zamanlar oluyor. Çünkü rüzgar, halatların üzerinde büyük baskılar yaratabiliyor. Yeni başlayanlar o nedenle iyi öğrenmeli ve dikkatli olmalı. Bir sürü teknik, bakım var.
Sen kimlere yelken yapmayı tavsiye ediyorsun?
Özellikle aileler için çok güzel bir tatil şekli. Benim ailemle çok güzel anılarım var. Annem daha çok işin piknik, yiyecek kısmıyla ilgilenirdi, ablam ise denize girip güneşlenme. Babamla ben ise spor olarak yapardık. Hele 15-18 yaşından sonra gençler ailesiyle tatile gitmek istemezken yelken yapan ailelerin çocukları da onlarla olmak istiyor. Ben bile, hala, yılda bir kez de olsa babamla yelken yapıyorum.
Almanya’da kıyı azyelkenci daha fazla
Denizcilikte bizlerin hep atıl kaldığı söylenir. Sen ne düşünüyorsun?
20 yıl önce Antalya tarafına geldiğimde oradaki halkın çoğu yüzme bilmiyordu. Şimdiyse yelkene meraklı büyük bir kitle var. Açıkçası bu kadar kıyı, bu kadar deniz varken, bu kadar geç başlanmış olması bayağı ilginç. Almanya’da denize küçücük bir kıyı ve birkaç göl olmasına rağmen teknesi olan ve deniz sporu yapan kişi sayısı çok fazla. 20-30 yıl sonra bence Türkiye de bunu yakalayacak, olimpiyatlarda bile su sporlarında başarılı olunacak.
Peki denizlerimiz için neler diyeceksin? Bizim eğitimde yer yer pislikler gördüm..
Kesinlikle bozuyoruz ve kirletiyoruz. Bir kere organik bir pislik var. Her tekne denizin bir yerinde pis su tankını boşaltıyor. Aslında bu çok açıklarda olmalı. Ama umursamayanlar, kıyıya yakın boşaltanlar var. Bizim gibi teknelerin pis su tankları 70, guletlerin birkaç yüz litre. Motor yatlar da arttığından onların makine pislikleri de var. Bu konuda yönetmeliklerde de boşluklar var sanıyorum.
Başka ülkeler neler yapıyor?
Avrupa’da daha iyi değil. Hatta daha kötü yönetmeliği olanlar var. Burada gri tank diye bir şey konmak istendi ama tekneler bu tankı koymaya uygun değil. Altyapı olmadan uygulama olmuyor. O nedenle de bazı yerlerde denizin köpürdüğünü görebiliyorsunuz. Yakında balık da kalmaz böyle giderse...
Paylaş