Paylaş
Ama bu haftaki misafirlerim, ilk görüşte herkesin tanıdığı ya da göz aşinalığı olduğu, ‘kanaat önderi’ kabul edilen kişiler değil. Tabir yerindeyse ‘içimizden, sizden bizden’ insanlar... Bu kez ben onları değil, onlar beni buldu. İyi ki de buldular!“Her hafta köşenizi keyifle okuyoruz, biz de kendi çapımızda sıradışıyız, konuğunuz olmak istiyoruz” dediler. “Buyrun o halde” dedim. Her soruma içtenlikle yanıt verdiler. Gördüğünüz o keyifli fotoğraflar için de arşivlerini sonuna kadar açtılar. Biri 58, diğeri 48 yaşında. Ama hala genç, hala dipdiriler. Enerjileri tükenmek bilmiyor. Bitmeyen pil gibiler!İnanılmaz pozitifler. Hayat dolular. Her daim güleçler. Yerlerinde duramıyorlar. Her an hareket halindeler. Spora, ama özellikle dağlara aşıklar. Zaten yolları da bu sayede kesişmiş. Türkiye’de zirve yapmadıkları dağ kalmamış. Bu tırmanışlar sırasında Kaçkarlar’da ayı saldırısı, Selçuk Keçi Kalesi’nde uçurumdan düşme, tipiye yakalanıp donma tehlikesi geçirme, birkaç kez kaybolma, tek başına mahsur kalma gibi birçok tehlikeler yaşamışlar. Bunlar bile onları yollarından çevirememiş. İkisinin de ikinci evliliği. “İyi de hala kim olduklarını yazmamışsınız” dediğinizi duyar gibiyim!O halde onları kendi ağızlarından dinleyelim: “Ben Birsen Tolgay Güvener. Eşim Bülent’le bir dağ tırmanışında tanıştık ve yine bir dağda (Bozdağ) dünyaevine girdik. Asıl amacımız Erciyes Dağı’nda evlenmekti ama nikah memuru zirveye gelmek istemedi. Gelin başı yaptırmak için kuaföre gitmedim, kendi tasarladığım bir duvakla dağ başında evlendim. Bu nedenle yakınlarım bana ‘Dağların gelini’ diye seslenir. Aşkımız, sevgimiz bizi dağlarda buluşturdu. Sırt çantamızı kapıp zorlu dağlara tırmanıyoruz. Birbirimizin çıtasını yükseltiyoruz.” Bülent Güvener ise torununun kendisini klasik dedeler gibi bulmadığı için ‘dede abi’ olarak isimlendirdiğini söylüyor, “Ekstrem sporları çok seviyorum. Dalıyorum, koşuyorum ve tırmanıyorum. Gençlere tavsiyemiz sporu yaşam tarzı haline getirmeleri. Spor yapan bedende depresyon olmaz, stres olmaz. Spor yapan insan kötü düşünmüyor. Genç ve dinç kalıyor"
MODA
Bizim tarzımız çok net: Spor
Bu kavram bize uzak, takip etmeyiz. Spor, rahat giyinmekten hoşlanırız. Bülent koyu, Birsen tam tersi açık renkleri seviyor. Kıyafelerimizi karşılıklı fikir alışverişinden sonra kendimiz alırız.
TEKNOLOJİ
Doğa fotoğrafları paylaşıyoruz
Bu konuda kendimizi sürekli güncelliyoruz. Her ikimiz de Facebook’tayız. Daha çok kendi çektiğimiz doğa fotoğrafları paylaşıyoruz. Günde en fazla 1 saat ayırıyoruz.
SEVİMLİ DOSTLAR
Sokaktaki tüm hayvanlar bizim
Evimiz uygun olmadığı için bir dostumuz yok. Ancak karı-koca olarak hayvanlara düşkünüz. Sokaktaki tüm hayvanları sevip kolluyoruz.
KARİYER
Emekliliğin keyfini sürüyoruz
Bülent, Almanya Berufschule Wasserburg Devlet Meslek Okulu’nda mobilya eğitimi aldı, usta bir marangoz oldu. Ancak bu mesleği sevemediği için bıraktı, Münih Havaalanı’nda yabancı uçak şirketlerin iniş, kalkış, kargo ve tüm yer hizmetlerini yapan bir firmada formen olarak 17 yıl çalıştı. Çocuklarının eğitimi için 1995’te Türkiye’ye (İzmir’e) kesin dönüş yaptı, önce havalimanında o zamanlar aktif olan İstanbul Havayolları’nda, sonraları serbest olarak çalıştı. Şu an emekli, ayrıca sahibi olduğu ticari taksi işletiyor. Birsen AÖF Büro Yönetimi’ni bitirdi. özel sektörde çalışma planlayıcısı olarak görev yaptı, şu an o da emekli. Çocukken Bülent pilot, Birsen ise edebiyat öğretmeni olmak istiyordu.
GÜNE BAŞLANGIÇ
Yürüyüş sonrası soğuk duş alarak şoklanırız
Genelde vücudumuzu dinler, 23.30-24.00’te yatarız. Vücut saatimiz bizi otomatikman 06.30’da kaldırır. Çok dinç, dinamik olarak uyanırız. En geç 07.00’de, gün doğuşuna şahit olacağımız, flamingo, pelikan, karabatak, ördek ve martıların muhteşem resitalleriyle İnciraltı Kent Ormanı’nda 1.5 saat sürecek yaklaşık 10 kilometrelik jogging için evden kendimizi dışarıya atarız. Dönüşte soğuk suyla duş alıp şoklanıp, hak ettiğimizi düşündüğümüz ve adını ‘Türkiye kahvaltısı’ koyduğumuz yöresel lezzetlerle kendimizi ödüllendiririz.
Her zirveden bir taşımız var
Gittiğimiz yerlerde genelde çok bilinmeyen yerleri keşfetmek, doğada başbaşa yeni ve farklı rotalar bulup uzun yürüyüşler yapmak ortak hobimiz. Tarih, coğrafya, yaşanmış hikayeler ve kişisel gelişim kitapları okuruz. İyi bir sanat müziği dinleyecisiyiz. Yaptığımız zirvelerden getirdiğimiz taş koleksiyonumuz var. Bunun yanı sıra Bülent daha çok tamirat yaparak ve sudoku çözerek rahatlarken, Birsen yaratıcı drama, moda tasarım, stilislik, ahşap oyama, hat, minyatür, resim, çini, satranç, seramik ve yoga gibi
BESLENME
Ege’nin muhteşem otlarına aşığız
Kahvaltı olmazsa olmazımız. Soframızdaki her besinden büyük keyif alırız, ama Van’dan getirttiğimiz bal mutlaka olsun isteriz. Öğlenleri yemek yeme alışkanlığımız yok. Bazen meyve, bazen kahveyle geçiştiririz. Akşamları genelde mevsim sebzeleri tüketiriz. Haftada 2 kez de balık yeriz. Ara öğün olarak bazen tatlı kaçamakları yaparız. Geleneksel Türk mutfağı tutkunuyuz. Ege’nin muhteşem otlarına aşığız. Kahvaltıyı Bülent, akşam yemeğini Birsen hazırlıyor. Bülent’in irmik helvasıı, Birsen’in fırında sütlacı ünlü.
MEKAN
Hijyen, hizmet , lezzet olmazsa olmazlarımız
Balık ve kebapçıyız. Balığı Güzelbahçe’deki lokantalarda, kebabı ise Karşıyaka Çarşı’daki İmam Usta’da yeriz. Bir mekanda en önem verdiğimiz şey hijyen, iyi hizmet ve lezzettir.
TATİL
Yeni yol hikayeleri ve ruh zenginliği demek
Bizim için tatil yapılan her başarılı aktiviteden sonra hak edilen anlamına geliyor. Aynı zamanda yeni yol hikayeleri, dostlar, aktivite ve ruh zenginliği demek.
Paylaş