Paylaş
Yaptıkları şey bizi hayal kurmaktan uzaklaştırıyor. Bizi kalıpların içine hapsediyor, kendi içimize götürmek yerine dışımıza çıkartıyor.
Onun nesi varmış, o ne yapıyormuş, o ne kadar kazanıyormuş, o nereye gitmiş vb. ”Onlar”la daha fazla ilgilenmeye başlıyoruz.
Bizi, bizden almaya başlıyorlar, böyle bir şey yapıyorlar.
Öyle bir yarışa sokuyorlar ki bizi, yarış bittiğinde “yaw, ben bunun için mi koşturdum” derken buluveriyoruz kendimizi.
SAKIN BU OYUNA GELME!
GÖRMEN LAZIM!
UYANMAN LAZIM!
ÇÜNKÜ UYUYORSUN.
UYANIP ADIM ATMAN LAZIM.
Çünkü ancak uykudan uyanırsan o hayali kurabilir, ona ulaşabilirsin. O adımı atabilirsin, o projeye yönebilirsin, o tatile gidebilirsin, onu alabilirsin, onu sevebilirsin...
Uykudayken bunları nasıl yapabilirsin?
Neye sahip olduğunuz ne kadar zengin olduğunuzu göstermez. Neye ihtiyacınız olduğunuz ne kadar zengin olduğunuzu gösterir.
Ne diploman, ne gücün, ne çevren, ne etiketlerin... Hayır, bunların hiç biri ne olduğunu, ne kadar olduğunu göstermez! Hepimiz hayallerimiz kadarız!
İçinizde öyle bir nefes var ki, öyle bir sebepten dolayı buradasınız ki, onu ortaya çıkartmak için o hayale ihtiyacınız var.
Yıldızlara dokunamazsın ama karanlık gecelerde onlar sana yol gösterebilir.
YILDIZINIZ YOKSA HER YER ZİFİRİ KARANLIKTIR.
Herkesin mutlaka bir karanlık gecesi olur. Bir gün gelir, bir an bir gelir etrafınıza bir bakarsınız her yer kararmış. Başınızı kaldırdığınızda, orada bir yıldızınız varsa o ayakta tutar sizi. Öyle bir yıldızınız, öyle bir hayaliniz yoksa etraf zifiri karanlıktır.
Hiç bir kriter yoktur hayallerde. Tek kriter nedir biliyor musunuz? Sizin ona inanmanız.
Hayalinizi söylediğiniz de çoğunlukla herkes güler sana.
“Yahu, öyle şey olur mu? Adı üstünde hayal, imkansız”
SEN İNANIYORSAN TAMAMDIR!
Çünkü inanç görünmeye inanmaktır. Görünmeyene inanıyorsan başkalarının göremediklerini görürsün.
BU HAYATTA NE İÇİN YAŞIYORSUN, NE İÇİN VARSIN?
Bir tane hayatın var ve bir tane bedenin.
Hep sana ne olman gerektiği, nasıl yaşaman gerektiği, hangi mesleği seçmen gerektiği, neye inanman gerektiği, nasıl biriyle evlenmen gerektiği vb. sürekli öğrettiler, öğrettiler, öğrettiler.
“Onu olacaksın, bunu yapacaksın, şu olacaksın, şunu seçmelisin, bunu sevmelisin, kalmalısın, gitmelisin, başarı budur, mutluluk budur”
O, şu, bu...
İYİ DE, BEN NE İSTİYORUM?
Kim olduğuna karar vermelisin, kim olduğunu bulman gerekiyor. Bu yolculuğa çıkmaya cesaret etmen gerekiyor.
Bu yolculuğun başlangıcı nerede?
Peki, hayalin nasıl ortaya çıkacak?
Kendini heyecanlandırman lazım. Hayalini başkası ortaya çıkaramaz. Sen, kendi kendini heyecanlandırarak hayalini ortaya çıkartmalısın.
Hareketlerine, kendine yön veren temel değerin ne? O özünde ki, seni “sen” yapan kelime ne?
KİMSİN?????
İstemek ya da inanmak belli bir ölçüde işe yarar. Sen, acaba o arzu ettiğin şeye ulaşmak için denemeye ne kadar varsın?
Başarı, aslında başarısızlıkta gizli. O da “denemek”te gizli. İnanmak, istemek yetmez. Bütün algınla, bütün hücrelerinle, bütün arzunla, bütün kalbinle, bütün coşkunla denemen lazım.
Ancak denemenin sonunda, o coşkuyla arzu ettikklerine ulaşabileceksin.
Unutma; hayatta ki sen, hayalinde ki sen olacaksın. Bunun kaçarı yok!
Ya etrafında ki karanlığa küfredersin ya da yıldızına yürürsün.
Gerçekten yaşıyor musun, yoksa yaşadığını mı sanıyorsun?
Bu yazımı okuyan kişi, gerçekten olmak istediğin “sen” misin yoksa var edilmiş bir “sen” misin?
Eğer sen hayallerinin peşinden gitmezsen, birisi seni mutlaka kendi hayalleri için kullanır.
Hayalin seni nereye yönlendiriyor?
Kimin maşası olmayı tercih ediyorsun? Yoksa senin içinde ki “sen” olmayı mı tercih ediyorsun?
Işığın seni sana, karanlıkların seni yıldızına götürsün.
Not: Yazı benim kalemime ait değildir, alıntıdır. Kaynak bilinmiyor.
Sevgilerimle
Ayça Akın
www.aycaakin.com
www.motivasyonatolyesi.com
www.facebook.com/aycaakinofficial
www.instagram.com/aycakn
www.twitter.com/aycakn
Paylaş