Paylaş
Evliliklerde bir süre sonra heyecan ve tutku yavaş yavaş sönmeye, eşler arasındaki ilişki rutin bir şekilde yaşanmaya başlar. Böyle olunca da bir süre sonra eşler birbirlerinden sıkılırlar. Günlük hayatın monotonluğu ve iş-ev döngüsüne hapsolan, çoğunlukla evde birkaç saat bir araya gelen çiftler birbirlerine ve ilişkilerine ilk zamanlarda gösterdikleri ilgi ve özeni göstermez olurlar. Günlük hayatın bir parçası haline gelen evliliklerinde şehvet ve aşkın yerini alışkanlıklar alır. Bunun sonucunda da iletişimden cinselliğe kadar hemen her konuda sorunlar kaçınılmaz olarak kendini göstermeye başlar. Bu sorunlar zamanla evliliği yıpratır, hatta sona erdirebilir. Boşanma oranlarının hızla arttığı ülkemizde, pek çok evlilik aynı riskle karşı karşıyadır.
Çiftlerin evlilik yolculuğuna ilk çıktıkları zaman duydukları heyecanı, gösterdikleri özeni ve ilgiyi, yolculuğun devamında koruyamamaları olağan bir durumdur. Tıpkı belli bir yol kat ettikten sonra arabaya yapılacak periyodik bakımlar gibi, belli bir zaman kat ettikten sonra da evliliğin bakıma ihtiyacı vardır. Evliliğin de araba gibi zaman içinde yıpranması doğal bir süreçtir.
Kadının temel ihtiyacı arzu edilmek, erkeğin temel arzusu ihtiyaç duyulmaktır. Ama bu ihtiyaçtan kastım evin bozulan muslukları ya da atılması gereken bir poşet dolusu çöp değil... Şehvetten bahsediyorum. Evliliklerimize şehveti sokmalıyız. Çünkü kadın-erkek ilişkisinin öncelikli ihtiyacı şehvettir ama bize şehvetin kötü, ayıp, yanlış olduğu ve evlilik kurumunun kutsallığına uygun olmadığı öğretilmiştir. Ancak gerçek tam tersidir, çünkü evlilikte şehvet biterse, aşk biter, arzu biter, ilgi biter. Bunların olmadığı bir evlilik ise sadece bir ev arkadaşlığından ibaret olur.
Ava giderken avlanmak da var, av ve avcı yer de değiştirebilir. İşte tam bu noktada aşk oyunları devreye girmeli. Aşk oyunları, aslında bir av ve avcı hikâyesidir, hayal gücüyle sınırlı fantezilerdir. Kadınlar genelde avdır, erkekler ise avcı. Avcıya av tutkusunun hatırlatılması gerekir. Bunun için kadınların kendilerine doğuştan verilen özelliklerini, tıpkı ilk av günündeki tazeliğinde yeniden sahneye koyması şart. Flört döneminizi aklınıza getirin. Kadının av gibi yaklaşıp kaçtığı erkeğin de bir avcı gibi tutkuyla kadını kovaladığı günleri… İşte kadını kadın gibi, erkeği de erkek gibi hissettiren, şehvetin katalizör gibi devreye girdiği rollerdir bunlar... Ve işte bu roller, evliliği rutinden kurtarıp canlandırmak, aşk oyunları oynayarak şehveti yeniden eve çağırmak için yapılacak bakımda kullanılacak en önemli gereçlerdir.
Erkekler görmek ister, kadınlar duymak… Bütün yakın ilişkilerin olmazsa olmaz prensibi budur. Kadınlar dış görünümlerinde istedikleri gibi oynayarak eşinin ilgisini çekebilir. Erkek ise kadınını geri kazanmak istiyorsa ve onun istediği gibi kendisine şehveti hatırlatmasını istiyorsa öncelikle flört günlerindeki nazik ve romantik adama dönmeli... Bunu kendi başlarına başaramayan çiftler ilişkilerindeki tutkuyu ve romantizmi arttırmak için bir evlilik terapistine de başvurabilir. Çünkü evlilik terapisi sadece mutsuz ve çatışmalı çiftlerin başvurduğu bir çalışma değildir, mutlu bir yaşam için evliliğe bakım yapılması ve yeniden eski heyecanların geri getirilebilmesi için de çiftlere yardımcı olur.
Paylaş