Paylaş
Geçkinler bilir, Demirel için ‘altı kere gitti, yedi kere geldi’ derlerdi.
Gözümüzün önünde bir dünya rekoru kırılıyor ve ‘Guinness Rekorlar Kitabı’na giriliyor!
Bilinen evrende, hangi sekiz seçim kaybeden lider koltuğunda kalabilir?
*
O paralel evrenin adı, Türkiye’dir dostlar...
*
Anlayamıyorum...
Pasifist, barışçıl, eğitimli, efendi, insan gibi insan, halkçı, demokrat ve bizden biri Kılıçdaroğlu; söz konusu parti içi mücadele olunca nasıl ‘benci - tek adamcı’ oluyor?
Denizlerin en sempatik, en şeker balığı ‘Nemo’ gibi hissettirirken kendini bize; nasıl bir anda parti içinde ‘büyük beyaz köpekbalığı’na dönüşebiliyor?
*
Geçen günlerde gerçekleşen kurultaydan mı bahsediyorum sandınız?
Ne alakası var?
*
Ben kurultay nedir bilmem ki? Siz biliyor musunuz Allah aşkına?
Bir partinin kurultayı nedir?
Hanginiz bir partinin ‘delege’lerini seçtiniz?
Bizzat delege ya da bir delegenin tanıdığı – akrabası değilseniz, hiç delege gördünüz mü?
*
Sevdiğiniz, seçtiğiniz, tercih ettiğiniz partinin delegeleri kimlerden oluşur? Bu isimleri biz mi seçtik?
Ne zaman yahu?
Bir şekilde seçtiysek, isimleri nedir?
Bir partiyi temsil eden lideri seçen delegelerse eğer, seçmen olarak buna katkımız ne kadardır?
Bilen var mı?
Mevzuya hiç hakim olmayanlara not: Bir parti liderini partinin delegeleri seçiyor.
Delege kelimesini cümle içinde kullanmak gerekirse: Bugün bir delege gördüm, oy at delege oy at.
Politik bilgim bu kadar, kusura bakmayın.
*
Beni ilgilendiren, Kılıçdaroğlu istemezse CHP’de kuş uçmuyor ama CHP benim gönlümden uçuyor artık...
*
Bir konsept olarak CHP; her türlü rengin tek renge dönüştürülmeye çalışıldığı, demokrasinin tartışıldığı, özgürlüklerin sınandığı, ‘Atatürkçüyüm’ demekten çekinildiği, fesli – kukuletalı tipitoşların televizyonlarda fink attığı, ’Ben Türk’üm, doğruyum ve kesinlikle çalışkanım!’ demenin sorgulanabildiği bir dönemde; Atatürkçülüğü radikal bir düşünceymiş gibi sahiplenmiş ama bu evrensel felsefeyi kendi toplumuna yayamamıştır.
*
Zaman ve şartlar değişince; Atatürk gibi bir liderin kıymetini anlamayan bir Allah’ın kulunun kalmadığı memlekette, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’u tecrübe eden, anti-emperyalizmi kılcal damarlarında hisseden bir millette, Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin bile sonunda keşfettiği bir devlette; özünden gelen Atatürkçülüğü sahiplenememiş olması bile CHP için büyük bir kayıptır...
*
Bir insan olarak sonsuz saygı duysam da; Kılıçdaroğlu benim için Ankara’dan İstanbul’a yayan yürüyen ve ‘Adalet Yürüyüşü’nü memleketin gündemine düşürmüş biri değildir artık.
Tam aksine koltuğuna rahatça yaslanmış, partisinin iç meselelerine odaklanmış; kazanmak için değil, var olmak için planlar yapan bir lokal yöneticidir.
*
Bir parti başkanı, partisine oy verenleri nasıl çaresiz bırakır?
Bir tepki koymak için, en yakın seçimde her hangi başka partiye oy verip; Allah’ın emri, standart %25’i düşürmeye ve göstere göstere ‘hissettirmeye’ mi çalışmalıyız?
*
Yerine kim gelir, kimin nesidir, ne yapar, bilemem...
Sorum şu: Sizce, bir değişim için CHP kaç seçim daha kaybetmelidir?
*
Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş