Paylaş
Google, Facebook, Twitter hemen hepsi için; AB ülkelerinde, internet ve sosyal medyadaki gelirleri icin ‘vergi tartışması’ yaşanıyor. Vergi almak isteyen ülkelerin söyledikleri şu: “Şirket merkezin benim ülkemde olmasa da benim ülkemden reklam vb. gelir elde ediyorsun ama vergisini ödemiyorsun.”
Türkiye’deki tartışmada aynı... Booking.com’u mahkemeye veren TÜRSAB’da aynı şeyi söylüyor: “Türkiye’deki otellerden gelir elde ediyorsun ama Türkiye’ye vergi vermiyorsun. Vergi veren acentalarla haksız rekabet ediyorsun” diyor. Mahkemede bu iddia üzerine Booking com’un Türkiye’den otel rezervasyonu yapmasını engelledi. (Yurt dışından Türkiye’deki oteller için rezervasyon ise yapılabiliyor, bir engel yok.)
Türkiye’de daha önce diğer sosyal medya şirketleri için de aynı tartışmalar yaşanmıştı. Merkezi yurt dışında olan bazı şirketler, yurt içinde elektronik ortamda gelir elde ediyor olsa da yurt içinde işyerleri bulunmuyor. İşyerleri olmayınca vergi istenecek muhatap da bulunamıyor. Yani; işyeri olmadığından gelir elde edenle yurt içinde temas kurulamıyor, vergi alınamıyor.
İdeal durum ise şu; ‘Yurt içinde ofis açsın, vergisini de ödesin... Diğer yandan ticari faaliyeti de kazanci da devam etsin’. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’de bu yönde açıklama yaptı... “Bizim şartlarımızla o firmayı Türkiye’ye kazandırmak lazım. Türkiye’ye gelsin, biz de onun endişelerini giderelim. Farklı şekilde, teşviklerle, desteklerle ikna edebiliriz diye düşünüyorum.” dedi.
VUK Taslağında ‘elektronik işyeri’ tanımlanıyor.
Vergi Usul Kanunu’nda (VUK) halen işyeri “...ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yer” şeklinde fiziki ortam olarak tarif ediliyor. ‘Mağaza, yazıhane, imalathane, şube, depo, ...’ gibi örnekler de veriliyor. (VUK Md. 156)
Değiştirilmesi düşünülen VUK tasarısında ise ‘elektronik işyeri’ kavramı yasa metninin içine dâhil oluyor.
‘İş yeri’ başlığının altında “...elektronik ortam veya alanlar gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.” şeklinde elektronik işyerini de tarif ediyor. (VUK Tasarısı Md.129) Ayrıca ‘Elektronik ortamda iş yeri’ başlığı altında “ İnternet, ekstranet, intranet ya da benzeri bir telekomünikasyon ortam veya aracının ticari, sınai veya mesleki faaliyete tahsis edilmesi veya bu faaliyetlerde kullanılması durumunda elektronik ortamda iş yeri oluşur...” şeklinde işyerinin nasıl oluşacağı da anlatılıyor.
Ve taslağın 130’uncu maddesinde Maliye Bakanlığı’na uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemek için yetki de veriliyor.
VUK’daki değişiklikler de tek başına yurt dışında yerleşik firmaların vergilendirilmesi tartışmasını sonlandırmayacaktır. Ayrıca Türkiye’nin de üyesi olduğu OECD ve G20 ülkeleri arasında bilgi değişimi anlaşmaları, vb. yollarla ülke mali kurumlarının iletişim halinde olmaları da gerekecektir.
Sade vatandaş reklam geliri elde ederse vergisi var mı?
Yalnızca dev şirketler sosyal paylaşım siteleri ve sosyal ağ alanlarına reklam almıyor. Sade vatandaşların sosyal medya hesapları da; çok sayıda takipçiye ulaştığında veya paylaştıkları içerikler çok sayıda ‘tık’ aldığında, reklam verenler için cazip bir alan olarak görülebiliyor. Facebook, Twitter, İnstagram gibi ortamlarda reklam yayınlandığında karşılığında vatandaş gelir de elde ediyor haliyle... Peki; bu gelirlerden dolayı sade vatandaşın vergi ödeme yükümlülüğü de doğuyor mu?
Maliye’nin yaklaşımı şöyle: “İnternet ortamlarından elde edilen reklam gelirleri; devamlı olarak ve bir organizasyon dâhilinde elde ediliyorsa vergiye tabi ‘ticari kazanç’ sayılır” diyor. Ve hem Gelir Vergisi (GV) hem KDV’si reklam geliri elde edenden isteniyor. Tabiki beyanname verme ödevi de beraberinde gelir elde eden vatandaşa yükleniyor. Devamlılık ve organizasyon dâhilinde reklam geliri elde edildiği görülmüyorsa; vatandaştan herhangi bir vergi de istenmiyor. Dolayısıyla reklam gelirini birden çok kez elde edenler için vergi-ceza riski de beraberinde oluşuyor. İnternetten reklam geliri elde eden kişi sayısı ve reklam pastasındaki artışla büyüyen pazarda ‘devamlılık’ ve ‘organizasyon dâhilinde’ kavramları somutlaştırılmalı. Normalde vergi mükellefi olmayan kişilerin hangi durumda vergi mükellefi olabilecekleri; reklam gelirlerinin adeti ve tutarı gibi somut kriterlerle açıklığa kavuşturulması gerekiyor.
Paylaş