Paylaş
- Abi, Acun ve Şeyma Subaşı boşanmasına niye girmiyorsun, çekindiğin bir konu mu var?
- Masal bitti, bir şey yazmadın?
- Yaz da bir okuyalım Anlatanadam şu boşanma konusunu!
- Bu mevzuya neden girmedin aga? Acun’u kayırıyorsan bilelim!
Kimin, nesini kayırayım arkadaşlar?
İlla her ilişki Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun mu olmak zorunda?
Ayrıca bakarsan, o efsanevi aşk ilişkileri de tam zamanlı mutluluk içermiyor!
Acun’a; gençliğinden beri gösterdiği çabasından ve hayattaki çabalarının karşılığını almasından, daha da önemlisi bu karşılığı birlikte çalıştığı insanlarla paylaşmasından dolayı, bir ince saygı duyuyorum.
Benimki bu seviyede.
Acun’la ne çalıştım, ne de çalışmayı düşünüyorum. Adam işini yapıyor, kazanıyor. Helal olsun!
Bendeki ‘Acun’ karşılığı budur.
Şeyma Subaşı desen; Acun abinin eşi, bir sosyal medya fenomeni. Bende başka bir karşılığı yok.
Bir trend setter, bir influencer olarak – ne diyorsun kardeş diyorsanız haklısınız – yani akımları belirleyen, insanları kendi eğilimlerine yönlendiren, satışları gazlayan bir ünlü olarak; sosyal medyada biraz takip etmişliğim var.
Hakkında olumsuz bir düşüncem oluşmadı hiç, bu kadar...
Dolayısı ile bu evliliğin arkasından bir yorum yapmayı doğru bulmuyorum.
Aslında tam olarak şöyle, herhangi bir evliliğin arkasından konuşmayı yanlış buluyorum...
Her ilişki, her evlilik; kendi içinde kimseyi ilgilendirmeyen, başka kimsenin algılayamayacağı dinamikleri olan, o ilişkinin içinde olanlar hariç kimsenin tam olarak yargılayamayacağı bin bir türlü değişken içerir.
Senin ‘Deli misin, saçmalama!’ diyebileceğin küçücük bir olumsuz detay; o ilişkide, ilişkiyi bitiren bir sebep olabilir.
‘Her şeyi düşündün mü tam olarak? Bunca şeyi terk ediyorsun!’ diye yorumladığın ve sana anlamsız gelen bir konu, o bahsi geçen ilişkideki ‘Son damla’ haline gelmiştir belki.
Koskoca insanlar düşünmezler mi?
Bir ilişki var, bir aile var ortada; daha da önemlisi aşkın ve ilişkinin meyvesi bir çocuk var...
Bize ne demek düşer?
Biz bundan sonrasına bakalım.
Acun zaten Acun. Hakkıyla milyonlarca dolar kazandı gözümüzün önünde, nasıl bir enerjiyse bu; hala evimizin çocuğu, bizden biri. Öyle bir duruşu var ki, sanki ikimizin de borcu, harcı aynı.
Bir göz odada otursak ve ben anlatsam ona ve o da bana anlatsa, onun derdi benimkini yer!
Nasıl yapıyorsa artık? Her gün giydiği siyah tişörtünden midir, yazları gördüğümüz ayağındaki parmak arası terliğinden mi; özel uçağını, kanalını, sürat teknelerini işin içine katamıyorsun. Çünkü dünya çapında zengin biri gibi değil adam, senin benim gibi!
Nasıl başarıyorsa, helal...
Bu topraklarda, kıskanılmadan yaşamak zordur çünkü.
Kimse kusura bakmasın, Şeyma Subaşı da artık bir markadır. O bir moda, sosyal medya, gece hayatı ve ilişkiler ikonudur.
Sosyal medyada boşanma haberleri sonrası paylaşılan ve Acun’un Şeyma ile geçmişte yarıştığı, tarihi ‘Var mısın, yok musun?’ videolarının bir hükmü yok artık. Bırakın bu işlerin peşini...
Bir defa, Şeyma Subaşı kesinlikle dünyanın en özgüvenli insanlarının jenerasyonundan geliyor.
Doksanlılar!
Artık ‘Acun’un eski eşi’ unvanını kullanmaya ihtiyacı yok, yaşanan yaşandı...
Bu neslin bir özelliği var; kimseyi takmıyorlar, özgüven patlaması içindeler, istedikleri her şeye ulaşabileceklerini düşünüyorlar, süper şımarık hayatlarını paylaşmaktan çekinmiyorlar ve en önemlisi, nazardan hiç korkmuyorlar.
Paylaştıkça paylaşıyorlar!
Zaten bugünün olayı şu; sosyal medyada ne kadar güncelsen, ne kadar varsan, ne kadar ulaşılmazsan, o kadar ünlüsün!
Şeyma Subaşı, bu anlamda sosyal medyanın genel müdürü gibi zaten...
Artık bundan sonra kafe zinciri mi kurar, Youtube kanalı açıp milyonlarca takipçiye mi ulaşır, yeni bir sebze karışımı mı piyasaya sürer, yoga stüdyosu işine mi girer, seyahat acentesine mi ortak olur?
Bilemem ama kesinlikle hepsi tutar!
Şeyma Subaşı bir markadır, bundan sonra herkes tereddütsüz bu markayı satın alır.
Ne yazayım, ne istiyorsunuz? Bilmiyorum...
İlişkiler, içinde bulunan insanları ilgilendirir.
Bu bahsi geçen ilişkideki insanlar ayrılmış da olsalar, ışıltılı hayatlarına devam ediyor. Bizler sadece uzaktan ve çekirdek çitleyerek takip ediyoruz.
Geçen bir takipçim şunu yazmış özelden, ‘Abi en çok gıcık olduğum da, aylık şu kadar nafaka!’
Ona da şöyle yazdım cevaben özelden,
‘Hocam sana ne, bize ne? Sen bu ay ev kiranı ödedin mi zamanında? Bana onu söyle...’
Biz fakirin dilinde hep!
İki ünlüye de, yeni hayatlarında mutluluklar ve özellikle bundan sonraki medya işlerinde hayırlı kazançlar diliyorum.
Buradan görünen ve benim söyleyeceğim sadece budur!
Not: Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş