Dedeler, anneanneler uçak yüzü görmeden gitti!

ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım cesaretle "havayolu taşıma kategorisini" liberalleştirmeye devam ediyor. Liberalleşmenin sonuçlarını "otogarlara" dönen havalimanlarından anlamak mümkün.

Bu arada THY ile geçmişin hesaplaşmasını yapanlar var:

"Rahmetli anneannemin en büyük hayali memlekete uçakla gidip bir iki hava alıp dönmekti". Uçak işi elit işi idi, çok pahalı idi, bindiremedik. Gözleri açık gitti garibimin. THY niye daha önce yapmadı bu ucuzluğu..." diyenler çoğunlukta.

Bu görüştekilere katılmıyorum.. Daha önceki pazar "zihniyeti" farklı idi, rakip yoktu, THY’de "tekel" zihniyeti rehavetiyle çalışıyor, karını maksimize etmeye çalışıyordu. Şimdi rakipler var, THY yeni duruma uygun stratejiler üretiyor.

THY’ye bazen, "bayrak havayolu" olmanın avantajlarını (iktidara yakınlık gibi) kullandığını düşündüğüm için kızsam da, "Niye daha önce ucuza uçurmadılar" demenin ona haksızlık yapmak olduğunu biliyorum. Tekelci bir piyasada bir firmadan oligopol piyasasındaki gibi hareket etmesini beklemek haksızlık değil mi?

Önemli olan şu anda THY’nin ne yaptığı. Uygulanan liberal politikalar karşısında kendini değişen pazar koşullarına nasıl uydurduğu. Örneğin THY uygun fiyatlı özel hava yolları ile rekabet için "ikinci marka" stratejisini düşünüyor. İkinci markanın adı THY Express olacakmış. İkinci marka yaratmak akıllı bir strateji..

Daha önce Avrupa’da, ABD’de örnekleri var. Örneğin Luftansa’nın Condor isimli tarifesiz uçuş kategorisinde rekabet eden bir markası var. HapagLloyd’un ikinci markasının ismi HapagLlyod Express.

THY için "Express" ekiyle ikinci marka yaratılmasını ise doğru bulmuyorum. Tamamen farklı bir marka kullanmak daha doğru... Neden?

Çünkü THY aynı güzergahta ikinci markayla verdiği hizmeti farklılaştıramazsa ana marka kullanıcılarında "aynı hizmeti alıyoruz ama çok parayı veriyoruz" şikayeti başlar. Eğer hizmet kalitesi düşerse de THY ana markası zarar görür. İki ucu ballı değnek yani..

Sonuç: Yakında "yatağını, döşeğini, turşu bidonunu" kapan kendini herhangi bir uçağa atacak, istediği yere istediği zaman gidecek. Göreceksiniz, birçok sorunu çözeceği gibi Doğu sorununu da Doğu’ya uçan uygun fiyatlı havayolları çözecek! Liberal politikalar ideolojik, etnik saplantılı siyasetçileri de adam edecekÖİşte Pegasus! Geçen hafta Diyarbakır’a 55 TL’ye uçmaya başladı bile... (İster misiniz çok yakında uçaklarda Kürtçe anons istiyoruz diye bir kampanya başlasın! Kürtçe TV olduğuna göre Kürtçe anons niye olmasın değil mi? Olsun mu? Bu başka bir yazı konusu...)

Kim bu bağırsak

ANIMSARSANIZ Pınar’ın "probiyotik ürünler" için kullandığı "kukla karakterlerden oluşan" yaratıcı yaklaşımı çok beğenmiştim. Aynı yazıda Pınar’ın diğer ürünlerine de "şemşiye strateji" olarak bu yaratıcı stratejiyi uygulaması gerektiğini yazmıştım. Pınarcılar ne kadar benim yazdıklarımdan etkilendiler onu bilemem ama Pınar Süt’e de aynı yaklaşımı uygulayarak reklam yapmak çok doğru bir karar.

Mehmet Ali Erbil bağırsak, Okan Bayülgen beyin ve Engin Günaydın burun seslendirmesinde harikalar yaratıyorlar. Pınar imajını gençleştirmek, dinamikleştirmek adına çok doğru bir yolda ilerliyor. Yeni ürünlerde Engin Günaydın’ın sesi daha çok kullanılırsa çok daha etkili olur. Özkan niye yeni reklamda yer almadı acaba?

2006’da okur görüşleri artacak

BU yazıyı dün girecekti ama yer kalmayınca bugüne kaldı. 2006’da tabii ki yazılarımı okuyup iştahla bilgisayarına sarılan okurlarımın sayısı tabii ki artacak:

’’Korkunun BSA’ya faydası var’’ yazınızda, ’’asansördeki adam yakalanacağını bile bile niye hala aynı katta iniyor... ’’ diye yazmışsınız. Ondan öte polislere kendisini gösteren personelini oymaz mı! "(Kadir Şen)

Yorum: Ama biraz sakin olmak da fayda var. Oymak, moymak. Lütfen internetle gazeteyi karıştırmayalım...
Yazarın Tüm Yazıları