Kurucusu bir erkek olsa da Anadolu Rakı’nın arkasında bir de kadın var: Çağıl İmre... Çağıl Hanım genç yaşında, rakı kültürünün erkeklerle özdeşleşen kimliğini yıkmayı, sektöründe emin adımlarla ilerleyen bir markanın arkasındaki isimlerden olmayı başarmış. Biz sorduk o yanıtladı...
İçki sektöründe, özellikle de konu rakıysa bir kadının bulunması çok sık rastlanan durum değil. Bu süreç nasıl gelişti?
Babam Osman İmre, 1974 Barış Harekatı’nda asker olarak Kıbrıs’a geliyor. Harekat sonrasında Ada’da kalmaya karar verip, alkollü içki üretimi üzerine yatırım yapıyor. O yıllarda Kıbrıs’ta rakı kültürü çok yaygın değilmiş. Babam, kurduğu fabrikayı zaman içinde geliştirerek bugünlere getirirken Kıbrıslıların da rakıyı benimsemelerine katkıda bulunmuş. Rakıyı sadece erkeklerle özdeşleşen bir içki olarak görmüyorum. Rakı bence başlı başına bir kültür. Sohbetin, samimiyetin olduğu her yerin ve herkesin içkisi...
Peki, Anadolu Rakı nasıl doğdu?
2006’da, 1.5 yıl süren pazar araştırması sonrası Manisa Turgutlu’da da üretime geçtik. Kısa sürede kapasitemizi ve ürün yelpazemizi genişleterek sektörde adımızı duyurmayı başardık.
En iyi üzüm ve su
Fabrika için neden Ege’yi seçtiniz?
Ancak sporla ilgili bir iş yapmayı hiç düşünmemiş. Onun oldum olası ticarete merakı varmış. Hayvancılık, fason zirai alet üretimi deneyimlerinden sonra demir çelik ve plastik enjeksiyonda karar kılmış. O anlattı, biz dinledik...
* Sanayiye atılış öykünüzle başlayalım...Oldum olası ticarete büyük merakım var. Ailemin hali vakti yerinde olması beni hiç etkilemedi, hazıra konmadım. Çocukluktan itibaren hep çalıştım. İlkokul yıllarında yaz tatillerinde kasap çıraklığı yaptım. Pazarlarda manifaturacıların yanında çalıştım. Simit, mesir macunu, karpuz sattım. Manisa Spor Akademisi’nde okurken bir yandan da çocukluğumdan beri büyük ilgim olan besi hayvancılığına başladım. Ancak çok zarar ettim. 3.5 yılın sonunda işin tüm inceliklerini öğrendim ama çok yıprandığım için başka bir sektöre yelken açmaya karar verdim. Ticaretin kuralıdır. Para nerede ise oraya dönersin. Ben de öyle yaptım. Bana çok yabancı olmasına rağmen imalatta karar kıldım. 1983’te bir arkadaşımla birlikte ‘Oksan’ adlı şirketi kurduk. Fason olarak zirai alet ürettik. Bu arada demir-çelik ticaretine de girdik. Ancak bir süre sonra ayrıldık. Demir-çelik işi bana kaldı. 1993’e kadar Yaralı Demir Çelik’i yönettim. Ancak, bu iş de beni kesmedi. Aynı yıl yine bir arkadaşımla birlikte Teknika Plast’ı kurduk. Teknik kalıp ve plastik üzerine hizmet vermeye başladık. İşler büyüyünce ortak sayımız dörde çıktı. Firmayı beş yıl birlikte yönettik. Sonra araya yine ayrılık girdi. Yoluma tıpkı Yaralı Demir Çelik’te olduğu gibi aile şirketi olarak devam etme kararı aldım.
Devlerle çalışıyor
* Üretim yelpazenizde neler var?Demir-çelik ve plastik enjeksiyon olmak üzere iki ana branşta üretim yapıyoruz. Yaralı Demir Çelik sanayiye yönelik kesme, dilme, platin dilme, giyotin ve ütüleme hattıyla hizmet veriyor. Teknika Plast ise iki lokasyona sahip. Birincisi yan sanayi... Vestel’in en büyük yan sanayicisiyiz. Yüzde 90 bu firmayla çalışıyoruz. Vestel’in ürünlerinde kullandığı plastikten her türlü malzemeyi biz veriyoruz. İkincisi ise gıda grubu... Emniyet kilitli 2 litreden 20 litreye kadar yoğurt ve peynir kutuları imal ediyoruz. En büyük müşterimiz Ülker Grubu. Sütaş, Yörsan, Sek, Yörükoğlu, Sakıpoğlu, Eker, Ekici Süt’le de çalışıyoruz. Tahin, pekmez, reçel, zeytin, salça üreticileri için de imalat yapıyoruz.
* Havayolu ve catering ürünleriniz de var yanılmıyorsam...Bir dönem Türk Hava Yolları için bardak, sürahi, fincan, tabak, tepsi ürettik. Şimdi zaman zaman Lufthansa için yapıyoruz. Türkiye’de en büyük 90 derece ısıya dayanıklı kristalden şeffaf bardak kapasitesi aylık 25 milyon adetle bizde. Ama karlılığı az olduğu ve yoğurt kaplarına odaklandığımız için kullanmıyoruz. Catering ürünlerimiz arasında ise pizza tepsisi, kaşık, çatal, bıçak ve tatlı kasesi var.
835 personeli var
* Çatınız altında kaç kişi çalışıyor?Teknika Plas’ta 800, Yaralı Demir Çelik’te 35 olmak üzere 835 kişi.
· Pietra Kaikos nasıl doğdu?
Pietra Kaikos, 1994 krizinin hediyesi bize. O dönemde Öztüre Holding’in işlerinin ciddi kısmı iç pazara bağlıydı. Majör ihracat yaptığı bir işi yoktu. Krizde grup yara almadı ama, bizim gibi geniş kapsamlı işi olan firmaların bir ayağının ihracat olması gerektiğini gözledik. Seçtiğimiz işlerde yüzde 50’sinin ihraç edilebilir ürünler olması ve hammaddesinin de Türkiye’de olması çok önemliydi. Ailece sevdiğimiz ve bilgi sahibi olduğumuz bir alan olan doğaltaşa yatırıma karar verdik. Bunun bir nedeni madenciliğe aşinalığımız, diğeri de kökenimizin olduğu Bergama’da Türkiye’nin en büyük granit ocaklarının bulunmasıydı.
· Sonraki gelişim nasıl oldu?
O dönemde granitten parke ve yol taşları yapılıyordu. Kozak’taki üretimimizde sanayici bilgimizi de harmanladık. Granit küp üretimine başladık. Türkiye’de hiç yapılmayan, bahçelerde (peyzajda) kullanılan yuvarlanmış taşların Avrupa’da ciddi pazar şansı olduğunu belirledik. Kozak granitiyle birtakım denemeler yaptık, çok iyi sonuçlar aldık. Bir yerlere de geldik ama sonrasında doyuma ulaştık. “Daha başka ne yapabiliriz” derken, katma değerli ürün arayışımız başladı. Ancak o kadar çok ürün denedik ki, çok yanıldık, çok zaman kaybettik. 4-5 yıl süren arayışın ardından yer ve duvar kaplamaları gündeme geldi. ‘Dokulu’ dediğimiz çoğunlukla üç boyutlu ürünlere karar verdik. Böylece majör rotamız belli oldu ki, işin en keyifli tarafıydı.
Bakırçay’ın taşı
· Pietra Kaikos ismi nereden geliyor?
İsim babası benim. ‘Kaikos’ fabrikamızın da bulunduğu Bakırçay’ın antik çağdaki adı. Latince’de ‘Kaikos’ bakır demek. Nehir bakır renginde aktığı için adı oradan geliyor. ‘Pietra’ da yine Latince’de taş demek. Özeti, markamız “Bakırçay’ın taşı” demek.
CHP PM Üyesi Mehmet Ali Susam, artık geri sayımın başladığı seçimlerin çok ciddi sürprizlere gebe olduğu düşüncesinde. Toplumun büyük kesiminin işsiz ve yoksul olduğunu, buna paralel esnafından sanatkarına, üreticisinden köylüsüne, emeklisinden gencine iktidara karşı tepki olduğunu gördüğünü dile getiren Susam, “AKP yeni şeyler vaat etmiyor, heyecanlandırıcı şeyler söylemiyor. Biz ise yeni bir dünya, yeni bir Türkiye, yeni bir gelecek, insanlara yeni bir umut vaat ediyoruz. Onun için de bu seçimde farkı sonuçlar çıkacağını, yeni bir Türkiye’nin şekilleneceğini, yeni bir Türkiye’de bu kesimlerin oylarıyla AKP’nin ciddi kayıp içinde olacağını düşünüyorum” diyor. İzmir’de dokuz yıldır iktidarın iradesini göremediklerini, sunulan projelerin dokuz yılda yapılmayanların üstünü örtmeye yönelik olduğunu ifade eden Mehmet Ali Susam, “Şimdi CHP’yi iktidar yapıp, İzmirlilere bugüne kadar bizlere olan desteği için borcumuzu ödeyeceğiz. Hazır projelerin hayata geçmesi için İzmir’e kaynak aktaracağız. İzmir’in hak ettiği değeri vereceğiz. Hem yerel yönetimde hem merkezi iktidarda olmanın verdiği avantajla da İzmir’i dört yıl içinde müthiş değişime tabi tutacağız, çağ atlatacağız” diye konuşuyor.
İktidar olup bu kente borcumuzu ödeyeceğiz
CHP İzmir’de yerelde iktidar. Genel seçimlerden de birinci parti çıkarsanız ne vaat ediyorsunuz?
· İzmir’in bilinen yatırımları tamamlansın, çılgın projeye filan ihtiyacı kalmaz. İzmirliler zaten proje üretim merkezi gibi çalışıyor.
· Biz İzmir’de dokuz yıldır iktidarın iradesini göremedik.
· İşte CHP onun için gerekli. Şimdi CHP’yi iktidar yapıp, İzmirlilere bugüne kadar bizlere olan desteği için borcumuzu ödeyeceğiz.
Ancak CHP’de son süreçte yaşanan değişimin bu partinin seçmeni açısından değerlendirilmesi gereken bir durum olduğunu belirten Çelik, şöyle dedi:
Ben bu seçimde seçmenin bunu değerlendireceğine inanıyorum. Yani CHP’li seçmen MHP’ye bir şans verecek diye düşünüyorum. Çünkü aslında biz söylemlerimizde sürekli kullanmasak da Atatürkçü ve cumhuriyetçi çizgi MHP’nin en temel değerlerinden biri. Şahsıma değil, İzmir adına yapabileceklerimiz için İzmirlilerden partime destek bekliyorum.
Ne kadar çok olursak İzmirli için o kadar daha çok şey yapabileceğimize inanıyorum.
Siyasi geçmişim hem çok yeni hem de eski
Siyasi geçmişinizi kısaca özetleyerek başlayalım istiyorum...
- Hem çok yeni hem eski. Görünen planda yeni ama arkası yaklaşık 15 yıllık bir sürece dayanıyor.
- Sekiz yıl Ankara Üniversitesi Sosyal Antropoloji Bölümü’nde asistan olarak hizmet verdim.
ABBAS Türker tarafından 1995’te İzmir’de kurulan Pizza Pizza, günümüzde 45 ildeki 160 şubesiyle Türkiye’nin en yaygın pizza zinciri. Yurtdışına da açılan, ilk restoranı geçen yıl Irak’ın başkenti Bağdat’ta hizmete sunan firma, aylık ortalama 170 bin dolar ciro yapınca bu ülkede yıl sonuna kadar dört şube daha açmak için anlaştı. Sırada; İran, Azerbaycan, Sudan var. Şubeleşme atağı sürerken, bir yandan da çalışanlara en iyi imkanı sağlayıp, en iyi şekilde yetiştirmek adına Pizza Pizza Akademisi’ni kurmak için kolları sıvayan firmanın hedeflerini Genel Müdür Tolga Türker’le konuştuk...
· Yurt içinde neler hedefliyorsunuz?
Halen yedi bölgede, 45 ilde faaliyet gösteriyoruz. Toplam 160 restoranla Türkiye’nin en yaygın pizza zinciriyiz. 3 bin 500 çalışanımız var. Yıl sonu hedefimiz 200 şubeye ulaşmak. 2015’e kadar da restoran sayısını 300’e çıkarmak arzusundayız. Ege, Akdeniz ve Karadeniz’de büyüme sağladık. İki yıl içindeki hedef bölgelerimiz ise Marmara ve İç Anadolu. 21010’da 125 milyon ciro yaptık. 2011’de yüzde 20 büyümeyi planlıyoruz.
· Yurtdışında geldiniz nokta nedir?
Biliyorsunuz, yurtdışındaki ilk şubemizi geçen Ramazan’da Irak’ın başkenti Bağdat’ta açtık. Büyük ilgi gördü. Bunun üzerine Bağdat, Erbil ve Necef’te dört yeni restoran daha açmak için anlaşma yaptık. Azerbaycan ve İran için de bayilik sözleşmeleri imzaladık. İran’da 10, Azerbaycan’da (Bakü) dört, Sudan’da bir şubemiz hizmete girecek. Önümüzdeki beş yıl içinde öncelikli hedef bölgelerimiz ise Ortadoğu, Afrika ve Türk Cumhuriyetleri. Kazakistan, Gürcistan, Suudi Arabistan, Yemen, Libya ve Suriye büyük pazarlar. Ayrıca, Yunanistan’da (Atina) da görüşmelerimiz sürüyor.
· Bağdat sizin için nasıl bir deneyim oldu?
Zorlu ama iyi bir deneyim oldu. Örneğin, orada ‘paket servis’ yapamadık. Denedik ama olmadı. Çünkü her 100 metrede bir check point (kontrol noktası) var ve bir pizza adrese 4-5 saatte ulaşamıyor. Paketi açtıklarında canları çekiyor, birkaç dilim de yiyebiliyorlar. Bağdat’taki Pizza Pizza’yla bölgenin alışkanlıklarını da çok iyi öğrendik. Çok etli pizza yiyorlar. Sebzeli pizzayı mönüden tamamen kaldırdık. Çünkü kimse istemiyor. Ayrıca, küçük boy pizzayı da kaldırdık. İzmir’deki orta boy pizza Bağdat’ta küçük boy oldu. Hiç yapmadığımız kadar et ağırlıklı pizza yapıyoruz. Şimdi, Kuzey Irak’ta bir hamur tesisi de kuruyoruz. Bu tesis aynı zamanda İran ve Azerbaycan’a da hizmet verecek.
CHP İzmir Milletvekili, TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, bir vekil adayı olarak gezdiği yerlerde görüştüğü herkesin istisnasız tek isteğinin, “Ne olur bizi bu iktidardan kurtarın” olduğu görüşünde. Mumcu, “İzmir artık CHP’yi iktidarda görmek istiyor. Bunun için ne yapması gerektiğinin de bilincinde. Onun gereğini yerine getireceğine de inanıyorum. Bu nedenle İzmir’den çok yüksek oy bekliyorum. İnanıyorum ki, bu tüm Türkiye’ye yayılacak ve CHP’yi tek başına iktidara taşıyacak. CHP iktidara geldiği andan itibaren de İzmir’in önündeki engeller bir bir ortadan kalkacak. İşte o zaman bu kenti kimse tutamayacak” diyor.
AK Parti’nin İzmir’e şantaj yaptığını öne süren Güldal Mumcu, iki bakanın adaylığını işe şöyle değerlendiriyor: “Binali Yıldırım’ın, 27 Kasım 2005’te, Samsun’da lokantada erkek protokolüyle otururken eşinin yemeğini yan masada tek başına yediğini gösteren fotoğraf hala hafızalarda. Bu, kadın-erkek yan yana durmasını bilen, aydınlık, zihni berrak, çağdaş İzmirliler için rahatsızlık verici bir tablo. Sahil bandı heykellerle süslü, sanatçılar adına dev parklar yapılan bir kentte heykel yıkan bir Kültür Bakanı’nın (Ertuğrul Günay) aday gösterilmiş olmasını da bir İzmirli olarak içime sindiremiyorum.”
İzmir benden hoşnut ben de İzmirliler’den
İzmir’den ikinci kez aday gösterildiniz. Sizin tercihiniz mi, yoksa genel merkez böyle mi uygun gördü?- Ailem 36 yıldır İzmir’de oturuyor. Annem, ablalarım, halam Karşıyaka’da yaşıyor. Bu nedenle İzmir’e çok yakınım. Sürekli gelip-gittiğim bir kent.
- Bir önceki seçimlerde de İzmir’e yakın olduğum, tanıdığım için buradan aday gösterilmiştim. Bu kez de benzer nedenlerle yine bu kentten aday yapıldım.
- İzmir benden hoşnut, ben de İzmir’den hoşnutum.
Önseçim yapılsaydı yine aday olurdum
· Park Sima 21 yıllık geçmişe sahip, güçlü bir marka. Sizi farklı yapan, tercih edilmenizi sağlayan etkenler neler?
Park Sima, faaliyet alanını sadece zayıflama üzerine odaklayan bir merkez. Tüm ekibimiz, çalışmalarımız ve uzmanlığımız sadece zayıflama üzerine. Bunun dışında, üç aşamadan oluşan bir sistemimiz var. Diyetle zayıflama, bölgesel zayıflama ve sporla zayıflama. Her biri alanında uzman kişilerden oluşan ekibimiz, hizmet anlayışımız ve tabii ki bugüne kadar başardıklarımız tercih edilmemizdeki en önemli etkenler.
· Üyelerinizin yaş, cinsiyet veya meslek dağılımları nedir?
İnsanlarda, kilo sorunu olan kişilerin ağırlıklı olarak kadınlar olduğuna dair bir algı var. Ancak, kilo sorunu ya da obezite, kadınlar, erkekler ve çocuklarda da çok sık rastlanan bir durum. Bu nedenle kadınlar kadar erkekler de, çocuklar da geliyor Park Sima’ya. En küçük üyemiz 10 yaşında. Meslek gruplarına göre dağılım ise işadamı ve üst düzey yönetici yüzde 35, özel sektör çalışanı yüzde 30, öğrenci yüzde 10, devlet memuru ve öğretmen yüzde 10, emekli ev hanımı yüzde 15 oranında. Yani zayıflamak isteyen herkes, meslek ve yaş gibi etkenler gözetmeksizin geliyor. Sadece çok ileri seviyede olan ve cerrahi işlem gerektirebilecek kişilere müdahale etmiyor, uzmanlara yönlendiriyoruz.
· 2010’da büyük yatırımlar yaptınız. Ne gibi yenilikler var Park Sima’da?
Form merkezimizde ciddi yatırımlar yaptık. Diyet ve bölgesel zayıflamanın yanına tıbbi aktif spor cihazlarını kattık ve böylece Türkiye’deki tam donanımlı tek merkez haline geldik. Aşırı kilo ya da eklem rahatsızlıkları, kalp-damar hastalıkları gibi sağlık durumları nedeniyle tek başına spor yapamayan üyelerimiz, eğitmenlerimizle birebir ve tamamen kişiye özel programlarla spor yapabiliyor. Merkezimizdeki tıbbi spor cihazlarının tamamı, güvenliği bulunan, CE belgesine sahip ve tüm dünyanın tercih ettiği cihazlar.
· Bu yıl neler hedefliyorsunuz? Yeni projeler var mı?