Paylaş
At yarışı sahnesinde dublör kullanmadı. 5 Temmuz’daki çekimlerde attan düştü, boyun omurlarında kayma oldu. SSK Hastanesi’ne kaldırıldı. Felç riski yoktu ama İstanbul’a getirilmesi gerekiyordu.
Hürriyet hemen harekete geçti. THY’den F-27 tipi uçak kiraladı. Bir ekip oluşturuldu. Ekipte şu isimler yer alıyordu:
Hulki İlgün, Güney Duraman, Suphiye Şahin, Baha Pir, Orhan Şahin, Şakir Şad ve ortopedi uzmanı Doç.Dr.Kut Sarpyener.
DOKTORLARIN TARTIŞMASI
Uçak, 7 Temmuz sabah erken saatlerde Yeşilköy Havaalanı’ndan yola çıktı. 3 saatlik uçuşun ardından uçak Elazığ’a vardılar. Ancak Şoray’ın seyahat edip edemeyeceği hâlâ net değildi.
Doktorlar uzun uzun tartıştı. Yeniden röntgen çekildi. Belirsizlik sürerken Şoray’ın, “Beni İstanbul’a götürün” sözleri duyuluyordu. Şoray yolculuğu onaylayan bir imza attı. Devreye Ulaştırma Bakanlığı ile THY girdi.
Kararsızlık yaşayan doktorlar saatler sonra Şoray’a şunları söyledi:
“Bu seyahat çok tehlikeli fakat burada kalmanız da imkânsız. Çünkü burada ortopedi uzmanı yok. Moralman çökeceğinizi düşünerek Hürriyet uçağı ile İstanbul’a gitmenize ‘Evet’ diyoruz. İnşallah yanlış bir karar vermemişizdir.”
Şoray’ın yatağa bağlı boyunlukla yolculuğuna onay çıktı.
ÇEKTİĞİ ACIYI HİSSETTİRMEDİ
Havaalanındaki uçağın bazı koltukları söküldü. Şoray, hastanedeki yatağıyla uçağa bindirildi.
Kaptan pilot İsmet Yeşil, ünlü yıldızı “Hürriyet gazetesi Yıldırım Servis ekibinin emrindeki Türk Hava Yolları F-27 Koç uçağına Türkan Şoray hoşgeldi” anonsuyla karşıladı.
Şoray için zor bir yolculuktu. Hiç kıpırdamaması gerekiyordu. Gönüllü hemşire Suphiye Şahin, uçuş süresince Şoray’ın başucundan ayrılmadı.
Şoray, hemşiresine küçükken üşümemek için elbisesinin içine Hürriyet gazetesi sıkıştırdığını anlatmıştı:
“Çocukken soğuk havalarda Hürriyet ısıtırdı beni. Şimdi de hayatımı kurtarıyor.”
Şahin ertesi günkü Hürriyet’te bu yolculuğu yazdı:
“Ünlü sanatçıya niçin ‘Taçsız Kraliçe’ denildiğini daha iyi anladım. Geçirdiği feci kazaya rağmen güzelliğinden ve hanımefendiliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Çektiği büyük acıyı çevresindekilere hissettirmemek için çaba harcıyordu.”
8 TEMMUZ 1972
Uçak Esenboğa’nın üstünden geçerken, meydan çalışanları telsizle bağlanıp Şoray’a geçmiş olsun dileklerini iletti.
Uçuş 2 saat 50 dakika sürdü.
Yeşilköy’de, yatağıyla birlikte uçaktan indirilen Şoray hemen hastaneye kaldırıldı. Bir ay hastanede kaldı.
Hürriyet, ünlü yıldızın sağlık durumunu gün gün takip etti ve okurlarına ulaştırdı.
23 gün sonra boyunlukla doğrulabildi. Uzun süre tekerlekli sandalyedeydi.
15 Eylül’de tedavi için İsviçre’ye gitti.
Muayeneler sonucunda 20 Eylül’de nihayet boyunluğunu çıkardı, fırlattı. Ama doktorların kesin talimatı vardı:
“Film sahnelerinde kesinlikle ata binmeyeceksin, tokat atmayacak ve yemeyeceksin.”
Şoray’ın tamamen düzelmesi epey zaman aldı.
USTALIĞIMI GÖSTERDİM
Elazığ’da Şoray’ın ilk tedavisini yapan doktor Binbaşı Nihat İlhan’dı. İlhan, tüm Türkiye’nin tanıdığı bir isimdi.
1963’te Kıbrıs’ta görev yaparken eşi ve üç çocuğu EOKA tarafından katledilmişti.
İlhan yıllar sonra Hürriyet’ten Uğur Ergan’a Türkan Şoray’la ilgili şunları anlatmıştı:
“Cilt ve cilt altları ile göz kapağında yaralar vardı. Özel ince iğne ve iplikle estetik dikiş yaptım. Elbette elimizin ustalığını gösterdik. Hiç iz kalmaması ustalık işi.”
MEVHİBE HANIM’IN ‘PAŞASI’NA VEDASI
Atatürk'ün silah arkadaşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2’nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 48 yıl önce bugün, 25 Aralık 1973’te Pembe Köşk’te hayata gözlerini yumdu. 84 yaşındaydı.
Hürriyet 26 Aralık’ta tam sayfa “İnönü’yü kaybettik” başlığıyla yayınlandı. İnönü’nün, Anıtkabir avlusunun Bahçelievler’e bakan cephesine, Atatürk’ün tam karşısına defnedilmesi kararlaştırıldı.
Cenazeden önceki gece, İsmet Paşa’nın 54 yıllık hayat arkadaşı Mevhibe İnönü, oğlu Ömer’e, “Paşamın yanına gitmek istiyorum” dedi. Ömer İnönü annesini insanların saygı duruşunda bulunduğu babasının Meclis’teki katafalkına götürdü.
28 Aralık cuma günkü cenazenin sabahında Mevhibe Hanım yine erkenden Meclis’e gitmek istedi. Pembe Köşk’ten ayrılırken dudaklarından, “Artık bu bahçede ve yolda bir daha gezinemeyecek” sözleri döküldü.
Meclis’te top arabasındaki cenazeye yaklaştı, “Günaydın Paşam” dedi.
İsmet Paşa, Maltepe Camisi’ndeki törenin ardından Anıtkabir’de toprağa verildi.
Ertesi günkü Hürriyet’te Mevhibe İnönü’nün, 54 yıllık hayat arkadaşının mezarı başındaki o anı şöyle anlatılıyordu:
“Her akşam yüksek sarı pirinç karyolasına yatırıp sırtını örttüğü eşi İsmet İnönü’nün Anıtkabir’deki başında diz çöküp hıçkıra hıçkıra ağladı. ‘Biz beraber ne kadar güzeldik. Şimdi ben ne yapacağım, dayanamayacağım. Paşam sensiz olamayacağım’ diyordu.”
26 ARALIK 1973
Paylaş