A. Cem Keçe

Orgazm, aldatma ve aldatılma ihtimalini düşürüyor

26 Ekim 2016
Orgazmın fiziksel ve psikolojik birçok hastalığın ilacı olduğunu biliyor musunuz?


Sağlıklı bir insan için düzenli ve doyumlu bir seks hayatının ve bunun en kıymetli hediyesi olan orgazmın fiziksel ve psikolojik birçok hastalığın ilacı olduğunu biliyor muydunuz? Uzmanlara göre, kalp rahatsızlıklarından tansiyona, stresten depresyona daha pek çok rahatsızlığı tedavi edebilen orgazmın sırrı ise vücutta meydana getirdiği kimyasal değişimler.


ORGAZM NEDİR?

Konuyla ilgili görüşlerini aktaran Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, sağlıklı bir insan için düzenli ve doyumlu bir seks hayatının önemine değindi. Boşalma ve orgazmın aynı şey olmadığının altını çizen Keçe, boşalmanın cinsel ilişkinin sonlarına doğru yaşanan ve 10-15 saniye süren kasılmalarla kendini gösteren fiziksel ve bedensel bir rahatlama olduğunu ifade ederken, orgazmı, fiziksel ve psikolojik cinsel uyanlar sonucunda beynin harekete geçmesi ve bazı hormon mekanizmalarının etkisiyle, hem bedensel hem de ruhsal açıdan algılanan ‘geçici şuur bulanıklığı’, ‘kontrol kaybı duygusu’ ya da ‘zamandan kopuş’ olarak tanımladı. 


ORGAZM ZEKAYI GELİŞTİRİYOR

Orgazm aldatma ve aldatılma ihtimalini düşürüyor. Orgazmın hem fiziksel hem de psikolojik birçok yararı var. Bu yararların ilkinin beyin sağlığı olduğunu kaydeden Keçe, “Orgazm kan akışını hızlandırarak kanın vücutta dolaşımını artırır. Dolayısıyla beyne giden kan miktarında da artış olur. Bu sayede kanın taşıdığı oksijen, beyin hücrelerine daha fazla miktarda ulaşır. Beynin kullandığı en önemli yakıt oksijendir. Oksijen miktarının fazla olması ile hafıza, anlama ve düşünme gibi bilişsel becerilerde artışın yanı sıra başta stres olmak üzere ruhsal sorunların azalmasında da etkili olur.


MİKROP SAVAŞÇISI

Orgazmla birlikte vücutta salgılanan kimyasallar güçlü bir mikrop savaşçısıdır. Orgazm, immünoglobin A gibi, insan vücudunun mikrop kaynaklı hastalıklara karşı mücadelede kullandığı antikorların salgılanmasını sağlar.  Bu sayede de vücudun bağışıklık sistemi güçlenir. Orgazm aynı zamanda kalp dostudur. Orgazm,  kalp krizi riski oluşturan östrojen ve testosteron hormonlarının düzeylerinin dengede tutulmasına yardımcı olarak kalp sağlığına da katkıda bulunur. Orgazm, kan dolaşımının hızlanması, kan basıncının düşmesini sağlayarak, yüksek tansiyonu önler ve böylece felç riskinin azalmasına yardım eder.


ORGAZM YAŞLILIĞI DA GECİKTİRİYOR

  

Orgazmın faydaları bunlarla da bitmiyor. Orgazm sırasında salgılanan oksitosin maddesi ağrıların azalmasına yardımcı oluyor. Orgazmın, cilt sağlığı, yaşlanma etkilerini azaltması, cinsel organlardaki bazı sorunları önlemesi, regl dönemini düzenlemesi, uyku düzenini sağlaması, hamile kalmayı kolaylaştırması gibi diğer fiziksel yararlarının yanı sıra psikolojik açıdan da pek çok yararı var. Orgazmla yüksek miktarda salgılanan ve mutluluk hormonu olarak adlandırılan endorfin sayesinde libidoda artış olur. Libidonun yükselmesi, cinsel isteksizlik sorununun giderilmesinde de önemli bir rol oynar. Orgazmın vücut kimyasallarında yaptığı değişim sonucunda stres ve gerginlik azalır, mutluluk, rahatlama ve kendine güven duygusunda artış olur.

Sağlıklı bir insan için düzenli ve doyumlu bir seks hayatının ve bunun en kıymetli hediyesi olan orgazmın fiziksel ve psikolojik birçok hastalığın ilacı olduğunu biliyor muydunuz? Uzmanlara göre, kalp rahatsızlıklarından tansiyona, stresten depresyona daha pek çok rahatsızlığı tedavi edebilen orgazmın sırrı ise vücutta meydana getirdiği kimyasal değişimler.

Konuyla ilgili görüşlerini aktaran Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, sağlıklı bir insan için düzenli ve doyumlu bir seks hayatının önemine değindi. Boşalma ve orgazmın aynı şey olmadığının altını çizen Keçe, boşalmanın cinsel ilişkinin sonlarına doğru yaşanan ve 10-15 saniye süren kasılmalarla kendini gösteren fiziksel ve bedensel bir rahatlama olduğunu ifade ederken, orgazmı, fiziksel ve psikolojik cinsel uyanlar sonucunda beynin harekete geçmesi ve bazı hormon mekanizmalarının etkisiyle, hem bedensel hem de ruhsal açıdan algılanan ‘geçici şuur bulanıklığı’, ‘kontrol kaybı duygusu’ ya da ‘zamandan kopuş’ olarak tanımladı. 

Orgazm aldatma ve aldatılma ihtimalini düşürüyor. Orgazmın hem fiziksel hem de psikolojik birçok yararı var. Bu yararların ilkinin beyin sağlığı olduğunu kaydeden Keçe, “Orgazm kan akışını hızlandırarak kanın vücutta dolaşımını artırır. Dolayısıyla beyne giden kan miktarında da artış olur. Bu sayede kanın taşıdığı oksijen, beyin hücrelerine daha fazla miktarda ulaşır. Beynin kullandığı en önemli yakıt oksijendir. Oksijen miktarının fazla olması ile hafıza, anlama ve düşünme gibi bilişsel becerilerde artışın yanı sıra başta stres olmak üzere ruhsal sorunların azalmasında da etkili olur.

Yazının Devamını Oku

Erkekler ampul, kadınlar ütü gibidir

24 Ekim 2016
Kadınlar, kendilerini dinleyen ve anlayan erkekleri istiyorlar.

Kadınlarda cinsel istek önce beyinde başlar. Bazı sinir yolları aracılığıyla omurilikten geçerek cinsel organlara ulaşır. Bunun sonucu tahrik olan kadınların vücudunda birtakım değişiklikler meydana gelir. Fark edilen ilk değişim, vajinalarındaki ıslanma ve klitorislerindeki kabarmadır. Bunu, cinsel etkinlik devam ettiğinde vajinanın uzaması ve genişlemesi, cinsel bölgelerindeki sinirlerin uyarılması, vajinal dokularının kalınlaşması, klitorislerinin kanla dolması ve büyümesi izler.

Daha sonra meme uçları sertleşir, memeleri büyür, iç dudaklar ve klitorisleri biraz daha şişer ve renk değiştirir, dış dudaklar yanlara çekilerek birleşmeyi kolaylaştırır. Boşalmaya yakın kasılma ve terlemeleri başlar, gözleri parlaklaşır, göğüsleri daha duyarlı olur, cinsel organlarının dış ve iç bölgelerindeki kan yoğunluğu artar, ciltleri kızarır, kalp atışları hızlanır, kan basınçları yükselir ve solunumları sıklığında artış gözlenir. Boşalıncaya kadar kasları gerilir, tenlerinde giderek artan bir duyarlılık olur. Buna rağmen, kadınlar boşalmak için son bir sıçrayışa ihtiyaç duyar ve bunun için istemli olarak kaslarını kasmaları gerekir.

Boşalma anında da, başta vajinalarında ve rahimlerinde olmak üzere bedenlerinde sanki bir ‘silkinme nöbeti’ gibi bir dizi ritmik kasılmalar olur. Kadınlarda boşalmaya ‘gelme’ adı verilir. Bu ‘gelme’ eylemi erkeklerdeki boşalmayla benzerlik gösterse de, erkeklerdeki gibi gözle görülür bir meni çıkışı yoktur. Zevkli bir boşalma yaşanırken, kadınlar istemsiz sesler çıkararak yüzlerindeki ifadeleri değişebilir. Son safhada tüm bedensel fonksiyonları yavaşça tekrar normale döner ve sakinleşirler. Sonuç olarak, fiziksel ve ruhsal bir doyum yaşandıkları için her türlü gerginlik ve stresten arınırlar.

Cinsel sorunların çoğu çiftlerin uyumsuzluğundan ve sağlıklı iletişim kuramamalarından kaynaklanır. Kadınlar cinselliğe karşı ilgisizlerse, sevişmekten kaçınabilir ya da yeterince uyarılmadıkları için cinsel ilişkinin acı verdiğinden yakınabilirler. Bu durumda erkeler, onları nasıl uyaracaklarını bilemez ve bu nedenle, kendilerini başarısız hissedebilirler.

Erkeklerin “elektrik ampulleri” gibi hemen yandıkları ve seks yapmaya hazır hale geldikleri, kadınların ise “ütü” gibi yavaş yavaş ısındıkları ve geç uyarıldıkları söylenir. Bu genelleme çoğu zaman doğrudur. Bir başka genelleme ise kadınların cinsel istekleri için yapılır: “Kadınların cinsel istekleri dalgalara benzer...”

Yazının Devamını Oku

Dokunun, öpün ve okşayın

24 Ekim 2016
Kadın orgazmına giden gizli yol…

Orgazm ve boşalmanın aynı şey olmadığını belirten Cised Onursal Başkanı Cem Keçe, kadınların boşalmaları veya orgazm olmalarının zor ama imkansız olmadığını anlattı. İşte, kadın orgazmını kolaylaştıran yollar…

Orgazm olmakla boşalmak aynı şey değildir. Boşalma bedensel bir rahatlamayken orgazm bu bedensel rahatlamaya ruhun da eşlik ettiği çok yüksek haz veren bir durumdur. ‘Uygun zaman, uygun mekan, uygun partner, uygun uyarılma, uygun süre ve yoğunlukta uyarıda bulunma ve uygun taleplerde bulunma’ şeklinde ‘6 U Kuralı’ yerine getirildiğinde kadınların çok rahatlıkla boşalabildikleri görülse bile, yapılan araştırmalar kadınların neredeyse %90’ının psikolojik olarak boşalamadıklarını gösteriyor. Bu da demek oluyor ki, boşalma sorunlarının üstesinden gelinebiliyor.

Psikolojik olan diğer bir değişle, içten gelen istek ve arzuları açığa çıkarmak için önce kadınların ruhlarının okşanması gerekiyor. Cinsel yaşama hazırlık süreci, tahrik olma, uyarılma, odaklanma, boşalma ve orgazm özellikle kadınlar için erkeklere nazaran çok daha uzun bir süreç alıyor. Bu nedenle seks yapmaya geçilmeden önce diğer bir değişle, kuvvetli bir arzu belirinceye kadar kadınlara dokunmak, özel, değerli, sevilmeye layık ve arzulanan biri olduklarını hissettirmek ve konuşarak bunları sık sık söylemek gerekiyor.


Sohbet havasında bir cinsellik

Kadınların partnerleriyle birlikte yapmaktan en çok hoşlandıkları eylemlerden biri sohbet etmek gibi görünüyor. İletişim kurabilmek ve konuşmak kadınlar için adeta bir terapi gibidir. Yani kadınların rahatlamak, gevşemek, sevildiklerini ve önemsendiklerini anlamak ve partnerlerine yakınlaşabilmeleri için en çok ihtiyaç duydukları araç konuşmaktır. Bu nedenle, kadınlar direk konuya girmektense, konuşmayı uzatarak samimiyeti sağlamaya ve güven inşa etmeye çalışırlar. Kadınların cinselliği de tıpkı büyük keyif aldıkları sohbet edişleri gibidir. Diğer bir değişle, erkeklerin cinselliğinden bir hayli farklı olan kadınların cinsel bakış açısı, sonuç odaklı gitmeyen, tanımak ve tanışmak için yapılan bir sohbetten farksızdır. Bu nedenle, kadınların cinsel arzularını artırmanın ve cinselliği tam anlamıyla yaşamalarını sağlamanın en iyi yollarından biri onlara zaman ayırmak, hoş dakikalar yaşatmaktır. Bunu yapabilmenin en güzel yolu ise kadınları yine, yeni, yeniden keşfetmektir.


Kadının cinselliği usul usul gelişir

Görsellikten etkilenen ve cinsel arzuları anlık tavan yapan erkeklerin aksine, kadınlar cinselliği usul usul yaşamayı isterler. Bu nedenle, kadınlar erojen bölgelerine (meme uçları, kulak arkaları, omuzlar, boyun, klitoris, vb.) dokunulmasını, öpülüp okşanmasını beklerler. İstek ve arzularına ulaşamayan kadınlar, kendilerini erkeklere ve cinselliğe tam anlamıyla açmayacakları için yarım kalmış bir cinsellik yaşarlar.Erkeklerin önce kadınların dudaklarını daha sonra yavaş ve emin adımlarla bedenlerini keşfe çıkmaları gerekiyor. Bu noktada olaya gizem katmak için dokunmaya, öpmeye ya da okşamaya kısa molalar verip tekrar başlanması cinsel heyecanı arttırıyor. Yani kadınları boşalmanın eşiğine getirip bırakmak ve oradan yuvarlanmalarına izin vermek ve ‘7 kere getir ve bırak, sonunda boşalmasına müsaade et!’ felsefesini uygulamak gerekiyor. Unutmayın, beklenilen anda beklenmeyeni yapmak her zaman daha kışkırtıcıdır. Cinsel eylemlerden uzaklaşıp tekrar aktif olunması kadınların duyarlılığını artırır ve alacakları zevki iki katına çıkartır. Diğer bir değişle, duyulan özlemin derecesi ne kadar yükselirse, kadınların bu özlemlerine kavuştukları zaman alacakları ve erkeklerine verecekleri zevk de bir o kadar artacaktır. Bu süreçte kadınlar erkeklerin her bir santimini hissetmeye çalışırken, erkekler de kadınların her bir santiminin kendilerine ait olduğunu onların kulağına fısıldamalı ve sevişirken bunu sürekli yinelemelidirler.


Kadınların gevşemeye ihtiyacı var!

Nasıl ki, barda, kafede, okulda ya da bir fuarda, kadınlarla tanışmadan ve yakınlaşmadan seks evresine atlanamıyorsa, cinsellikte de sevişmeden penis-vajina birlikteliğine (penetrasyona) geçiş yapılmaması gerekiyor. Kadınların doruk noktasına yükseldikleri haz dolu bir cinsel ilişki yaşayabilmeleri için öncelikle gerginliklerinden kurtulmaları, rahatlayıp gevşemeleri çok önemli gibi görünüyor. Onlara bu fırsatı erkekler öpüşme, dokunma ve ön sevişme ile verebiliyorlar. Böylece kadınlar daha çok dokunulması gerektiği arzusuna kapılarak kapılarını cinselliğe açıyorlar. Bu uyarıları gerçekleştirirken erkekler yumuşak davranmaya, yavaş hareket etmeye ve kendilerini dizginlemeye gayret etmeli ve bunu mutlaka göstermelidirler. Erkeklerin heyecanlı ve istekli olduklarını görmek kadınları çıldırtıyor, hislerini net ve açık bir şekilde belli etmelerini sağlıyor, duyarlı noktalarının harekete geçmesine ve cinsel arzularının ortaya çıkmasına önayak oluyor.

Orgazm olmakla boşalmak aynı şey değildir. Boşalma bedensel bir rahatlamayken orgazm bu bedensel rahatlamaya ruhun da eşlik ettiği çok yüksek haz veren bir durumdur. ‘Uygun zaman, uygun mekan, uygun partner, uygun uyarılma, uygun süre ve yoğunlukta uyarıda bulunma ve uygun taleplerde bulunma’ şeklinde ‘6 U Kuralı’ yerine getirildiğinde kadınların çok rahatlıkla boşalabildikleri görülse bile, yapılan araştırmalar kadınların neredeyse %90’ının psikolojik olarak boşalamadıklarını gösteriyor. Bu da demek oluyor ki, boşalma sorunlarının üstesinden gelinebiliyor.

Psikolojik olan diğer bir değişle, içten gelen istek ve arzuları açığa çıkarmak için önce kadınların ruhlarının okşanması gerekiyor. Cinsel yaşama hazırlık süreci, tahrik olma, uyarılma, odaklanma, boşalma ve orgazm özellikle kadınlar için erkeklere nazaran çok daha uzun bir süreç alıyor. Bu nedenle seks yapmaya geçilmeden önce diğer bir değişle, kuvvetli bir arzu belirinceye kadar kadınlara dokunmak, özel, değerli, sevilmeye layık ve arzulanan biri olduklarını hissettirmek ve konuşarak bunları sık sık söylemek gerekiyor.

Sohbet havasında bir cinsellik

Kadınların partnerleriyle birlikte yapmaktan en çok hoşlandıkları eylemlerden biri sohbet etmek gibi görünüyor. İletişim kurabilmek ve konuşmak kadınlar için adeta bir terapi gibidir. Yani kadınların rahatlamak, gevşemek, sevildiklerini ve önemsendiklerini anlamak ve partnerlerine yakınlaşabilmeleri için en çok ihtiyaç duydukları araç konuşmaktır. Bu nedenle, kadınlar direk konuya girmektense, konuşmayı uzatarak samimiyeti sağlamaya ve güven inşa etmeye çalışırlar. Kadınların cinselliği de tıpkı büyük keyif aldıkları sohbet edişleri gibidir. Diğer bir değişle, erkeklerin cinselliğinden bir hayli farklı olan kadınların cinsel bakış açısı, sonuç odaklı gitmeyen, tanımak ve tanışmak için yapılan bir sohbetten farksızdır. Bu nedenle, kadınların cinsel arzularını artırmanın ve cinselliği tam anlamıyla yaşamalarını sağlamanın en iyi yollarından biri onlara zaman ayırmak, hoş dakikalar yaşatmaktır. Bunu yapabilmenin en güzel yolu ise kadınları yine, yeni, yeniden keşfetmektir.

Kadının cinselliği usul usul gelişir

Yazının Devamını Oku

Bu seks pozisyonlarını daha önce denediniz mi?

23 Ekim 2016
Kamasutra pozisyonları ile seks hayatınıza renk katın!

Cinsel tatmin ve çok daha keyifli bir seks hayatı için yıllardır şifresi çözülmeye çalışılan, Uzak Doğu'nun mistik sevişme sanatının inceliklerini anlatan Kamasutra, acaba bir şehir efsanesi mi? Aşk oyunları ile keşfe çıkılan Kamasutra öğretisini ve seks pozisyonlarını CİSED Onursal Başkanı Cem Keçe anlatıyor.

[fotogaleri=558]

Kamasutra nedir?

Cinsel birleşme çeşitlemelerinin sistematik olarak tasvir edildiği en eski ve en ünlü eser “Zevkin Kitabı” veya “Aşk Sanatı” anlamına gelen, bir yaşam tarzı ve sanatı olan “Kamasutra”, hareketlerden çok daha fazlasıdır ve Hint lisanında iki ayrı kelimedir, “kama” zevk, “sutra” kitap anlamına gelmektedir. En güzel aşk kitaplarından biri olan Kamasutra aşkın vücutla öğretilmesi ve paylaşılmasıdır.

Aşk oyunlarıyla keşfe çıkılıyor!

Eşleşme ve beraberlik yöntemlerini anlatan Kamasutra öğretisinin amacı; ruh-beden dengesini, cinsel açlığın sağlıklı giderilmesini ve yaşamdan haz alınmasını sağlamak, genel toplumsal davranış ve evlilik konularında çiftlere rehber olmak, erkeğin yorgun ama coşkulu olduğu durumlarda kadının ne yapması gerektiği ve ağız yoluyla birleşme yöntemleri ile aşkın derecesi ve aşk geçimsizliği gibi konularda yorumlar sunmak, çok daha keyifli bir seks hayatı için eğlenceli sarılma çeşitlerini, değişik coşkulanma yollarını ve cinsel birleşme duruşlarını keşfedilmesine yardımcı olmaktır. Çünkü aşk sanatının “ahlaklılık”, “fayda” ve “cinsel yakınlık” olmak üzere üç temel amacı vardır.

Yazının Devamını Oku

Evlilikte şehvet biterse aşk da biter

14 Ekim 2016
Eşinizle ilişkinizi sıradan ve rutin buluyorsanız...

Evliliklerde bir süre sonra heyecan ve tutku yavaş yavaş sönmeye, eşler arasındaki ilişki rutin bir şekilde yaşanmaya başlar. Böyle olunca da bir süre sonra eşler birbirlerinden sıkılırlar. Günlük hayatın monotonluğu ve iş-ev döngüsüne hapsolan, çoğunlukla evde birkaç saat bir araya gelen çiftler birbirlerine ve ilişkilerine ilk zamanlarda gösterdikleri ilgi ve özeni göstermez olurlar. Günlük hayatın bir parçası haline gelen evliliklerinde şehvet ve aşkın yerini alışkanlıklar alır. Bunun sonucunda da iletişimden cinselliğe kadar hemen her konuda sorunlar kaçınılmaz olarak kendini göstermeye başlar. Bu sorunlar zamanla evliliği yıpratır, hatta sona erdirebilir. Boşanma oranlarının hızla arttığı ülkemizde, pek çok evlilik aynı riskle karşı karşıyadır.

Çiftlerin evlilik yolculuğuna ilk çıktıkları zaman duydukları heyecanı, gösterdikleri özeni ve ilgiyi, yolculuğun devamında koruyamamaları olağan bir durumdur. Tıpkı belli bir yol kat ettikten sonra arabaya yapılacak periyodik bakımlar gibi, belli bir zaman kat ettikten sonra da evliliğin bakıma ihtiyacı vardır. Evliliğin de araba gibi zaman içinde yıpranması doğal bir süreçtir.

Kadının temel ihtiyacı arzu edilmek, erkeğin temel arzusu ihtiyaç duyulmaktır. Ama bu ihtiyaçtan kastım evin bozulan muslukları ya da atılması gereken bir poşet dolusu çöp değil... Şehvetten bahsediyorum. Evliliklerimize şehveti sokmalıyız. Çünkü kadın-erkek ilişkisinin öncelikli ihtiyacı şehvettir ama bize şehvetin kötü, ayıp, yanlış olduğu ve evlilik kurumunun kutsallığına uygun olmadığı öğretilmiştir. Ancak gerçek tam tersidir, çünkü evlilikte şehvet biterse, aşk biter, arzu biter, ilgi biter. Bunların olmadığı bir evlilik ise sadece bir ev arkadaşlığından ibaret olur.

Ava giderken avlanmak da var, av ve avcı yer de değiştirebilir. İşte tam bu noktada aşk oyunları devreye girmeli. Aşk oyunları, aslında bir av ve avcı hikâyesidir, hayal gücüyle sınırlı fantezilerdir. Kadınlar genelde avdır, erkekler ise avcı. Avcıya av tutkusunun hatırlatılması gerekir. Bunun için kadınların kendilerine doğuştan verilen özelliklerini, tıpkı ilk av günündeki tazeliğinde yeniden sahneye koyması şart. Flört döneminizi aklınıza getirin. Kadının av gibi yaklaşıp kaçtığı erkeğin de bir avcı gibi tutkuyla kadını kovaladığı günleri… İşte kadını kadın gibi, erkeği de erkek gibi hissettiren, şehvetin katalizör gibi devreye girdiği rollerdir bunlar... Ve işte bu roller, evliliği rutinden kurtarıp canlandırmak, aşk oyunları oynayarak şehveti yeniden eve çağırmak için yapılacak bakımda kullanılacak en önemli gereçlerdir.

Yazının Devamını Oku

5 duyuyla önsevişme önerileri

12 Ekim 2016
Seksten daha çok zevk almanın yolu önsevişmeden geçer!

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği’nin (CİSED) internet üzerinden gerçekleştirdiği anket, Türkiye’de çiftlerin yüzde 60’ının cinsel birlikteliklerinde önsevişmeyi çok kısa tutuğunu ve uzun bir önsevişmeyi tercih etmediklerini, yüzde 30’unun ise önsevişme teknikleri hakkında hiçbir fikre sahip olmadıklarını gösteriyor. Oysa yakın ilişkilerde çiftler hem neden haz duyduklarını keşfedebilmeli hem de cinsel hazlarını birbirilerine aktarabilmeli ve cinsellikte kendi sorumluluklarını almalıdır.

CİSED’in gerçekleştirdiği ve 2 bin 600 kişinin katıldığı internet anketinde, katılımcılara sorulan “Partnerinizle birleşmeden önce uzun bir önsevişme yapıyor musunuz?” sorusuna yüzde 60 oranında “Hayır” yanıtı verilirken, “Önsevişmenin nasıl yapıldığına dair bir fikriniz var mı?” sorusuna ise yüzde 30 oranında “Hiçbir fikrim yok!” yanıtı verilmiştir. Bu anketin sonuçlarına göre, boşalma ve orgazm sorunları, cinsel uyarılma bozuklukları, erken boşalma ve disparoni gibi birçok cinsel işlev bozukluğunun önlenmesinde çok önemli bir işlevi olan önsevişmenin, Türk insanı tarafından çoğunlukla tercih edilmediği ortadadır.

Önsevişme, partnerlerin cinsel birleşmeye ruhen ve bedenen hazırlanma sürecidir. “Kadınların daha çok ihtiyaç duyduğu” ve erkeklerin çoğu zaman çok yanlış bir şekilde “görev” gibi algıladığı önsevişme, sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamda kesinlikle yaşanması gereken bir deneyim, hatta gerekliliktir. Önsevişmeye ve aşk oyunlarına genellikle kadınların ihtiyaç duyduğu düşünülür. Oysaki erkeklerin de sekse hazırlanmak ve daha çok zevk alabilmek için en az kadınlar kadar önsevişmeye ve aşk oyunlarına ihtiyaçları vardır. Çünkü cinsel davranış yelpazesi ne kadar geniş, ne kadar zenginse, cinsellikten alabilecek hazlar da o kadar fazla ve çeşitli olur. Cinsel hazların daha yoğun yaşanabilmesi için ise kadının ve erkeğin önsevişme ile birbirlerini sekse hazırlamaları önemlidir. Güzel veya sıralı sevişme, dokunma, okşama, öpüşme, sürtünme, masaj ve diğer tensel aktivitelerin yer aldığı cinsel isteği artırıcı ve daha zevkli hale getirici tüm iletişimler önsevişmeyi oluşturur.

 

Zevk bedende hareket eder. Önemli olan zevki keşfetmek, onu bulunduğu yerde yakalamak ve yaşamak, partnere de yaşatabilmektir. Önsevişmenin süresinin uzatılması ve içeriğinin değiştirilmesiyle, erken boşalmadan, sertleşme sorunlarına, orgazm olamamadan cinsel uyarılma bozukluklarına kadar birçok cinsel işlev bozukluğu önlenebilir veya tedavileri kolaylaşabilir. “İdeal önsevişme süresi nedir?” sorusun yanıtı olarak, kısa tutulan bir önsevişmenin cinselliği olumsuz etkileyeceğini, önsevişme süresinin çiftin cinsel doyum yaşamasına yetecek kadar uzun olması gerektiğini söyleyebiliriz. Kadın ve erkeğin uyarılma süreleri genelde farklıdır. Kadın, erkeğe oranla daha geç uyarılır. Pek çok çift için ortalama 15-30 dakikalık önsevişme yeterli olabilmektedir. Kısa tutulan bir önsevişmenin cinselliğe olumsuz etkileri düşünüldüğünde, önsevişmenin süresi, çiftin cinsel doyum yaşamasına yetecek kadar uzun olmalıdır, çünkü “Sevişmek aceleye gelmez.”

Keyifli seks için 100 metre koşucusu olmayın! Birçok erişkin erkek ve kadın, cinsel ilişkiyi cinsel organların birleşmesinden ibaret algılar. Böylece sevişmeleri cinsel birleşme ve orgazma odaklanır, süreci değil, hedefi önemserler. Oysa, dokunmak gibi birçok sevişme davranışı, süre sınırı olmayan bir haz kaynağı iken, cinsel birleşme dakikalarla, boşalma veya orgazm ise saniyelerle sınırlı bir haz üretebilir. Cinselliği cinsel birleşme ve orgazma indirgeyen bu anlayış, cinsellikten alınabilecek birçok hazzın yaşanmasını da engeller. Birçok cinsel işlev bozukluğunun ve cinsel doyumsuzluğun temelinde bu indirgeme anlayışı vardır ama unutulmamalıdır ki “Sevişmek sadece birleşmek değildir!”

Yazının Devamını Oku

Oral seks bilindiği kadar masum ve tehlikesiz değil

10 Ekim 2016
Oral seks yapılırken özellikle dikkat edilmesi gerekenler...

Ülkemizin en saygın ve en örgütlü cinsel sağlık derneklerinin başında gelen Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) tarafından bin 100 kişinin katılımı ile gerçekleşen ve internet üzerinden yapılan bir anket, bireylerin oral seksi daha “güvenli” bulduğunu ortaya koydu. Ankete katılanların yüzde 70’i partneriyle oral seks yaptığını ifade ederken, yüzde 30’unun partnerinin hijyen kurallarına yeterince uyup uymadığını bilmemesi ya da bazı cinsel bilgi eksikliklerinden dolayı oral seksi tercih etmediklerini gözler önüne serdi.

Oral seks ergenlerde yaygın bir cinsel birleşme tekniğidir. Cinsel hazzı arttırmak, bekaret tabusu, merak, yakın ilişkide karşılıklı yeni bir deneyim yaşamak, ilişkileri iyileştirmek ya da popüler kültürden etkilenmek… Sebebi her ne olursa olsun anketler gösteriyor ki, oral seks, vajinal sekse oranla daha yaygın olarak tercih edilir. CİSED’in yaptığı ankette, katılımcılara “Partnerinizle oral seks yapar mısınız?” sorusu soruldu. Katılımcılar tarafından oral seksin tercih edilme oranını yüzde 70 olarak saptandı. Bu ortalamada ergenlerin tercih payı oldukça yüksekken, ankette 21-44 yaş arasındaki bireylerin cinsel ilişkide oral sekse hatırı sayılır bir önem verdikleri ortaya çıktı. Katılımcıların “Sizce oral seks vajinal seksten daha mı güvenli?” sorusuna verdiği “Evet” yanıtının oranını ise yüzde 80 olarak saptandı. Peki gerçekten oral seks güvenli mi?

[fotogaleri=1353]

Oral seksin normal seksin bir parçası olarak bilinir. Oral seks basit ifadesiyle ağız ve dil hareketleriyle cinsel organların ağza alınarak öpülmesi, yalanması ve uyarılması olarak ifade edilir. Ağız ve dil ile uyarılmaya oldukça yatkın olan cinsel organlar, vücut geneline göre oldukça fazla sinir ucuna sahiptir. Ağzın vajinayı, dilin penisi andırması ise karşılıklı cinsel hazzın yoğun olarak hissedilmesinde önemli bir rolü üstlenir. Bu nedenle cinsel terapistler olarak çiftlerin cinsel birleşme öncesinde ağız ve dille birbirlerini uyarlamalarını ve önsevişme olarak adlandırılan evreyi keyifli yaşamalarını hem doğal hem de tavsiye edilebilen bir durum olarak görüyoruz. CİSED cinsel terapistleri hem HPV ile karşılaşılmadan ve cinsel aktivite başlamadan önce “profilaktik (koruyucu) amaçlı” “HPV aşışı”nın yapılmasını hem de tek eşli ve cinsel sadakat içeren ilişkilerde keyifli ve eğlenceli bir cinsel yaşam için yerinde, az ama öz oranda oral seksin yapılmasını tavsiye ediyor.

  

Oral seksin güvenirliliği hala tartışmalıdır. Oral seks gırtlak, ağız, dil ve bademcik kanserine yol açabilir. Kanserin sorumlusu ise tek başına oral seks değil, oral seks sırasında kişiden kişiye geçen HPV, yani Human Pappilloma Virüsü’dür. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki yaygın bir virüs olan HPV, oral seks sırasında kişiden kişiye aktarılabilir ve tıpta orofarinks adı verilen boğaz ortası bölgesinde kansere neden olabilir. Bunun yanında AIDS, herpes, frengi, gonore ve viral hepatit gibi cinsel hastalıklar da oral seks yoluyla bulaşabilir.

[fotogaleri=27]

Yazının Devamını Oku

Sekste başarısız olma korkusu

21 Eylül 2016
Cinsel davranışların hepsi öğrenilmişdir yani her zaman daha iyisi olabilir


ACABA BAŞARABİLECEK MİYİM, CANIM ÇOK ACIYACAK MI, DOĞRU YAPIYOR MUYUM?

Performans anksiyetesi yüzünden cinsellikten alınacak zevke odaklanamayan kadın ve erkek gerekli uyarılmaları yaşamak yerine, “Acaba başarabilecek miyim?”, “Doğru mu yapıyorum?”, “Canım çok yanacak mı?”, “Partnerim bundan hoşlanıyor mu?” sorularına odaklanarak anksiyete yaşar ve bir performans olarak gördüğü cinsellikte başarısız olmaktan korkar. Ve genellikle de korktuğu başına gelir. Böylece, birbirini arzulayan kadın ve erkeğin arasında yaşanan doğal, güzel ve özel cinsellik, farklı beklentiler, önyargılar ve kaygılar nedeniyle oldukça zor ve karmaşık bir hal alarak beraberinde de pek çok cinsel zorluk getirir.


PERFORMANS HEDEFİ KOYMAYIN

Oysaki “seks yapmak”; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza ve hissetmeye odaklanarak, herhangi bir “PERFORMANS HEDEFİ KOYMADAN”, zamandan kopma, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni bir “ARMAĞAN GİBİ” paylaşabilme, kimseyi tatmin etme zorlantısı olmadan, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır… Bu sanatın icrasında anksiyeteye yer yoktur.


SEKSTE ZİHNİNİZİ FAZLA MEŞGUL ETMEYİN!

Çiftlerin hayatlarını birleştirdiği ve karı-koca olmanın zevkine erme hayaliyle yanıp tutuştukları düğün gecesi, bazı çiftler için bir kâbusa dönüşebilir. Aylar öncesinde başlayan ve sıcak yaz aylarıyla pekişen kavuşma heyecanı eş adaylarını bir hayli heyecanlandırdığı kadar, düğün sabahından başlayan ilk gece korkusu ve performans anksiyetesi, tabiri caizse çiftin kabuğuna çekilmesine neden olur. Kendiyle baş başa kalan bireyin kafasında dönüp duran, “İlk gece hemen hamile kalır mıyım?”, “Ya partnerimi tatmin edemezsem?”, “Ya boşalamazsam?”, “Ya ilk girişte çok fazla ağrı ve acı duyarsam?” “Ya çok kanamam olursa ve beni hastaneye kaldırmak zorunda kalırlarsa?”, “Ya eşim beni başkalarıyla kıyaslarsa?” “Ya sertleşemezsem?”, “Ya eşim penisimin boyunu küçük bulursa?”, “Ya daha içeri girmeden erken boşalırsam?” gibi korkuları cinselliği hoş bir deneyim olmaktan çıkartır.


ALACAĞINIZ ZEVKE ODAKLANIN

Daha önemlisi ise tüm bu korku ve endişeler cinsel performans anksiyetesi kısır döngüsünün oluşmasına ve dolayısıyla da, gelecekte cinsel işlev bozukluklarının oluşmasına neden olabilir.  Çünkü cinsellik, fiziksel bir reaksiyondan çok daha fazlasıdır. İnsanın zihnin cinsellikten zevk almak ve tahrik olmak konusunda büyük bir etkisi vardır. Bu nedenle, eğer çift zihnini partneriyle birlikte zevk alarak yaşayacakları cinselliğe odaklamak yerine, yersiz korkular, endişe ve kaygılarla meşgul ederse, bedenleri yeterince heyecanlanamaz ve cinsel performans anksiyetesi yaşamaları kaçınılmaz olur.


CİNSEL TERAPİ İLE KÂBUSA SON!

Özellikle çiftlerin evlenmeden önce almalarını önerdiğimiz “evlilik öncesi cinsel eğitim”, çiftin olası cinsel sorunları için daha bilinçli çözüm yolları üretebilmelerini ve cinsellik konusunda bilgi eksikliklerini gidererek cinsel işlev bozuklukları yaşamalarını önlemek açısından oldukça yararlı bir uygulamadır.

Alanında uzman cinsel terapistler tarafından verilen evlilik öncesi cinsel eğitim, çiftin arzu, istek ve beklentilerini karşılıklı olarak samimiyetle ve çekinmeden dile getirebilmesine yardımcı olur, cinselliğin bilerek ve isteyerek yaşanabilmesini sağlar, performans anksiyetesinden uzak bir ilk gece, balayı ve evlilik sürdürebilmesini destekler.

Evlilik sonrası ortaya çıkan performans anksiyetesinde ise yanlış cinsel tepkilerin benimsenmesi sonucunda ortaya çıkan cinsel “kaçınma” davranışlarının süreklilik kazanmaması ve çiftin başarısızlıklarına dair oluşan önyargılarının saplantı haline gelmemesi için mutlaka uzman bir cinsel terapistten yardım alınması gerekir.


CİNSEL DAVRANIŞLARIN HEPSİ ÖĞRENİLMİŞDİR YANİ HER ZAMAN DAHA İYİSİ OLABİLİR

Cinsel performans anksiyetesini çözmeye ya da önlemeye yönelik cinsel terapide, hem maketler üzerinden hem cinsel eğitim videolarıyla hem de çizimler yaparak cinsel bilgilendirme yapılır, ev ödevleri şeklinde verilen cinsel egzersizler ile olumsuz ve yanlış olan tüm düşüncelerin ve cinsel davranışların olumlu ve doğru olanlarıyla değişmesi ve “anlamlı seks” yaşanması sağlanır. Anlamlı bir seksin ayrılmaz parçaları ise şunlardır: cinsel arzu, içtenlik, cinsel deneyimlere verilen anlam, seks yapılan ortam, insanın ruh dünyası, partner ilişkisi ve birlikte olunan partnerin özellikleri… Bu parçalar sekste ve seksten alınacak hazda çok önemlidir. Cinsel arzu, bir ilişkide reddedilme ve yanlış anlaşılma riskine rağmen birine cinsel benliği, cinsel istek ve dilekleri sunma yetisidir. Bu nedenle cinsel içtenlik ve arzu risklidir. Bir taraftan, alınan risklerin doğasına uygun olarak anksiyeteye neden olurlar. Diğer taraftan ise yoğun, anlamlı ve tatmin edici bir cinsel deneyime yol açarlar. Unutulmamalıdır ki, cinsel davranışların hepsi öğrenilmiş davranışlardır ve her zaman daha iyisi olabilir.

Performans anksiyetesi yüzünden cinsellikten alınacak zevke odaklanamayan kadın ve erkek gerekli uyarılmaları yaşamak yerine, “Acaba başarabilecek miyim?”, “Doğru mu yapıyorum?”, “Canım çok yanacak mı?”, “Partnerim bundan hoşlanıyor mu?” sorularına odaklanarak anksiyete yaşar ve bir performans olarak gördüğü cinsellikte başarısız olmaktan korkar. Ve genellikle de korktuğu başına gelir. Böylece, birbirini arzulayan kadın ve erkeğin arasında yaşanan doğal, güzel ve özel cinsellik, farklı beklentiler, önyargılar ve kaygılar nedeniyle oldukça zor ve karmaşık bir hal alarak beraberinde de pek çok cinsel zorluk getirir.

Oysaki “seks yapmak”; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza ve hissetmeye odaklanarak, herhangi bir “PERFORMANS HEDEFİ KOYMADAN”, zamandan kopma, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni bir “ARMAĞAN GİBİ” paylaşabilme, kimseyi tatmin etme zorlantısı olmadan, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır… Bu sanatın icrasında anksiyeteye yer yoktur.

Çiftlerin hayatlarını birleştirdiği ve karı-koca olmanın zevkine erme hayaliyle yanıp tutuştukları düğün gecesi, bazı çiftler için bir kâbusa dönüşebilir. Aylar öncesinde başlayan ve sıcak yaz aylarıyla pekişen kavuşma heyecanı eş adaylarını bir hayli heyecanlandırdığı kadar, düğün sabahından başlayan ilk gece korkusu ve performans anksiyetesi, tabiri caizse çiftin kabuğuna çekilmesine neden olur. Kendiyle baş başa kalan bireyin kafasında dönüp duran, “İlk gece hemen hamile kalır mıyım?”, “Ya partnerimi tatmin edemezsem?”, “Ya boşalamazsam?”, “Ya ilk girişte çok fazla ağrı ve acı duyarsam?” “Ya çok kanamam olursa ve beni hastaneye kaldırmak zorunda kalırlarsa?”, “Ya eşim beni başkalarıyla kıyaslarsa?” “Ya sertleşemezsem?”, “Ya eşim penisimin boyunu küçük bulursa?”, “Ya daha içeri girmeden erken boşalırsam?” gibi korkuları cinselliği hoş bir deneyim olmaktan çıkartır.

Daha önemlisi ise tüm bu korku ve endişeler cinsel performans anksiyetesi kısır döngüsünün oluşmasına ve dolayısıyla da, gelecekte cinsel işlev bozukluklarının oluşmasına neden olabilir.  Çünkü cinsellik, fiziksel bir reaksiyondan çok daha fazlasıdır. İnsanın zihnin cinsellikten zevk almak ve tahrik olmak konusunda büyük bir etkisi vardır. Bu nedenle, eğer çift zihnini partneriyle birlikte zevk alarak yaşayacakları cinselliğe odaklamak yerine, yersiz korkular, endişe ve kaygılarla meşgul ederse, bedenleri yeterince heyecanlanamaz ve cinsel performans anksiyetesi yaşamaları kaçınılmaz olur.

Yazının Devamını Oku