Göztepe: Büyükler kazandıkları kupalarla, küçükler ise büyüklere karşı kazandıkları maçlarla övünür.
MAYIS ayında Wembley’de Şampiyonlar Ligi finali seyrettim, sezon içinde birbirinden zorlu derbilerdeydim, Viyana’da 10 bin Türk’ün desteklediği Milli Takım’la beraberdim.. Geçen hafta üç Süper Lig maçı için yollara düştüm.. Önceki gece de Gaziantep’teydim. Ama ne yalan söyleyeyim, dünya turu yapmış olsam bile dünkü maçı, futbol ateşini, İzmir’in ruhunu, 7 yıl sonra gelen büyük rövanşı kaçırsam üzülürdüm. Adil Demirçubuk, “Maça gider misin?” diye sorduğunda tereddüt bile etmedim. Göztepe’ye biraz daha meyilli bir futbolseverim ama kendimi olabildiğince tarafsız hazırladım derbiye. Beni havaalanından alıp Hürriyet binasına getiren aracın şoförü Göztepeli çıktı, gazeteden stada götüren ise Karşıyaka taraftarı. Maça gitmeye pek vakit bulamıyorlarmış. Yine de aynı kurumda; yan yana çalışan iki arkadaş.
STADA yaklaştığımda Göztepe taraftarının futbola açlığına şahit oldum. Kızlı, erkekli, kadınlı, çocuklu bilet kuyrukları vardı. Fotomuhabiri arkadaşım Oğuzhan’la hemen yanlarına gittik bir grubun.
- Neden bu öfke, niye Karşıyaka maçları böyle gergin?
Son derece şık ve iyi giyimli iki taraftar yanıt verdi:
- Aslında daha yaşlı taraftarlar arasında dostluk var. Ama amigolar istiyor bu gerilimi... Alkol ve bağımlılık yapan bazı maddeleri kullanan taraftar grupları birbirine giriyor. O kavgalar olmasa ortada sorun yok, rekabet var.
Göztepe yazısına dokunulamaz
BUCA’da oturuyorlarmış, “Bizim apartman en az 4 kez boyandı. Ama kapının hemen yanındaki, ‘Sarı kırmızı Göztepe’ yazısına kimse dokunmadı, yıllardır duruyor” diyorlar. “Başka takım tutuyorlar mı” diye merak ediyorum. Gruptaki iki kişi koyu Galatasaraylı. Öndeki arkaşlarını gösteriyorlar:
Yetmedi, Mehmet sakatlandı.. Bir penaltısı verilmedi ve gol geldi.. O anlarda maça damgasını vuran iki unsur ortaya çıktı.. Çok çalışmanın karşılığı olarak çok güzel bir atak geliştirdi Fenerbahçe.. Ziegler’in topsuz koşu sonrası yaptığı orta ve gelen gol.. Bir de evsahibi penaltı kazanmalıydı o anlarda.. Hakem onu da vermedi..
İkinci devrenin başında Tolunay Kafkas.. F.Bahçe savunmasını en çok zorlayan isimler Wagner ve Olcan’ı çıkardı.. Olcan’ın sakatlığı varsa neden devre arası çıkmadı, diye düşündüm açıkçası.. O dakikadan sonra Gaziantepspor ofansif anlamda hiçbir direnç gösteremedi.. İleride top tutan adam olmayınca F.Bahçe ikinci hatta üçüncü toplara sahip oldu..
Kaptan büyük oynuyor
Ziegler’e ayrı bir parantez açmak gerek.. Üç golün de içinde o vardı.. Topsuz oyunu müthiş oynuyor.. Defansı kuvvetli, oyun disiplini dört dörtlük.. Bienvenu kapalı kutuydu.. Ordu karşısında etkili oyuncu olduğunu göstermişti.. Dün Niang’ı aratmayacağını, hatta savunma ve hava hakimiyeti açısından Emenike’yi bile gölgeleyeceğini gösterdi.. İkisi de büyük kazanç..
Başlığa onu çıktım.. Geçen sezonun ikinci yarısından itibaren “büyük” oynuyor kaptan.. Sadece golleri, asistleriyle değil, sahadaki duruşuyla, isyanıyla, müdelesiyle, faul yapışıyla, kart görüşüyle arkadaşlarını ayakta tutuyor kaptan.. Açıkçası onu eleştirmek için bekleyenlerdenim..
Ama o böyle oynadıkça alkışlamaktan da yorulacağım.. Alex’i, yeni transferleri, kalanları, morali bozukları bu hale getirdiği, birçok maçı dün gece olduğu gibi geriden gelip kazanmayı Fenerbahçe Futbol Takımı için bir alışkanlık haline getiren Aykut Kocaman’ı da kutlamak gerek..
Sadece golleri, asistleriyle değil, sahadaki duruşuyla, isyanıyla, müdelesiyle, faul yapışıyla, kart görüşüyle arkadaşlarını ayakta tutuyor kaptan..
Eskişehir’de kaybetmenin moral bozukluğu, bir İsrail takımıyla çok kritik dönemde karşılaşmanın gerginliği de cabası..
İsrail futbolunun son yıllardaki gelişimini düşündüğümde zorlu bir maç bekliyordum açıkçası.. Ama aradaki kalite farkını çok iyi kullandı Beşiktaş.. Akıllı oynadı, savunmasını çok öne çıkarmadan iki fırsat yakaladı ve istediğini aldı.. İkinci yarıda yediği gole rağmen kazanma isteğini hep canlı tuttu..
İki asistle damgasını vurdu
Bu galibiyet Beşiktaş’a moral ve çok önemli 3 puan getirdi.. Yine de sıkıntıların tamamen ortadan kalktığı söylenemez.. Savunmanın arkasına atılan toplarda rakibe çok fazla fırsat verdi siyah beyazlı ekip.. Egemen kaptırdığı toplar sonrası Quaresma’yı sık sık uyardı.. Portekizli yıldız bu uyarılardan sonra rakibin içinden geçme düşüncesinden sıyrıldı biraz olsun, iki harika asist yaparak maça damgasını vurdu..
Orta saha hücum yönünden kusursuza yakın oynadı.. Fernandes, Necip, Aurelio üçlüsü pas trafiği olarak da sonuca etki açısından da çok verimliydi..
Sabırlı oynamak zorunda
Maçı çözen adam Almeida’nın etkili bölgede pas aldığı zaman ne kadar tehlikeli bir isim olduğunu gördük dün gece.. Rakip savunmanın ileri çıkışlarını cezalandıran koşularıyla maça damgasını vurdu Portekizli..
İlk haftanın ilginç yönü gollerde pası verenlerin öne çıkmasıydı.Galatasaray ve Beşiktaş ilk haftayı puansız kaparken; Trabzonspor son dakikalarda gelen golle iki puan kaybetti.
UZUN tartışmaların, soruşturmaların ve sıkıntıların ardından nihayet Süper Lig’e kavuştuk.. İlk haftanın en büyük özelliği şampiyonluk adaylarının şok puan kayıplarıydı kuşkusuz.. Galatasaray ve Beşiktaş ilk haftayı puansız kaparken; Trabzonspor 10 kişi kalan rakibi karşısında son dakikalarda gelen golle iki puan kaybetti. Bursaspor net bir skorla ilk haftayı geçerken Fenerbahçe iyi oynamamasına karşın tecrübesiyle sahadan galip ayrıldı.. Ligimizin yenileri Samsunspor, Orduspor ve Mersin İdmanyurdu iyi futbollarıyla dikkat çektiler..
İlk haftanın bir başka ilginç yönü atılan gollerde pası veren isimlerin öne çıkmasıydı... Trabzonspor’un genç Polonyalısı Adrian harika hareketlerle getirdiği topta Burak’ı golle buluşturdu..
Ustalar paslarıyla takdir topladı
Fenerbahçe’nin usta golcüsü Semih kaleciyle karşı karşıya olmasına karşın Cristian’ın boş kaleye vuruş yapmasını sağladı..
Eskişehir’de Batuhan’ın attığı golde Serdar’ın yerdeki çabası ve son andaki asisti görülmeye değerdi.. İsmail Köybaşı da İngiliz solbekleri andıran bir bindirmeyle Kamara’dan topu çaldı ve Almeida’yı topla içeri soktu.. İlk haftanın en iyisi olarak öne çıkan Fink, Gençlerbirliği karşısında takımının üç golünde de vardı. İlk iki golde harika paslar verdi.. Üçüncüde uzun oynadığı top rakip savunmayı karıştırdı.. Ali Tandoğan, Batalla gibi ustalar da atılan goller de asistleriyle alkış topladılar..
Bursaspor, Kayserispor’u 3-0’lık skorla geçerken; gol pozisyonları maçtaki farkı yaratan unsurdu. 8 gol pozisyonuna giren Timsahlar, bunların 3 tanesinde kaleciyi geçti. Kayseri ise, sadece 2 gol pozisyonu bulabildi.
Dışarıdaki taraftarların tezahüratları bambaşka bir ortam yaratıyordu futbolcular için..
Sürprizlerle başlayan ilk haftada bir sürprize daha olanak vermemek için dikkatli oynadı Fenerbahçe 90 dakikayı.. Rakibin hızlı kontralarında biraz da şansı yardım etti.. Ve Aykut Kocaman’ın takıma öğrettiği topa sahip olma ve sakin kalma olgusu meyvesini verdi.. Mehmet Topuz, Semih, Cristian üçgeni golü getirdi.. Fenerbahçe puan kaybetmeme ve gol yememe alışkanlığı kazandığı Kadıköy’de diri ve iştahlı bir takımla oynadı.. Semih’le, Alex’le, Caner’le ikinci gole de yaklaştı.. Gol ararken beraberlik golünü de kalesinde görebilirdi.. Aykut Kocaman’ın Mehmet Topuz, Selçuk, Cristian üçlüsünü yan yana kullanması orta sahada Fenerbahçe’yi ayakta tuttu.. Alex gol atmasa da sahanın en iyisi olarak öne çıktı..
Caner rahatlattı
Ve yeniler.. Ziegler kuvvetli, çabuk ve takım oyunu oynayan bir kanat.. Andre gibi topla içeri girip adam eksiltmeyi denemiyor.. Ama Andre gibi gereksiz top kayıpları da yapmıyor.. Uyum devresini atlatınca hücumda daha etkili ataklar geliştirecektir.. Bienvenu kendi tarzına uygun bir bölümde oyuna girdi.. Etkili toplar alamadı.. Ama rakibin sertliğinde yılmayan ve sürekli zorlayan oyun stiliyle dikkat çekti..
Oyuna en çok katkı yapan isim ise Caner’di.. O girene kadar Orduspor daha cesur oynuyordu.. Caner’in adam eksiltmeleri, kanat bindirmeleri Kocaman’ı rahatlattı, Fenerbahçe’yi rakip alana taşıdı.. Sezona kayıpsız başlamak önemliydi F.Bahçe için.. Emre, Gökhan, Serdar, Orhan döndüğünde, yeniler takıma alıştığında; en önemlisi F.Bahçe taraftarıyla buluştuğunda daha güçlenecek.. Her şeyden öte geçen sezonki serisini devam ettiren bu oyuncuların en azından saygıyı hak ettini kabul etmek gerek..
Ziegler kuvvetli, çabuk ve takım oyunu oynayan bir kanat. Uyum devresini atlatınca hücumda daha etkili ataklar geliştirecektir..
Futbolda sorumluluklar daha çok dağılmıştır.. Tüm yükün bir oyuncunun üzerine binmesini istemez hiçbir teknik adam.. Özel yeteneklere sahip, oyun kurucular gollerini atıp, asistlerini yaparsa eğer herkesin işini kolaylaştırır, rakibi teslim alır.. Tıpkı Batalla’nın yaptığı gibi..
2 yıl önceki şampiyonlukta büyük rol oynayan Arjantinli dün ilk golün pasını verdi, ikinci goldeki frikiği kazandırdı.. Harika hareketlerle de üçüncü golü kendi attı..
Gole kadar başka bir maç izledik Bursa’da.. Ertuğrul Sağlam tedirgin, Şota daha rahattı.. Cangele’nin sakatlanması, Ozan’ın şans golü bir anda dengeleri değiştirdi.. Maçın geri kalanında bir başka yabancı çıktı sahneye.. Fransa Ümit Milli Takım kaptanı N’Diaye inanılmaz bir güç gösterisi sundu bizlere.. Tüm ikili mücadeleleri kazanırken seyirciyi ateşledi, orta sahayı ayakta tuttu..
Yeni bir anlayışVe Ertuğrul Sağlam.. Türk futboluna yeni bir anlayış kazandırdı genç çalıştırıcı.. Bazen izleyeni sıkan, bazen seyirciyi tedirgin eden ama çoğu zaman sahadan başı dik ayrılmayı sağlayan bir anlayış.. Sabrın temellerini attı Bursa’da.. Takım olarak topun arkasına geçmeyi öğretti öğrencilerine ve sabırlı bir şekilde savunma yapmayı istedi onlardan.. Sonuç ortada.. Kayserispor gibi hedefleri büyük olar eski takımını net bir skorla devirerek başladı yeni sezona.. Akıl, güç ve sabır birleşince skor da farklı oldu Bursa’da..
Ertuğrul Sağlam, sabrın temellerini attı Bursa’da. Sonuç ortada. Kayserispor gibi hedefleri büyük olar eski takımını net bir skorla devirerek başladı yeni sezona.
İki gol var ilk yarıda.. İkisi de bariz hatalardan kaynaklanmış.. Birinde savunmadan seken top kaleciyi yanıltıyor.. Diğerinde futbolu basit oynamayı başaramayanların tutunamadığı bir ligden (İskoçya-İngiltere) gelen Kamara’nın hatası golü getirmiş.. Evsahibi çok daha akıllı, organize ve gole yönelik oynuyor.. Daha net fırsatlar üretiyor.. Beşiktaş çok top kaybı yapıyor.. Simao da yok ortada Quaresma da.. Özel hayatındaki düzensizlik nedeniyle kadroya alınmayan Guti’nin yokluğu tüm saha içi organizasyonunu etkilemiş Beşiktaş’ın.. Goldeki harika ortasıyla dikkat çeken İsmail istekli o kadar..
Kritik değişikliklerİkinci yarı oyun beraberliğe doğru odaklanmış gidiyor.. O anda kritik değişiklikler geliyor.. Mustafa’yı sahaya sürüp Veli’yi çıkartıyor Carvalhal.. Skibbe meslektaşı gibi yapmıyor.. Orta alan direncini kaybetmemek için sahanın iki iyisi, Mehmet Yıldız ve Erkan’ın yerine Batuhan ve Tello’yu alıyor.. Tello’nun başlattığı akın da maça damgasını vuruyor, taraftarın, “Batu gol, gol, gol” tezahüratını yanıtlıyor eski Beşiktaşlı.. Tello da, Erkan da eski Beşiktaşlı.. Geçen sezon olduğu gibi Eskişehir’in ligin en zor deplasmanlarından biri olacağını gösteriyorlar..
Çılgın SerdarMaçın en ilginç ismi Serdar.. Tam bir çılgın koşucu.. Savunmanın dikkatini bozan, yorulmak nedir bilmeyen bir oyuncu.. Ama son vuruş becerisi 10 üzerinden 2 ancak.. Skibbe’nin onu maç boyu sahada tutma ısrarını boşa çıkarmıyor.. Yerde bile mücadelesini bırakmıyor, belki de haftanın golünün asistini yapıyor.. Kendi ilginç oyun stiline yakışan şekilde..Batuhan’ın vuruşu ağlara giderken hemen önümüzdeki Skibbe çılgına dönüyor.. Kamara’nın büyük hatasında kulübeye tekmeler savuran ve soyunma odasına giderken yüksek sesle öfkesini dile getiren Alman çalıştırıcı golün ardından büyük yetenek Alper’i alıyor oyundan.. Top ağlara gittiğinde Carvahal da Halil Ünal da aynı şeyi yapıp, su içiyorlar.. Yıldırım Demirören elbette çok üzgün.. Ama soğukkanlı.. Bitiş düdüğüyle birlikte rakip başkanın omuzlarına dokunarak kutluyor..
Futbolu basit oynamayı başaramayanların tutunamadığı bir ligden gelen Kamara’nın hatası golü getirdi.
Baktım, hemen önümdeki koltukta Mesut Yılmaz oturuyor.. 16 dakikalık yolculuk boyunca futboldan ve G.Saray’dan konuştu eski başbakan..
Rüştü yoktu.. Tuncay, Nihat, Emre Aşık, Aurelio da yoktu o sihirli geceden.. Viyana’da attığı şutla bütün dünyadaki Türkleri sokağa döken Semih de evindeydi.. Emre, Gökhan, Selçuk İnan, Serdar gelemediler Viyana’ya.. Hamit sakattı.. Maçın başlamasına 5 dakika kala tweeter’dan arkadaşlarına başarı dileyen Nuri de öyle.. Bütün bu eksiklere, sakatlara karşın baktım ülkenin nabzına maç öncesi.. Herkes Avusturya’yı kolay takım sanıyor.. Oysa 6 gol yemeleri herkesi alarma geçirmiş.. Tribünler tıklım tıklım.. Bayraklar havalarda.. Maç öncesi Strauss’un bestesiyle inanılmaz bir şov yaptılar futbolcuları için..
Emre’nin yerine oynuyor Yekta.. G.Saray’daki geleceği belli değilken Milli Takım’ın ilk onbirinde oluşu çok eleştirildi.. İlk yarı biraz heyecanlı.. İkinci yarı sahanın en iyilerinden.. Hele topuğuyla düzelttiği topu Sabri’nin önüne bırakışı ve atağın sonucunda Burak’ın kafa vuruşunun direğe takılması.. Gol olsa artık rahatız..
Canın sağolsun Akıllı Bıdık
Ne yapacağımız son dakikaya kadar belli olmadı yine.. Yine penaltı atamadık.. Penaltı kadar kolay bir topu direğe gönderdi Arda.. Düşünce olarak henüz bir ülkenin starı olmaya hazır değil henüz.. Maçtan önce bazı fanatiklerin kulüpçülük yaptığını gördüm sanal ortamda.. Üzüldüm.. Daha önce Oğuz Çetin’i eleştiriyorlardı, Hiddink’i eleştiriyorlardı F.Bahçe’den çok oyncu aldığı için.. Bu kez bazı F.Bahçeliler gönül koymuş sahadaki takıma.. Oysa hangi hata yapılırsa yapılsın o takım ülkenin onurunu taşıyor.. O takımın arkasında durmayanın, bu toprakları sevdiği söylenebilir mi? Kulüpçülüğün bu boyuta geldiği bir ülkede büyük başarılar beklenebilir mi? Zor bir coğrafyamız var bizim.. Kökenleri farklı çok sayıda insan yaşıyor aynı bayrak altında.. O bayrak için gol atanın, penaltı kaçıranın, çağrılanın, çağrılmayanın, hak edenin, hak etmeyenin tartışması olur.. Ama maç başlayana kadar.. Maç başladıktan sonra “Bütün sular okyanusa akar” çünkü.. Sevinçten çıldırtırcasına bir gol atar Arda.. Bütün ülkenin sevinç gözyaşları olur.. Kahreden bir penaltı kaçırır.. Üzüntüden ağlatır bu kez..Canın sağolsun Akıllı Bıdık.. Bir yıl sonraki finallerde bir borcun olsun..
BEĞENDiM
Selçuk ve Yekta’nın ikinci yarıdaki başarılı oyununu..
BEĞENMEDiM