Onbuçuk numara!

LİGİN ilk yarısı bitiminde bir medya kuruluşu anket sorusu olarak sormuştu, “Ligin karmasını yapar mısınız” diye. “10 kişi sayarım, sol açığa da Mustafa Denizli’yi koyarım” dedim.

Çünkü Denizli olmasa Beşiktaş’ın şampiyonluk yarışının içinde bulunması zordu. Son düzlükte onun zekası ve cesareti de ligin sonucunu etkileyecekti. Takımda bu futbol zekasına sahip belki iki oyuncu vardı. Yusuf ve Tabata. Yusuf fiziken yorgun. Tabata maddi olarak doyuma ulaşmış gibi yaşıyor galiba. Denizli, “onbuçuk numara” derken Alexvari bir oyuncudan bahsediyordu. Kendi zekasına yakın ama Alex’ten süratli.
Fenerbahçe ise en büyük stada sahip takım şu an. En fazla gişe geliri onda. En fazla ürün satışı onda. Yani onikinci adamdan ençok yararlanan takım onlar.

Silahını rakibin kullanırsa

Kadıköy’de sahaya çoğu kez onbir değil, oniki kişi çıkıyorlar. Sözün kısası dün akşam herkesin odaklandığı maç aslında 11’e 11 değil, 11-1’le 11+1’in maçı oldu. Niye 11-1 dedim Beşiktaş’a. Çünkü Kayserispor’la Fenerbahçe’yi aynı kefeye koyduğu için Mustafa Denizli’ye bir eksi verdim.
Zaten beyni olmayan bir takımı, iyice savunmaya çekerek rakibi rahatlattığı için. Fenerbahçe’nin güçlü yanı orta sahası. Ama zayıf yanı savunması. Hani o son haftaların formda savunması var ya o yanı. Gideceksin hızlı ataklarla üstüne, Kasımpaşa’nın, İstanbul BŞB’nin, Bursa’nın yaptığı gibi. Alex’i topla buluşturmayacaksın, geriye gelip top almasını sağlacaksın. Bütün bunları yapmayıp en büyük silahın olması gereken takım presini rakibinden yersen şapka tersine döner. Kayseri’de 9 savunmacıyla sahaya çıkıp 2.dakikada gol atarsın, Kadıköy’de 9 savunmacıyla çıkıp 2.dakikada gol yersin. Onbir metreden penaltıyı da atamazsan şampiyonluğa da havlu atarsın.

Santrayla mesaj

SANTRA. Tekrar seyredin Alex’in topu nereye attığına santrada. Güiza, Alex’e veriyor o korner bayrağına yakın bir noktaya doğru taca atıyor. Yani bir mesaj veriyor rakibine Alex’in kaptanlığında Fenerbahçe. “İşiniz zor, istekliyiz ve takım olarak pres yapacağız.” Alex’in golüne dikkat edin. Bir tarz golü. Bir çalışma golü. Rakibi umursamadan, kaleciye bakmadan vuruş tekniği. Hani Azizsilin diyorlardı ya. Futbolcular 8 haftadır neden daha derli toplu. Yoksa “Kocaman” bir Azizsilin mi yedi bazıları! Samandıra’daki çekişme yerini, çifte kupa planlarına mı bıraktı acaba?

Penaltıydı, vermeliydi

MAÇ bitimi şovu önceden hazırlanmıştı. Planlanmıştı. Şampiyonluk töreni gibiydi. Ama Volkan’ın kurtarışı daha da planlıydı. Volkan, Bobo’nun penaltılarını çalışıyordu. Çalışmasının karşılığını en önemli anda aldı. Bir uzanışla, bir dokunuşla Rüştü mü, Volkan mı tartışmasını noktalandırdı. Ve hakem. Çok konuşmaya gerek yok. Yapılması gerekenleri yaptı, hata da yaptı. Lugano’nun elle topu kesişi de penaltıydı, onu da vermeliydi.
Yazarın Tüm Yazıları