PaylaÅŸ
KADINLAR Günü için birçok organizasyon yapılıyor, ama İzmirli bir grup avukat sadece 8 Mart’ta değil, her gün kadınlar için çalışıyor. Hem de bir kuruş almadan, gönüllü olarak. Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi avukatları toplumdaki kadınları şiddetten kurtarmak için harekete geçti ve ücretsiz danışmanlık hizmeti vermeye başladı. İzmir Barosu’nun Kadın Merkezi’nden sorumlu Yönetim Kurulu üyelerinden Ayşegül Altınbaş ve merkezde gönüllü avukatlardan Devrim Cengiz, Birgül Değirmenci, Lütfiye Kanar, Reyhan Özkilerci, Burcu Kazanan, Rahile Horzum ve Seda Aksoy çalışmalarını anlattı.
SIÄžINMA EVÄ°NDE KOÅžULAR
- Av. Rahile Horzum; Sığınma evlerinde koşullar o kadar zor ki, mesela son gittiğimde Gürcistanlı iki kadın vardı, çocukları için çorap ve giyecekleri, mamaları yoktu. Sığınma evi barınma ve yiyecek dışında bir şey veremiyor, şartlar çok zor. O nedenle şiddet gören kadın evde kalmalı, hatta boşanma olmadan da mutlaka nafaka bağlanmalı.
ŞİDDET YAPAN ERKEK EVDEN GİTMELİ
- 4320 sayılı kanun nedir, neyi kapsıyor?
- Av. Lütfiye Kanar; Ailenin Korunması Kanunu. Şiddetin önlenmesini amaçlıyor ama 4-5 maddelik çok kısa bir kanun. Yerine yenisi geliyor biliyorsunuz. En önemlisi şiddete maruz kalan kadının evde kalmasını, şiddet uygulayanın evden uzaklaşmasını sağlayan, yaptırımları olan kanun. Ama yine de bizim ülkemize göre yetersiz kaldığından genişletiliyor, kadın örgütleri çok güzel bir öneri hazırladı, ama sanıyorum bazı kesintiler olacak.
- Merkeziniz hangi noktada devreye giriyor?
- Av. Ayşegül Altınbaş; Parası olmayan herkese, bütçesi Adalet Bakanlığı’ndan karşılanan Adli Yardım üzerinden bir avukat verilir. Bunu alanların yüzde 70-80’i genellikle eşten, babadan ya da aileden bir kişiden mağdur kadınlar zaten. Hakkını aramak için gittiği adliyede ne yapacağını, tehlike içindeyse bundan nasıl kurtulacağını, nereye başvuracağını bilmiyor. İşte biz burada devreye giriyoruz. Hiç fakirlik şartı aranmadan herkese gönüllü danışma hizmeti veriliyor.
HERGÜN ADLİYEDE NÖBET TUTUYORUZ
- Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi ne zaman kuruldu?
- Av. Ayşegül Altınbaş; Kadın Baro Başkanımızın gösterdiği duyarlılıkla 2010’da kurulan Kadın Hakları Komisyonu Aralık 2011’de merkeze dönüştü. Bayraklı İzmir Adliyesi’ndeki büromuzda bir baro personeli ve her gün gönüllü bir avukatın nöbet tutmasıyla hizmet veriyoruz.
- Kaç gönüllü avukat var? Hep kadın avukatlar mı gönüllü oldu?
- Av. Devrim Cengiz; 4320 sayılı kanunun eğitim çalışmasına katılan yaklaşık 400 avukat içinden 50 avukat gönüllü olarak her gün adliyedeki merkezde dönüşümlü bulunuyor.
- Av. Reyhan Özkilerci; Seminerlere erkek meslektaÅŸlarımız da katıldı, nöbet tutan erkek avukatlar az olsa da yine de var. Onlar da maÄŸdurla görüşme teknikleri eÄŸitimi aldıklarından nasıl davranacaklarını, yaklaÅŸacaklarını biliyorlar.Â
- Av. Burcu Kazanan; Genel olarak tüm barolarda Kadına Şiddete Karşı bir komisyon var ama adliye içerisinde böyle bir merkez birkaç yerde var. Mesela İstanbul bizden sonra yeni açtı. İzmir’deki bu çalışmalar diğerlerinin daha önünde.
HAKİM ÜNİVERSİTE MEZUNU ERKEĞİ KOLLUYOR
- Davalarda yaklaşımlar nasıl oluyor? Kadınlar korunuyor mu?
- Av. Seda Aksoy; Çifte standartlar var. İnsan hakları için yaptığım dosya taramasında hakimlerin karar vermesinde benzer darp raporuyla gelen iki kadına şiddet yapan kişi eğitimsiz ise, düşük sosyal statüye sahipse hakim hemen uzaklaştırma kararı veriyorken, şiddet uygulayan üniversite mezunu, daha yüksek sosyal statüye sahipse hakim hemen karar vermiyor. Bir de polis, asker gibi meslek gereği silahı olanlar şiddet uyguluyorsa silahları mutlaka alınmalı. Böyle bir astsubay hakkında gece silahını bırakma kararı verildi.
KOCAM BIÇAK FIRLATTI AMA ŞİDDET GÖRMEDİM
- Bir de kadınlar yaşadıklarını bazen şiddet gibi algılamıyor değil mi?
- Av. Seda Aksoy; Çok uzun yıllar süren evlilik ve birlikteliklerde şiddet kanıksanmış oluyor. Hatta bazen çocukları yetişkin oluyor ve annelerini babalarının şiddetinden korumak için boşanmasını istiyor. Boşanma davasında şiddet görüyor musunuz denilince, 15 yılın üzerindeki evliliklerde önce ‘yo hayır’ diyor, ama sonra ‘aslında arada arkamdan bıçak fırlatırdı’ diyor. Yani çok uzun süre aynı davranışa maruz kalmaktan şiddetin ne olduğu kafasında bulanıklaşmış. O nedenle ilk şiddet görüldüğünde bir şeyler yapılmalı.
ERKEK AVUKAT BİLE ‘BİRKAÇ TEKME ŞİDDET DEĞİL’ DİYOR
- Av. Rahile Horzum; Genel olarak toplumda bir şiddet algısı yanlışı yapılıyor. Okullarda bile terbiye adı altında yapılanlar bazen şiddete giriyor. Küçücük çocuğa ‘yapma’ diye haykırma ya da sarsmanın dövmekle aynı etkiyi bıraktığını psikologlar söylüyor. Fiziksel şiddetten ziyade psikolojik şiddet de kabul edilmeli.
- Av. Ayşegül Altınbaş; Bir davamda karşı tarafın erkek avukatı şöyle yazmış; ‘Birkaç tekme şiddetten sayılmaz’. Bir avukat bile bunu söyleyebiliyor. Yani toplumun şiddete bakışı da düzeltilmeli. Kadınların da şiddet gördüğünü ifade edebilmeleri gerekli. Hemen karakola ya da en yakın sağlık ocağına gidip rapor almalılar. Eğer cinsel şiddet gördülerse asla yıkanmamalılar. Yalnız sağlık kurumundaki doktorlar da gelen kadının dayak yediği belliyken merdivenden düştüm demesine inanmamalı, görmezden gelmemeli, takip etmeliler. Şiddet görmüş, risk altındaki kadını görmezden gelirseniz, sonra otopsi için geliyor.
KANUNUN ÖNCE ADI DEĞİŞMELİ; AİLEYİ DEĞİL, KADINI KORUMA OLMALI
- Aslında bir sürü yasa, kanun çıkıyor aile içi şiddete yönelik ama neden sorun hala bu kadar yaygın?
- Av. Birgül Değirmenci; Ev içi şiddete son vermek için uluslararası bir anlaşma imzalandı. Türkiye bunu ilk imzalayan ülkelerden. Ama Türkiye’de bugüne kadar imzalanan her anlaşma, her yasa uygulansa kadına şiddet diye bir şey olmazdı.
- Av. Ayşegül Altınbaş; Bakın kanunun içeriğinden önce adı da değiştirilmeli. Aileyi Koruma Kanunu değil Kadını Koruma Kanunu olmalı. Çünkü şiddeti uygulayan zaten aileden biri ve biz kadını ailesinden korumaya çalışıyoruz. İstatistiklere göre 3 kadından biri şiddete uğruyor, şiddeti yapanların tamamı erkek ve yüzde 80’i aile bireyi. E, bu durumda aileyi nasıl koruyacağız, kadını kurban ederek mi?
KADIN AİLE İÇİN KURBAN EDİLMEMELİ
- Bu merkezlerin önemi ne?
- Av. Birgül Değirmenci; Sadece fiziksel değil, psikolojik, ekonomik şiddet mağduru olabilen kadınlar bize geldiğinde artık dayanamayacak noktadadır. Başvuracakları yer arıyorlar ve bulamazlarsa o şiddete geri dönüyorlar, katlanıyorlar. O yüzden mutlaka bu merkezlerin kadının yanında olduğu duyurulmalı. Şu anki sisteme göre kadın sadece ailenin içerisinde tanımlanıyor ve aile içerisinde sorunlar çözümlenmeli yani aile kadından önce gelir deniyor. Oysa kadın bir insan, bir bireydir, öncelikleri vardır, aile için kendini kurban etmek zorunda değildir.
KÄ°MSE Ä°KÄ° TOKATLA MERKEZE GELMÄ°YOR
- Kadınlar hangi aşamada merkeze başvuruyorlar?
- Av. Devrim Cengiz; Kimse iki tokatla merkeze gelmiyor. Tüyleri diken diken eden hikayeler var. 10-20 yıl şiddet gören en sonunda gelebilen kadınlar var. Ama umut veren öyküler de var, 22 yaşında bir kadına kocası hem şiddet uyguluyor, hem de fuhuşa zorluyordu. Avukat atadık, koca tutuklandı. Kadına ailesi sahip çıktı. Pazarda gördüm havlu kenarlarına nakış işlemiş satıyordu, hayata tekrar tutunmuş, mutluydu. Yani o adımı atabilirlerse ve ailelerinden destek görürlerse olay düzeliyor.
- Av. Rahile Horzum; Genellikle eğitim ve kültür seviyesi düşük olanlar geliyor, ama üniversite mezunu olup olayın bilincinde olanlar da var. Sığınma evlerinden bize yönlendirilenler de var. Mesela devamlı arayan yaşlı bir kadın var. Hala bize gelecek gücü toplayamadı, bilgi alıp kapatıyor. Senelerdir şiddete uğruyor, sorular soruyor, ama bir türlü gelemedi.
SIĞINMA EVLERİNİN KAPASİTESİ YETERLİ DEĞİL
- Size başvuran kadınlara ne diyorsunuz?
- Av. Ayşegül Altınbaş; Eğer bir boşanma davası açılması gerekiyorsa adli yardım evraklarını doldurup avukata yönlendirilmesini sağlıyoruz. Şiddet görüp gelmişse tespitlerini yaptırıyoruz, Cumhuriyet Savcılığı’na götürüyoruz, şikâyetin zapta geçmesini sağlıyoruz. 4320 sayılı yasa gereği şiddet uygulayanın evden uzaklaşmasını sağlıyoruz, silahı varsa bıraktırıyoruz, koruma kararı çıkarttırıyoruz.
- Sığınma evlerine gidiyor da sonra ne oluyor?
- Av. Ayşegül Altınbaş; Hukuk ayağından biz tuttuk diye sorunlar çözülmüyor. Her alanda eşitlik olmadan tam olarak çözülemiyor. Kadın karakola başvurup kalacak güvenli yerim yok derse, sığınma evine konuyor. 3 ay kalabiliyor, zorunlu durumlarda 3 ay daha izin veriliyor. Ama 6 ay sonra ortada kalıyor. Sığınma evleri zaten kapasite üstü çalışıyor, İzmir’de sadece 300 kişilik kapasite var. O nedenle kadını evden çıkarmamak, faili uzaklaştırmak gerekli. Diğer türlü mağdur cezalandırılmış oluyor. Sığınma evleri çoğaltılmalı, bütçeler artırılmalı, desteklenmeli, kadınlara o sürede iş bulunmalı, tek başına var olabilmesi sağlanmalı.
PaylaÅŸ