Bir virüs yazısı da benden

İZMİR’de en sevdiğim mekanlardan biri de Red Dragon’dur.

Haberin Devamı

 

Bana sorarsanız, yerli malzemelerle Uzakdoğu lezzetlerini en iyi sentezleyen restoranlardan biridir.
1993 yılından bu yana kalitesinden, tatlarından, hijyenden ödün vermeden işini aşkla yaparken...
Çoğu ilk günden beri çalışan 20’den fazla kişiye de istihdam sağlar.
Ancak geçen hafta yine ailecek gittiğimiz mekanda, her zaman dolu görmeye alıştığımız masaların bazılarının boş oluşu dikkatimizi çekti.
Nedeni ise malum!
Çin’de başlayan koronavirüs salgını burayı da etkilemiş.
Birçok ülkeyi etkisi altına almış olsa da tek vakanın dahi görülmediği ülkemizde bile insanları korku dağları sarmış.
Kulaktan kulağa yayılan söylentiler yüzünden lezzet tutkunları, düne kadar büyük bir keyifle tükettikleri Uzakdoğu tatlarından bile uzak durur olmuşlar.
Oysa, Çin restoranı olarak geçmekle birlikte Red Dragon bazı özel soslar hariç tüm malzemeleri ilk günden beri ülkemizden alıyor.
Örneğin, mekanın en çok tercih edilen ürünlerinden olan ördek Balıkesir’den geliyor.
Sebzeler yerel pazarlardan, etler anlaşmalı kasaplardan, baharatlar ise her bölgenin en büyük tedarikçilerinden temin ediliyor.
Bayrağı babası Haşim Işık’tan devralan genç girişimci Tolga Işık da hiçbir endişeye yer olmadığının altını çiziyor.
Hatta küçük bir öneride bulunuyor:
“Biraz boğaz kaşıntınız, ağrınız, öksürme ya da halsizlik şikayetiniz varsa gelin acılı, ekşili bir çorba söyleyin. İçindeki harika baharat karışımlarının iyileşmeniz için yardımcı olacağından eminiz” diyor.
Bu arada unutulmasın ki; bir restoranda Covid-19 olma olasılığı o mekanda hangi ülkenin yemekleri yapıldığına değil, lokantanın hangi ülkede bulunduğuna bağlı.

Haberin Devamı

 
Ali N. Erten Hoca’ya saygıyla!

BİR zeytin ve zeytinyağı tutkunu olarak geçtiğimiz günlerde aldığım bir haber beni derinden üzdü.
“dell’Anatolia” markasının kurucusu Ali N. Erten vefat etmişti.
Kendisiyle yaklaşık üç yıl önce İzmir’de tanışmış, uzun uzun sohbet etme fırsatı bulmuştum.
Emekli akademisyen Ali N. Erten’in bir bayram tatilinde gidip aşık olduğu Kazdağları’nda farkına varıp gizemini, rengini, kokusunu çok sevdiği zeytinin yağını sıkıp markalaştırdığı dell’Anatolia aslında bir farkındalık ve baş kaldırışın öyküsüydü.
Bir anlamda yediğimiz her şeyin doğrusunu bulmanın hikayesiydi.
Gerçek zeytinyağıyla işe başladığını, sabun ve gurme ürünlerle devam ettiğini söyleyip, “Öykümüz yapabildiğimiz ürünlerle devam edecek” demişti.
“İşimi sorarsanız bir zeytinyağı tutkunu ve üreticisiyim, böyle olmaktan da gurur duyuyorum.
Mesleğim endüstri tasarımı ise artık zeytinyağı için kullandığım bir amaç.
Gerçekte zeytinyağı üretim biçimim bir tasarım projesi.
Kullandığım şişelerde ve grafiklerimde tasarım etkisi benim açımdan çok önemli.
Bir de zeytin öyle derin bir konu ki, öğrenmek yetmiyor” diye de eklemişti.
O; bu işi hakkıyla yapmak için çabalayan, titiz, ayrıntılara dikkat eden, hala öğrenmeye ve öğrendiğini paylaşmaya aşık tam bir Ankara beyefendisiydi.
Ruhu şad olsun!

Haberin Devamı

 
Bir kez daha yazıyorum

BAYRAKLI...
Adalet Mahallesi...
1593/22 Sokak...
Yüzbaşı İbrahim Hakkı Caddesi’ne paralel akan derenin hemen yanı.
Burası istisnasız her akşam belli bir saatten sonra bir grup insanın buluşma noktasına dönüyor.
Sanırsınız, Kordonboyu...
Kafayı çeken de var, kafayı bulan da var.
Kavga, küfür, yüksek ses vs. vs.
Daha önce defalarca yazdım.
Güvenlik güçlerine çağrı yaptım.
“Lütfen devriye ekipleri daha sık dolaşsın.
Bilmeden de olsa kimsenin burnunu kanatacak olaylar yaşanmasın” dedim.
Nedense bir türlü çözülemedi.
Ben de bir kez daha yazmak durumunda kaldım!

 
Minik bir not: Eleştiri ve önerileriniz için doğrudan bana ulaşırsanız sevinirim.

Yazarın Tüm Yazıları