Abdulkadir Selvi

Başörtüsüyle ilgili Anayasa değişikliği bugün Meclis Başkanlığı’na sunulacak. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’le konuştum. İmzaların toplanmasının tamamlandığını söyledi. “Bugün saat 15.00’te basın açıklaması yaptıktan sonra teklifi Meclis Başkanlığı’na sunacağım” dedi.

AK Parti ve MHP’nin teklifi iki unsurdan oluşuyor.

1- Başörtüsüyle ilgili teklif.

2- Aileyle ilgili düzenleme.

Anayasa’nın 24. Maddesi’nde yapılacak değişiklikle başörtüsü serbestisinin anayasal güvenceye kavuşturulması amaçlanıyor.

Anayasa’nın 41. Maddesi’ndeki düzenlemeyle de ailenin kadın ve erkekten oluştuğu ifade ediliyor. Böylece LGBT sapkınlığına karşı aileye anayasal bir tanım getiriliyor.

ERDOĞAN ÇÖZDÜ

Başörtüsü sorunu Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çözüldü. Erdoğan bu konuda ağır bedel ödemiş bir lider. MHP ile birlikte yaptıkları anayasa değişikliği nedeniyle ‘411 el kaosa kalktı’ manşetleri atılmıştı. Başörtüsü değişikliği nedeniyle iktidarda olan AK Parti’ye kapatma davası açılmış, Başbakan Erdoğan’a siyasi yasak istenmişti.

KILIÇDAROĞLU BAŞLATTI

Aslı Baykal’ın CHP’den istifa etmesi sürpriz olarak karşılanmıştı. İlk başlarda fazla bir etkisinin olmayacağı düşünüldü. Ancak Aslı Baykal sosyal medya üzerinden CHP’ye yönelik eleştirilerini sürdürdükçe ilgi görmeye başladı. İlk başlarda Deniz Baykal’ın kızı şöyle demiş, böyle eleştirilmiş deniliyordu. Ama zamanla politik bir figüre dönüşmeye başladı. Aslı Baykal kendi çizgisini oluşturmaya başladı.

Bunun üzerine Aslı Baykal’la konuşmaya karar verdim. Söyleşiyi Hürriyet Ankara Haber Merkezi’nin başarılı foto muhabiri Selahattin Sönmez fotoğrafladı.

Aslı Hanım, CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrı Vizyonu’nu açıkladığı toplantıyı nasıl buldunuz?

Uzaylıları dinler gibi dinledim. Türkiye küresel ekonomik kriz ile başa çıkarken bir Amerikalının çıkıp akademik üslupla küresel ısınma teorisi anlatması biraz komik geldi. Üstelik bu şahıs Almanya’nın enerji krizi yaşamasının sorumlularından da biri. Somut ve güven verecek bir mesaj yoktu. İki yıldır partide kurultay yapmayan Kılıçdaroğlu’nun “Tek Adam Rejimi’ne karşıyız” demesi de bir başka fıkraydı.

Merkel’in danışmanı Jeremy Rifkin’in, Kılıçdaroğlu’na başdanışman olması tartışmaya neden oldu. Siz nasıl bakıyorsunuz?

Ben Batıcı aşağılık kompleksini hiç anlayamıyorum. Türkiye’nin çok iyi yetişmiş değerleri var. Türk toplumunun yapısını ve ihtiyaçlarını, daha önemlisi çıkarlarını elbette onlar gözetecektir. Seçime giden bir partinin sunumunda, bir Amerikalıyı sömürge komiseri gibi hem de ilk konuşmacı olarak sunmak, CHP’de aklın tatilde olduğunu gösteriyor. 

YA ERDOĞAN YA RIFKIN DEDİLER

CHP yabancılardan destek alarak bir vizyon belgesi açıklayamaz mı?

Kılıçdaroğlu, Merkel’in danışmanı Jeremy Rifkin’i kendisine başdanışman yaptığını ilan edince önce Almanya’daki kaynaklarımla konuştum. CHP’deki yansımalarına baktım.

1- Almanya’da, ABD’de ve Çin’de ciddiye alınan bir isim. İspanya ve Portekiz’deki ünü ise olumsuz.

2- Merkel’e danışmanlık yapmış ama yakın çevrede bulunmamış. Merkel’i Merkel yapan üretim, kalkınma ve istihdam politikalarının mimarı olan ekip arasında yer almamış. Merkel’in politika belirleyen danışmanları onu uzak tutuyorlarmış. Biraz da somut değil, soyut varsayımlar üzerine konuşan biri olarak görüyorlarmış.

3- Rifkin, Merkel’in yakın çalıştığı danışmanlarından biri değilmiş. Uzun aralıklarla gelip yeni trendler konusunda sunum yapıyormuş. Somut politikalar önermek yerine dijitalleşme, çevre, Avrupa Birliği’nin yönelmesi gereken alanlar ve Endüstri 4.0 konusunda sunum yapıyormuş.

4- Endüstri 4.0 sunumlarıyla Çin’de büyük sükse yapmış. Konuşan makinalar konusu Çin Devlet Başkanı Şi’nin idealiymiş. O nedenle ilgi göstermiş.

5- Rifkin’in İspanya ve Portekiz karnesi ise kötü. İki ülkede patlak veren krizin sorumlusu olarak gösterilmiş. Gelen krizi görememekle, iki ülkenin ihtiyacı olan üretim ve istihdama dayalı projeleri hafife almakla suçlanmış.

RIFKIN’E ÖDENEN PARA

6- Rifkin, Kılıçdaroğlu’nun teklifini alınca heyecanlandığını söylemişti. Rifkin’in bu tür sunumlar için günlük ortalama 20 bin dolar ücret aldığı söyleniyor. Artı masraflar... Uçak, otel gibi harcamaların karşılanması gerekiyormuş. Kılıçdaroğlu ile ne kadara anlaştı, orasını bilemiyorum ama aylık 5 sunum yapsa yıllık 1 milyon dolara denk geliyor. Doğrusu Rifkin’i heyecanlandıracak bir ücret. Çünkü her ağzını açtığında kronometre işleyip para yazacak.

7-

Kılıçdaroğlu, yarın İstanbul’da ekonomi programını açıklayacak. Muhalefetin sadece eleştirmeyip bir model ortaya koyması yararlı.

Ayrıca iktidar ile muhalefetin çözüm konusunda yarış halinde olması ise siyasete kalite getiriyor.

Kılıçdaroğlu’nun ithal danışmanlarla hazırladığı ekonomi modelinin “Merkel modeli” olduğunu savunanlar var. Merkel’in danışmanı Jeremy Rifkin’in Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanlığına getirilmesinden etkilenerek bu isim verilmiş olabilir. Kılıçdaroğlu’nun ise, “ABD’den teknoloji, İngiltere’den finansman, Almanya’dan üretim modelleri üzerine bir karma yaptık” dediği ifade ediliyor.

Kılıçdaroğlu, ithal modeli açıklamadan önce, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetine uyarak yerli modelleri de incelese yararlı olurdu.

MAKAS MÜZESİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu ilk yerli ve milli otomobilimiz Togg’un açılışına davet etmişti. Ancak Kılıçdaroğlu, açılışa katılmamıştı. Şimdi davet sayısı ikiye çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti MKYK toplantısında, Yusufeli Barajı’nı anlattıktan sözü açılışlara getiriyor. “Bizim bir makas müzemiz var. Orada toplu açılış yaptığımız 1300 makas bulunuyor. Bay Kemal’in makas müzemizi görmesini isterdim. Bu eserler nasıl yapılıyormuş, görürdü” diyor.

Kılıçdaroğlu, Togg’u gezmek için TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu aramıştı. Makas müzesini ziyaret etmek isterse Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ı araması gerekecek.

MUHALEFET ADAYSIZ MI KALACAK

Bir yıldır muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olacak diye soruyoruz. Ortak aday mı çıkacak, çoklu adayla mı seçime gidilecek diye tartışıyoruz.

Lafı hiç uzatmadan söyleyeyim.

Meral Akşener’in İYİ Parti milletvekillerine yaptığı “Benimle bu kutlu mücadeleye var mısınız?” çağrısı cumhurbaşkanlığı kulislerini hareketlendirdi.

Şimdiye kadar “Ben başbakanlığa talibim” diyen Akşener’in ilk kez cumhurbaşkanı adaylığı sinyali olarak değerlendirildi.

Kemal Kılıçdaroğlu da CHP’nin İzmir Seferihisar kampında, “Siz gerçekten benimle birlikte misiniz” diye çıkış yapmıştı. Kılıçdaroğlu daha kürsüden inmeden Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş destek tweet’leri atmıştı. Bu gelişme üzerine Kılıçdaroğlu’nun ortak adaylığı kesinleşti yorumları yapılmıştı.

Meral Akşener’in, “Benimle bu kutlu mücadeleye var mısınız?” çağrısı da aynı şekilde değerlendirildi. Akşener, cumhurbaşkanı adaylığı sinyalini verdi diye yorumlandı.

AKŞENER SESLERİ

Hatay İl Başkanı Şefik Çirkin, “İYİ Parti olarak Akşener aday olsun diye bastırıyoruz” demişti.

İYİ Parti’de Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olması yönünde güçlü bir eğilim var. İl başkanları toplantısında da bu konu gündeme gelmişti. İl başkanları Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanamayacağını belirterek, Akşener’in aday olmasını istemişlerdi. Akşener onlara, “Ben başbakanlığa talip olduğumu açıkladım. O defter kapandı” yanıtını vermişti. Ama Akşener dedi diye o defter kapanmadı. Tam aksine dünkü açıklaması ile yeni bir sayfa açılmış oldu.

İYİ PARTİ’DEKİ EĞİLİM

Milliyet’te Zafer Şahin ile Sabah’ta Mahmut Övür, Canan Kaftancıoğlu ile Ekrem İmamoğlu arasındaki kavgayı yazıyorlar. En son Zafer Şahin, İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’na mektup yazarak Kaftancıoğlu ile yüzleştirmek istediği kulisini paylaştı.

Kılıçdaroğlu bugün İstanbul’da olacak. Ancak Ekrem İmamoğlu ile Canan Kaftancıoğlu arasındaki kavgayla ilgili değil. Kılıçdaroğlu, Alman sosyalist politikacı Schulz’la SODEV ile Friedrich Ebert Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği panele katılacak. Programda Kılıçdaroğlu’na Canan Kaftancıoğlu eşlik edecek.

Bu durum Kılıçdaroğlu’nun Kaftancıoğlu’na desteği olarak yorumlanabilir mi? Ekrem İmamoğlu ile görüşmezse rengini belli etmiş olacak. Ama Kılıçdaroğlu zaten Canan Kaftancıoğlu’nu destekliyor. Ekrem İmamoğlu’nu kendine rakip olarak görüyor. Bugün için Ekrem İmamoğlu ile Canan Kaftancıoğlu’nu bir araya getirip yüzleştirmesi ya da krizi çözmesi beklenmiyor. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun öyle bir tarzı yok.

ALTERNATİF İL

Peki İmamoğlu ile Kaftancıoğlu arasındaki kavganın altında ne yatıyor?

Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbul Belediyesi’nin bünyesinde alternatif bir il teşkilatı kurduğu düşünülüyor. Canan Kaftancıoğlu siyasi yasaklı ama fiili olarak il başkanı. Kaftancıoğlu’nun bir açmazı daha var. Siyasi yasaklı olduğu için milletvekili adayı olamıyor. Kaftancıoğlu görevi güvendiği bir isme bırakıp il teşkilatını perde arkasından yönetmek istiyor.

Ekrem İmamoğlu, İBB bünyesinde alternatif il teşkilatı kuruyor. Belediyenin mali gücünü kullandığı için önemli isimleri yanına çekebiliyor. Canan Kaftancıoğlu, il teşkilatında operasyon yapıp Ekrem İmamoğlu’na yakın isimleri görevden alıyor.

ÖNCE TARTIŞMA SONRA BASKIN

Ekrem İmamoğlu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Sisi ile görüşme, kara harekâtı ve Esed’le görüşmeye ilişkin basına açık ya da basına kapalı her toplantısını takip ediyor, her açıklamalarını not alıyorum.

SİSİ İLE İKİLİ GÖRÜŞME

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçmişte Sisi’ye, Mısır’daki darbeye ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’nin trajik bir şekilde mahkeme salonunda can vermesine en sert tepkiyi göstermişti. Esma’nın mektubunu gözyaşları içinde okumuştu.

Erdoğan’ın duruşu çok değerliydi. O gün tarih huzurunda sınav zamanıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sınavı yüzünün akıyla veren tek lider oldu.

Bugün Sisi ile tokalaşma ve Mısır’la ilişkilerin geliştirilmesi ise gerekliydi.

Çünkü Suudi Arabistan’la, Birleşik Arap Emirlikleri ile, Mısır’la ilişkilerin normalleştirmesi ile Erdoğan, Ortadoğu’da yeni bir düzen kuruyor. Bunun bir halkası da Suriye ile normalleşme ve Esed’le görüşme.

SİSİ İLE BAŞ BAŞA GÖRÜŞME

Artık yazabilirim. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya kupası için bulunduğu Katar’da Sisi ile sadece tokalaşmadı, bir de ikili görüşme yaptı. Erdoğan, Konya’da gençlerle buluşmasında bunun ipuçlarını verdi. “Yarım saat, 45 dakika dar kapsamlı bir görüşme oldu. Mısır ile süreç başladı. Dargınlığı gidereceğiz. Önce bakanlarımız, sonra biz görüşeceğiz” dedi.

İKİ BAŞLIK

6’lı masa bugün dokuzuncu toplantısını yapacak.

Liderler şimdiye kadar tam 54 kez birbirlerini ziyaret ettiler.

6 lider bugün ikinci kez toplu olarak basının huzuruna çıkacaklar. Daha önce parlamenter sisteme geçişle ilgili ortak açıklama yapmışlardı, bu kez de Anayasa önerisini açıklayacaklar.

6 lider aynı masanın etrafına oturacak. Birlik ve beraberlik görüntüsü verecekler. CHP’ye yakın medya coşkulu yayınlar yapacak.

Böyle bir ortamda 6’lı masanın ikiye bölündüğünü yazmanın bir riski olduğunu biliyorum. Ama haber kaynaklarıma güvendiğim için o riski alıyorum. Zaten kulis haberciliği böyle bir şeydir.

Görüneni değil, görünmeyeni verebilmektir. Gerçi 6’lı masadaki ayrışmanın görünmeyen bir tarafı da kalmadı.

CHP ile İYİ Parti arasındaki çekişme, Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu ekibi arasındaki mücadele giderek sertleşiyor.

DÖRT ARTI İKİ

Meral Akşener