Paylaş
Çiftlik İlkokulu’nu bitirdikten sonra Milas Ortaokulu’na devam etmiş ama imkansızlıklar nedeniyle devam edemez. 13 yaşındayken kıyıda balık avlayan birinin maskesini takıp denizin dibine bakar. O bakış onun denizin gizemine bağlanması için yeter. Bu bağlanma kısa sürede tutkuya dönüşür. Artık kıyılarda dalış ona yetmez. Mayıs 1965’te ‘Engin Kardeşler’ adlı sünger teknesinde dalgıç olarak çalışmaya başlar. İlk dalışını Deli İbrahim Sığlığı’nda yapar. Ve denizin dibinden bir daha da kopamaz.
1974’te dünya süngerciliğinin merkezi Kalimnos’ta süngerci olarak çalışır. 1981’de ‘Şafak’ isimli süngerci teknesini satın alır ve ismini ‘Aksona’ olarak değiştirir. Aynı yılın mayısında 7 kişilik sünger ekibiyle kendi teknesinde ilk seferine çıkar. 1985’te İspanya’nın Mayorka Adası’nda yapılan dünya şampiyonasına, yine aynı yıl ve 1986’da çeşitli Avrupa ülkelerinde yarışlara katılır. Milli dalış takımıyla katıldığı bu turnuvalarda çeşitli dereceler alır. Yurt içinde katıldığı yarışmalarda da altı kez birinci olur. Aynı yıl neredeyse tüm Ege’de süngerlere hastalık bulaşmaya başlar. Bir süre sonra ekmek parasını çıkaramaz hale gelince başka işler yapmak zorunda kalır.
1987’de 12 metrelik tirhandili (yelken ve kürekle yürütülen ve genellikle Bodrum’a özgü dayanıklı ve zarif tekne) ile mavi yolculuk hizmeti vermeye başlar. 1998’de hayallerinin teknesine kavuşur. Artık tasarımını kendisinin yaptığı 18 metrelik tirhandili ‘Aksona Mancorna’ ile ‘Yelkenler fora’ deme mutluluğuna kavuşur. 2010’da eskiyi yad etmek ve onlara bir parça layık bir denizci olduğumu gösterebilmek için Akdeniz’e yelken açar. Kuzey Afrika’ya kadar gider. O zamandan bu yana da engin deneyimiyle mavi yolculuklarının ve dalış turizminin gözdesi olarak deniz dostlarına hizmet veriyor. Diyor ki: “Denizin gücü sonsuzdur. O, insana doğanın gücüne saygıyı, sonsuz enerjisinden yararlanmayı öğretir. Kim denizin dilinden anlar, kim onunla uyumlu yaşar, deniz de ona hayatın her türlü nimetini bağışlar. Denizin dibi öylesine büyülüdür ki, ne zaman dalsam, ‘Şu efsanelerdeki deniz kızları gerçek olsaydı da karaya hiç ayak basmasaydım’ derim.” Geçmişi bin 700 yıl evvele dayanan Bodrum süngerciliğinin yaşayan efsanesi, derin suların avcısı, Ege ve Akdeniz’de dalmadık deniz dibi bırakmayan, Halikarnas Balıkçısı’nın kitaplarında anlattığı ötelerin çocuklarından Aksona Mehmet, ‘Sıradışı’ hayatını Hürriyet EGE’yle paylaştı.
HAYAT FELSEFESİ
Yediğinden fazla üretip, yaşadığın toprakların ormanlarına, taşına toprağına, denizlerine gereken önemi verip saygı göstermek.
OTOMOBİL
Kesinlikle korna çalmam
* İlk arabam 2001’de aldığım ikinci el Şahin’di. 2006’da satıp Toyota Corolla Station aldım. Hala da onu kullanıyorum. Bir araçtan beklentim öncelikle ülkemde üretilmesi. Ekonomik ve mütevazı olması. Trafikte çok dikkatli, insana ve tüm canlılara değer veren, kesinlikle korna çalmayan bir sürücüyüm.
BESLENME
Deniz ürünlerini tek geçerim
* Her sabah çok sıkı Akdeniz tipi kahvaltı ederim. Zeytinyağı, yeşillik, kekik ve pastırmasız yapamam. Çoğu kez öğle yemeğini pas geçerim. Akşamları genellikle hafif yemeye özen gösteririm. Özellikle işim gereği deniz üzerinde olduğumda balığı tek geçerim. Ara öğün olarak ara sıra kuru yemiş ve meyve atıştırırım. En çok taze yapılmış deniz ürünlerini severim. Kızartmadan ise uzak dururum. Deniz adamı olduğumdan olsa gerek mutfakla aramın her zaman iyi olduğunu söyleyebilirim. Çiğ balıktan yaptığım El Mancorna’da iddialıyım. Kakavya ve balıklı makarnam da ünlüdür.
MEKAN
İletişim dili, temizlik ve
kalite-fiyat dengesi önemli
* Pek dışarıda yemek yemem ama gittiğim zaman salaş yerleri ve aile işletmelerini tercih ederim. Bodrum’da Sakallı, Sünger Pizza, Musto, Bozcaada’da Koreli, Cunda’da Hop Cunda, Kos’ta Nik’in Yeri, Kalimnos’ta Stala, Sicilya’da Drikkys, Tunus’ta Torro’yu önerebilirim. Bir mekanda en çok personelin iletişim diline, temizliğe ve fiyata dikkat ederim.
SPOR
Zıpkınla balık avlamada
altı şampiyonluğum var
* İşim gereği 1965’te başladığım sünger avcılığından kalma dalış sevdalısıyım. Bol bol yüzerim, yelken yaparım. Denize açılamadığım zamanlarda ise her sabah egzersiz çalışırım. 1985-1986’da su altı zıpkınla balık avı yarışmalarında 6 kez Türkiye şampiyonu oldum. Haziran 1985’te İspanya’da yapılan dünya şampiyonasında milli takımdaydım. Futbol merakım hiç olmadı, onun için takım tutmam.
TATİL
Kendime yeni şeyler katma fırsatı
* Benim yaşam tarzım bir nevi tatil. Bu nedenle son birkaç yıla kadar tatil amaçlı tatil yapma fırsatı bulamadım. Tatil benim için başka dünyaları ve kültürleri daha yakından tanıyıp kendime yeni bir şeyler katmak anlamına geliyor.
HOBİ
Deniz süngerleri biriktiriyorum
* Bağ bahçeyle uğraşmak, ağaç dikmek, bunların bakımlarını yapmak, açıkçası toprakla uğraşmak en büyük hobim. Bir de doğal deniz süngerleri biriktirmek.
KARİYER
Hayatımı derin maviliklere adadım
* İlkokul mezunuyum. Bütün hayatımı büyük bir aşkla tutulduğum derin maviliklere adadım. Yaşamım koca deryaların altında ve üstünde geçti, geçiyor. Kendimi bildim bileli hep denizin sonsuz ufuklarını ve derin maviliklerin gizemini merak edip buraya yöneldim. “Son Süngerci” adlı kitabım var. Yine aynı isimle belgeselim çekildi.
GÜNE BAŞLANGIÇ
Pipo tüttürüp kahve içerim
* Akşamları genellikle 22.00-23.00 gibi yatarım. Sabahları kalkış saatim iş durumuma göre değişir. Tekneye gitmeden önce çok sevdiğim bir dostumla kahve ile pipo keyfi yaparım.
MODA
Spor giyinmekten hoşlanırım
* Modayı takip etmem. Spor giyinmeyi severim. Koyu renkleri tercih ederim. Kıyafetlerimi genellikle eşim alır, bazen de kendim seçerim.
SOSYAL MEDYA
Deniz ve dalışla ilgili
paylaşımlarda bulunurum
* Teknolojiyle aram fena sayılmaz, uyum sağlamaya çalışırım. Facebook’ta da, Twitter’da da varım. Genellikle deniz ve dalışla ilgili fotoğraf paylaşır, insanlara sevgi dolu mesajlar vermeye çalışırım.
SEVİMLİ DOSTLAR
Bakamam diye
beslemiyorum
* İşim gereği iyi bakamamaktan korktuğum için hayvan beslemiyorum.
ASTROLOJİ
Mert, paylaşımcı, ortak
akla inanan bir insanım
* Oğlak burcuyum. Astrolojiyi takip etmem. Mertlik, ortak akıl, paylaşımcılık bana uyan özellikleri. Vefasızlık, riyakarlık, 3 kuruşluk dünya malı için birilerinin önünde takla atmak ve biat etmek ise bana uymaz.
DENİZ
Sırtımdaki hırka
ağzımdaki lokma
* Gerçek bir deniz adamı pusula gülünün merkezinde kendini gören, 360 derece etrafına bakmasını becerebilen, ufku açık ve geniş, olayları ona göre değerlendiren ve sakin düşünen adamdır. Gökler kararsa da, bulutlar sarsa da, kendisine güneşli bir açı bulabilen, rota çizebilen adamdır. İnsanı, doğayı hayatı seven adamdır. Bilgimi, tecrübemi, gücümü, enerjimi, sevgimi deniz verdi bana. Okulum deniz, evim deniz, sevgilim deniz, ekmeğim deniz, sırtımdaki hırka, ağzımdaki lokma, hayalim deniz, yaşamım deniz, her şeyim deniz benim. Deniz insanın kalbine bal doldurur.
SÜNGER AVI
Meşakkatli ve
çok zor bir iş
* Oldukça meşakkatli ve zor bir iş. Ancak aşkla yapılabilir. Denizin altının gizemi ve tutkusu dala dala ve ekmek parasını kazana kazana zamanla aşka dönüşür. Ben de bu aşk hala var. Ve vazgeçemem. Ama yeni nesil denizciler bu tutkuya kapılmıyorlar. Denizlerin altını pek de merak etmiyorlar. Hele sünger avcılığı akıllarına bile gelmiyor. Aslında dalış kendi nefsini terbiye etmektir. Daldın mı, bir başına kaldın demektir. Senden başka dost da, düşman da yoktur denizin içinde. Deniz kabul etmez nefsine hakim olamamaya.
KİMDİR?
Adı ve soyadı: Mehmet Baş
Doğum yeri ve yılı: Bodrum, 1950
Eğitimi: İlkokul
İşi: Denizci
Burcu: Oğlak
Medeni durumu: Ev hanımı Şerife Baş’la evli. Fatih (yat kaptanı) ve Deniz’in (tekstil mühendisi) babası.
Paylaş