Paylaş
CHP İzmir Milletvekili, TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, bir vekil adayı olarak gezdiği yerlerde görüştüğü herkesin istisnasız tek isteğinin, “Ne olur bizi bu iktidardan kurtarın” olduğu görüşünde. Mumcu, “İzmir artık CHP’yi iktidarda görmek istiyor. Bunun için ne yapması gerektiğinin de bilincinde. Onun gereğini yerine getireceğine de inanıyorum. Bu nedenle İzmir’den çok yüksek oy bekliyorum. İnanıyorum ki, bu tüm Türkiye’ye yayılacak ve CHP’yi tek başına iktidara taşıyacak. CHP iktidara geldiği andan itibaren de İzmir’in önündeki engeller bir bir ortadan kalkacak. İşte o zaman bu kenti kimse tutamayacak” diyor.
AK Parti’nin İzmir’e şantaj yaptığını öne süren Güldal Mumcu, iki bakanın adaylığını işe şöyle değerlendiriyor: “Binali Yıldırım’ın, 27 Kasım 2005’te, Samsun’da lokantada erkek protokolüyle otururken eşinin yemeğini yan masada tek başına yediğini gösteren fotoğraf hala hafızalarda. Bu, kadın-erkek yan yana durmasını bilen, aydınlık, zihni berrak, çağdaş İzmirliler için rahatsızlık verici bir tablo. Sahil bandı heykellerle süslü, sanatçılar adına dev parklar yapılan bir kentte heykel yıkan bir Kültür Bakanı’nın (Ertuğrul Günay) aday gösterilmiş olmasını da bir İzmirli olarak içime sindiremiyorum.”
İzmir benden hoşnut ben de İzmirliler’den
İzmir’den ikinci kez aday gösterildiniz. Sizin tercihiniz mi, yoksa genel merkez böyle mi uygun gördü?
- Ailem 36 yıldır İzmir’de oturuyor. Annem, ablalarım, halam Karşıyaka’da yaşıyor. Bu nedenle İzmir’e çok yakınım. Sürekli gelip-gittiğim bir kent.
- Bir önceki seçimlerde de İzmir’e yakın olduğum, tanıdığım için buradan aday gösterilmiştim. Bu kez de benzer nedenlerle yine bu kentten aday yapıldım.
- İzmir benden hoşnut, ben de İzmir’den hoşnutum.
Önseçim yapılsaydı yine aday olurdum
Önseçim olsaydı yine aday olur muydunuz?
- Kesinlikle olurdum. Keşke yapılsaydı.
- İzmir’de de adayların önseçimle belirlenmesi için çok çabaladık ama olmadı.
Haksız bir eleştiri
olduğunu düşünüyorum
İkinci kez İzmir’den adaylığınız açıklandığında gerek parti içinden, gerek çeşitli çevrelerden tepki sesleri yükseldi. İzmir’e çok sık gelmediğiniz, sorunlarıyla yeterince ilgilenmediğiniz, bu kente dair söyleminiz olmadığı söylendi. Ne dersiniz?
- Hangi kesimlerden geldiğini bilmiyorum ama haksız bir eleştiri.
- Halkla iç içeyim. Onlardan bu yönde bana yansıyan olumsuz tablo yok.
- Biliyorsunuz, ben aynı zamanda Meclis Başkanvekili’yim. Meclis Başkanı nasıl bir kısıtlama içindeyse bu durum bizler için de geçerli. Bu nedenle etik olarak TBMM Genel Kurulu’nda soru önergesi veremiyor, konuşamıyoruz. Parlamentoda İzmir’e yönelik bir çalışmam olmamışsa nedeni budur.
- Ancak ben, İzmir’i temsilen Meclis’i yönettiğimi, bunu da en iyi şekilde yerine getirdiğimi düşünüyorum.
Seçim yarışı AK Parti’yle CHP arasında geçiyor gibi bir hava var. Katılıyor musunuz?
- Evet, sanki ona doğru bir itiş var. MHP’ye yönelik operasyon da bunun bir işareti olabilir.
- Ancak aslolan şu ki, Meclis’te ne kadar çok parti olursa halkın temsili o oranda zengin olur. Demokrasi de o oranda gelişir.
- İki partili bir yapı dönüşümlü demokrasi olur ki, adına demokrasi denemez. Çünkü halkın iradesi parlamentoya tam olarak yansımaz. Yansımayınca da yasalar ortak bir anlayışla çıkmaz.
Hazır söz oraya gelmişken, MHP’de birbiri ardına patlak veren kaset skandallarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Uygun bulmuyorum.
- Siyasetin özel hayattan, yatak odasından elini çekmesi lazım.
- Siyaset, siyasi mecrada yapılır. Siyasi projelerle yapılır.
- Bana, genel seçim öncesi asıl tartışılması gereken konular gündemin arka planına düşürülmek isteniyor gibi geliyor.
- Bu özellikle de yapılmak isteniyor. Zira partimizin çok güzel projeleri var. AKP bu tarz yöntem seçerek bunları bir şekilde kamufle etmek istiyor.
- Diğer partilerin kendilerini ifade etmelerine, projelerini aktarmalarına engel olmayı da hedefliyor.
Bir tek istek var: Bizi AKP’den artık kurtarın
İzmir için bir tahmininiz var mı? Yüzde kaç oy alır, kaç vekil çıkarırsınız?
- Arkadaşlarımız hedeflerimizi çeşitli vesilelerle ortaya koydu. Bunun üzerine söylenecek fazla bir şey yok.
- Ben size bir vekil adayı olarak gezdiğim yerlerde edindiğim duyumları aktarabilirim.
- Kimle görüştüysem istisnasız tek bir istekleri var. “Ne olur bizi bu iktidardan kurtarın” diyorlar.
- İzmir artık CHP’yi iktidarda görmek istiyor. Bunun için ne yapması gerektiğinin de bilincinde. Onun gereğini yerine getireceğine inanıyorum.
- Bu nedenle İzmir’den çok yüksek oy bekliyorum. İnanıyorum ki, bu tüm Türkiye’ye yayılacak ve CHP’yi tek başına iktidara taşıyacak.
Bu kent için hedefi Atatürk çoktan çizmiş
İzmir’e yönelik projeleriniz neler?
- Biliyorsunuz, seçim beyannamemizde 41 sözümüz var. Bunlar İzmir için de geçerli.
- İzmir’e özel projelerimizi Genel Başkan Yardımcımız Alaattin Bey (Yüksel) kamuoyuyla paylaşıyor.
- Ben bunlara ek olarak şunları söylemek istiyorum. İzmir’e, Atatürk tarafından verilmiş bir hedef var. Büyük Önder, “İzmir; kongreler ve fuarlar kenti” olsun diyor.
- Bunun uzantısında, “Ticaret kenti” olsun diyor. İlk İktisat Kongresi’ni İzmir’de düzenlemesinin altında da bu yatıyor. Yeni fuar alanı ve kongre merkeziyle bu hedefi gerçekleştireceğiz.
- İzmir’in sağlık turizmi ve kültür merkezi olması yönünde projelerimiz de var. İzmir zengin jeotermal kaynaklara sahip ama yeterince kullanılamıyor. Oysa termal, arkaik dönemden beri sağlık ve güzellik için kullanılmış. Suyla gelen güzellik...
- Güzelliği sadece fiziksel olarak algılamamak lazım. İşin zihinsel boyutu da var. İzmir zaten aydınlık, zihni berrak, çağdaş bir kent. Hedefimiz, bu özelliğinin sağlık turizmiyle gelecek insanlara da aktarılması.
Biri eşini ayrı oturttu diğeri ise heykel yıktı
AK Parti’nin İzmir’den iki bakanı aday göstermesini, adeta proje yağdırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Sanki genel değil de yerel seçim yapılacakmış gibi bir durum söz konusu. Zira, açıkladıkları projelerin büyük çoğunluğu yerel yönetimleri ilgilendiriyor.
- Söylemlerinde, “Ya bizi İzmir’de birinci parti yapın ya da yerel yönetimi bize verin. Yoksa hizmeti unutun. Önünüzü tıkarız” gibi bir tavır var. Bunu hep yapıyorlar. Daha önce açıkça söylediler de...
- İzmirlilere adeta şantaj yapıyorlar.
- Sanki İzmir bir köy, bu kentte iyi hiçbir şey yok, onları seçerseniz her şey bambaşka olacak...
- Yok böyle bir şey. Belediyelerimizin birçok projesi var. Kimi tamamlandı, kimi sürüyor, kimi yakın gelecekte hayata geçecek.
- İzmir aynı zamanda bir kıyı kenti. Sahil bandının tamamı halkın kullanımına açık. Sanatsal objelerle, heykellerle donatılmış durumda.
- Vatandaşlarımız buralarda dolaşırken bu güzellikleri yakından görüyor. Onun için İzmir’in kadını-erkeği, sanatı ve kültürü bir arada yaşama bilincine sahip. Bir arada, yan yana durmasını biliyorlar. Ayrıştırmaya karşılar. Bilinç düzeyleri çok yüksek.
- Oysa AKP öyle mi? Bakın mitinglere... Erkekler bir yerde, kadınlar başka bir yerde... Haremlik-selamlık söz konusu.
- Bu zihniyetin yansıması olan bir bakanı tuttular buradan aday gösterdiler. Binali Bey (Yıldırım) beni mazur görsün. Ancak, 27 Kasım 2005’te, Samsun’da lokantada erkek protokolüyle otururken eşinin yemeğini yan masada tek başına yediğini gösteren fotoğraf hala hafızalarda. Bu, İzmirliler için rahatsızlık verici bir tablo.
- Sahil bandı heykellerle süslü, sanatçılar adına dev parklar yapılan bir kentte heykel yıkan bir Kültür Bakanı’nın (Ertuğrul Günay) aday gösterilmiş olmasını da bir İzmirli olarak içime sindiremiyorum.
- Özetle söylemem gerekirse gölge etmesinler, başka bir ihsan istemiyor İzmirliler...
Büyükşehir
operasyonu siyasi baskıdan ibaret
Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Seçim öncesi siyasi bir baskı olarak görüyorum.
- CHP baskılara direnen bir partidir. Buna da pabuç bırakmaz.
- Onlar önce kendi belediyelerine baksınlar. Belgeleriyle ortaya koyduk. Ama ne bir müfettiş gönderildi ne de baskın yapıldı.
- Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, “Biz ona kefiliz, böyle bir şey yapmadığı kanaatine sahip olduk” diyor. Şimdi hukuk nerede? Kefalet üzerine bir sistem mi kuracağız?
- Geliyoruz YGS’ye... “Şifre var, kopya yok” dendi. Bu kez de kefillik bitti, “İkna oldum” başladı. Ne demek ikna olmak? Hukuk diye bir şey var.
- Tüm bu söylemler AKP’nin aslında hukuku nasıl hiçe saydığını gösteriyor. ‘Adalet’ bu partinin isminde var ama adaletin temelleneceği ‘hukuk’ yok.
Engelleri birer birer kaldıracak, İzmir’in önünü açacağız
Seçmene mesajınız nedir?
- “Dinlenmek istemiyorsanız konuşmayın”, “Gocunacak bir şeyiniz yoksa bol bol konuşun” diyen Binali Yıldırım’dan hareketle diyorum ki, 13 Haziran sabahı rahat rahat konuşmak istiyorsanız, özgür, baskılardan uzak vatandaş kimliğine sahip olmak istiyorsanız bunun adresi CHP iktidarıdır.
- CHP iktidara geldiği andan itibaren İzmir’in önündeki engeller bir bir ortadan kalkacak. İşte o zaman bu kenti kimse tutamayacak.
Paylaş