YERELİN KOKUSU
Atelier Rebul’un kurucu ortağı Nüket Filiba ile Japonya’daki girişimleri hakkında sohbet ettik.
Japonya’nın en köklü eczacılık markalarından biriyle sektöre giriş yaptıklarını anlatan Filiba, sadece bu pazara özel tasarlanmış kokuları değil, bu kokuların taşıdığı kültürel değerleri de Japonya’ya ihraç ettiklerinin altını çizdi:
“Japonya’ya sadece bir ürün değil hikayemizi götürdük. Bir yıllık bir araştırma sonucunda Isparta gülü, Rize çayı, Antalya limonu gibi yerel bitkilerle Türkiye’nin koku hafızasını Japonya’ya taşıdık. Sakura gibi o iklime özel çiçeklerle Akdeniz ve Anadolu’nun tabiat kokularını binlerce kilometre ötede buluşturduk.”
Japonya’ya özel 6 farklı koku tasarladıklarını söyleyen Filiba, ürünlerin ambalajlarındaki Türkçe “kolonya” ibaresini koruduklarını ve İngilizce “cologne” ifadesini kullanmadıklarının altını çizdi.
Açıkçası bu karar çok hoşuma gitti. Yıllarca ithal kozmetiklerin üzerinde bırakın İngilizceyi, Fransızca ibareler dahi görmedik mi? Global markaların köklerine bağlı kalma anlayışını bir Türk markasında görmek heyecan verdi doğrusu.
Endemik gastronomi
Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü ve Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) işbirliği ile gençler ve kadınların tarımdaki rolü ve organik tarım konularında geçtiğimiz hafta Giresun’da düzenlenen etkinliğe katıldım.
Etkinlikte sohbet ettiğimiz BAU Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel, vizyoner bir eğitim lideri olduğu kadar gerçek de bir Giresun âşığı.
Geçtiğimiz yıl kurdukları gastronomi bölümü ile de Türkiye’nin yöresel mutfaklarını dünyaya tanıtmayı, ekolojik tarım ve tarımda inovasyonu misyon edinmiş bir gastronomi tutkunu.
Enver Yücel’in bu amaçla Giresun’da kendi doğduğu köyde başlattığı girişimin ilk gününde BM temsilcileri ve şehrin yerel yönetim liderleriyle bir araya geldim.
Giresun’a has bitkilerle yerel ürünler üreten Bostan, Sekla, Ortaklar, Not Nut gibi lokal markaların genç girişimcileri ile tanıştım.
Herkes Giresun’un gastronomi alanındaki atılımlarından heyecan ve umut duymakta.
Hem yerel hem global
Organizatör Gökmen Sözen’in Antalya EXPO’da düzenlediği FSummit etkinliğinde Maça Kızı Otel’in kurucu ortağı Sahir Erozan ve otelin executive şefi Aret Sahakyan ile farklılaşma temasıyla düzenlenen oturumda bir araya geldik.
Benim gözümde, Bodrum’a ve dolayısıyla Türkiye sahillerine ilk kez dünya yıldızlarını getirmiş isim Atlantic Records’un kurucusu Grammy ödüllü prodüktör Ahmet Ertegün’dür.
Evinde birçok dünya yıldızını ağırlayan prodüktörün bu misyonunu günümüz Bodrum’unda sürdüren ve global misafir kitlesi yaratan da Maça Kızı Otel’dir.
Sahir Erozon, markanın globalleşme sırlarını şöyle anlattı:
“Kıymetli olan yerel değerlerden kopmadan global olabilmek. Yurtdışında hiçbir otel veya restoran açmadan, kendi yabancı popülasyonumuzu Türkiye’de yaratarak globalleşme örneği gösterdik. Yerellikle globalliği buluşturmak ve bunu sürdürülebilir kılmak en önemli değerlerdir.”
GARSON KÜLTÜRÜ
300 YILLIK GELENEK
Moda endüstrisindeki global çalışmalarıyla ses getiren Zeynep Kartal, Alexander McQueen ve Stella McCartney gibi moda tasarımcılarının geçmişte başkanlık yaptığı, İngiltere’nin ünlü at yarışı organizasyonu The Royal Ascot’un ilk Türk Moda Kurulu Başkanı seçildi.
Misafirlerin ilgi çekici şapka tasarımlarıyla birbiriyle yarıştığı etkinliğin Moda Kurulu Başkanı olmak İngiliz kültürü adına büyük önem taşıyor. Hem katılımcılara ilham vermek hem de İngiliz giyim geleneklerinin devam ettirilebilir olması için genç yeteneklerin atölye etkinlikleriyle desteklenmesinin amaçlandığı bu görev markalaşma, iletişim ve sürdürülebilirlik kavramlarını bünyesinde barındırıyor.
The Royal Ascot’ın önemi ise tarihinde gizli. Tam 300 yıldır İngiliz Kraliyet Ailesi’nin onuruna düzenlenen yarışlara her yıl kraliyet ailesi mensupları, İngiliz aristokratları ve Avrupa jet-set’inden önemli isimler katılıyor.
GİRİŞİMCİ RUH KAZANACAK
Geçişte Lady Gaga, Jessie J ve Bebe Rexha gibi ünlü isimleri giydiren Zeynep Kartal’ın bu yeni yurtdışı başarısı hakkında telefonda uzunca konuştuk.
DENGE FELSEFESİMeryem Uzerli’yle Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İGA Pass markasının ortak YouTube projesi “Love of Türkiye” kapsamında İstanbul Havalimanı’ndaki İGA Lounge’da bir araya geldik. Berlin’den gelir gelmez havalimanında çekimlere başlayan oyuncunun konuk olduğu YouTube programında kendisine Çırağan Palace Kempinski Otel Genel Müdürü Ralph Radtke eşlik etti.
Çekim arasında sohbet ettiğimiz güzel oyuncu annelik duygusunun dünyanın en kutsal hissiyatı olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “İkinci bebeğimi kucağıma aldığımda bir kez daha ailemi büyütmekle ne kadar doğru bir karar aldığımı anladım. Kadınların iş hayatında yükselmesi ve başarı sağlaması tabii ki çok mühim. Ama kariyer kesinlikle aile kurmaya ve aileyi büyütmeye engel olmamalı. Esas başarı kariyerle aile yönetimi arasında dengeyi kurabilmek.”
Psikolojik derinliği
olan karakter
Evde çocuklarıyla bizzat ilgilendiğini ve bakıcı tutmadığını belirten Meryem Uzerli, bir taraftan da yeni bir diziye hazırlanıyormuş.
Oyuncu, bir dijital platform için çekimlerine başlanacak dizinin görüşmeleri sebebiyle İstanbul’a geldiğini belirtti. Uzerli, yaz sonu itibariyle başlayacak setle beraber Türkiye’de daha çok vakit geçirecekmiş.
Oyuncu, bu yeni dizide psikolojik derinliği olan bir karakteri oynayacağını söyledi:
ÜÇ KUŞAK BİR ARADA
Geçen hafta 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün torunu, Vanguart saatlerinin sahibi Mehmet Korutürk’ün İtalyan moda markası Missoni’nin kurucuları şerefine Kanlıca’da verdiği davete katıldım.
Markanın kurucusu 90 yaşındaki Rosita Missoni ile kızı Angela Missoni ve torunu Francesco Maccapani Missoni’nin katıldığı davette Meryem Uzerli, Acun Ilıcalı, Muzaffer Yıldırım, Ömer Karacan, Ece Sükan gibi birçok Türk ünlü isim yanında NFL efsanesi Joe Montana’nın oğlu Nicky Montana, futbolcu Roman Neustadter ve Dubaili fenomen Rania Fawaz da yer alıyordu.
Mehmet Korutürk
Havuz başında gerçekleşen gecede sohbet ettiğimiz Missoni markasının üçüncü kuşak temsilcisi Francesco Maccapani Missoni pandemi döneminde ürettiği sanat eserlerini Türkiye’ye getirerek Four Seasons Bosphorus Otel’de pop-up bir sergi gerçekleştirdiğini anlattı.
GASTRO KÖY
BTA CEO’su Sadettin Cesur ile bir araya geldiğimiz “Tadında Anadolu” isimli yeme-içme alanı bir gastro köy gibi projelendirilmiş.
İstanbul Havalimanı dış hatlar terminalindeki bu bin 700 m2’lik mekan Safranbolu evlerini andıran servis alanları, asırlık zeytin ağacı, nostaljik çeşmesi ve açık hava müzesiyle binbir milletten insanın gelip geçtiği bir köy meydanı gibi tasarlanmış.
Bir TAV iştiraki olan BTA’nın Anadolu mutfağını dünyayla buluşturduğu prestijli bir nokta olmuş. Ocakbaşı formatından fine-dining konseptteki sunumlara kadar her kültürden beklentiyi karşılayacak bir yelpaze oluşturulmuş.
BTA’nın havalimanında 4 bin 500 m2’lik bir alanda işlettiği yeme-içme markaları arasında yer alan Cakes&Bakes ise, 3 Michelin yıldızlı şef Guy Martin ile işbirliği yapılarak Paris Orly havalimanında da açılmış.
TÜRKİYE ÖĞRETECEK
Farklılık teması
Antalya, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla 23-24 Haziran’da düzenlenecek 1. Uluslararası Turizm Gastronomisi ve Ağırlama Zirvesi FSUMMIT’e ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
Türkiye’nin gastronomik değerlerini tanıtmak amacıyla düzenlenen FSUMMIT; otel ve restoran profesyonelleri, yatırımcılar, gastronomi ve turizm profesyonelleri ile yerel ve uluslararası şefleri bir araya getirecek.
Etkinliği organize eden Sözen Organizasyon Genel Müdürü Gökmen Sözen ile yaptığım sohbette, zirvenin temasının ‘Ağırlamada Farklılaşma’ olduğunu öğrendim.
Dünya Seyahat Turizmi Konseyi CEO’su Gloria Guevara başta olmak üzere etkinliğe birçok yerli ve yabancı ismin katılacağını belirten Sözen şöyle dedi:
“Turizm gastronomisi ve ağırlama sektöründe pandemi sonrası yeni normal düzeni, dünyadaki trendleri, sürdürülebilirlik, yatırım planları gibi pek çok konuyu ele alacağız.
Tüm bu konuları pandemi odağında bambaşka bir bakış açısıyla değerlendireceğiz.”