Paylaş
İşe odaklanınca cinsiyet önemsizleşiyor
»Genç bir kadının tarım ve hayvancılıkla ilgilenmesi şaşırtıcı oluyor mu?
»Aslında tarımın içinde başrolde hep kadın var. Tarımsal üretimde, bu dünyanın her yerinde böyle ancak özellikle ülkemizde kırsalda kadın üretimin, ekonominin doğrudan içinde. Şirket yöneticisi olarak belki kadın sayısı az, bu yönden ele alırsak yurt dışından, ülkemizi tanımayan, cahil bırakılmış bazı Avrupalılar-Amerikalılar şaşkınlık gösteriyor. Ancak Türkiye’de garipsendiğimi hiç düşünmüyorum. Özellikle insanlar birbirini tanıyıp, işe odaklandıktan sonra erkek veya kadın karşınızdakinin cinsiyeti önemsizleşiyor, kurduğunuz iletişim öne çıkıyor. Ülkemizde kadınların tarım alanında yönetici olarak da daha fazla görev aldığını görüyoruz. Kaldı ki temel kültürümüzde cinsiyet ayrımcılığı olmadığını, toplumsal rollerin farklı benimsendiğini düşünüyorum. Gerektiğinde roller arası geçiş olabiliyor. Tabii hep dediğim gibi, iş hayatına, üretime dalınca kadın evdeki liderliğinden vazgeçiyor mu? Hayır. O zaman kadın hep daha fazla çaba sarfeden durumunda kalıyor. Yeni nesil çiftlerde bu sorunun da doğal olarak aşıldığını gözlemliyorum.
Amacımız tarımın önemini anlatmak
»Ne zaman tarımla ilgilenmeye başladınız?
»İşletme eğitimi aldım. Ama ailemde tarımsal eğitimli akademisyenler olduğu, dededen beri de tarımsal üretim yapıldığı için hep tarımın, özellikle de hayvancılığın içinde oldum. Eğitimim bitince babamın kurmuş olduğu şirkette yönetici oldum. 15 yıldır profesyonel hayvancılık yatırımlarına yön veren, yatırımcılara hayvancılık tekniği ve teknolojisi sunan TE-TA Teknik Tarım’dayım.
»İzmir Tarım Grubu’ndaki göreviniz nedir?
»Kuruluşundan beri aktif oldum, idari görevler aldım. Şu anda “Grup Sözcüsü” görevindeyim. Haziran 2010’da yeni seçeceğimiz akadaşımıza devredeceğim.
»İzmir Tarım grubu nasıl, ne zaman kuruldu?
»2007’de bir araya geldik. Basından arkadaşımız İsmail Uğural ve biz Ege’de, hatta Türkiye’de tarımsız ekonomi olamayacağı gerçeğini vurguluyorduk. Bizim grup kurulmadan birkaç ay önce KOBİ Platformu kuruldu. Oradan esinlenerek 25 kişi toplandık ve çok iyi bir iletişim kurduk. Tarımla ilgili bir birlikteliği kurabileceğimize karar verdik.
»İzmir Tarım Grubu’nun amacı nedir?
»İTG, ülkemiz ekonomisi için tarımın taşıdığı öneme dikkat çekmek, bu konuda kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla kuruldu. Sektörün güncel sorunlarını gündeme getirmek, stratejik gelişim çalışmalarına katkı sağlamak için doğru bilgiyi bildirilerle sağlamaya ve “Tarım Önemlidir” sloganıyla kamuoyunda bu sektörün ulusal ekonomide yarattığı katma değerin büyüklüğünü anlatmaya çalışıyoruz.
»Neler yapmayı planlıyorsunuz?
»Başta herkes kendi alt sektörünün durumunu, sorunlarını anlattı ama hepimiz “tarımın öneminin anlaşılmaması” sonucunda birleşip bu konuda çalışmaya karar verdik. Öncelikle tanıtım kampanyasını ele alacağız. Sempozyumlar, oturumlar düzenleyeceğiz. Yani tanıtım ve bilgilendirici faaliyetler ön planda olacak. Daha sonrası için de ortak proje düşünceleri var.
Ege pamuğu GDO’suz olmasıyla avantajlı duruma geçti
»Ege Bölgesi tarımda ne durumda? Eskiden önderliğini yaptığımız incir, tütün, pamuk, zeytin v.s. ürünlerde şimdi ne durumdayız?
»Ege Bölgesi’nde tarımın payı çok büyük. Sanayi ve ticaret odalarının üyelerinin hala en az yüzde 50’si tarım ve tarıma dayalı sanayide faaliyet gösteriyor. Ancak bu saydığınız ürünlerin üretiminin düşmesi çok ciddi ekonomik kayıp yarattı. Özellikle pamuk. Bizim bu konuda, “Pamuk gitti, Ege tarımının dengesi bozuldu” başlıklı bildirimiz var. Burada pamuğun tüm tarımsal ve ekonomik faaliyette dengeleyici, hasıla ve katma değer yaratıcı etkisinden bahsediyoruz. Dünyadaki son GDO tartışmaları şu anda Türk pamuğuna GDO’suz olma özelliği ile önemli bir avantaj kazandırdı. Bu iyi değerlendirilmeli.
»İzmir için neler yapıyorsunuz?
»İzmir’de olduğumuzdan önce İzmir çapında işler yapmak istiyoruz. Tarımın değerini ve yerini bulmaması veya diğer sorunlar aslında tüm ülkenin sorunları. İzmir Ticaret Borsası, İzmir İl Genel Meclisi’nde tanıtım konuşmaları yaptık, İzmir İl Tarım Müdürü Ahmet Güldal ile ortak toplantı gerçekleştirdik. Müdürümüzün isteğiyle yakın temas halinde olmaya karar verdik. Son olarak Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu ile işbirliği protokolu imzaladık. İlk kez tarım sektörü iş insanları ile SİAD’lar işbirliğine gidiyor. Bu oluşturmak istediğimiz bilinç için önemli bir adım.
Hormondan korunmanın yolu turfanda yememek
»GDO’lu ürün tartışması hakkında İTG ne düşünüyor? Şu anda Türkiye’de ne kadar hormonlu ürün tüketiliyor?
»Bu konuda henüz bir açıklama yapmaya hazır değiliz maalesef. Bu konuyu tüm yönleri ile ele almak gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda Türkiye’de bu anlayış biraz kafa karıştırıyor. Ayrıca her konuda garip kamplaşmalar olduğu gibi bunda da var ve insanlar gerçek düşüncelerini açıklamaya çekinir hale geldi. Eğer ülke tarımı ve tarıma dayalı sanayisini olumsuz etkileyen bir durum varsa bizim görevimiz bunu ortaya koymak olacaktır. Hormon konusunda ise kesin konuşmak çok zor olsa da, genel olarak Türkiye üretiminde kullanımın çok düşük olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü ekonomik değil. Tek dikkat edilmesi gereken, turfanda ürün yememek.
»Dünyanın kaynakları azalırken gelecek üretimde deniyor. Biz bu konuda tedbirlerimizi alıyor muyuz?
»Maalesef almadık, çok vakit, kaynak kaybettik. Tüm ülkeler çok yol aldı ve bizde de bazı desteklemeler açıklanmaya başladı. Bunları akıllıca ve ulusal bir politika uyarınca tasarlayıp kullanacağımızı umuyoruz. Tabii sorun çok.
Tarımın başrolünde her zaman kadın var
SUMER Tömek Bayındır, tarımla iç içe bir aileden gelmesinin etkisiyle, bu konuda çalışmaya başlamış. Sadece çalışmakla kalmayan Bayındır, tarımın önemini anlatmak amacıyla kurulan İzmir Tarım Grubu’nun kuruluşunda da aktif görev aldı, şimdi sözcülüğünü yapıyor.
»Türkiye bir tarım ve hayvancılık ülkesi mi, reel durumumuz potansiyelin neresinde?
»Elbette, bir tarım ülkesi Türkiye. İster bitkisel, ister hayvansal üretim olsun, ülkemizin doğal üstünlüğü var. Ancak değerlendirmek için devlet politikası gerekiyor. Hiçbir ülkede ekonomik ve tarımsal gelişme kendi kendine olmamış. Önce devlet ekonomik önceliklerini belirlemiş, buna uygun ekonomi ve tarım politikası geliştirmiş. Dünyada tarımını sonuna dek geliştirmemiş hiç bir gelişmiş ülke bulunmamaktadır. Gerçek zenginlik toprak ve tarımdır. Tarımsal üretim, maden çıkarmak gibi doğal bir zenginliktir ve ulusal gelişim için çok iyi değerlendirilmelidir. Maalesef Türkiye potansiyelini bir türlü kapasiteye çevirememiştir. Özellikle son yıllardaki geri gidiş gözönüne alındığında, reel durumumuzun olması gerekenin çok gerisinde olduğunu görmek, hayvan kaybı ve ekilmemiş alanlar ile tarımsal potansiyelimizi de önemli ölçüde yitirdiğimizi söylemek zor değil. Tarımda kayıpları yerine koymak zaman ve kaynak alır.
Desteklenince ülke refaha erer
»Türkiye’nin tarımda daha iyi yerde olamamasının nedenleri nelerdir?
»Gelişmiş ülkeler güçlü bir ekonomi için tarımı desteklemişler. Ayrıca bu sektörün stratejik önemi de unutulmamalı. Bugün dünyanın ‘süper gücü’ ABD, dünyanın en büyük tarım ülkesi ve orada Temsilciler Meclisi’nin üçte biri tarımcı. Hükümetler değişiyor, bu değişmiyor ve tarımsal destekler sürekli artırılıyor. Avrupa’da da tarımla ilgili güçlü bir lobi var. Hükümetlere doğrudan etki edebiliyor, tarımsal sivil toplum örgütlerinin, birliklerin, kooperatiflerin rolü çok önemli. Bizde ülkenin en geniş çalışan kesimine sahip tarım sektörünün gücü yok. Tarımı öne çıkaran bir söylemin eksikliğini görüyoruz ve İTG’nin kurulma sebeplerinden biri de bu oldu.
»Türkiye’deki tarım politikalarını değerlendirir misiniz?
»Biz diyoruz ki, ülkemizin tarım politikası ve aslında ekonomi politikası eksik. Esas sorun ekonomik kalkınmayı planlayıp gerçekleştirmedeki zaafiyet. Ülkenin ekonomi politikası bütün olarak oluşturulmalı. Kalkınma modeli mantıklı ve ülkenin güçlü yönlerine göre tasarlandığı takdirde zaten hepsi çözülecek. Tüm sektörler arasında uyum, bütünlük şart.
Paylaş