Ayça Kaya

Akşam Yemeklerini Atlayın!

6 Ağustos 2014
Yaşamı uzatmanın ve ilelebet zayıf kalmanın sırrı akşam yemeklerini atlamaktan geçiyor! İşte zayıf kalmak için yapmanız gerekenler...

Yüzyıllardır insanoğlunun en büyük emeli ölümsüzlüğü bulmak olmuştur. Her ne kadar bu konuda bir başarı elde edilemese de son yüzyıl içinde ortalama yaşam süresi uzatılabilmiştir. Bu konuda bir çok hastalığı tedavi edecek ilaç ve cerrahi yöntemlerdeki gelişmeler çok büyük rol oynamıştır. Ancak yaşam tarzının düzenlenmesi de en az ilaçlar ya da cerrahi yöntemler kadar değerli görülmektedir.

Yıllar geçtikçe teknolojideki ilerlemeler, besinlere çok kolay ulaşabilme ve hareketsizlik, şişmanlık gibi bir salgın hastalığın da ortaya çıkmasına, her geçen gün büyümesine neden olmuştur. Ortalama yaşam süresi üzerine de bunca ilerlemeye rağmen negatif bir faktör olarak şişmanlık hala etkisini göstermektedir.

Kalıcı zayıflama için yaşam tarzını değiştirin

Bugün dünyanın en uzun yaşayan insanlarının hep daha zayıf olanlar olduklarının farkına varabiliyoruz. Zayıf kalmayı başarmak aynı zamanda uzun bir ömrün garantisi olabilir mi? Başa gelebilecek herhangi bir kaza sayılmazsa, evet zayıf kalmak ömrü uzatmanın bir yolu sayılabilir. Zayıf kalabilmek için çeşitli moda diyetler her zaman gündem de olsa da artık diyet yaparak kalıcı zayıflama başarılamıyor. Kalıcı zayıflama için yapılacak en önemli yaklaşım yaşam tarzını değiştirmek olacaktır.

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya yaşam tarzını değiştirmek için uygulanabilir bir yöntem olarak akşam yemeğinin atlanmasını önerirken, akşam yemeği atlandığında vücutta olan değişiklikler konusunda bilgi veriyor.

• Vücutta hücre onarımında ve gençleşmede en önemli iki hormon olan Growth Hormon ve Melatonin akşam açlığında daha çok salgılanıyor. Bu iki hormon uykuda vücudu onarıyor ve hücresel bakımı sağlıyor. Gençleşmek için kullanılan yüksek maliyetli büyüme hormonu akşam yemeği atlanarak vücuda maliyetsiz salgılattırılabilir.

• Günlük kalori tüketiminin %14’den azını akşam yemeği öncesinde almak ciddi metabolik kontrol ve kan şekerinin daha düzenli olmasını sağlıyor.

• Akşam yemeğinden sonra tam bir şeker bombası olan meyve yemek ise vücuda fazladan insülin salgılatıyor ve fazla insülin hızlı yaşlanmaya neden oluyor.

Yazının Devamını Oku

Sert su, sağlıklı su mudur?

3 Ağustos 2014
Su satın alırken pH değerine dikkat edin.

Su içerken de satın alırken de dikkat edilmesi gereken noktalar var. İç hastalıkları Uzmanı Ayça Kaya, su hakkında bilinmesi gereken noktaları anlattı.

İnsan yaşamı için oksijenden sonra en değerli madde sudur. İnsan açlığa 40 gün dayanabilirken susuzluğa en fazla 7 gün dayanabilir. Vücuttaki bütün metabolik faaliyetler için su gereklidir. Hücrelerin temizlenmesi, bağırsakların çalışması, vücuttaki elektrolit dengesinin sağlanması, kanın akışkanlığının sağlanması, beynin çalışması, böbreklerin zararlı atıkları vücuttan uzaklaştırması işte tüm bunlar ve daha fazlası su ile gerçekleşiyor.

Günlük suyu daha çok idrarla kaybederiz. Bununla birlikte büyük abdesti yaparken, terleme ve solunumla da su kaybederiz. Tüm bu metabolik faaliyetler sonrasında ortalama günlük 2-2,5 litre su ihtiyacımız olur.

Arıtma cihazları mineral kaybına neden oluyor

Günlük yaşantımızda kullandığımız suyu üç başlıkta düşünebiliriz. Doğal kaynak suları, şehir şebeke suları ve doğal mineralli sular. Birçoğumuz şehir şebeke suyuna kuşku ile yaklaşırız ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün önerisine göre eğer bir su, musluktan bizim kullanımımız için evimize kadar geliyorsa, sağlıklı olmak zorundadır. Bu suların sağlıklı olması için zaman zaman klorlama ve dezenfeksiyon yöntemleri kullanılabilir. Ancak şehir şebeke sularının içerdiği elektrolit kombinasyonu doğal kaynak suları veya doğal mineralli sular kadar zengin değildir. Hele hele bir de üzerine evde arıtma cihazları da kullanılıyorsa bu suyun içindeki minerallerin tamamen kaybına neden olup içimi kolay saf su haline getirse de besleyicilik oranının düşmesine neden oluyor. Yine bu arıtma cihazlarının bakımı iyi yapılmaz ise bu suyun mikrop yuvası haline gelmesine neden olabiliyor.

Zengin içerikli su nasıl olmalı?

Doğal kaynak suları ve doğal mineralli sular da kalsiyum, magnezyum, bikarbonat, demir gibi elementler bulunur. Suyun içindeki kalsiyum miktarı 250 mg’a, magnezyum miktarı 75 mg’a, bikarbonat miktarı 600 mg’a yakınsa bu su elektrolit açısından zengindir diyebiliriz.

Suyun sertliği kalitesini belirler. Sert sular sağlıklı sulardır. Ancak sert suyun içimi biraz daha zordur. Aynı zamanda sabunla zor köpüren sular da sert sulardır.

Suyun vücut için değerliliğini belirleyen bir diğer etmen de suyun pH derecesi. Son günlerde bu konu ile de ilgili şehir efsaneleri üretilmekte, suyu alkali yapabilmek için damlalar satılmakta, karbonatlar önerilmekte. Ancak suyun kendi alkalilik değerini okuyarak da bu konuda bir yorum yapılabilir. PH 7 nötr kabul ediyoruz. pH 8,5’ a kadar da alkali olması, vücut için daha sağlıklı olduğu anlamına geliyor. Yani satın aldığınız suyun üzerindeki pH 7,2’den başlayarak 8,5’a kadar olabilir. Suyu ayrıca alkali yapmak için bu tür damlalar ve karbonatlar kullanmaya gerek yoktur.

Suyu en iyi saklama yolu cam şişedir. Ancak kullanım kolaylığı ve taşıma kolaylığı açısından çoğu zaman pet şişler veya polikarbon şişeler avantaj sağlar. Eğer bu şişelerde suyu satın alıyorsanız evde kullanırken direkt cam şişeye boşaltabilirsiniz.

Su içerken nelere dikkat edilmeli?

    Suyu susama hissini beklemeden içmek gerekir. Vücudun suya doyduğu idrar renginden belli olur. İdrar rengi koyu çıkıyorsa yeteri kadar su içilmediği anlamına gelir. İdrar rengi berrak ve kokusuz oluyorsa bu yeteri kadar su içildiğinin göstergesi olur. Özellikle çocukların yeteri kadar su içip içmediğinin takibi açısından bu önemlidir.Suyu günde en az 8 bardak mümkünse 10 bardağa yakın içmek gerekir. Sabah aç karnına oda sıcaklığında su içilmesi, bağırsaklar açısından çok faydalıdır. Bununla beraber her yemekte 2’şer bardak yemekle beraber yudum yudum su içmeye özen göstermek gerekir.Eğer tansiyon, böbrek veya kalp yetmezliği gibi bir hastalık yoksa günlük su tüketiminin 600 ml’si doğal mineralli kaynak suları (maden suları) şeklinde olabilir.Su satın alırken pH değeri olarak 7,2’nin üzeri suları tercih etmek gerekir.Suyun tadı nedeni ile su içilmiyorsa, suyun içine çilek, limon, portakal gibi taze mevsim meyveleri ile tatlandırarak içilebilir. 

İnsan yaşamı için oksijenden sonra en değerli madde sudur. İnsan açlığa 40 gün dayanabilirken susuzluğa en fazla 7 gün dayanabilir. Vücuttaki bütün metabolik faaliyetler için su gereklidir. Hücrelerin temizlenmesi, bağırsakların çalışması, vücuttaki elektrolit dengesinin sağlanması, kanın akışkanlığının sağlanması, beynin çalışması, böbreklerin zararlı atıkları vücuttan uzaklaştırması işte tüm bunlar ve daha fazlası su ile gerçekleşiyor.

Günlük suyu daha çok idrarla kaybederiz. Bununla birlikte büyük abdesti yaparken, terleme ve solunumla da su kaybederiz. Tüm bu metabolik faaliyetler sonrasında ortalama günlük 2-2,5 litre su ihtiyacımız olur.

Günlük yaşantımızda kullandığımız suyu üç başlıkta düşünebiliriz. Doğal kaynak suları, şehir şebeke suları ve doğal mineralli sular. Birçoğumuz şehir şebeke suyuna kuşku ile yaklaşırız ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün önerisine göre eğer bir su, musluktan bizim kullanımımız için evimize kadar geliyorsa, sağlıklı olmak zorundadır. Bu suların sağlıklı olması için zaman zaman klorlama ve dezenfeksiyon yöntemleri kullanılabilir. Ancak şehir şebeke sularının içerdiği elektrolit kombinasyonu doğal kaynak suları veya doğal mineralli sular kadar zengin değildir. Hele hele bir de üzerine evde arıtma cihazları da kullanılıyorsa bu suyun içindeki minerallerin tamamen kaybına neden olup içimi kolay saf su haline getirse de besleyicilik oranının düşmesine neden oluyor. Yine bu arıtma cihazlarının bakımı iyi yapılmaz ise bu suyun mikrop yuvası haline gelmesine neden olabiliyor.

Doğal kaynak suları ve doğal mineralli sular da kalsiyum, magnezyum, bikarbonat, demir gibi elementler bulunur. Suyun içindeki kalsiyum miktarı 250 mg’a, magnezyum miktarı 75 mg’a, bikarbonat miktarı 600 mg’a yakınsa bu su elektrolit açısından zengindir diyebiliriz.

Suyun sertliği kalitesini belirler. Sert sular sağlıklı sulardır. Ancak sert suyun içimi biraz daha zordur. Aynı zamanda sabunla zor köpüren sular da sert sulardır.

Suyun vücut için değerliliğini belirleyen bir diğer etmen de suyun pH derecesi. Son günlerde bu konu ile de ilgili şehir efsaneleri üretilmekte, suyu alkali yapabilmek için damlalar satılmakta, karbonatlar önerilmekte. Ancak suyun kendi alkalilik değerini okuyarak da bu konuda bir yorum yapılabilir. PH 7 nötr kabul ediyoruz. pH 8,5’ a kadar da alkali olması, vücut için daha sağlıklı olduğu anlamına geliyor. Yani satın aldığınız suyun üzerindeki pH 7,2’den başlayarak 8,5’a kadar olabilir. Suyu ayrıca alkali yapmak için bu tür damlalar ve karbonatlar kullanmaya gerek yoktur.

Suyu en iyi saklama yolu cam şişedir. Ancak kullanım kolaylığı ve taşıma kolaylığı açısından çoğu zaman pet şişler veya polikarbon şişeler avantaj sağlar. Eğer bu şişelerde suyu satın alıyorsanız evde kullanırken direkt cam şişeye boşaltabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Salata zayıflatmıyor!

9 Mayıs 2014
Zayıflama sürecinde salatanın nasıl kullanması gerektiğini Dr. Ayça Kaya anlattı.

Herkes salatanın zayıflattığını düşünerek salata yiyerek kilo vermeye çalışır. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, tek başına zayıflatma sürecinde bir işe yaramadığını belirtti.

Dr. Ayça Kaya salatanın zayıflatmamasının nedenlerini sıraladı.

    Sadece salata yiyerek beslenmek tek çeşit yemek anlamına gelir. Bu durumda vücut protein ve karbonhidrat almadığı için kendini sindirmeye başlar ve yağ kaybı yerine kaslardan kilo kaybedilir. Kas kaybı metabolizma hızını yavaşlatır. Bu durumda kişi kilo kaybetse bile normal beslenmesine geçtiği an iki kat daha çok kilo alır.Sebzelerin %70-80’ine yakını su olduğu için, salata mideden çok hızlı boşalır ve hızlı acıkma yapar. Özellikle hipoglisemi yaşayanlar için doyma duyularını kaybedip daha büyük miktarda ve daha çok besin tüketimine yol açabilir.Salatalara konulan soslar çoğu zaman göze gözükmez. Ancak bu soslarda kullanılan malzemelere göre ciddi kalori fazlalığı yaratabilir. Örneğin beyaz soslarda; mayonez fazlalığı, yeşil soslarda zeytinyağı fazlalığı, sarı soslarda ise hardal ve mayonez fazlalığına bağlı ciddi kalori alımı ortaya çıkar.Çoğu zaman salata yapılırken içine mısır, ceviz gibi kalori değeri yüksek yiyecekler eklenebilir. Bu yiyecekler bir de sos ile buluştuğunda ortaya kalori açısından tam bir bomba çıkabilir.

Zayıflama sürecinde salatayı nasıl kullanmak gerekir?

    Salatayı asla tek başına bir öğün olarak tüketmeyin.Salatalar aslında iyi birer lif kaynağıdırlar. Yemekle birlikte tüketilirse midede şişer ve mide hemen boşalmaz.Yemeğe çorba yerine salata ile başlarsanız, çiğneme duygunuzu tatmin edeceğiniz için ana yemeği daha az yersiniz.Salata ile başladığınız yemekte 1 bardak ayran veya yoğurt yemeyi ihmal etmeyin. Salata ve ayranınız bittikten sonra bir et veya sebze yemeği tercih edebilirsiniz. Yanında da sağlıklı beslenmek adına bir dilim esmer ekmek eklemeyi unutmayın.Salata ile başladığınız yemekte, yudum yudum iki bardak su içmeye özen gösterirseniz. Midenizde doluluk hissedersiniz ve yemeği daha az yersiniz. Aynı zamanda kabızlık çekenler için de iyi bir çözüm olur. Çünkü su salata ile birlikte bağırsakta süpürge etkisi gösterir.Salataya et, tavuk, balık, yumurta eklediğinizde doygunluk sürenizi arttırırsınız. Aynı zamanda tek çeşit beslenmekten kaçınmış olursunuz.Bazen salatalarınıza haşlanmış kuru baklagil (kuru fasulye, nohut, mercimek vb.) eklemekten çekinmeyin. Çünkü kuru baklagiller, hem çok iyi bir karbonhidrat, hem çok iyi bir lif hem de kısmi protein etkisi göstererek salatanızı daha besleyici hale getirir. Ancak haşlanmış kuru baklagilde 4 yemek kaşığından fazla koymamaya özen gösterin. Çünkü 4 kaşık kuru baklagil 1 dilim ekmek ve yarım porsiyon proteine tekabül eder.Yemekte tatmin olmak, doygunluk ve çeşitlilik sağlayabilmek için salatalarınızda farklı sebzeler kullanabilirsiniz. Mesela haşlanmış kök bitkiler olan, pancar, kereviz, yer elması olabilir. Bunlar tokluğu biraz daha uzatır. Farklı lezzetler oluşturmak adına da haşlanmış yeşil fasulye, közlenmiş patlıcan veya kabak da kullanabilirsiniz.Hep pişirerek yemeğe alıştığımız ıspanak, kuzukulağı, semizotu gibi sebzeleri çiğ kullanmakta fayda var.Salataya sos yaparken eliniz yağdan yana fakir olsun. Limon, sirke, nar ekşisi, sarımsak, kekik, nane, fesleğen gibi yardımcı baharatları daha çok ama zeytinyağını kişi başı 1 tatlı kaşığı hesaplayarak koymakta fayda var. Bazen mayonez yerine yoğurtla da çok lezzetli soslar hazırlayabileceğiniz aklınızda olsun.

Dr. Ayça Kaya salatanın zayıflatmamasının nedenlerini sıraladı.

Yazının Devamını Oku

Sauna zayıflatır mı?

15 Nisan 2014
Egzersiz yaptıktan sonra saunaya girmeyin!

Sauna eski çağlardan beri insanların şifa bulma kaynaklarından biri olarak kullanılırdı. Son yıllarda saunaların zayıflamak için gereğinden fazla kullanıldığını söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, saunaya girerken dikkat edilmesi gereken noktaları sıraladı.

Kuru sıcaklıkla vücuttan terleme yolu ile toksin atımının bir yolu olarak kullanılan saunalar, doğru süre ve kurallarına uygun olarak yapılırsa, kas-eklem ağrılarından tutun da bağışıklık sistemini kuvvetlendirmeye kadar vücuda olumlu etkileri var.

Buradaki en önemli noktalardan biri sauna sıcaklığını doğru ayarlamak ve 100 dereceyi geçmemek gerekiyor. Aralıklı olarak su ile ortamı hafif nemlendirmenin solunum sistemini rahatlatıcı etkisi olur. Bununla birlikte sauna için girilen odanın mutlaka aralıklı olarak havalandırmasının yapıldığından emin olmak gerekiyor. Saunayı en fazla haftada 3 gün ve günde 15 dakikadan fazla kullanmamak gerekiyor. Özellikle ilk kullanımlarda 3-5 dakika ile başlayıp günler içinde yavaş yavaş saunada kalma süresi arttırılabilir, ancak on beş dakikayı geçmemek gerekiyor. Kalp hastalarının, şeker hastalarının, tansiyon hastalarının, böbrek hastalarının ve astım hastalarının saunayı kullanmamaları gerekir. Son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda da düzenli saunaya giren erkeklerde, sıcağın sperm sayısını azalttığı kanıtlandı. Kısırlık problemi yaşayan erkeklerin de saunaya girmemeleri doğru olur.

Sauna zayıflatıyor mu?

Sauna kişiyi zayıflatmaz. Çünkü saunada vücuttan terle su kaybedilir. Her ne kadar saunadan çıktıktan sonra vücut hafiflemiş gibi hissedilse de, burada kaybedilen sadece vücut suyudur. Zayıflamak için vücut yağ dokusundan kaybetmek gerekir. Yağ dokusundan ağırlık azaltmanın da en iyi yolu düzenli egzersiz yapmak ve doğru beslenmekten geçer.

Saunaya girmeden önce dikkat edilmesi gerekenler

    Çok yoğun egzersizin üzerine saunaya girmeyin. Çünkü egzersizle vücut su kaybetmiştir, üzerine ayrıca saunaya girilirse çok fazla su kaybına bağlı bayılmalar ve kalpte ritim bozuklukları ortaya çıkabilir.Saunadan önce çok fazla çay ve kahve içmeyin. Çünkü çok fazla çay, kahve içmek vücutta idrar atıcı etki gösterir. Üzerine ayrıca sauna yapılırsa yine vücudun sıvı-elektrolit dengesi bozulur.Saunaya girmeden önceki gün ve saunaya gireceğiniz gün tuz oranı yüksek yiyeceklerden (turşu, tuzlu peynir, tuzlu krakerler, salamura yiyecekler, çerezler vb.)kaçının. Çünkü fazla tuz tüketmek vücudun su ihtiyacını arttırır. Bir de susuz vücudu sauna ile iyice susuz bırakırsanız ciddi sağlık problemleri yaşayabilirsiniz.Saunaya girmeden önce vücudunuzun nemli olmasına özen gösterin. Sauna öncesi hafif ılık suyla vücudunuzu ıslatabilirsiniz.Sauna öncesi en az 2 bardak su içmeyi unutmayın. Saunadan sonra da 2-3 bardak su içmeye özen gösterin. 

Kuru sıcaklıkla vücuttan terleme yolu ile toksin atımının bir yolu olarak kullanılan saunalar, doğru süre ve kurallarına uygun olarak yapılırsa, kas-eklem ağrılarından tutun da bağışıklık sistemini kuvvetlendirmeye kadar vücuda olumlu etkileri var.

Buradaki en önemli noktalardan biri sauna sıcaklığını doğru ayarlamak ve 100 dereceyi geçmemek gerekiyor. Aralıklı olarak su ile ortamı hafif nemlendirmenin solunum sistemini rahatlatıcı etkisi olur. Bununla birlikte sauna için girilen odanın mutlaka aralıklı olarak havalandırmasının yapıldığından emin olmak gerekiyor. Saunayı en fazla haftada 3 gün ve günde 15 dakikadan fazla kullanmamak gerekiyor. Özellikle ilk kullanımlarda 3-5 dakika ile başlayıp günler içinde yavaş yavaş saunada kalma süresi arttırılabilir, ancak on beş dakikayı geçmemek gerekiyor. Kalp hastalarının, şeker hastalarının, tansiyon hastalarının, böbrek hastalarının ve astım hastalarının saunayı kullanmamaları gerekir. Son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda da düzenli saunaya giren erkeklerde, sıcağın sperm sayısını azalttığı kanıtlandı. Kısırlık problemi yaşayan erkeklerin de saunaya girmemeleri doğru olur.

Sauna kişiyi zayıflatmaz. Çünkü saunada vücuttan terle su kaybedilir. Her ne kadar saunadan çıktıktan sonra vücut hafiflemiş gibi hissedilse de, burada kaybedilen sadece vücut suyudur. Zayıflamak için vücut yağ dokusundan kaybetmek gerekir. Yağ dokusundan ağırlık azaltmanın da en iyi yolu düzenli egzersiz yapmak ve doğru beslenmekten geçer.

Yazının Devamını Oku

Sağlık için spor!

10 Mart 2014
Teknolojinin hayatımıza sonuna kadar girdiği bu günlerde herkesin hayali yattığı yerde zayıflamak!

Hem yiyelim hem hareket etmeyelim hem de ince ve güzel olalım istiyoruz. Kilo aldığımızı fark edince kendimizi zayıflama kamplarına kapatıyoruz. Son derece lüx merkezlerde spor yapıp, havuza girip spa larda vakit geçirip, üstelik bazen oralardan kilo alarak geri dönüyoruz. Sizin için hazırlanan menülerin kalorileri hesaplanmış ve yoğun spora rağmen neler oluyor da kilo vermek bu kadar zorlaştı. Çok değil bundan sadece 10 yıl önce çocuklarımız okula yürüyerek gidiyordu bizler faturalarımızı yatırmak için çarşıda bir saat vakit geçiriyorduk. Şimdilerde çocuklar kapı önünden okul önüne kadar gidiyor , faturalarımız her ay otomatik ödeniyor. Hayatımız çok hareketsiz, durum böyle olunca kilo almak kaçınılmaz aslında. Durum böyle olunca hayatımızı daha aktif yapmak için yollar aramaya başladık.

Günümüzde bir çok hastalığın tedavisinin bir parçası olarak düzenli egzersiz tavsiye edilmektedir. İlaç tedavisinin yanı sıra kişiye özel seçilmiş doğru egzersiz yapan kişilerde hastalık seyri olumluya daha hızlı gitmektedir. Kişinin psikolojik olarak rahatlaması ve olumlu düşünme yeteneğinin artması da egzersizin faydaları arasındadır.

Kişisel olarak oluşturmakta en zorlandığımız kısım egzersize başlama zamanıdır. Genel olarak erteleme eğilimindeyizdir. Bugün hafta sonu, pazartesi mutlaka spora başlayacağım; sabah kalkamadım akşam yaparım gibi sudan mazeretlerle egzersiz zamanı ötelenmektedir. Kendiniz için her fırsatı değerlendirin, asansör yerine merdiven kullanın, çarşı pazar işlerinizi kendiniz üstlenin, spor salonuna yazıldıysanız kullanın, hiçbir yere gidemiyorsanız evde kendi başınıza nasıl egzersiz yapabileceğinizi öğrenin. En basit ve ekonomik yöntem yürüyüş yapmaktır. Düzenli yürüyüşlerinize karın ve bel egzersizlerinizi ekleyin.

Egzersiz; fiziksel ve ruhsal stresle baş etmenin gücünü arttıran en etkili yöntemdir.Araştırmalar egzersize başlamakta, fizyolojik ve psikolojik olarak başlarda güçlük çekilse de yorgunluğun azaldığını ve egzersiz kapasitesinin giderek arttığını göstermektedir. Her ne kadar yorgunluk yani hareket isteksizliği ile egzersiz yani hareket tezat kavramlar olsa da, yavaş tempolarla başlanan ve kademeli olarak haftada üç saate kadar arttırılan yürüyüş, yüzme gibi egzersizlerin sonucunda kişilerde gözlenen sonuçlar olumlu olabilmektedir. Örneğin; düzenli egzersiz sırasında kişiye mutluluk hissi veren endorfin hormonunun salgılanması artar ve bu hormon stresin neden olduğu yıpratıcı etkileri azaltmaya yardımcı olur. Böylece kişinin stresli bir olay sırasında, verdiği olumsuz ani tepkiler azalır. Egzersiz sırasında nefes alıp vermede iyi etkiyi olumlu yönde arttırır. Egzersizin sağladığı rahatlama hissi sayesinde kişi daha dingin ve mantıklı düşünme yetisi kazanır. Kan dolaşımının artmasıyla organlara daha fazla oksijen taşınır, toksinler atılır, vücut fonksiyonları rahatlar.

Yorgunken yapmak istemeseniz bile yarım saatlik hafif bir egzersiz size ağrı kesiciden daha etkili bir ilaç olabilir. Egzersiz doğal doping etkisiyle ve yorgunlukla başa çıkmada yanınıza alabileceğiniz en iyi dosttur.

Yazının Devamını Oku

Daha tok kalabilmek mümkünmüdür?

7 Mart 2014
Karnımız hiç acıkmasa, canımız hiç tatlı istemese, yemek hayali hiç kurmasak…

Belki de birçoğumuzun hayalidir bu. Ancak birçoğumuz hep yemek hayali kurarız, hep içimizde bir tatlı canavarı olduğunu düşünürüz ve içimizdeki bu dürtüleri kontrol edemeyiz. Aslında günlük beslenmemizde bazı noktalara dikkat ederek bu can sıkıcı durumdan kurtulabiliriz.İnsan vücudu ana yakıt kaynağı olarak glikozu yani şekeri kullanır. Biz şekeri vücudumuza karbonhidrat türü yiyeceklerden alırız. Karbonhidratlar basit karbonhidratlar ve kompleks karbonhidratlar olmak üzere ikiye ayrılır.

Basit karbonhidratlar, şeker oranı yüksek olan karbonhidratlardır. Bu tür karbonhidratlar yenildiğinde kan şekerini çok hızlı yükseltirler. Kan şekerinin hızlı yükselmesi vücutta ani insülin hormonu yükselmesi yapar. Bu durumda vücuda alınan şeker hızlıca kullanılır ve akabinde kan şekerinde düşme ortaya çıkar. Özellikle hipoglisemisi olan hastalarda bu durum daha bariz olur. Yani basit karbonhidrat tüketimi yapıldığında şeker düşmesi ortaya çıkar. Bu durumda kişi daha çabuk acıkır ve daha çok yeme hayali kurmaya başlar. Kilo problemi olanlarda eğer kişi bu durumu bilmez ve basit karbonhidrat oranı yüksek yiyecekleri daha çok tercih ederse, daha çabuk acıkır ve daha fazla yiyerek daha fazla kilo alabilir. Hatta bu durum bazen çok ilerler kişide gece yemeleri ve tatlı krizlerine yol açabilir.

Kompleks karbonhidratlar ise şeker oranı daha düşük ve kan şekerini daha yavaş yükselten yiyeceklerdir. Daha kontrollü insülin salınımı olur ve bu tür yiyecekler tercih edildiği zaman daha uzun süre tok kalmak mümkün olur.

O zaman biz bu iki karbonhidratın ayrımını yaparak daha tok olmanın yollarını öğrenmiş oluruz.

Şeker oranı yüksek olan basit karbonhidratlar; sofra şekeri, bal, pekmez, reçel, çikolata ve her türlü şekerli yiyecektir. Bununla birlikte muz, incir, üzüm, kavun, karpuz gibi şeker oranı yüksek meyveler de kan şekerini hızlı yükseltirler. Patates, havuç, bezelye, mısır, bezelye gibi nişasta oranı yüksek yiyecekler de bizi çok acıktırarak yeme hayali kurmamıza neden olabilirler. Aynı zamanda beyaz un, beyaz pirinç ve beyaz makarna da şeker oranı yüksek yiyeceklere örnektir. Bu tür yiyecekleri tek başına değil de yanında süt, yoğurt, ayran gibi bir protein kaynağı ile birlikte yersek veya üzerine limon sıkma şansımız olursa şeker oranını dengeleyebiliriz.

Şeker oranı düşük olan karbonhidratlara örnek ise daha ekşi meyvelerdir. Ayva, portakal, kivi, limon, erik, yeşil elma, ananas bunlardan bazılarıdır. Yine kurubaklagillerden kurufasulye, nohut, mercimek, barbunyanın, kepekli ve esmer unların, esmer pirinç ve esmer makarnanın şeker oranı daha düşüktür ve bu tür yiyecekler bizi daha uzun süre tok tutar.

Hayatta her şey gibi, yediğimiz yiyeceklerin de farkında olursak ve bilinçli tercihler yaparsak daha sağlıklı ve daha sağlam bir vücudumuz olur.

Yazının Devamını Oku

Yumurta zayıflamaya yardımcı oluyor

26 Şubat 2014
Her gün bir tane yumurta yemeyi alışkanlık haline getirin.

Daha tok hissetmek ve vücut yağlarından kurtulmak için günde 1 yumurta yenmesi gerektiğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, yumurtanın faydalarını sıraladı.

    Bilinen en güçlü protein kaynaklarından biridir. Anne sütünden sonra en değerli proteindir ve yumurtanın bütün protein içeriği vücut tarafından %100 kullanılır.Yapılan birçok araştırmada sabahları 1 yumurta yiyen bireylerin gün içinde daha az acıktıkları ve yeme konusunda kendilerini daha kolay kontrol edebildikleri gösterilmiş. Amerika’da Rochester Obezite Merkezinde yapılan bir araştırmada da güne yumurta yiyerek başlayan bireylerin, yumurta yemeden başlayan bireylere göre, günlük 400 kalori daha az yedikleri gösterildi.Yumurtanın protein yüksekliği nedeni ile tok tutmasının yanı sıra midedeki açlık hormonu olan Ghrelin’i de azaltarak tok tuttuğu düşünülüyor.Yumurta zengin protein kaynağı olmasının yanı sıra vitamin A,B, D, E içerir. Bununla birlikte demir ve çinko açısından zengindir. Büyüme gelişme çağındaki çocuklar için çok gereklidir. Her gün 1 tane yedirilmelidir.Yumurta içerdiği bazı aminoasitler açısından da çok zengindir. Özellikle kas geliştirmek isteyenler, zayıflarken kaslarından kaybetmek istemeyenlerin de günlük beslenmelerinde mutlaka bulundurulmalıdır.Yumurtanın sarısı kolesterol açısından da zengindir. Ancak kolesterolün de vücutta başta hücre yapı taşı olması aynı zamanda birçok hormonun da öncü maddesi olması nedeni ile de vücut için önemli bir madde olduğu unutulmamalıdır. Kolesterol yüksekliği olamayanlar her gün 1 tane yumurtayı gönül rahatlığı ile yiyebilirler. Kolesterol yüksekliği olanlar ise haftada 3-4 gün yumurta yiyebilirler.Pişirirken dikkat edilmesi gereken nokta; yumurtaya ekstra tereyağı, sucuk, salam veya sosis gibi yüksek yağlı yiyeceklerle birleştirerek omlet olarak yapmayın. Mümkünse kayısı kıvamında suda haşlayarak yiyin. Yazın az zeytinyağı, domates, yeşilbiberle menemen olarak da pişirilebilir. Öğlen veya akşam ana öğün olarak da tüketilebilir.

Yazının Devamını Oku

Zayıflatan mucize; Yumurta

25 Şubat 2014
Kilo vermeye çalışan bir çok kişi, ya doymadığı için çok fazla yemek yer ya da az yese bile daha çabuk yağlanma eğilimindedir.

Herkesin nasıl ki tüm vücut yapısı parmak izine varıncaya kadar farklı ise, metabolik durumları da farklılık gösterir. Bir çok kişinin de en fazla kafa yorduğu problem ise ‘’acaba hangi yiyecek bana yarar? Hangi yiyeceği seçersem daha tok kalabilirim? Hangi yiyecek yağlarımı daha çok yakar?’’dır.

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya bu mucize yiyeceklerden biri olan yumurta ile ilgili bilgi veriyor:

“Kendinizi daha tok hissetmek istiyorsanız ve vücut yağlarınızdan kaybetmek istiyorsanız her gün 1 yumurta yemeyi alışkanlık haline getirin” diyen Dr. Ayça Kaya yumurtanın zayıflatan mucizelerden biri olduğuna dikkat çekiyor.

Bilinen en güçlü protein kaynaklarından biridir. Anne sütünden sonra en değerli proteindir ve yumurtanın bütün protein içeriği vücut tarafından %100 kullanılır.

Yapılan bir çok araştırmada sabahları 1 yumurta yiyen bireylerin gün içinde daha az acıktıkları ve yeme konusunda kendilerini daha kolay kontrol edebildikleri gösterilmiş. Amerika’da Rochester Obezite Merkezinde yapılan bir araştırmada da güne yumurta yiyerek başlayan bireylerin, yumurta yemeden başlayan bireylere göre, günlük 400 kalori daha az yedikleri gösterildi.

Yumurtanın protein yüksekliği nedeni ile tok tutmasının yanısıra midedeki açlık hormonu olan Ghrelin’i de azaltarak tok tuttuğu düşünülüyor.

Yumurta zengin protein kaynağı olmasının yanı sıra Vit A,B, D, E içerir bununla birlikte demir ve çinko açısından zengindir. Büyüme gelişme çağındaki çocuklar için çok gereklidir. Her gün 1 tane yedirilmelidir.

Yumurta içerdiği bazı aminoastler açısından da çok zengindir. Özellikle kas geliştirmek isteyenler, zayıflarken kaslarından kaybetmek istemeyenlerin de günlük beslenmelerinde mutlaka bulundurulmalıdır.

Yazının Devamını Oku