Bir erkek penisini kafasına ne kadar çok takarsa, aklını ona ne kadar çok verirse ve ona baskı uygularsa o kadar çok sertleşme problemi yaşayabilir. Oysa erkeklerin birçoğunun korkulu rüyası olan sertleşme sorununun temelinde tamamen yanlış bir algılama var. Erkekler boşuna uğraşıyor, çünkü penislerine direkt olarak iradeleriyle hükmedemezler. Bilinenin aksine kontrol erkekte değildir, penisin kendisindedir.
Erkeklerin penislerini iradeleri dahilinde sertleştirebileceklerine dair yanlış bir inançları var. Erkek penisini kendi iradesi ile kaldıramaz ya da indiremez. Penisin kalkması ve inmesi erkeğin direk kontrolünde değildir, dolaylı olarak penisinin kalmasına ve inmesine yardım edebilir. Ama bunun da garantisi yoktur. Çünkü penis özgür bir ruh taşır. Kafasına göre takılır. Ereksiyon yani sertleşme spontane bir durumdur ve kendiliğinden olur. O yüzden ereksiyon problemlerinde hastalara biz bunu anlatıyoruz. Bu durum, elimizi yumruk yapıp açmamız gibi değildir. Uygun mekan, uygun zaman ve uygun partnerin bir araya gelmesi ile partnerden istenilen uygun uyarının alınmasıyla penis sertleşebilir ve erkek buna dolaylı olarak katkıda bulunabilir. Erkek penisinin sertleşmesi için ancak yardım ve yataklık yapabilir, bu da çoğu zaman işe yarar. Ancak her şey olması gerektiği gibi olsa bile sertleşmenin olma olasılığı yüzde 90’dır. Yani uygun şartların yerine gelmesi halinde bile istenilen ereksiyon yüzde 10 olasılıkla sağlanamayabilir. Bunun da illa ki bir sebebi olduğu veya bir sorundan kaynaklandığı söylenemez.
Ereksiyon uygunsuz bir yerde de olabiliyor. Bu da gösteriyor ki, penis kimseden izin almaz, kimseye de hesap vermez, özgür bir ruhu vardır. Ona baskı yapıldığında, erkek onu kafasını taktığında, erkek penisi seyrettiğinde, erkeğin iradesiyle ve penisi savaşır. Bu mücadeleyi de genellikle penis kazanır. Bir erkek penisini kafasına ne kadar çok takarsa, aklını ona verirse ve ona baskı uygularsa o kadar çok ereksiyon problemi yaşayabilir. Ayrıca penislerinin sertleşmesinin yanında, penis boyunu veya boşalma süresini de kafasına takan erkekler penislerini küstürürler ve kendilerini çırpındıkça battıkları bir bataklığa mahkum ederler.
İktidarsızlık, sürekli yineleyici bir şekilde bir ilişkiyi başlatacak ölçüde bir sertliği oluşturamama veya ilişkinin devamını sağlayacak kadar sertliği sürdürememektir. İktidarsızlık, çoğu zaman erkeğin ruhunda yarattığı psikolojik bir travmadır. Çünkü erkeğin penisinin sertliği ile iktidarı arasında çok yanlış bir şekilde bağlantı kurulur. Sertliğini kaybeden erkek, iktidarını kaybetmiş gibi bir psikolojik travma içine girer. İktidarsızlığın tedavileri nedenine göredir. İlaç tedavileri, cerrahi protezler, vakum pompaları veya enjeksiyon tedavileri… Her ne olursa olsun tüm bu iktidarsızlık tedavilerinin yanında cinsel terapi süreçleri de eklenmelidir. Cinsel terapi veya cinsel danışmanlık olmadan diğer tedaviler çoğu zaman bir işe yaramaz. "cinsel gücü artıran çeşitli ilaçları al bu problemden kurtul” demek yanlıştır. İlk başta bu ilaçlar çıktığı zaman “Cinsel terapiye ne gerek var?” denildi. Hatta “Cinsel terapiler bitti, öldü!” denildi. Ama artık cinsel terapinin gerekliliğini, bu tip ilaçları üreten firmalar bile kabul ediyor. O yüzden diyoruz ki, penisi kafanıza takmayın, cinsel sorunlarınız için bir cinsel terapiste başvurmaktan çekinmeyin.
Şiddetli tartışmaların sonunda çiftlerin sık başvurduğu "barışma seksi", sanılanın aksine ilişkiye yarar değil zarar veriyor. Nasıl mı? İşte cevabı…
Kavganın ve çatışmanın olmadığı bir ilişki düşünülemez. Ancak ortada gerçek bir sevgi varsa, çiftler genelde kaybetme korkusu yaşarlar. Sorunlarını çözmek yerine üstünü örtmek için de doğal bir dürtü ile ‘barışma seksi’ denilen olguya sığınırlar. Peki bu doğru bir yöntem mi? Tabi ki hayır, bu yöntem çiftleri istenmeyen bir sona bile götürebilir. Pek çok çift kırgınlıklarını veya beklentilerini birbirlerine söylemeye utanıyor, korkuyor ve çekiniyor. Bundan dolayı çift saldırganlaşıyor, çatışmalar büyütülüyor ve tarafların kendilerini geri çekiyor. Saldırganlaşmanın da sonucunda çiftlerde bir küskünlük hali başlıyor. Çiftler genelde barışma seksini, bu olumsuz durumlardan kurtulmak için etkili bir silah gibi kullanıyor.
KRONİKLEŞEN SORUNLARI CİNSELLİK ÇÖZEMEZ
Yoğun ve şiddetli kavgaların sonunda taraflar geriliyor. Sonuçta birbirlerini kaybetmekten korkan çiftler, çareyi en iyi bildiklerini yapmakta, bedenlerine sığınmakta buluyorlar. İşte buna barışma seksi diyoruz. Çiftlerde olumsuzluktan kurtulma çırpınışı, cinsellikte karşımıza barışma seksi olarak ortaya çıkıyor. Belki o an için kurtarıcı olabiliyor, ama bu olgu meselelerin üstünü örtüyor ve gelecekte sorunları daha da büyütüyor. Sonra öyle bir hal alıyor ki, artık çiftler kronikleşen sorunlarını cinsellikle bile çözemiyorlar. Bu krizi aşabilmenin tek yoluysa sağlıklı iletişim kurabilmekle mümkün.
SEKS BARIŞMAK İÇİN DEĞİLDİR!
Evliliğinizde ya da ilişkinizde iletişim problemi mi yaşıyorsunuz? Uzman Psikolojik Danışman Dr. A. Cem Keçe, iletişimsizlik sorununa karşı 2 mucizevi teknik anlatıyor.
Acımasızca yapılan eleştiriler veya karşılıklı suçlamalar şüphesiz ilişkileri yiyip bitiren olgular. Bu tip iletişimsizlik durumlarını çözmenin aslında basit kuralları var.
Çiftler cinsel problemlerini veya ilişkilerindeki çatışmalarını çözmek için cinsel terapistlere ve evlilik terapistlerine başvuruyor. Terapistlerin danışanlarında en çok zorlandığı alan, sorunlu ilişkideki iletişimi sağlıklı hale getirmektir. Bozuk iletişim, problemlerin başlangıcında ve sürdürülmesinde önemli bir yer tutar ve bu durum terapiyi de zorlaştırır.
Terapistler iletişim sorunlarına odaklanmadığında ve bu sorunların çözümlenmediği durumlarda diğer tekniklerin uygulanması da sekteye uğrar. Bu nedenle iletişim, gerek cinsel terapide gerekse evlilik terapisinde vazgeçilmez bir konudur. İletişimsizliği ortadan kaldırıcı mucizevi tekniklerin uygulanmasıyla çiftlerin iletişim sorunlarının çözümü için uygun bir zemin yaratılabilir.
Çiftler birbirleri hakkından olumsuz bir değerlendirmede bulunduklarında, birbirlerini suçladıklarında veya eleştirdiklerinde, biz "korku çemberini kırmak" diye tanımladığımız teknikleri öneriyoruz:
Açıkça talep edin
Her suçlamanın, eleştirinin ve olumsuz değerlendirmenin ardında gizli bir ‘temenni’ yatar. Bu temenniyi kişinin keşfedip partnerinden talep etmesi gerekli. “Sen beni sevmiyorsun, benimle ilgilenmiyorsun” diyen kişinin gizli temennisi aslında “Beni sev, benimle ilgilen” şeklindedir. Ancak bunu söylemek yerine suçlamak belki daha kolay geliyor. Çünkü çoğu çift daha önce bu temennileri ifade etmiş ve reddedilmiş oluyor veya reddedilmekten çok korkuyor, herkesin kendisini sevmesi ve ilgilenmesi gerektiğine inanıyor. Bu yüzden bilinçdışlarında istemden bir "korku çemberi" oluşturuyorlar. Oysa kişi korku çemberini kırarak karşısındakini suçlamayı bir kenara bırakmalı ve bu temennisini koşulsuzca ve karşılık beklemeden partnerine açık açık ifade etmeli. Bunu istemeli ve net bir dille talep etmeli. Eğer talep karşılık görürse ve partneri ona istediğini verirse, bunu bir armağan gibi kabul etmeli ve teşekkür etmeli. Ama partneri bu talebi yerine getirmiyorsa da kişi bu durumu asla şahsileştirmemeli. Kimliğine, kişiliğine bir hakaret gibi görmemeli ve ne olursa olsun partnerinin bir seçimi olarak buna olgunca saygı göstermeli.
Şişmanlık birçok sağlık problemine ve günlük hayatta bazı aksaklıklara sebep olabilir. Ancak aşırı kilolu kadınların da tıpkı normal insanlar gibi cinsel ihtiyaçları vardır. Uzman Psikolojik Danışman A. Cem Keçe, aşırı kilolu kadınlar için seks tavsiyeleri verdi.
Cinsel aktivitede her şeyden önce iyi bir vücut direncine ihtiyaç vardır. Bu nedenle kilo sorunu olan kadınların cinsel aktivitelerinde ruh, kalp ve beden uyumuna dikkat etmeleri gerekir. Cinsel aktivite adeta bir spor gibidir ve vücudun birçok kaslarını harekete geçirir. Ancak normal insana göre daha çabuk yorulan ve kalp ritmi artan kilolu kadınlarda bu tip hareketler çabucak zorlayıcı bir hal alabilir. Bu nedenle temponun yavaş olmasında, arada bir küçük molalar verilmesinde ve hareketlerde kontrollü olunmasında yarar vardır.
Cinsellik iki kişinin arasında yaşanan bir olgudur. Bu nedenle partner uyumu oldukça önemlidir. Aşırı kilo sorunu olan bir kişinin partneri onun gibi olabilir de olmayabilir de. Bu nedenle karşı tarafın uyum içinde ve anlayışlı davranması hem birlikteliği olumlu yönden etkiler hem de cinsellikle ilgili kaygıları olan aşırı kilolu kişide güveni yerine getirir.
Yastıklar en iyi dostunuzdur
Cinsel aktiviteler esnasında yatakta çeşitli büyüklüklerde "yastıklar" bulundurulması kilo sorunu olan kişilerin yararına olur ve yastıklar belin altına yerleştirildiğinde hem o kişinin hem de partnerinin işi kolaylaşır.
Aşırı kilolar seks yapılmasına asla engel değildir. Yeter ki çift doğru pozisyonu bilsin. Özellikle aşırı kilolu kadınlar için tavsiye edeceğimiz pozisyon oldukça sık başvurulan misyoner pozisyonudur. Alışılmış olan bu pozisyon, erkeğin üstte, kadınla yüz yüze olarak seviştiği pozisyondur. Kilo sorunu olan kadınların çoğu bu pozisyonu beğenirler.
Misyoner pozisyonu
Misyoner pozisyonu, pozisyonlar içinde en verimli olanıdır. Kadının gevşemesini, daha çok zevk almasını sağlar ve erkeğin alt karın darbelerine yardımı olur. Birleşme daha verimli, daha zevkli ve daha duygusal olabilir. Bu pozisyonda belin altına alınan küçük bir yastıkla kişi rahat olabilir. Bacakların hafifçe yanlara açılması da birleşme sırasında doğru bir açı yakalanmasına ve partnerine de yardımcı olmasını sağlar.
Şişmanlık çoğu zaman sağlıksız bir durumdur ama kadınlar için pek çok açıdan tam bir trajediye dönüşebilir. Kilo sorunu olan kadınlar evde, dışarıda, iş hayatında ve de sosyal hayatta her zaman sorunlarla karşılaşır, güven bunalımları yaşarlar. Seks hayatı açısından da kilo almak kadınlar için büyük bir sorundur.
Elbette ki aşırı kilolu kadınların da tıpkı normal insanlar gibi cinsel ihtiyaçları vardır. Ancak hem hareket kabiliyetlerindeki kısıtlılık hem de bedensel performanslarındaki düşüklük onların cinsel işlevlerinde büyük zorluklara neden olabilmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı hem aşırı kilolu olanların hem de onların partnerlerinin uymaları gereken birtakım basit kurallar vardır. Bu kurallar sayesinde cinsel hayat sorunsuz olarak sürdürülebilir.
Cinsel aktivitede her şeyden önce iyi bir vücut direncine ihtiyaç vardır. Bu nedenle kilo sorunu olan kadınların cinsel aktivitelerinde ruh, kalp ve beden uyumuna dikkat etmeleri gerekir. Cinsel aktivite adeta bir spor gibidir ve vücudun birçok kaslarını harekete geçirir. Ancak normal insana göre daha çabuk yorulan ve kalp ritmi artan kilolu kadınlarda bu tip hareketler çabucak zorlayıcı bir hal alabilir. Bu nedenle temponun yavaş olmasında, arada bir küçük molalar verilmesinde ve hareketlerde kontrollü olunmasında yarar vardır.
Cinsellik iki kişinin arasında yaşanan bir olgudur. Bu nedenle partner uyumu oldukça önemlidir. Aşırı kilo sorunu olan bir kişinin partneri onun gibi olabilir veya olmayabilir de. Bu nedenle karşı tarafın uyum içinde ve anlayışlı davranması hem birlikteliği olumlu yönden etkiler hem de cinsellikle ilgili kaygıları olan aşırı kilolu kişide güveni yerine getirir. Tüm bu bilgilendirmeden sonra gelelim sizlere olan tavsiyelerimize.
Yastıklar en iyi dostunuzdur
Cinsel aktiviteler esnasında yatakta çeşitli büyüklüklerde "yastıklar" bulundurulması kilo sorunu olan kişilerin yararına olur ve yastıklar belin altına yerleştirildiğinde hem o kişinin hem de partnerinin işi kolaylaşır.
Aşırı kilolar seks yapılmasına asla engel değildir. Yeter ki çift doğru pozisyonu bilsin. Özellikle aşırı kilolu kadınlar için tavsiye edeceğimiz pozisyon oldukça sık başvurulan misyoner pozisyonudur. Alışılmış olan bu pozisyon, erkeğin üstte, kadınla yüz yüze olarak seviştiği pozisyondur. Kilo sorunu olan kadınların çoğu bu pozisyonu beğenirler.
Misyoner pozisyonu pozisyonlar içinde en verimli olanıdır. Kadının gevşemesini, daha çok zevk almasını sağlar ve erkeğin alt karın darbelerine yardımı olur. Aynı zamanda karşılıklı olarak çiftlerin birbirini okşamalarına ve öpüşmelerine daha uygundur. Birleşme daha verimli, daha zevkli ve daha duygusal olabilir. Bu pozisyonda belin altına alınan küçük bir yastıkla kişi rahat olabilir. Bacakların hafifçe yanlara açılması da birleşme sırasında doğru bir açı yakalanmasına ve partnerin rahat bir şekilde girişine yardımcı olabilir.
“Aldatma evlilik bitirir”, “En çok erkekler aldatır” gibi toplumda geniş kabul gören bilgilerin aslında doğru olmadığını söyleyen Uzman Psikolojik Danışman Dr. A. Cem Keçe, aldatma ile ilgili yanlış bilinenleri anlattı.
İşte aldatmaya dair en çok bilinen 10 mit:
1- Aldatma evliliği yıkar
Aldatılan kişi ilişkisini veya evliliğini bitireceği gibi devam da ettirebilir. Her aldatma boşanmayla bitmeyebilir. Unutmayın ki, aldatılma ve sonrasında yaşanan sorunlar çözülebilen durumlardır. Aldatmalar travma etkisi yaratsa da, aldatma olayından sonra evliliklerin daha sağlıklı yürümeye başladığı, bağlılık duygusunun arttığı sık rastlanılan bir durumdur. Sorunlar, aldatma bunalımından sonra netleşebilir, çözüm için ortak hareket edildiği yeni bir süreç başlayabilir.
2- Aldatma fizikseldir
Aldatma sadece cinsel değil, duygusal veya zihinsel aldatma olarak da karşımıza çıkabilir. Sürmekte olan ilişkisi varken bir başkasıyla cinsel ilişkiye girmek ‘cinsel aldatma’ olarak tanımlanırken, yine bir ilişki yaşarken bir başkasıyla duygusal bir yakınlık yaşamak, bir başkasına aşık olmak veya özel paylaşımda bulunmak ‘duygusal aldatma’ olarak tanımlanmaktadır. Şu veya bu sebeple ilişkisini yürütmek zorunda olup da aklında bir başkasının hayalinin olması zihinsel aldatmadır. Duygusal, cinsel ya da zihinsel aldatma sonuç olarak keyif kaçıran ve can sıkan süreçlerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
3- Aldatma, çok nadir bir durumdur
Aldatma nadir görülen bir durum değildir. Aldatma insanlık tarihi kadar eski olan ve her toplumda yaygın olarak görülen bir çift problemidir. Son yıllarda da toplumsal değişimlerin olması ve internet kullanımı nedeniyle de yaygınlaşmıştır.
Anne ve babalar dikkat! Cinsellikle ilgili sorularına yönelik çocuklara verilen her yanlış cevap, ilerde onların cinsel hayatlarında büyük sorunlara yol açabiliyor.
O SORU BİR GÜN SORULACAK
Bir gün çocuğunuz size nasıl dünyaya geldiğini soracak. İşte bu olgu birçok anne ve babanın korkulu rüyasıdır. Çocuğunun bu tip sorularına maruz kalan ebeveynin ister istemez aklı karışır ve ona cinselliği nasıl anlatması gerektiğini bilemez. Ancak verdiğiniz her cevabın ve bu cevapların niteliğinin, çocuğunuzun gelecekteki cinsel hayatına olumlu ya da olumsuz yön vereceğini biliyor musunuz?
KORKUTURSANIZ CİNSELLİĞİNİ MAHVEDEBİLİRSİNİZ
Çocuğa cinsel eğitim verme süreci oldukça hassas. Çocukların cinsellikle ilgili soruları veya cinsel organlarıyla oynamaları anne ve babaları korkutan bir olgu ve ebeveynler bu sorularla muhatap olmamak için çocuklarını korkutmaya meyilli oluyorlar. Kız çocuklarına yönelik, “Bacağını ört” veya “Eteğini kapat” gibi söylemler ne kadar masum olursa olsun ilerde onların vajinismus sorunuyla karşı karşıya gelmesine zemin hazırlayabiliyor. Erkek çocukların da cinsel organlarıyla oynadığında onlara söylenen “Koparırım” veya “Oynarsan düşer” gibi korkutma sözleri, onları gelecekte erken boşalma ve sertleşme sorunlarını yaşayabilen bir hale getirebilir.
“Vajinismus veya erken boşalma gibi sık görülen cinsel işlev bozukluklarının kökeninde, cinsel hurafeler yani cinsel mitler vardır” diyen Uzman Psikolojik Danışman A. Cem Keçe, Türk toplumunda en yaygın olan 10 cinsel hurafeyi anlattı.
Cinsel hurafelerin kadınlarda cinsel isteksizlikten vajinismusa, erkeklerde ise erken boşalmadan iktidarsızlığa kadar birçok cinsel işlev bozukluğuna ve cinsel sapkınlıklara neden olabiliyor.
Cinsel sorunlara yol açabilen cinsel hurafeler bundan dolayı çatışmalı evlilik ilişkilerine de yol açabiliyor. Mutsuz evlilikler, mutsuz toplum anlamına geliyor.
Türk toplumunda hayli yaygın olan 10 cinsel hurafe
1-Erkekler cinsel ilişkiye her zaman hazırdır
Erkek de etten kemikten yaratılmış bir varlıktır. Cinsellik mekanik bir şekilde yaşanılacak bir süreç değildir. Cinsel yaşamı etkileyebilecek stres, eş sorunu, iş hayatında var olabilecek sorunlar, geçirilen hastalıklar gibi hayatın getirdiği olumsuzluklar ve sayılabilecek birçok faktör karşısında kadın veya erkek tüm canlıların cinsel yaşantısı negatif etkilerle karşılaşabilir.
2-Tüm fiziksel yakınlaşmalar sevişme ile sonuçlanmalıdır
Cinsel birleşme, sevişmenin partnerlerin karşılıklı keyif almalarını sağlayan yönlerinden biridir. Ama keyif almanın tek yolu değildir. Cinsel birleşme dışındaki, karşılıklı keyif alınabilecek diğer yönlerinin ihmal edilmesi, cinsel ilişkide yakınlık, sıcaklık gibi duygusal yönlere daha çok gereksinim duyan kadını hayal kırıklığına uğratabilir ve cinsel ilişkiye katılımını, zevk almasını engelleyebilir. Fiziksel yakınlık; dokunmak, sarılmak, öpmek sadece cinsel ilişki isteğinin, sevişmenin değil aynı zamanda sevgi, güven, saygı ve şefkat ifadesidir.