Herkesin hayalinde mutlu ve sağlıklı bir ilişki yaşamak vardır fakat pek çok kişi birlikteliklerde zaman zaman sorunlar yaşar, yaşadığı sorunların sebeplerini bulamaz ve çıkmaza girebilir. CİSED Onursal Başkanı Cem Keçe, evliliklerin 10 düşmanını sıraladı.
1- Kayınvalide sendromuna dikkat!
Evliliği olumsuz yönde etkileyen nedenlerin başında gelin-kaynana sorunu geliyor ve bu sorun çiftin evlilik hayatını zannettiklerinden çok daha fazla etkiliyor. Bunun en büyük nedeni ön yargılı olunması. Ülkemizde depresyona girip terapiste giden kadınların %70’i kayınvalide-gelin çatışmasından dolayı şikâyetçi oluyor. Bu konuda kadınların yaptığı en büyük yanlışların başında kayınvalide ile sözlü münakaşaya girmek, düşman olmak, irtibatı azaltmak ve eşe bu konuda baskı yapmak geliyor. Fakat bunların hiç biri çözüm olmuyor, aksine, kayınvalideyi tanıyıp doğru adımlar atmak, çiftin sağlığından olmaması, birbirlerinden nefret etmemesi ve evliliklerini bitme noktasına kadar getirmemesi için yapılması gereken en doğru davranış gibi görünüyor.
2- Yaşayacağınız seksi cezalandırmayın!
Haz ve mutluluk kaynağı olan seksin cezalandırmaya kurban edilmemesi gerekiyor. Duygusal, fiziksel ya da cinsel anlamda kırılan kadınların öçlerini almak için eşlerine uyguladıkları bir numaralı cezalardan biri olan yatakta soğuk davranma, evliliği bitiren nedenlerin arasında ikinci sırada yer alıyor. Birçok kadın bu kısıtlamayı yatağını ayırmadan yaparken birçoğu da dozajı artırarak ayrı odalarda yatma cezası verebiliyor.
“Geçmiş olan dünden hiç yâd etme, yarın da gelmemişken feryat etme, düşünme geleceği de geçmişi de, şimdi şen ol da yaşamı berbat etme…”
Ömer Hayyam
“Kendinizi sürekli yorgun, halsiz, bitkin ve tükenmiş mi hissediyorsunuz?”, “Artık canınız sevişmek veya seks yapmak istemiyor mu?”, “Yaşam enerjinizin hızla tükendiğini mi fark ettiniz?”, “Belli bir nedeni olmaksızın kendinizi huzursuz, sabırsız ve mutsuz mu hissediyorsunuz?”, “Üzerinizde çok yoğun bir baskı olduğunu mu düşünüyorsunuz?” Tüm bu sorulara “Evet!” yanıtı veriyorsanız tükenmişlik sendromu yaşıyor olabilirsiniz… Kendini tekrarlayan mesleklerde oldukça sık rastlanan tükenmişlik sendromu, daha çok yoğun çalışan, az dinlenen, tüm yaşam enerjisini iş hayatına aktaran, başka alanlarda duygusal ve bedensel beslenmeyi göz ardı eden, sosyal yaşamı güçlü olmayan, kendine vakit ayırmayan, aşırı hırslı ve başarı odaklı kişilerde görülen oldukça rahatsız edici bir durumdur. İş kaybından aile içi ilişki sorunlarına, psikosomatik hastalıklardan alkol, madde veya sigara kullanımına, uykusuzluk ve depresyon gibi ruhsal hastalıklardan cinsel sorunlara kadar uzanan çok çeşitli ciddi durumlara zemin hazırlayan tükenmişlik sendromu;
- Yaşam enerjisinde azalma, yorgunluk ve bitkinlik,
- Cinsel isteksizlik,
- Unutkanlık, dikkat eksikliği, algılama eksikliği, öğrenme ve ezberleme zorlukları gibi konsantrasyon ve motivasyon eksiklikleri,
- Diğerlerine karşı negatif tutum takınma,
Cinsel hayatla ilgili bir sorun olarak nitelendirilen hayalet orgazm gerçekte nedir? Erken boşalma ile ilgisi var mıdır? Uzman Psikolog Cem Keçe, merak edilenleri anlattı.
Orgazm olmakla boşalmak aynı şey mi?
Orgazmın tıptaki son gelişmelere rağmen halen bilinmezliklerle dolu bir terim olduğunun altını çizen Uzman Psikolog Cem Keçe, orgazm ile boşalma arasındaki farkı şöyle anlatıyor:
“Örneğin orgazm olmakla boşalmak aynı şey değildir. Çok yanlış bir şekilde bu iki kavram aynı anlamda kullanılmaktadır. Bu da kafaları karıştırmakta ve bazen hayalet orgazm gibi, zincirleme orgazm gibi içinden çıkılmaz kavram karmaşalarına yol açabilmektedir. Boşalma bedensel bir rahatlamayken orgazm ise bu bedensel rahatlamaya ruhun eşlik ettiği çok yüksek haz veren hedonik bir durumdur.
Sarah Carmen adında bir hasta depresyon problemine yardımcı olması için kullandığı sakinleştirici ilaçların yan etkisiyle, cinsel olarak sürekli uyarılmasına yol açan PSAS sendromuna (Persistent Sexual Arousal Syndrome) (Sürekli Cinsel Uyarılma Sendromu) yakalanır. 24 yaşındaki Carmen, tren raylarının gıcırtısından, saç kurutma makinesinin esintisinden, fotokopi makinesinin çıkardığı gürültüden bile orgazm olmaya başlar. Günde ortalama 200 kez orgazm olduğunu söyleyen Carmen'in durumu, vücudunun cinsel organına fazla kan pompalanmasından kaynaklanmaktadır. Bu örnekte olduğu gibi orgazm hakkında insanoğlunun daha duyacağı çok şeyler olacağına inanıyorum. İşte bunlardan biri de hayalet orgazmlardır.”
2 çeşit hayalet orgazm vardır
Hayalet orgazmı anlamak için ilk önce hayalet ağrı (fantom ağrı) kavramını açıklamanın doğru bir yaklaşım olacağının altını çizen Dr. Cem Keçe;
“Hayalet ağrı; kesilen veya olmayan bir organda hissedilen ağrı için kullanılan bir kavramdır. Örneğin bacağı olmayan bir kişinin olmayan bacağında dayanılmaz bir ağrı hissetmesidir. Bu sinir sistemindeki rahatsızlıktan kaynaklanan psikolojik ve fizyolojik bir durumdur. Gerçek olmayan bir ağrıdır.
Kadınların ve hatta erkeklerin çoğu, kadın cinsel organının sadece vajinadan ibaret olduğunu sanırlar ama aslında gerçek başkadır. Gerçekte kadınların en hassas bölgesi olan, boşalma ve orgazm oluşumunda merkezi öneme sahip çok önemli bir anatomik yapı daha var, o da klitoristir.
Klitoris kadınların en hassas bölgesidir...
Sanılanın ve bilinenin aksine kadınların asıl cinsel organları vajinaları değil, klitorisleridir. Klitoris erkeklerdeki penisin kadınlardaki karşılığıdır. Klitoris kadınların en hassas bölgesidir. Damar ve sinirlerden oldukça zengin bir yapıdır. Yaklaşık 8000 sinir lifi bulunur. Bu lif yoğunluğu peniste bulunanın yaklaşık iki katıdır. Vücudun başka hiçbir bölgesinde bu kadar yoğun sinir lifi yoktur. Ancak kadınların çoğu cinsel organlarının yapısını bilmiyor. Çünkü ülkemizde cinsel eğitim verilmiyor. Bu da ileride cinsel sorunların yaşanmasına yol açabiliyor.
Kadınlarda en sık gördüğümüz cinsel sorunların başında boşalma ve orgazm sorunları geliyor. Aslında kadınlar kendi bedenlerini tanımadıkları, nelerden hoşlandıklarını bilmedikleri için partnerlerini de yönlendiremiyorlar ve bu yüzden de boşalamıyorlar. Oysaki klitoris kadınların boşalması ve orgazmı için çok önemlidir. Kadınların boşalması ve orgazmı büyük ölçüde klitorisin uyarılması ile gerçekleşebiliyor. Erkekler de cinsel ilişki sırasında partnerlerini mutlu etmeye, cinsel performanslarına ve penis boyuna fazlasıyla kafayı takıyorlar ve sadece penis-vajina ilişkisine odaklanıyorlar. Oysa kadının ruhunu okşayıp klitorisini de uyardıklarında zaten kadınlar rahatlıkla boşalabiliyorlar.
Klitorisin çok önemli 3 işlevi var...
Klitorisin başlıca 3 işlevi var. Klitoris öncelikle;
Kadınlarda cinsel istek önce beyinde başlar. Bazı sinir yolları aracılığıyla omurilikten geçerek cinsel organlara ulaşır. Bunun sonucu tahrik olan kadınların vücudunda birtakım değişiklikler meydana gelir. Fark edilen ilk değişim, vajinalarındaki ıslanma ve klitorislerindeki kabarmadır. Bunu, cinsel etkinlik devam ettiğinde vajinanın uzaması ve genişlemesi, cinsel bölgelerindeki sinirlerin uyarılması, vajinal dokularının kalınlaşması, klitorislerinin kanla dolması ve büyümesi izler.
Daha sonra meme uçları sertleşir, memeleri büyür, iç dudaklar ve klitorisleri biraz daha şişer ve renk değiştirir, dış dudaklar yanlara çekilerek birleşmeyi kolaylaştırır. Boşalmaya yakın kasılma ve terlemeleri başlar, gözleri parlaklaşır, göğüsleri daha duyarlı olur, cinsel organlarının dış ve iç bölgelerindeki kan yoğunluğu artar, ciltleri kızarır, kalp atışları hızlanır, kan basınçları yükselir ve solunumları sıklığında artış gözlenir. Boşalıncaya kadar kasları gerilir, tenlerinde giderek artan bir duyarlılık olur. Buna rağmen, kadınlar boşalmak için son bir sıçrayışa ihtiyaç duyar ve bunun için istemli olarak kaslarını kasmaları gerekir.
Boşalma anında da, başta vajinalarında ve rahimlerinde olmak üzere bedenlerinde sanki bir “SİLKİNME NÖBETİ” gibi bir dizi ritmik kasılmalar olur. Kadınlarda boşalmaya “GELME” adı verilir. Bu “gelme” eylemi erkeklerdeki boşalmayla benzerlik gösterse de, erkeklerdeki gibi gözle görülür bir meni çıkışı yoktur. Zevkli bir boşalma yaşanırken, kadınlar istemsiz sesler çıkararak yüzlerindeki ifadeleri değişebilir. Son safhada tüm bedensel fonksiyonları yavaşça tekrar normale döner ve sakinleşirler. Sonuç olarak, fiziksel ve ruhsal bir doyum yaşandıkları için her türlü gerginlik ve stresten arınırlar.
Cinsel sorunların çoğu çiftlerin uyumsuzluğundan ve sağlıklı iletişim kuramamalarından kaynaklanır. Kadınlar cinselliğe karşı ilgisizlerse, sevişmekten kaçınabilir ya da yeterince uyarılmadıkları için cinsel ilişkinin acı verdiğinden yakınabilirler. Bu durumda erkeler, onları nasıl uyaracaklarını bilemez ve bu nedenle, kendilerini başarısız hissedebilirler.
Erkeklerin “elektrik ampulleri” gibi hemen yandıkları ve seks yapmaya hazır hale geldikleri, kadınların ise “ütü” gibi yavaş yavaş ısındıkları ve geç uyarıldıkları söylenir. Bu genelleme çoğu zaman doğrudur. Bir başka genelleme ise kadınların cinsel istekleri için yapılır: “Kadınların cinsel istekleri dalgalara benzer...”
Kadınlar sevildiklerini ve değerli olduklarını bir erkeğin gözlerinde, sözlerinde ve davranışlarında gördüklerinde veya hissettiklerinde, hem kendilerine verdikleri değer hem de, cinsel istekleri tıpkı dalgalar gibi önce yükselir daha sonra yavaşça alçalır ve azalır… Diğer bir değişle, kendilerini gerçekten iyi hissettiklerinde cinsel açıdan zirveye çıkarlar ama birdenbire ruh halleri değişince dalgalar gibi dibe vurabilir, yani cinsel istekleri azalabilir. Ancak bu düşüş geçicidir. Dibe vurduktan sonra aniden ruh halleri yine değişebilir ve kendilerini yine iyi hissedebilirler. Bu durum da, otomatik olarak dalgalarının yükselmesine işarettir. “Bazen dibe vurmak gerekir yükselmek için...”
Kadınların dalgaları yükselirken verecekleri bolca sevgileri, erotizmleri ve cinsel istekleri vardır. Ancak düşerken kendi içlerindeki derin boşluğu hissederler ve bu nedenle, koşulsuz bir sevgiyle doldurulmasını ister, oldukları gibi kabul edilmeyi beklerler. Bu dibe vurma aynı zamanda kadınlar için “DUYGUSAL ARINMA” zamanıdır. Eğer kadınlar olumsuz duygularını bastırmış ya da geçmiş çocukluk yaşantılarında duygusal ve fiziksel travmalara maruz kalmışlarsa, iniş dönemlerinde geçmiş travmalarını tekrar etmeye, olumsuz duygularıyla beraber tatmin olmamış gereksinmelerini yeniden hissetmeye ve hissettirmeye başlar. Geçmiş hep tekrar eder… Mekânlar değişir, zaman değişir, oyuncular değişir ama roller hep aynı kalır! Bu süreçte sorunlarından bahsetme ve seslerinin duyulup anlaşılması gibi ihtiyaçlarının yanı sıra sevilmek, ilgilenilmek, anlaşılmak, konuşmak ve saygı görmek gibi doğalarına özgü gereksinimlerinin de karşılanmasını beklerler. Çünkü kadınlar, kendilerini dinleyen ve anlayan, sahiplenme duygusu olan, dokunarak ve bakarak sevgilerini ifade eden anlayışlı erkekler isterler.
Kadınların kendilerinin yenilgiye uğradıklarını düşündükleri ve savaşamayacak kadar aciz kaldıkları tek şey kendilerini değersiz hissetmeleridir. İşte size kilit noktası; kadınlar çoğu kez değerli ve sevilmeye layık olduklarını hissetmek isterler! Bunu hissettirebilmek için erkekler kadınların gururunu okşamalı, her akşam en az yarım saat ellerini tutup, gözlerinin içine bakarak sadece onları dinlemeli ve anladıklarını göstermeli, şefkatli olmalı ve her daim arkalarında olduklarını hissettirmelidirler.
Kendi kendilerine ya da eşleriyle arzuladıkları cinsel yaşantıyı yakalamakta zorlanan ya da cinsel yaşantılarının sıradanlaştığını fark eden çiftler için porno filmler ve diğer erotik materyaller; cinsel ilişkide uyarıcı, ateşleyici, başlatıcı ve destekleyici işlev görebilir. CİSED Onursal Başkanı Cem Keçe, porno filmler ve erotik materyaller ile ilgili tüm merak edilenleri yanıtlıyor.
ESKİ HEYECANINIZI YENİDEN KAZANMAK İÇİN SEKS HAYATINIZA BİRAZ RENK KATMAYA NE DERSİNİZ?
Porno filmler, yetişkinler için bir öğrenme platformudur
Porno filmler; başka çiftlerin sevişmeyi nasıl başlattığı, nasıl devam ettirdiği, neler yaptığı gibi merak edilen tüm konularla ilgili cevapların bulunabileceği yerlerdir. Porno, monotonlaşmış cinsel birlikteliklere renk kattığı gibi ilişkileri canlandırabilmekte, tazeleyebilmektedir. Çiftler porno filmlerde yeni şeyler görebilmekte, öğrenebilmekte ve bunlar arasından uygun olanları seçerek cinsel yaşamlarına aktarabilmektedirler. Porno ile cinsel yaşantı daha heyecanlı, keyifli, tatmin edici, memnuniyet verici hale gelebiliyorsa bu durum, seyredilen porno filmin çiftin yaşadığı cinselliğe olumlu etkiler yaptığı anlamına gelmektedir. Çünkü cinsellik öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir davranıştır. Ancak porno filmler iki ucu keskin bıçak gibidir. Porno dergiler, porno filmler, özellikle de internet pornosu çift ilişkisinde büyük sorunların ortaya çıkmasına da neden olabilmektedir.
Gerçek dışı beklentilerden uzak durun
Pornonun bir ilişkide yol açacağı sorunların başında kıskançlık ve gerçekdışı beklentiler, eşe karşı isteğin azalması, eş ile geçirilecek zamandan çalma gelmektedir. Porno, cinsel bilgi eksiğini sadece porno ile tamamlayan çiftlerin yanlış algı ve düşüncelere kapılma olasılıklarını artırabilmektedir. Bazı çiftler porno filmlerde izlediklerini gerçekmiş gibi algılamakta ve ulaşılması hiç de gerekli olmayan cinsel standartlara farkına varmadan şartlanmaya başlamaktadırlar. Porno filmlerdeki kadın ve erkek oyuncuların saatler boyu süren hazları, abartılı sesleri, üst üste boşalmalar yaşıyor olmaları beklentilerin değişmesine yol açabilmektedir. Ayrıca, devasa penisler, kusursuz kadın bedenleri hem kadın hem erkek üzerinde beden algılarının olumsuz yönde etkilenmesine neden olabilmektedir.
Cinsel fanteziler normal mi, cinsel hayatı kötü etkiler mi? Sınırlarını aşmayan fantezilerin aksine cinsel hayatı canlandırabileceğini söyleyen Cised Onursal Başkanı Cem Keçe, cinsel fantezilerle ilgili bilgiler verdi.
[video=hurriyetaile_video/cemkececinselfanteziler.flv]
Erkeklerin birçoğunun korkulu rüyası olan sertleşme sorunu, en sık yaşanan cinsel problemler arasındadır. Genel olarak erkeklerin penislerine kendi iradeleri ile hükmedebileceği inancı yaygındır ancak bu tamamen yanlış bir inanıştır. Çünkü bilinenin aksine kontrol erkekte değil, penisin kendisindedir. “Bir erkek penisini kafasına ne kadar çok takarsa ve ona baskı uygularsa o kadar çok sertleşme problemi yaşayabilir” diyen CİSED Onursal Başkanı Cem Keçe ereksiyon problemleri ile ilgili merak edilenleri anlatıyor.
[fotogaleri=529]
Erkek penisini kendi iradesi ile kaldıramaz
Erkeklerin penislerini iradeleri dâhilinde sertleştirebileceklerine dair yanlış bir inançları var. Erkek penisini kendi iradesi ile kaldıramaz ya da indiremez. Penisin kalkması ve inmesi erkeğin direk kontrolünde değildir, dolaylı olarak penisinin kalkmasına ve inmesine yardım edebilir. Ama bunun da garantisi yoktur. Çünkü penis özgür bir ruh taşır. Kafasına göre takılır. Ereksiyon yani sertleşme kendiliğinden bir durumdur ve kendiliğinden olur. O yüzden ereksiyon problemlerinde hastalara biz bunu anlatıyoruz. Bu durum, elimizi yumruk yapıp açmamız gibi değildir. Uygun mekân, uygun zaman ve uygun partnerin bir araya gelmesi ile partnerden istenilen uygun uyarının alınmasıyla penis sertleşebilir ve erkek buna dolaylı olarak katkıda bulunabilir. Erkek penisinin sertleşmesi için ancak yardım ve yataklık yapabilir, bu da çoğu zaman işe yarar. Ancak her şey olması gerektiği gibi olsa bile sertleşmenin olma olasılığı yüzde 90’dır. Yani uygun şartların yerine gelmesi halinde bile istenilen ereksiyon %10 olasılıkla sağlanamayabilir. Bunun da illa ki bir sebebi olduğu veya bir sorundan kaynaklandığı söylenemez.
Penisi kafanıza takmayın...
Ereksiyon uygunsuz bir yerde de olabiliyor. Bu da gösteriyor ki, penis kimseden izin almaz, kimseye de hesap vermez, özgür bir ruhu vardır. Ona baskı yapıldığında, erkek onu kafasını taktığında, erkek penisi seyrettiğinde, erkeğin iradesi ve penisi savaşır. Bu mücadeleyi de genellikle penis kazanır. Bir erkek penisini kafasına ne kadar çok takarsa, aklını ona verirse ve ona baskı uygularsa o kadar çok ereksiyon problemi yaşayabilir. Ayrıca penislerinin sertleşmesinin yanında, penis boyunu veya boşalma süresini de kafasına takan erkekler penislerini küstürürler ve kendilerini çırpındıkça battıkları bir bataklığa mahkûm ederler.
Sertliğini kaybeden erkek, iktidarını da mı kaybediyor?
İktidarsızlık, sürekli yineleyici bir şekilde bir ilişkiyi başlatacak ölçüde bir sertliği oluşturamama veya ilişkinin devamını sağlayacak kadar sertliği sürdürememektir. İktidarsızlık, çoğu zaman erkeğin ruhunda yarattığı psikolojik bir travmadır. Çünkü erkeğin penisinin sertliği ile iktidarı arasında çok yanlış bir şekilde bağlantı kurulur. Sertliğini kaybeden erkek, iktidarını kaybetmiş gibi bir psikolojik travma içine girer.