Altan Tanrıkulu

Uçak düştü

12 Ekim 2011
SANIRIM 22 yıl önce yine bir sonbahar günüydü.. Gelişim Spor’un Levent’teki binasında Hıncal Abi’nin fırçalarından birine maruz kalmıştık.. “Bana fırtınalardan bahsetmeyin.. Gemiyi limana getirebildiniz mi getiremediniz mi, ondan söz edin” diyordu. Hayat inişlerle, çıkışlarla dolu.. Futbol gibi.. Sevinçlerle hüzünlerle kolkola geçiyor yıllar. Gün geldi dünyaya kafa tuttuk, gün geldi küçük denizlerde bile alabora olduk..

Letonya’ya elendik, Malta’yı yenemedik, Azerbaycan’a mağlup olduk.. Ve dün geceye geldik.. Yine bir milli maç, yine özgüveni eksik görüntü veren ve organize olamayan bir takım.. Golümüzü attık, istediğimizi aldık.. Ama yine işçilerden çok, kralların olduğu bir takım görüntüsündeydik. Çabuk ve hatasız oynayamadık.. Bir savunma hatasını iyi değerlendirip, ülkenin en formda forvetinin kişisel becerisiyle kazandık.. Ama ne oldu? Gemi limana geldi.. İstediğimizi şimdilik aldık.. Play-off’u da geçersek gemi bir sonraki limana yanaşmış olacak. Finaller artık uzak değil..

Hiddink bizi anlamalı

Dün Azeri gazetecilerle bir dostluk maçı yaptık.. Ardından yemek yedik birlikte.. Orada yeni bir tabir öğrendim Azeri Türkçesi’yle ilgili.. Azeriler, “uçak indi” anlamında “uçak düştü” diyorlarmış.. Güldüm.. Her ülkenin, her dilin, her toplumun kendine has özellikleri var.. Hiddink’in de bu özellikleri görmesi gerek artık.. Aurelio’dan, Kazım’dan daha fazla yüreğini koyabilecek gençler var bu ülkede.. Bu ülkenin liginde en az 10 takım, A Milli Takım’dan daha fazla savaşarak oynuyor.. Kontratağa daha iyi çıkıyor.. Burası ne G.Kore, ne Avustralya ne de Hollanda.. Hiddink’le bulunduğumuz yerden daha ileri gitmemiz için onun kafasındakileri Milli Takım’a uygulatması doğru yol değil.. Onun bizi anlaması ve bu ülkenin gerçekleri doğrultusunda bir takım hazırlaması gerek.. Daha çok savaşan, daha az konuşan.. Daha çok pas yapan, daha az top kaybeden.. Daha az yorulan, daha çok yoran.. Bunu yaparsa kalsın Hiddink.. Kalabildiği yere kadar.. Çünkü gemi şimdilik ilk limana vardı.. Çünkü “uçak piste düştü”.
Yazının Devamını Oku

8 harfli sır

8 Ekim 2011
FİNALLERE gitmeyi, ikinci olmayı, maçı kazanmayı unutun..

Sonucu önemsemeyin.. Sadece ilk yarıdaki futbolun bir analizini yapmaya çalışın..Rakip kalede 4 net fırsat yakalayan biziz.. Tek akında kalemizde golü bulan Almanlar.. Oyunda istediğini yapamayan, savunmada aksayan, 20.dakikada üç oyuncusunu birden ısınmaya yollayan Almanlar, Hamit’le, Selçuk’la, Burak’la, Arda’yla rakip kaleyi bunaltan biziz..
Bu analizi yaptıktan sonra devre arasında oyuncu değiştirir misiniz siz olsanız? Bunu yapsanız bile takımın beyni Selçuk mu olur çıkartacağınız oyuncu? Skorda geri düşmenize aldanıp yaptığınız bu hamleyle koca bir  ikinci yarının hakimiyetini rakibe vermenin anlamı nedir?
Futbol bumerang gibidir.. Hamlelerinizi yaparken yüreğinizi, beyninizi koyarsınız ortaya.. Futbolcu bunun farkındadır.. Korktuğunuzu anlar bazen.. Bazen korkusuzluğunuzdan etkilenir.. Bazen de taktik açıdan büyük  hata yaptığınızı anlayıp oyundan düşer.. Takımın yıldızı yorulur, kötü oynamaya başlar.. Onu çıkartma cesaretini gösterirsiniz ayağa kalkar.. Bir bumerang gibi döner oyuna.. Asılır sonuna kadar..

Aragones tadını çıkarıyor

Almanya’yı yenmek çok önemli değil bizim için.. Önemli olan yenmeyi planlamak.. Planlı, programlı bir sistemle bir kez yenersek onları gerisi gelir.. Gelişigüzel futbolla sadece bir maç kazanıp kalırız..
Euro 2008’de Arena’nın yeri boş bir araziydi.. Şimdi Galatasaray’ın sahası.. O Galatsaray’ın teknik direktörü 3 yıl önce Milli Takım’ın başındaydı.. Milli Takım’ın çalıştırıcısı Hiddink, Rusya ile dördüncü oldu o turnuvada.. Şampiyon Aragones hayatının ödülünü kapıp Fenerbahçe’den  euro milyoneri olup ayrıldı, şimdi emekliliğnin tadını çıkarıyor..
Değişmeyen tek isim Löw.. İstikrar başka bir şey.. Bizim yabancı  olduğumuz, Almanlar’ın çok sevdiği bir olgu.. Sekiz harfin ötesinde..

Yazının Devamını Oku

Ohh be! anadolu varmış

5 Ekim 2011
Yolları üç büyüklerden geçen golcüler, fileleri havalandırmayı başardı

Burak, Gökhan, Necati, Nobre, Stancu, Mehmet Batdal ve Murat... Bu hafta 11 gole imza atan bu isimler İstanbul takımlarından Anadolu’ya gelip mutlulukla tanıştı.

GOLLÜ ve heyecanlı karşılaşmaların yer aldığı 5.haftayı geride bıraktık.. Haftanın kuşkusuz en önemli özelliği golcü futbolcuların sahneyi kimseye bırakmaması oldu..
Galatasaray’da Baros, ilk golünü atarken; geçen yılın kralı Alex, Kadıköy’de bu sezon ilk kez ağları havalandırdı. Webo, Eneramo, Grosicki, Turgay, Kazım, Stoch gibi forvetler gollerini atarken ilginç bir detay da gözlerden kaçmadı..
Geçtiğimiz yıllarda İstanbul’un üç büyüklerinde forma giyen Burak, Gökhan Ünal, Necati Ateş, Nobre, Stancu, Mehmet Batdal ve Murat Erdoğan bu hafta 29 golün 11’ine imza attılar.. Burak, çok zor rastlanan bir istatistikle 5 haftası geri kalan ligde bir maçta da cezalı olmasına karşın Trabzonspor’un 7 golünü de kaydeden isim oldu..

Attıkları gollerle takımlarını sırtlamayı sürdürüyorlar

Geçen sezon 33 resmi maçta 8 gole ulaşan Nobre, Mersin İdmanyurdu’nu taşımaya 2 golle devam etti. Galatasaray’ın uzun süre almak için peşinden koştuğu Necati Ateş de Sivasspor karşısında iki güzel golle alkışlandı.. Stancu, Mehmet Batdal ve Murat Erdoğan da geçtiğimiz yıllarda Galatasaray forması giyen ve bu hafta gol atan diğer isimlerdi.
Bursasporlu Stepanov, Ordusporlu Fatih Tekke ve Ömer Aysan da önceki yıllarda Trabzonspor’da şampiyonluğa oynayan ve bu hafta farklı takımlarda gol atan futbolculardı..

En güzeli Kazım’ın golü

Yazının Devamını Oku

İşin sırrı

2 Ekim 2011
PALERMO’ya karşı Uğur oynadı bir devre orada, bir gol attı.

Werder Bremen’e karşı Özer aynı kanatta golle tanıştı. Niang gitmeden iki kez ağları havalandırdı Nürnberg karşısında ve yine sol kanatta oynuyordu.
Lig başladı, önce Ziegler ardından Caner şov izledik. Dün de sahneye Stoch çıktı. Golü ve sol kanattaki etkili futboluyla maçı çözdü.
Fenerbahçe 104 yıllık bir camia. Aykut Kocaman 8 yıl forma giydiği ve dünyaca ünlü teknik adamlarla çalıştığı bu kulüpte yıldız oyuncuların nasıl sorun oluşturabileceğini ya da nasıl verimli hale gelebileceğini çok iyi çözmüş. Belki de bir yıllık sportif direktörlük işin sırrı.
Kötü bir ilk yarı. Rakibin kaçırdığı, daha doğrusu Volkan’ın kurtardığı net gol pozisyonu Fenerbahçe’yi ilk yarıda daha büyük sıkıntıya sokabilirdi. Ama toplam oyuncu kalitesinin bir bölümü sahaya yansıdığı zaman Fenerbahçe çok tehlikeli bir takım oluyor. 3-0’ı bulunca rahatlıyor ve konsantrasyonunu yitirince de rakibe çok fırsat veriyor.

Marka değeri meselesi

Alex halen aktif dinlenme döneminde. Derbi maçlarına doğru biraz daha rahatlayacaktır. Çünkü oyun sistemi tamamen onun üzerine kurulu ve tüm oyuncular kaptanın fazla yorulmaması, etkili alanda diri kalmasına uğraşıyorlar.
Abdullah Avcı’nın takımı oyunun son bölümünü Kayseri’deki kupa finali gibi harika oynadı. Enerjileri vardı ama rakibin isteği, oyuncu kalitesi daha fazlaydı.

Yazının Devamını Oku

Kimsenin garantisi yok

28 Eylül 2011
10 kişilik Manisa’nın F.Bahçe ve Trabzon’u çelmelemesi, G.Antep’in hala puansız olması, Bursa’nın 2 maçta 6 puan bırakması kimseyi şaşırtmadı.

Fatih Terim: “Play-off’a kalmak, birinci hedefimiz. Bu lig, çok değişik sonuçlara gebe.”

BU sezon uygulamaya başlanan Play-off sistemi için çok kritik 4 haftayı geride bıraktık...
Lig başlamadan favori ilan edilen takımların kolay görülen maçlarda puan kaybettiği, Manisaspor’un 10 kişi kaldığı iki maçta Fenerbahçe ve Trabzonspor’u çelmelediği, Gaziantepspor gibi çok güçlü bir takımın henüz puan alamadığı, Bursaspor’un son iki maçta 6 puan birden kaybettiği Süper Lig’de bir gerçek ortaya çıktı...
Ne ilk dört ne de ilk sekiz sıra için hiçbir takımın garantisi yok... Küme düşme hattı için adı geçen takımlardan sadece Ankaragücü yaşadığı krizi sahaya yansıtan takım olarak dikkatleri çekti ve 4 haftayı 1 puanla kapadı..

Haftalar ilerledikçe heyecan daha da yükselecek

Eskişehirspor maçı sonrası Fatih Terim’in, “Öncelikli hedefimiz Play-off’a kalmak. Bu lig, bu görüntüsüyle çok değişik sonuçlara gebe” sözleri heyecanın gittikçe yükseleceğinin işaretiydi..
4. haftada da futbol kalitesi üst düzey değildi. Ama mücadele, çekişme ve kazanma arzusu tavan yaptı.

Yazının Devamını Oku

Top rakipte ama...

26 Eylül 2011
KADIKÖY’den vapuru kaçırdım bu kez..

Metrobüsle 15 dakikada Zincirlikuyu’daydım.. İki kıtayı 15 dakikada geçtim ama aynı ilçedeki bir semtten diğerine gitmem yarım saati buldu.. Baktım “Beleştepe” tıklım tıklım.. Başörtülüsü, dekoltelisi çok sayıda kadın taraftar da var içlerinde.. Sevgilisini, eşini yanına alıp “maçın bir bölümünü” izlemeye gelen de.. Maça girmemişlerdi ama cep telefonlarıyla sahaya çıkan takımı görüntülemeyi ihmal etmiyorlardı..
İsmail, Simao, Sidnei, Egemen dışında Bursa’daki 11’den kimse yoktu dün.. Holosko altın kafa vuruşunun karşılığı olarak formayı kapmış, Ernst haftalar sonra “panzerliğe” soyunmuştu.. Ama maçın gidişatını belirleyen kritik bir hata oldu..Geçtiğimiz sezon Ali Sami Yen’deki son derbide Beşiktaş, G.Saray’ı yenip önemli bir engeli aşmıştı.. İlk gol maçın hemen ilk dakikalarında Ali Turan’ın Holosko’yu ceza alanının sol çarprazında düşürmesi sonucu penaltıdan gelmişti.. Ali Turan aynı yerde, aynı dakikalarda, aynı kontrolsüz hareketi yapıp Beşiktaş’ın öne geçmesine neden oldu.. Tek fark hareketi yaptığı oyuncunun Veli oluşuydu..

Penaltıyla coştular

Penaltı ev sahibini değil, ev sahibi taraftarını coşturdu.. Topu ayağa oynayan ve savunma arkasına iyi adam kaçıran Antalyaspor net fırsatlar yakaladı.. Ama Cenk ve Egemen’i aşmayı başaramadılar..
Yoğun maç programında statlara gidip maç seyretmek ve yazı yazmak bizim işimiz.. Ama bu tempo bizim bile başımızı döndürdü.. Açıkçası bu yoğunluk bir futbolsever için büyük zevk.. Kadrosu geniş, oynamayan oyuncularının sorun çıkarabileceği takımlar için de büyük fırsat.. Ama rotasyonu dar çerçevede değil de 7 oyuncuyla yaparsanız biraz zorlanıyorsunuz iyi futbol oynamakta.. Bütün olumsuzluklara, topun kontrolünü ele geçirememesine karşın Beşiktaş seriyi sürdürüyor.. Bu da ligde ilk dörde kalmak için çok önemli..
Bir parantez de Fırat Aydınus’a açmak gerek. Penaltı kararını çok net verdi. Bunun dışında çok iyi avantajlar oynattı.


Yazının Devamını Oku

Dikkat!

24 Eylül 2011
Kötü oynayabilirsin.. Gününde olmayabilirsin.. Geçmişin sana bu krediyi sunmuştur.. Tıpkı Alex gibi.. Ama ya altyapıdan çıkıp gencecik yaşta forma savaşı vermişssen, hocan seni ısrarla ilk 11 oynatmışsa ve seni berbat oynadığı anlarda bile alkışlamışsa.. Sen hala sahada yürüyerek geziniyorsan.. Koş Gökay koş.. Pres yap, top kap en azından.. Videodan bu maçı defalarca seyret.. Sonra Fenerbahçe’de oynamanın ne demek olduğunu düşün..

Alex durgundu.. Fenerbahçe de durdu.. Caner dışında oyunu rakip kaleye yığmaya çalışan biraz Özer vardı.. Yobo başta tüm savunma çalıştı, mücadele etti. O kadar.. Koskoca Fenerbahçe çok çok uzun zamandır, belki de Young Boys maçlarından beri bu kadar temposuz oynamıştı..

Bienvenu iyi bir yedek

Kocaman’ın bir prensibi vardır.. “Önemli olan toptur” der.. Topa sahip olun, kolay kaptırmayın ve bol pas yapın.. Maç boyu bunu yapamayan, rakibe sayısız korner, duran top ve kanat akını veren bir takım bu prensibinin çok uzağında kalmış demektir.. Kocaman’ın kafasındaki hızlı oyununun meyvesini toplayacak bitirici oyuncu Henri gibi gözükmüyor şu an.. Herşeyden biraz var. Ama hiçbir özelliği üst düzey değil.. Dia kadar hızlı ve vites yükselten bir kanat değil.. Niang gibi güçlü ve bitirici değil.. Semih gibi oyunu soğutan, çop saklayan ve bitirici noktalara sızan ideal santrfor değil.. Stoch gibi sıkışık anlarda uzaktan şut atan, adam eksilten biri değil.. Henri iyi bir yedek..

Kocaman’ın bir başka söylemi vardı yine “top”la ilgili.. “Biz ne yaparsak yapalım top şansının bizden yana olmasa gerek” diyordu.. Dün Şota ne yaptıysa olmadı.. Top şansı, sahaya hatalı 11’le çıkan, uzun süre rakibe pozisyon üstüne pozisyon veren F.Bahçe’den yanaydı.. Amrabat’ın bireyselliği ve bitirici noktalardaki yetersizlik dışında Kayserispor çok iyiydi..

Dört haftada 10 puan.. Üstelik iki çok zor deplasman, iki cezalı maç.. Üstelik geçen sezonki ideal on birden 8 oyuncunun olmadığı bir dönemde.. Üstelik temmuzdan beri ruh hali gelgitler içinde olan bir camia.. Bu açıdan bakacak olursak Kocaman’ın performansı artılarla dolu.. Ama son 2 maçta sahadaki liderde de kulübedeki liderde de formsuzluk var.. Dikkat!
Yazının Devamını Oku

Beşiktaş'ın Lucio'su

20 Eylül 2011
KRONOMETRE 11. dakikayı gösteriyor..

Beşiktaş rakip kaleyi abluka altına almış.. Bir duran top, iki korner, sayısız taç kazanmış ve kanatlardan üç net gol fırsatı üretmiş.. Edu’nun şutları kaleci Özden’e takılırken Maccabi’ye 5 gol atan siyah-beyazlı ekibin yine farklı bir galibiyete gideceğinin sinyalleri var..
Gecenin adamı Sidnei.. Benfica’da geçen sezon bu tür toplardan 3 gol atmış.. Üç gol de içerde oynanan maçlarda gelmiş ve üç karşılaşmayı da Benfica kazanmış.. Savunmada da etkili Brezilyalı oyuncu.. Duracağı yeri biliyor ve Egemen’le iyi anlaşıyor..

Cenk iyi kaleci ama...

Dört gol var maçta.. İlk üçü Beşiktaş’ın duran topları sonucu geliyor.. Sidnei’in attıklarında Ankaragücü savunmasının adam paylaşım hataları var.. Var ama Fernandes’in harika kavisleri ve Sidnei’in Lucio’yu andıran vuruşları bitiriyor Ankaragücü’nü..
Cenk iyi kaleci.. Ama çok iyi kaleci olması için bir şeyi aklından hiç çıkartmamalı.. Kaleci kaleyi korur.. Ve net müdahale şansı olmadığı pozisyonlarda kalesini terk etmez.. Hatta rakip forvet tek başına üzerine gelse bile soğukkanlılığını kaybetmeden birkaç adım öne çıkıp açı daraltır.. Tisdell’in ısrarı, takipçiliği, akıllı vuruşu güzeldi.. Ama golü yaratan Cenk’in büyük hatasıydı..

Mustafa’nın verdiği mesaj

Ve Quaresma.. İstekli, hırslı, üstelik artık kaptan.. Boş alan bulunca harika işler yaptı.. Yine golünü attırdı.. Almeida olsaydı onun sağ kanattan yaptığı ortalardan daha fazla gol kazanabilirdi Beşiktaş.. Edu iyi kumaşı olan bir isim.. Ne var ki çok ağır.. Mustafa’nın girişinden sonra temponun yükselmesi, Quaresma’nın rahatlaması Carvahal’a mesaj olmalı..

Yazının Devamını Oku