Paylaş
İZMİR’deki 300’den fazla Sivil Toplum Kuruluşu 18 yıl önce Tülay Aktaş Gönüllü Kuruluşlar Güç Birliği adı altında biraraya gelerek daha da güçlü hale gelmiş. Sokak çocuklarından doğayı korumaya, kadın haklarından huzurevlerini güzelleştirmeye, eğitimden sağlığa toplumumuzdaki her türlü sıkıntılı konuya çözüm bulmak için çalışan küçük kuruluşlar birleşip bir deve dönüşmüşler. Düşünsenize, her birinin ortalama 100 üyesi olsa en az 30 bin kişilik dev bir oluşum. Tek amaçları da topluma hizmet etmek. Bugüne kadar kendi içlerinde yaptıkları projelerin yanısıra hep birlikte de büyük işler gerçekleştirmişler. Her ay bir kez toplanıyorlar ve fikir alışverişi yapıyorlar. Bu yılın ilk toplantısında beni davet ettiler, ‘Sivil Toplum ve Medya’ üzerine konuşmamı istediler. Onlar beni dinledikten sonra, ben de onları dinledim. Hatta 18. yıldönümlerini birlikte kutladık. Meğer bu kadar önemli ve büyük bir kuruluşun küçük de olsa bir mekanı yokmuş. Kutlu Aktaş zamanında yerleri verilmiş, fakat bir süre önce yersiz kalmışlar, evlerinden götürmeye çalışıyorlarmış bütün hizmetlerini...
Haydi İzmir Güçbirliği’ne
İzmir’in değerli işadamları, Sayın Valimiz, Sayın Belediye Başkanlarımız; İzmir için bu kadar önemli işler yapan, evinden, işinden zaman artırıp, kimi zaman cebinden para harcayıp toplum için bu kadar koşturan, tek istekleri gönüllü hizmet vermek olan bu onbinlerce insanın oluşturduğu Güçbirliği’ne verebilecek bir göz odamız da mı yok İzmir’de? Bir koordinasyon merkezleri olursa birbirleriyle daha kolay haberleşecek, İzmir için daha büyük projeler üretebilecekler. Evet, tekrar ediyorum, eğer sadece bizim için, İzmir için çabalayan bu insanlara verecek bir göz odamız bile yoksa yuh olsun İzmir’e...
Facebook, twitter’a yazınca birşey değişmiyor dostlar
HANİ eskiden içinde fazla katakulli olan durumlar için ‘Dallas gibi’ deyimini kullanırdık ya, son dönemde durumumuz Dallas’tan da vahim. Dosyalar açılıyor, hop kapatılıyor, açanlar görevden alınıyor, eski defterler gündeme geliyor, dikkatler dağılıyor. Rasyonellik ve mantıktan tamamen uzak, durumu kurtarmak, gemiyi ne olursa olsun yürütmek üzerine kurulmuş bir senaryo işliyor sanki. E, siz biz ne yapıyoruz? Zaten bizim gibi düşünen etrafımızdaki insanlarla durumu tartışıp, en fazla facebook, twitterda eleştiriyoruz. Tabii yine bizimle aynı düşüncedeki insanlar okuyor bu yazıları. Tam bir körler sağırlar birbirini ağırlar durumu... Bir de kendimizi çok cesur, görevini yapmış sayıyoruz ya, aslında hiç bir şey yapmıyoruz. Diyeceksiniz ki ben tek başıma ne yapabilirim? Hani hep kısa vadeli düşünmeye alışmışız ya, o yüzden sadece semptomları yoketmeye yönelik düşünüyoruz. Aslında yapılacak şey hastalığı tamamen yoketmek için çalışmaya başlamak. Eğer toplumda sıkıntılı ve hastalıklı gördüğünüz konular varsa unutmayın, bunda sizin de sorumluluğunuz var. Ne yapabilirsiniz? Her demokrasi ve hukuk devletinin en önemli ögesi olan Sivil Toplum Kuruluşları’ndan birinde çalışmakla başlayabilirsiniz işe.
Paylaş