Paylaş
Bu da bize gösterdi ki, iktidarın elinde çok fazla enstrüman var. Yeter ki bu gücü kullanmayı bilsin. Bu da gösterdi ki, Erdoğan bitti demeden bitmez. Erdoğan’ın açıklamaları piyasalar açısından tam da ilaç gibi geldi. Erdoğan’ın, “İnsanlarımızın bankadaki Türk Lirası varlığının mevduat kazancı kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek. Ama kur getirisi mevduat kazancının üstünde kalırsa aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek” açıklaması kurlardaki yükselişin tersine dönmesini sağladı.
Bundan sonrası, yapılan açıklamalara uygun düzenlemeleri hayata geçirmek. Oluşan güven iklimini pekiştirmek. Moralleri yükseltmek.
YENİ DÜZENLEMELER YOLDA
O açıdan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın “Kur korumalı vadeli mevduat”a ilişkin uygulama esaslarını açıklaması yerinde oldu. Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarının uygulama esaslarının üzerinde çalışıldığını gösteriyor. Bu tür adımlar güven ortamının pekişmesi açısından önemli.
Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilileriyle bir temas kurdum. Diğer uygulama esaslarına ilişkin hazırlıkların da sürdüğünü belirttiler. Diğer enstrümanlar da gecikme olmadan devreye sokulacak.
BELİRSİZLİK GİDERİLDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı karar setiyle birlikte piyasalarda yeni bir iklim oluştu. Yeni kararlar hem piyasaların hem de kamuoyunun desteğini sağladı.
1- Siyasi iradenin yeni ekonomik modelin arkasında durduğu piyasa yapıcıları tarafından anlaşıldı.
2- Dövizdeki yükseliş trendi kırıldı. İbre tersine döndü.
3- Piyasalarda en çok şikâyet edilen konuların başında gelen belirsizlik ortadan kaldırıldı.
4- Ekonomi yönetiminin dersine çalıştığı ve yeni enstrümanları devreye sokacağı görüldü.
5- Kur korumalı vadeli mevduat için yapılan “Dövize çevrilebilir mevduat” yorumları ekonomi çevrelerince tepkiyle karşılandı. Döviz kurlarının devlet tarafından belirlendiği 1970’li yılların enstrümanı olan DÇM’lerin, döviz kurunun serbest piyasa tarafından belirlendiği günümüzle kıyaslanmasının doğru olmadığı ifade edildi.
FİYAT İNDİRİMİ
Ekonominin yarısı güven diyoruz. Bu adımlarla güven iklimi oluşturulurken, piyasaların ve halkımızın morale ihtiyacı var. Bu aşamada marketlerin de ellerini taşın altına koyması gerekiyor. Döviz yükselirken, etiketleri değiştirmek için görevliler belirleyen marketlerin, morallerin yükselmesi için fiyat indirimine gitmesinin zamanı geldi. Hem de tam zamanı. Bakın yapılan akaryakıt ve LPG zammının devreye girmesi için saatler kala EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz’ın çabaları sonucunda zamların geri alınması sağlandı. 62 kuruşluk zammın geri alınması dahi piyasalara moral oldu. Dövizdeki dalgalanmayı fırsat bilip kriz çağrıştırıcı role soyunan TÜSİAD’ı saymıyorum ama iş dünyasının temsilci kuruluşları ile piyasayı domine eden marketlerin fiyat indirimi konusunda bir rol üstlenmesi gerekiyor. Fiyat indirimi konusunda harekete geçmek için gün, bugün. Çünkü bu millet zor zamanlarda elini taşın altına koyanları unutmaz. Kriz fırsatçılarını unutmadığı gibi.
KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIĞI, İMAMOĞLU’NUN DİRENİŞİ
KILIÇDAROĞLU, ortak cumhurbaşkanı adaylığı için, “İttifak kabul ederse onur duyarım” demişti.
CHP liderinin bu sözleri, cumhurbaşkanı adaylığının ilanı olarak kabul edilmişti.
Kılıçdaroğlu dün de CHP grubundaki konuşmasında cumhurbaşkanı adayı olarak adeta seçim beyannamesini açıkladı. Kılıçdaroğlu’nun seçim beyannamesi 7 maddeden oluşuyor. Üzerinde durulması gereken, seçim beyannamesinin maddeleri kadar Kılıçdaroğlu’nun onu açıklarken tercih ettiği dil. Kılıçdaroğlu önce, ”13. cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın adayı olacak” dedi. Bu sözün patenti Meral Akşener’e aitti. Belli ki Kemal Bey oradan kopya çekmiş. Ya da son dönemlerin moda tabiriyle, esinlenmiş.
KILIÇDAROĞLU’NUN VAATLERİ
Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın ortak adayı olacağına kendisini o kadar kaptırmış ki, seçilecek cumhurbaşkanının ne yapacağını da belirlemiş. Daha önce cumhurbaşkanı olacak kişinin nefsine hâkim olması gerektiğini söylerdi. Bu sözleri Ekrem İmamoğlu’na mesaj olarak anlaşılırdı. Bu kez onu dahi yapmadı. “Birinci yapacağım iş, güveni tesis edeceğim” dedi. Belli ki Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adaylığı işini çantada keklik olarak görüyor. Adaylık sürecini aşmış, seçim kampanyasını başlatmış bile. “Birinci yapacağım iş, güveni tesis edeceğim” diyor.
“13. cumhurbaşkanı koltuğa oturduğu gibi israfı ortadan kaldıracak” diye konuşuyor. Düzenleyici ve denetleyici kurumlarının başkan ve yöneticilerinin liyakatlı kişilerden atanacağını söylüyor. Daha ne desin?
İMAMOĞLU’NU İKNA EDEMEDİ
Ancak Kılıçdaroğlu’nun en büyük zorluğu, İmamoğlu’nu ikna edememesi. Kemal Bey, cumhurbaşkanı adaylığına koşarken en büyük çelmeyi İmamoğlu’ndan yiyecek. Çünkü Ankara’da başbaşa görüştüğü halde Ekrem İmamoğlu’nu vazgeçiremedi. Ekrem İmamoğlu, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda direniyor. Gözünü karartmış durumda. Öyle ki Kılıçdaroğlu’ndan başka kendisine rakip olarak gördüğü ikinci bir isme karşı da savaş açmış durumda. Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin kulislere gireceğim. Ekrem İmamoğlu’nun cephesinden yeni bilgiler aktaracağım. Millet İttifakı’nın ortak aday çıkarması ihtimalini daha güçlü görüyordum. Ama Kılıçdaroğlu, ortak adaylık konusunda ısrar ederse her partinin kendi adayıyla seçimlere girme ihtimali de göz ardı edilmemeli. Bunların hepsini yazacağım. Ama şimdi değil.
Paylaş