Çok korkakmışım.
Hayata atılmaktan çok korkmuşum.
Savaşmaktan çok korkmuşum.
Halbu ki süreçlerdir olanı keyifli kılan. Sonuç odaklı beklentiler an’ın büyüsünü fena bozuyor.
Evlilik odaklı başlanılan ilişkiler.
Başarı odaklı girişilen projeler.
Yaptıkları şey bizi hayal kurmaktan uzaklaştırıyor. Bizi kalıpların içine hapsediyor, kendi içimize götürmek yerine dışımıza çıkartıyor.
Onun nesi varmış, o ne yapıyormuş, o ne kadar kazanıyormuş, o nereye gitmiş vb. ”Onlar”la daha fazla ilgilenmeye başlıyoruz.
Bizi, bizden almaya başlıyorlar, böyle bir şey yapıyorlar.
Bir kadını güzel yapan, direnişidir.
Bir kadını güzel yapan, hayata tutunma yeminleridir.
Bir kadını güzel yapan, istediği hayatı yaşamakta ki inadı, ısrarı, çabasıdır.
Durum çok vahim, ağır hastayız. Tanımızsa, Argumentatum Ad Hominem.
Argumentatum Ad Hominem
Tartışmalarda, kişilerin bir noktadan sonra fikir (argüman) yerine karşısındakinin karakterine, geçmişine veya davranışlarına saldırma durumudur. Bir fikire cevap verirken fikri eleştirmekten ziyade fikri (argümanı) yapan kişiye saldırmak olarak tanımlanıyor.
İleri sürülen iddianın kendisini tartışmak yerine iddia sahibinin kişiliğine, taşıdığı özelliklere saldırmak suretiyle iddiayı çürütme çabası. Tartışılan konu üzerinden kişinin görüşlerini değil kendisini eleştirmek, hatta o kişiyle ilgili bilinenleri tartışma esnasında ona karşı silah olarak kullanmak.
Kimisi buna “sosyalleşme” derken, ben halimize acıyarak sadece bakakalıyorum ve “tehlike” diyorum.
Farkında mısınız, artık cep telefonlarımızdan kumanda ediliyoruz, uyuşturuluyoruz, uyutuluyoruz. Beyinlerimiz, bilinçaltımız bu oyun ile ciddi tehlike altında. Bir yerlerde pokemon görünüyor, hooop o tarafa gidiyoruz. Bundan ala kumanda mı olur? Ve en acısıda kendi elimizle teslim ettiğimiz irademizden, kontrolümüzden hatta belki de hayatımızdan acayip derecede bir de keyif alıyoruz. Bir çok kişi de bu sisteme katılmaya (kumanda edilmeye) can atıyor, deli gibi birbirine nasıl indirdiğini soruyor.
- Ya, bilmem nerede (mekan) pokemon var. Koş, koş yakala - yakalamalıyım.
İste, hayal et, olumlama yap. Bunlar şart tabii ama bunlardan önce sizin enerji olmanız gerekiyor. Aksi halde sabahtan akşama kadar hayal kurun boş. Enerji dediğimiz olay öyle mucizevi bir şey ki, siz sahip olmak istediğiniz şeyin enerjisi olduğunuzda daha fazlasını size getirir. Bunu kendim bizzat deneyip sonuçlarını gördüğüm için ben bu yaratma ve enerji durumunu mucize olarak değil, doğal bir gücü bilinçli kullanmak olarak yorumluyorum.
100 milyon dolarınız olsa kendinizi nasıl hissederdiniz?
Huu, huuuvvv...sizi bilmem ama ben müthiş hissederdim.
“Hey Allahım yaa, adam’a bak, para içinde yüzüyor, tip var, kariyer var daha ne istiyor?”
İnsanların para içinde yüzdüğü doğru mudur değil midir, neye sahip neye değildir bilemem, beni ilgilendirmediği gibi başkalarını da ilgilendirmez ama bazı insanlarda eksik olan bir şey var bana göre.
YAŞAM SEVİNCİ