Ayça Kaya

Tatlandırıcılar dost mu düşman mı?

24 Şubat 2014
Bir insan şeker hastası olmasa bile, şu yiyecek sana yasak dense, ister istemez o yiyeceğe karşı bir ilgi duyar ve gizli de olsa o yiyeceği yemeye çalışır. Adem ile Havva’nın cennetten kovulma hikayesi de bu değil midir?

Düşünün şeker hastasısınız, etrafınız çeşit çeşit tatlılar, şekerlemeler, çikolatalar dolu. Bir yere gidiyorsunuz herkese baklava-börek ikram ediliyor, siz cezalı çocuklar gibi bir köşede şekersiz çay içiyorsunuz ve yutkunuyorsunuz. Yeseniz bir türlü yemeseniz bir türlü…Şeker, adı gibi şeker olmayan bir hastalıktır. İnsanı kolay kolay öldürmüyor ama günlük yaşamda dikkat edilmeden rastgele yiyip içilirse insanı süründürüyor. Bir şeker hastasına önerilen yeme şekli, en sağlıklı yeme şeklidir aslında. Bunu bütün insanlar uygulasa, eminin insan ömür uzunluğu iki katına çıkar.

Bir şeker hastasının en dikkat etmesi gereken ilk ve en önemli şey, bildiğimiz sofra şekerini ve sofra şekeri katılmış yiyecekleri hayatından çıkarmasıdır. Bu tür yiyecekler hem kan şekerini yükseltir hem de kilo artışına neden olur. Kilo artışı oldukça kan şekerini de dengelemek güçleşir. İştah açılır. Kişi daha çok yer ve şeker hastalığı gün geçtikçe daha kötüye gider. O nedenle şeker hastalarının kilo kontrolu konusunda da çok özenli olması gerekir. Çok yağlı, kızartılarak yapılmış yiyeceklerle de aralarına mesafe koymaları gerekir. Aynı şekilde hamurişleri, pilavlar, makarnalar gibi ekmek gurubu yiyecekler daha dikkatli tüketilmelidir.

Genelde tüm bilimsel öneriler bu şekildedir. Ama bir de rutin yaşamda bu önerileri uygulama güçlükleri yaşanmaktadır ve bununla ilgili alternatif tarifler geliştirilmektedir. Özellikle tatlılar yapılırken şeker yerine tatlandırıcılar kullanılarak tat olarak benzer ancak kalori olarak daha düşük yiyecekler hazırlanabilir. Üstelik bu şekilde hazırlanan tatlılar kan şekerini yükseltmez. Ancak bu yapay tatlandırıcıları da çok sık kullanmamak gerekiyor. Yapay tatlandırıcılar aynı miktardaki şekere göre sıfıra yakın kalori içerir. Şu anda yapay tatlandırıcılar çocuk şuruplarından tutun da hazır birçok yiyeceğin ve içeceğin içinde bulunmaktadır. Yani yaşamımızın birçok alanında vardır. Bazı araştırmalarda bunların günlük yaşamda çok ve sık kullanılmasının başta mesane kanseri olmak üzere bazı kanser çeşitlerini tetikleyebileceğini, halsizlik, yorgunluk, başağrısı, migren atakları, unutkanlık gibi şikayetlere yol açabileceği gösterildi.

Çevrede bu kadar çok uyaran varken, şeker hastaları içinde, tatlandırıcılarla yapılmış tatlılar çok sık kullanılmamak adına iyi birer alternatiftirler aslında. Kilo problemi olanların bu konuda biraz daha dikkatli olması gerekiyor. Çünkü diyabetik tariflerin şekeri, tatlandırıcılar sayesinde sıfırlanıyor ama yağdan ve undan gelen kaloriler yerinde kalıyor. O nedenle tatlandırıcı ile yapılmış yiyecekler kişiye kilo aldırabilir, dikkatli olmak gerekiyor.

Şeker hastaları kendilerine tatlı yaparken özellikle şeker oranı yüksek meyveleri sütle kombinleyebilirler. Yabanmersini, kuru kayısı, kuru incir, kuru hurma, muz antioksidan kapasitesi oldukça yüksek meyvelerdir. Lif oranları yüksektir. Tadı tatlı da olsa lif oranı yüksek olduğu için kan şekerini çok hızlı yükseltmezler. Özellikle sütle birlikte tüketildiğinde, kan şekeri daha iyi kontrol altında olur. Bu şekilde yapılan tarifler şeker ilaveli veya tatlandırıcı ilaveli tatlıya göre daha sağlıklıdır. Kuru kayısı, kuru incir, kuru hurma ve muz sütlü tatlılarda şeker ve tatlandırıcı yerine kullanabilir.

Yazının Devamını Oku

Kalıcı kilo vermenin bilimsel yolları

21 Şubat 2014
Dr. Ayça Kaya kalıcı kilo vermenin bilimsel yolları hakkında bilgi verdi.

Kilo problemi olan bir çoğumuz, zaman zaman fazla kilolarımızdan kurtulmak için mucize formüllerin peşine düşmüşüzdür. Maydonozu, lahanayı veya çeşitli ot kombinasyonlarını kaynatarak sularını içtiğimizde, birden bütün yağlarımızın eriyeceğini düşünmüşüzdür. Belki de çoğu zaman, zayıf arkadaşlarımız baklava börek yerken ve hiç kilo almazken, kendimizin haşlanmış ıspanak yememize rağmen nasıl olur da bu kadar kilo sorunu yaşadığımıza bir anlam verememişizdir. Bu konuda belki de metabolizmamızın hiç çalışmadığını düşünerek kaderimize küsmüşüzdür.

Peki yok mudur gerçekten bu şişmanlık denilen hastalığın kalıcı bir çözümü? Tabii ki var. Ama doğru zamanda doğru yolu izlemek çok önemlidir. Her şeyden önce vücutta şişmanlığa neden olabilecek bazı gizli metabolik hastalıkların açığa çıkarılması çok önemlidir. Böyle bir durum varsa ve tedavisiz kalırsa istediğiniz kadar az beslenin bir müddet sonra tekrar kilo alımı kaçınılmaz olur. Daha sonra da kalıcı kilo kaybı için hayat boyu gidecek beslenme sistemi kişiye benimsetilmelidir. Bu beslenme sistemi içinde bazı akıllı besinleri bilerek seçmek şişmanlık dediğimiz hastalıkla başetmede altın standartlardan biridir. İşte akıllı besinlerin genel özellikleri.

Düşük şeker içeren besinler: İnsan vücudu ana yakıt kaynağı olarak glikozu kullanır. Glikozun kaynağı ise yiyeceklerle aldığımız karbonhidratlardır. Karbonhidratları kabaca basit karbonhidratlar ve kompleks karbonhidratlar olarak ikiye ayırırız. Basit karbonhidratlar, şeker yükü fazla olan yiyeceklerdir. Kan şekerimizi hızlı yükseltir ve bizi daha çok acıktırır, daha çok yememize neden olur. Kompleks karbonhidratların içindeki şeker ise kana daha yavaş geçer ve bizi daha uzun süre tok tutar.

Başlıca basit karbonhidrat ihtiva eden ve glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler: Şeker, bal, reçel, tatlılar, muz, incir, üzüm, tatlı kavun, tatlı karpuz, patates, havuç, beyaz pirinç, beyaz un ve beyaz makarnadır. Peki bu yiyecekleri hiç tüketmeyecek miyiz? Tabii ki yiyeceğiz ama şeker oranını düşürerek yiyeceğiz yani nasıl yiyeceğimizi beleceğiz. Örneğin muzu yoğurtla, patatesi etle ve yoğutla karıştırarak yemek vücut için biyoyararlanımı daha iyi kılar ve bizi daha geç acıktırır. Ayrıca yemeğe limon katmak da glisemik indeksi düşürür.

Kompleks karbonhidratlar ve düşük glisemik indeksli yiyecekler: Bu yiyecekler kalıcı kilo vermede en sık başvuracağımız akıllı besinlerdir. Elma, armut, kivi, greyfurt, kiraz, çilek, kurubaklagiller, bulgur, esmer pirinç ve kepekli makarnadır.

Yüksek lif içerikli besinleri bilmek ve bu tür besinleri öğünlerimizde sık kullanmak da kalıcı kilo kaybında en büyük yardımcımız olur. Bu yiyecekler sindirim sistemimizde daha uzun süre kalır. Çiğneme hızımız bile bu tür besinlerde daha yavaştır. Bizi daha tok tutar. Lif oranı yüksek besinlerin aynı zamanda şeker oranı da düşüktür. Örneğin kabak, lahana, brokoli, ıspanak, kurubaklagiller, kepekli unlar da çok iyi seçimlerdir. Kabızlık sorunu olanlara da birebir çok iyi çözümdür.

Yağ oranı yüksek besinler ise kilo ile savaşta en uzak kalınması gerekli gruptur. Yağ oranı yüksek kızartmalar, milföy gibi hamurlar, baklavalar, soslar belki de uzun vadede en uzak kalınması gruptur.

Şişmanlığın tedavisi için ne yazık ki mucize bir formül bulunmamaktadır. Doğru besinlerle, hayat boyu gidecek seçimler yapmak kalıcı tedavinin en önemli bileşenidir. Ünlü Fransız atasözünün söylediği gibi ‘’ bir kruvasan ağızda 30 saniye kalır, midede 30 dakika kalır, kalçada ise 30 yıl. ‘’

Yazının Devamını Oku

Ne kadar yeseniz de kilo aldırmıyor

16 Ocak 2014
Bu sebze zayıflama sürecinde olanların en büyük yardımcısı!

“Öyle bir yiyecek olsa ki, yesek yesek kilo almasak…” diyenlerden misiniz? İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, turpun böyle bir özelliği olduğunun ve bu nedenle zayıflarken mutlaka tüketilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kaya, kilo verme sürecinde olanlara yardım eden bu sebzenin faydalarını sıraladı.

    Turp katı sebzelerden biridir, kişiye çiğneme duygusunu tatmin etme açısından çok faydası olur. Canınız bir şeyler atıştırmak istediğinde turpu dilimleyip, az tuz bol limonla birlikte tüketebilirsiniz, çok yedim duygusu oluşturmaya bire birdir.Turpun kan şekerini yükseltme ölçeği olan glisemik indeksi düşüktür. Kan şekerinizde oynama yapmayacağı için sizi daha uzun süre tok tutar.Turpun lif oranı yüksektir, midede ve bağırsaklarda çözülüp tokluk hissini pekiştirir.Sülfürlü bileşikler açısından zenginidir, karaciğer ve safra dostudur, kansere karşı koruyucudur.İlaç gibi besinlerden biri olan turp, fitosterol bakımından zengin olduğu için kolesterolü dengeleyici etki gösterir.Potasyum açısından zengin olduğu için tansiyonu dengeler. Kalp koruyucu etki gösterir.Çok iyi bir C vitamini kaynağı olduğu için bağışıklık sisteminizi korumak ve grip olmamak için her gün küçük bir kase yemeye özen gösterin.Ülkemizde guatrın en büyük nedeni iyot eksikliğidir, turp iyot açısından zengin olduğu için tiroid hastalıklarından korur.Folik asit açısından zengin olduğu için hücrelerimizin DNA ve RNA onarımını sağlar. Yaşlanmayı önler.

Yazının Devamını Oku

Kilo verme sürecinde mucizevi etki gösteriyor

10 Aralık 2013
Acıkma hissini azaltan ve tok kalmayı sağlayan mercimeğin faydaları…

Türk mutfağının vazgeçilmez besin kaynağı olan baklagillerin birçok faydası mevcut. “Zayıflamak istiyorsanız yeşil mercimeği sofralarınızdan eksik etmemelisiniz” diyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, kilo verme sürecinde mucizevi etki gösteren bu besinin yararlarını tek tek anlattı.

    İyi bir bitkisel protein kaynağıdır. Besinlerin ısı etkisi dediğimiz bir mekanizma ile metabolizma hızını hafif arttırır. Sindirime bağlı harcanan enerji artacağı için kilo verme sürecinde mucizevi etki gösterir.İyi bir bitkisel karbonhidrat kaynağıdır. Yani vücuda kaliteli şeker verir. Özellikle zayıflarken beslenmede günlük alınan kalori azaltılır. Eğer kişi tek yönlü besleniyorsa yeterli şeker alamadığı için buna bağlı halsizlik, yorgunluk, bitkinlik yaşayabilir. Oysa salatalarına ekleyeceği 2 yemek kaşığı kadar haşlanmış yeşil mercimek vücuda yeterli şekeri verir ve diyete bağlı bu semptomların görülme durumunu azaltır.İyi bir lif kaynağıdır. Lifler bitkilerin hücre duvarında olan bileşenlerdir. Beslenme ile mideye girdiklerinde şişerler ve hacim oluştururlar. Bu durumda da az yemeye bağlı acıkma hissi azalır yani daha tok kalarak diyete uyum süreci kolaylaşır.Mercimek bağırsaklarda ilerlerken bağırsak hareketlerini arttırır. İyi bir metabolizma, iyi bir boşaltım sisteminden geçer. Boşaltım sisteminin iyileşmesi zayıflamayı kolaylaştırır.Mercimek bir fitoöstrojendir. Yani vücutta kısmi östrojen etkisi gösteren ilaç gibi bir besindir. Özellikle menopoz semptomlarını hafifletir. Meme, rahim kanseri gibi hormon bağımlı kanserlerden korur. Ancak bu hastalıkların tanısını alan hastaların bu yiyecekten kaçınmasında fayda var, çünkü kısmi östrojen etkisi bu hastalıklara iyi gelmez.Mercimek çok iyi bir demir kaynağıdır aynı zamanda. Özellikle yumurta veya kıyma ile birlikte pişirilmesi demir açısından daha da zenginleştirir. Yanında bol limonlu bir salata ile tüketilmesi demirin vücutta daha iyi kullanılmasını sağlar.Potasyum oranı yüksektir. Bu özelliği tansiyonu düşürür ve dengeler. Kiloya bağlı tansiyonu olanlarda çok etkilidir. Hem zayıflatır hem tansiyonu düşürür.Kolesterol içeriği sıfır olan bir protein olduğu için kolesterol yüksekliği olanlar güvenle kullanabilir.

Yazının Devamını Oku

Vücudunuzu kışa hazırlayan süper meyveler

21 Kasım 2013
Sağlık deposu Norveç böğürtleni cildi de güzelleştiriyor!

Güneşli günler yerini serin havalara bıraktı. Bu mevsimde hastalıklardan korunmak için beslenmenize dikkat etmeniz gerekiyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, sağlık ve güzelliğin doğal kaynağı “süper meyveler” hakkında önemli bilgiler verdi.

Devir, süper meyvelerin devri. Besin değeri yüksek ve antioksidan açısından çok zengin olan bu meyveler sağlığımızı koruyor, bağışıklık sistemimizi kuvvetlendiriyor, bizi güzelleştiriyor, daha zinde hissetmemizi sağlıyor.

Besin değerinin yanı sıra cildi güzelleştiriyor

Günümüzde süper meyvelerin kanıtlanmış koruma özellikleri, kullanım ve uygulamadaki çok yönlülükleri bu meyveleri, sağlıklı ve dengeli yaşam tarzının vazgeçilmezi haline getiriyor. Harika aromalarının ve dokularının yanı sıra etkileyici vitamin ve antioksidan içerikleri sayesinde, besin değerinin yanı sıra kozmetik ürünlerde de önemli faydalar sunuyorlar.Norveç böğürtleni, nar, acai çileği, papaya, çarkıfelek başlıca süper meyvelerdendir. Bu süper meyveler, serbest radikalleri nötralize eden en yaygın iki antioksidan olan C ve E Vitamin ile doludur. Böğürtlen gibi taneli meyveler bu meyvelere koyu kırmızı rengini veren aşırı güçlü bir antioksidan olan antosiyanin deposudur. Ayrıca yüksek vitamin, mineral ve bileşim seviyesi bu meyvelere “süper meyve” özelliğini kazandırır.

Örneğin çok kuvvetli bir antioksidan olan Norveç böğürtleni, özellikle C vitamini bakımından oldukça zengindir. Ayrıca kalsiyum, magnezyum ve benzoik asit bakımından oldukça kuvvetlidir.

-40 derecede bile donmayan Norveç böğürtleni

Norveç böğürtleni çok güçlü bir süper meyvedir; İskandinavya, Sibirya ve Alaska’nın kutup bölgelerindeki sert topraklarda yetişen yabani bir böğürtlendir. Kehribar-altın renkli Norveç süper meyvesi, sıcaklığın -40’C’ye kadar düştüğü ekstrem kış koşullarında bile tazeliğini korur. Norveç böğürtleni içeren bakım kremleri cildi en zor koşullarda bile besler, nemlendirir ve antioksidan etkilidir.

Nadir bulunuyor

Hasat zamanı kısa sürdüğü ve iklim şartları zor olan bölgelerde hasadı da zor olduğu için Norveç böğürtleni, dünyanın en nadir bulunan ve en pahalı böğürtlen çeşitlerinden biridir. Değeri, nadir bulunması ve altın sarısı rengi nedeniyle "İskandinav altını" olarak adlandırılıyor. 

Devir, süper meyvelerin devri. Besin değeri yüksek ve antioksidan açısından çok zengin olan bu meyveler sağlığımızı koruyor, bağışıklık sistemimizi kuvvetlendiriyor, bizi güzelleştiriyor, daha zinde hissetmemizi sağlıyor.

Günümüzde süper meyvelerin kanıtlanmış koruma özellikleri, kullanım ve uygulamadaki çok yönlülükleri bu meyveleri, sağlıklı ve dengeli yaşam tarzının vazgeçilmezi haline getiriyor. Harika aromalarının ve dokularının yanı sıra etkileyici vitamin ve antioksidan içerikleri sayesinde, besin değerinin yanı sıra kozmetik ürünlerde de önemli faydalar sunuyorlar.
Norveç böğürtleni, nar, acai çileği, papaya, çarkıfelek başlıca süper meyvelerdendir. Bu süper meyveler, serbest radikalleri nötralize eden en yaygın iki antioksidan olan C ve E Vitamin ile doludur. Böğürtlen gibi taneli meyveler bu meyvelere koyu kırmızı rengini veren aşırı güçlü bir antioksidan olan antosiyanin deposudur. Ayrıca yüksek vitamin, mineral ve bileşim seviyesi bu meyvelere “süper meyve” özelliğini kazandırır.

Örneğin çok kuvvetli bir antioksidan olan Norveç böğürtleni, özellikle C vitamini bakımından oldukça zengindir. Ayrıca kalsiyum, magnezyum ve benzoik asit bakımından oldukça kuvvetlidir.

Norveç böğürtleni çok güçlü bir süper meyvedir; İskandinavya, Sibirya ve Alaska’nın kutup bölgelerindeki sert topraklarda yetişen yabani bir böğürtlendir. Kehribar-altın renkli Norveç süper meyvesi, sıcaklığın -40’C’ye kadar düştüğü ekstrem kış koşullarında bile tazeliğini korur. Norveç böğürtleni içeren bakım kremleri cildi en zor koşullarda bile besler, nemlendirir ve antioksidan etkilidir.

Hasat zamanı kısa sürdüğü ve iklim şartları zor olan bölgelerde hasadı da zor olduğu için Norveç böğürtleni, dünyanın en nadir bulunan ve en pahalı böğürtlen çeşitlerinden biridir. Değeri, nadir bulunması ve altın sarısı rengi nedeniyle "İskandinav altını" olarak adlandırılıyor. 

Yazının Devamını Oku

Bereketin sembolü aşurenin faydaları

14 Kasım 2013
Tam bir B vitamin deposu!

Aşurenin tam bir B vitamini deposu olduğu söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, aşurenin faydalarını anlattı ve sağlıklı bir aşurenin tarifini paylaştı.

Aşure yaparken ve dağıtırken birçok kadın çok bonkörken, bir kısmı da kilo alırım korkusu ile tatlıları ve dolayısı ile de aşureyi yemek istemez. Tatlılar genelde besin değeri düşük enerji değeri yüksek yiyecekler oldukları için sağlıklı beslenme ve zayıflamada da tavsiye edilmez.

Genel olarak tatlılar un, şeker, yağ ve bazen süt içerir. Bu yiyeceklerin besleyicilik değeri çok yüksek değildir. Ancak kalori değeri çok yüksektir. Dolayısıyla kişinin yağlanmasına ve direkt kilo almasına neden olur. Oysa aşure bir tatlı olmasına rağmen besin değeri açısından diğer tatlılardan farklılıklar gösterir. Aşurenin içine giren her madde ayrı ayrı çok kıymetlidir ve hiçbiri boş kalori değildir. O nedenle aşure bilinen en faydalı tatlıdır.

Aşurelik buğday B grubu vitaminler açısından çok zengindir. Kuru fasulye ve nohut gerek protein gerekse karbonhidrat açısından çok değerlidir. Aynı zamanda lif oranları yüksek olduğu için bağırsak hareketlerini artırırlar ve kabızlığı olanlara tavsiye edilir. Aşureye en çok lezzet verenlerse, kuru ve yaş meyvelerdir. Meyvelerin vitamin değerleri çok yüksektir. Bağışıklık sistemini güçlendirirler. Aynı zamanda özellikle kuru meyveler kalsiyum gibi mineraller açısından zengindir. Aşurenin üzerine koyulan fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar omega-3 yağ asidinden çok zengindir. Omega-3 yağ asidi özellikle damar sağlığı ve hafıza üzerine çok faydalıdır. Yapılan aşure şeker yerine bal veya pekmezle tatlandırılırsa, besleyicilik değeri açısından daha kaliteli bir tatlı yapılmış olur.

Faydası çok ama kalorisi de yüksek!

Her ne kadar aşure faydalı bir tatlı olsa da kalori değeri yüksektir. 1 kase aşure ile ortalama 300-350 civarında kalori alınmaktadır. Hem aşure yiyeyim hem de kilo almayayım istiyorsanız aşureyi günde bir kase ve ana öğün olarak yiyin. Örneğin öğlen veya akşam öğünü olarak yenilebilir. Aşure yerken yanında içilen bir fincan sütlü kahve hem metabolizmayı hızlandırır hem de daha uzun süre tok tutar. Bir sonraki öğünde daha az acıkmayı sağlar.

Sağlıklı aşure tarifi

Malzemeler

    1 su bardağı aşurelik buğday½ çay bardağı kuru fasulye ve nohut7-8 tane kuru kayısı6-7 tane sarı kayısı4 tane kuru incir½ çay bardağı kuru üzüm1,5 çay bardağı çam balı6-7 tane karanfil1 su bardağı süt1 tane kırmızı elma

Üzerini süslemek için

    ½ çay bardağı kırmızı narCevizFındıkBademHindistan ceviziTarçın1 yemek kaşığı kuş üzümü

Hazırlanışı

    Bütün malzemeler ayrı ayrı az suyla haşlayın.Haşlama sularını dökmeden malzemeler yumuşayınca birbirine karıştırın ve biraz daha pişirin.Piştikten sonra süt, bal ve elma ekleyin, bir taşım daha pişirin.Kaselere koyduktan sonra üzerine nar, ceviz, fındık, badem, Hindistan cevizi ve tarçınla süsleyerek servis edin. 

Aşure yaparken ve dağıtırken birçok kadın çok bonkörken, bir kısmı da kilo alırım korkusu ile tatlıları ve dolayısı ile de aşureyi yemek istemez. Tatlılar genelde besin değeri düşük enerji değeri yüksek yiyecekler oldukları için sağlıklı beslenme ve zayıflamada da tavsiye edilmez.

Genel olarak tatlılar un, şeker, yağ ve bazen süt içerir. Bu yiyeceklerin besleyicilik değeri çok yüksek değildir. Ancak kalori değeri çok yüksektir. Dolayısıyla kişinin yağlanmasına ve direkt kilo almasına neden olur. Oysa aşure bir tatlı olmasına rağmen besin değeri açısından diğer tatlılardan farklılıklar gösterir. Aşurenin içine giren her madde ayrı ayrı çok kıymetlidir ve hiçbiri boş kalori değildir. O nedenle aşure bilinen en faydalı tatlıdır.

Aşurelik buğday B grubu vitaminler açısından çok zengindir. Kuru fasulye ve nohut gerek protein gerekse karbonhidrat açısından çok değerlidir. Aynı zamanda lif oranları yüksek olduğu için bağırsak hareketlerini artırırlar ve kabızlığı olanlara tavsiye edilir. Aşureye en çok lezzet verenlerse, kuru ve yaş meyvelerdir. Meyvelerin vitamin değerleri çok yüksektir. Bağışıklık sistemini güçlendirirler. Aynı zamanda özellikle kuru meyveler kalsiyum gibi mineraller açısından zengindir. Aşurenin üzerine koyulan fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar omega-3 yağ asidinden çok zengindir. Omega-3 yağ asidi özellikle damar sağlığı ve hafıza üzerine çok faydalıdır. Yapılan aşure şeker yerine bal veya pekmezle tatlandırılırsa, besleyicilik değeri açısından daha kaliteli bir tatlı yapılmış olur.

Her ne kadar aşure faydalı bir tatlı olsa da kalori değeri yüksektir. 1 kase aşure ile ortalama 300-350 civarında kalori alınmaktadır. Hem aşure yiyeyim hem de kilo almayayım istiyorsanız aşureyi günde bir kase ve ana öğün olarak yiyin. Örneğin öğlen veya akşam öğünü olarak yenilebilir. Aşure yerken yanında içilen bir fincan sütlü kahve hem metabolizmayı hızlandırır hem de daha uzun süre tok tutar. Bir sonraki öğünde daha az acıkmayı sağlar.

Yazının Devamını Oku

Yağları eriten mucize besinler

7 Temmuz 2013
Karbonhidratlı besinler yağ hücrelerini şişiriyor.

Neden vücudumuzun bazı bölümleri, diğerlerine oranla daha yağlıdır ya da neden bazı insanların vücudunda bölgesel yağlanma daha fazladır? İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, bölgesel yağ fazlalığından genetik nedenlerin yanı sıra hormonların da sorumlu olabileceğine dikkat çekiyor.

Yağ hücresi insan vücudu için çok önemli bir organdır. Tıpkı akciğerlerimiz, kalbimiz, beynimiz gibi. Vücudumuzda özellikle Vitamin A, D, E, K’nın depo yeridir. Vücut ısısını sağlar, dışarıdan gelen darbeleri çeker kemik kırılmalarını önler. Bazı hormonların sentez yeridir. O nedenle bir insanın vücudunda sıfır yağ olması yaşamla bağdaşmaz. Yağ dokusu mutlaka vücutta olmalıdır. Ama bu oran kadınlarda vücut ağırlığının %30’undan erkeklerde %25’inden fazla olursa başta kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı, eklem hastalıkları ve birçok kanser türüne neden olabiliyor.

Yağ hücreleri bütün vücuda dağılır. Ancak bazı bölgelere daha fazla dağılır. Yağ hücrelerinin vücutta dağılımı ise genetik eğilimle belirlenir.

Bel çevresindeki yağlanma, basen çevresindeki yağlanmaya göre daha riskli

Genel olarak iki tür bölgesel yağlanmadan bahsedebiliriz. Bel çevresindeki yağlanma ve basen bölgesindeki yağlanma diye. Bel çevresindeki yağlanma sağlık açısından daha riskli bir yağlanmadır. Çünkü buradaki yağ hücreleri daha büyüktür ve iç organlara daha yakındır. O nedenle bel çevresi kalın olanlar basen çevresi kalın olanlara göre metabolik açıdan daha risklidir.

Hormonal düzensizlik yağlanmayı etkiliyor

Bölgesel yağlanmada genetiğin yanı sıra hormonal düzensizliğin de çok rolü vardır. Bel çevresi kalın olanlarda insülin hormon yüksekliği vardır. İnsülin bizim pankreasımızdan salgılanan ve yediğimiz yiyeceklerle vücudumuza giren şekeri hücre içine sokularak kullanılmasını sağlayan hormondur. Ancak bel çevresi kalınlaşmaya başladığı zaman insülin hormonu şekeri hücre içine koymakta zorlanır ve vücut insülini yükseltmeye başlar. Bu durumda iştah çok açılır ve yağlanma daha fazla olur. Yani şeker hastalığının da ayak sesleri ortaya çıkmaya başlar.

Yazının Devamını Oku

Mutfakta reform yapmanın zamanı gelmedi mi?

3 Nisan 2013
Çocukları sağlıklı beslenmeye yönlendirmek için 10 ipucu…

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya çocukları obeziteden korumak için annelere mutfak reformu yapmalarını öneriyor.

Dr. Ayça Kaya, çocukları fast-food tarzı yiyeceklerden uzaklaştırıp sağlıklı beslenmeye yönlendirmenin en etkili yolunun bütün ailenin sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemesi olduğuna dikkat çekiyor.

Çocuklara istek gelmeden yemek yedirmemenin gerektiğini önemle belirten Dr. Ayça Kaya, yemeğin nasıl piştiğine ve nasıl sunulduğuna da dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor.

Çocukları sağlıklı beslenmeye yönlendirmek için 10 ipucu

1) Harçlık kontrolü yapın, çok harçlık vermeyin.

2) Beslenme çantasını düzenleyin, doğru beslenme çantası hazırlayın; küçük peynirli bir sandviç, bir şişe su, bir küçük muz, küçük kutu süt veya ayran tercih edin. Hazır kek, paketli bisküvi, hazır meyve suyu ve çikolatayı beslenme çantalarında bulundurmayın.

3) Çocuğun damak tadını keşfedin, neleri sevdiğini öğrenin; acı, ekşi, baharatlı, şekerli gıdalardan hangisini yemekten daha çok hoşlandığını bilin.

Yazının Devamını Oku