Erkeklerin cinsellik konusunda en büyük takıntısıdır penis boyları... Çünkü penis boyu yıllardır erkekliğin göstergesi olarak algılanmış ve bu nedenle her zaman erkeklerin korkulu rüyası olmuştur. Peki nedir gerçekten ideal penis boyu? Cinsel yaşamın en belirleyici kriteri midir? Yoksa penis boyu ile cinsel performans arasında doğrudan bir ilişki yok mudur? CİSED Onursal Başkanı Cem Keçe sorularımızı yanıtlıyor.
PENİS BOYUNDAN MEMNUN OLMAYANLAR İÇİN HARİKA BİR BULUŞ! ÖZ GÜVENİNİZİ YENİDEN KAZANMAYA HAZIR OLUN!
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) olarak yapılan anket sonucunda Türklerin penis boyu standardı ortaya çıkarıldı. Ankette kadınlar Türk erkeğinin penis boyunu küçük bulurken erkekler penis boylarından gayet memnunlar. Ankete katılan erkeklerin yüzde 90'ı penis boyundan memnun olduğunu ifade ederken, kadınların yüzde 85'i “Eşinizin ve partnerinizin penis boyundan memnun musunuz?” sorusuna “Hayır!” yanıtını verdi.
Anket sonuçlarına göre Türk erkeğinin penisi “normal” çıktı. Penis boyuyla cinsel performans arasında doğrudan bir ilişki bulunmazken, dünya standartlarında penis boyu 11- 18 cm. arasında değişiyor.
Penisin boyu sağlıklı bir cinsel yaşam için tek ve yeterli bir kriter değildir. Penis boyuyla cinsel performans arasında doğrudan bir ilişki bulunmaz. Oysa birçok erkek penis boyuyla ilgili yanlış cinsel mitler nedeniyle karşı cins ile ilişki kurmaktan kaçınma dâhil çok büyük sıkıntı yaşıyor.
Hiçbir sağlık sorunu bulunmayan ve normal ölçülere sahip olan erkekler bile penis büyütme ameliyatlarına ilgi gösteriyorlar. Çünkü erkeklerin çoğu penislerinin boyutundan yoğun kaygı duyuyor. Bundan dolayı penislerinin yeteri kadar büyük olmadığından endişe duyan, öz güvenlerini kaybeden ve kendini kahredip sertleşme güçlüğü, erken boşalma sorunu çeken erkeklerin sayısında her geçen gün artış oluyor.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Cem Keçe, erkeklerin korkulu rüyası “balayı empotansı" yani ilk gece fiyaskosu hakkında bilgi verdi. İlk gece fiyaskosunun nedenleri üzerine ilginç açıklamalar yapan CİSED’in verdiği bilgiler şöyle:
"Erkekler, özellikle ilk cinsel ilişkilerini gerdek gecesi yaşayacaklarsa, tıpkı kızların yaşadığı gibi bir başarılı olup olmama kaygısı taşıyabilirler. Bu kaygı 'ya penisim kalkmazsa', 'ya vajinaya girmeden penisim inerse' veya 'ya erken boşalırsam ve eşimi tatmin edemezsem' gibi değişik şekillerde karşımıza çıkabilir ve o güne kadar hiçbir sertleşme sorunu olmayan bir erkeğin ilk kez gerdek gecesinde sertleşme zorluğu yaşamasına neden olabilir. Biz bu duruma “balayı empotansı” yani “ilk gece fiyaskosu” adını veriyoruz."
İktidarsızlık ve balayı empotansı farkı
Balayı empotansı, “erektil disfonksiyon” adını verdiğimiz ve halk arasında “iktidarsızlık” olarak bilinen sertleşme bozukluğundan farklı bir durumdur. Bu iki sorunu birbirinden ayıran en önemli şey, balayı empotansının sadece psikolojik faktörlere dayanmasıdır. Balayı empotansının bir kez yaşanması bile sonraki cinsel ilişkilerin stresli bir hale gelmesine neden olabilir.
Gerdek gecesinde kendisinden beklenenleri yerine getiremediği duygusuna kapılan bir erkek, eşinin ya da bu durumundan haberdar olan yakın çevresinin olumsuz tutumlarının da etkisiyle cinsel öz güvenini yitirebilir. Yitirilen öz güven her başarısız denemede biraz daha pekişir ve kısa sürede negatif bir kısır döngü ortaya çıkar.
İktidarsızlık yani sertleşme sorunlarına yönelik yapılan başvurularda son zamanlarda artış gözlüyorum. Oysa erkeklerin birçoğunun korkulu rüyası olan sertleşme sorununun temelinde tamamen yanlış bir algılama var. Erkekler boşuna uğraşıyor, çünkü penislerine direkt olarak iradeleriyle hükmedemezler. Bilinenin aksine kontrol erkekte değil yine penisin kendisindedir. Penisine kafasını takan erkeklere önemli bir tavsiyem var: “Bir erkek penisini kafasına ne kadar çok takarsa, aklını ona ne kadar çok verirse ve ona baskı uygularsa o kadar çok sertleşme problemi yaşayabilir.”
Erkek penisini kendi iradesi ile kaldıramaz
Erkeklerin penislerini iradeleri dâhilinde sertleştirebileceklerine dair yanlış bir inançları var. Erkek penisini kendi iradesi ile kaldıramaz ya da indiremez. Penisin kalkması ve inmesi erkeğin direk kontrolünde değildir, dolaylı olarak penisinin kalkmasına ve inmesine yardım edebilir. Ama bunun da garantisi yoktur. Çünkü penis özgür bir ruh taşır. Kafasına göre takılır. Ereksiyon yani sertleşme kendiliğinden bir durumdur ve kendiliğinden olur. O yüzden ereksiyon problemlerinde hastalara biz bunu anlatıyoruz. Bu durum, elimizi yumruk yapıp açmamız gibi değildir. Uygun mekân, uygun zaman ve uygun partnerin bir araya gelmesi ile partnerden istenilen uygun uyarının alınmasıyla penis sertleşebilir ve erkek buna dolaylı olarak katkıda bulunabilir. Erkek penisinin sertleşmesi için ancak yardım ve yataklık yapabilir, bu da çoğu zaman işe yarar. Ancak her şey olması gerektiği gibi olsa bile sertleşmenin olma olasılığı yüzde 90’dır. Yani uygun şartların yerine gelmesi halinde bile istenilen ereksiyon %10 olasılıkla sağlanamayabilir. Bunun da illa ki bir sebebi olduğu veya bir sorundan kaynaklandığı söylenemez.
Penisi kafanıza takmayın...
Ereksiyon uygunsuz bir yerde de olabiliyor. Bu da gösteriyor ki, penis kimseden izin almaz, kimseye de hesap vermez, özgür bir ruhu vardır. Ona baskı yapıldığında, erkek onu kafasını taktığında, erkek penisi seyrettiğinde, erkeğin iradesi ve penisi savaşır. Bu mücadeleyi de genellikle penis kazanır. Bir erkek penisini kafasına ne kadar çok takarsa, aklını ona verirse ve ona baskı uygularsa o kadar çok ereksiyon problemi yaşayabilir. Ayrıca penislerinin sertleşmesinin yanında, penis boyunu veya boşalma süresini de kafasına takan erkekler penislerini küstürürler ve kendilerini çırpındıkça battıkları bir bataklığa mahkûm ederler.
Vajinismus, bir kadının cinsel ilişkiye girmek istemesine rağmen sağlıklı bir şekilde cinsel birleşmeyi gerçekleştirememesidir. Penisin vajinaya girmesi için yapılan girişimlerde, kadının tamamen iradesi dışında ve elinde olmayarak, vajina kasılmaya başlar, kadın bacağını kapatır ve eşini iter. CİSED Onursal Başkanı Cem Keçe, tüm yönleriyle vajinismus problemini ve evde yapılacak vajinismus egzersizlerini anlatıyor.
Vajinismusun üstesinden gelebilmek adına, cinsel terapi sürecinin bir parçası olan çeşitli egzersizleri yapmak gerekiyor. Bu egzersizler, vajinismusun kadının üzerindeki fiziksel ve ruhsal baskıyla başa çıkabilmesi için oldukça yararlıdır. En güzeli de bu egzersizlerin evde tek başına ya da eşle birlikte yapılmasıdır.
Vajinismus konusunda tam bir iyileşme sağlayabilmek için yapılması gereken egzersizlerden bahsedeceğim. Kısa bir süre içinde, en iyi sonuçları almak için tüm egzersizlerin belirtildiği şekilde yapılması gerekir.
VAJİNİSMUS EGZERSİZLERİNDE KULLANMAK İÇİN MÜKEMMEL BİR SEÇİM!
Egzersiz için ideal ortamı belirleyin
Bahsedeceğim egzersizlerin tam anlamıyla uygulanabilmesi için ideal ortamın oluşturulması gerekir. İdeal ortamın oluşması için gerekli en temel unsur çifttin uzlaşması ve hoşgörüdür. Bu, vajinismusu hatırlatan ve çiftin sığındığı bir yer olmaktan çok, cinsel aktiviteleri destekleyen ve ego güçlerinin en iyi şekilde kullanılmasına fırsat tanıyan zevk veren bir ortam olmalıdır. Bu nedenle, kişi ve partneri arasındaki etkileşimin, davranışları etkilediği fikrine dayanan tedavi edici ortam kavramı, bulunacakları çevreyi tüm yönleriyle içeren geniş ve kavramsal bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Diğer bir değişle, ortamdaki tüm kaynakların en ideal egzersizin yapılmasını sağlayacak şekilde vajinismus kadını için düzenlenmesidir.
Özellikle uzun süreli birlikteliklerde, aşkı ve tutkuyu öldüren, monotonlaştıran cinsel hayat tarzından ziyade, çiftin bakış açısıdır. Çünkü kadın ve erkek çift olmaya başladığı andan itibaren büyük tutkular ve cinsel tatminler yaşamaya başlar ve bu şehvet duygusuyla doyumsuz seksin kapıları ardına kadar açılır.
Her şey güzel ve anlamlı giderken, ilerleyen zamanla birlikte çift kendi bedenlerini ve dolayısıyla istek ve arzularını da keşfetmeye başlar. Bu keşif bazen sancılı olabilir ve cinsel beklentilerden doğan anlaşmazlıklar yaşanabilir. Peki, daha iyi bir seks hayatı elde etmenin püf noktaları nelerdir?
1- Kadının cinsel yoldan doyuma ulaşabilmesi için duygusal yönden sevildiğine, değerli olduğuna ve arzulandığına inanması gerekir. Bu erkeğin gözlerinde, sözlerinde, davranışların ve dokunuşlarında fark etmek ister. Erkek sevdiğini ve sevildiğini cinsel ilişkiyle fark edebilirken, kadın da cinsel ilişkiden haz alarak ve partnerine bu hazzı yaşatarak duygusal ihtiyaçlarını fark eder.
2- Erkeğin, kadının cinsel ihtiyaçlarının farklı olabileceğini anlaması gerekir. Çünkü bir kadına haz yaşatmak ve bu haz sonunda doyuma ulaştırmak tümüyle farklı bir konudur. Sanılanın aksine, erkeği mutlu eden her şey kadını da mutlu etmeyebilir. Bu nedenle, erkeğin partnerinin bedenini tanıması ve nasıl uyarıldığını bilmesi ve zamanla keşfetmesi gerekir. Kadının da bu keşfe yardımcı olması esastır.
3- Kadının erkeğe yaptıkları, aslında kendisine yapılmasını istedikleridir, erkeğin bunu anlaması gerekir. Her kadın erojen bölgelerinin keşfedilmesine yönelik erkeği yönlendirmek istemez ya da bunu yapamaz. Çekingen olan bir kadının bunu ifade edebilme yolu %87 oranında “Yaptığımı yap!” şeklindedir. Bu nedenle erkek, seks sırasında kadının ne yaptığına odaklanarak, asıl istediği şeyin ne olduğunu keşfedebilir.
4- Cinsel birleşme sırasında, öpüşme ve dokunuşlarda, özellikle klitoral dokunuşlarda yavaş hareket edilmesi önemli bir ayrıntıdır. Erkek haz almaya başladığı noktada daha da sertleşirler ve kadının bu sertlikten hoşlanacağını düşünür fakat bu her daim böyle değildir. Özellikle erkek klitoral dokunuşlarda yavaşladığı takdirde, kadın çok daha fazla mutlu olur. Bu nedenle, erkek yavaş hareket etmeli ve kadının bedeninin sesini dinlemelidir.
5- Kadın cinsel arzularını ne kadar hissederse ve istekleri ne kadar karşılık bulursa cinsel ilişkiden ve partnerinden o kadar zevk alır. Erkek uyarıldıktan hemen sonra testosteron hormon seviyesini düşürmek için boşalmayı hedefler, ancak kadının hormonları ancak bu seviyede çalışmaya başlar. Kadının cinselliği erkeğe göre geç ve tahrik olunca başlar ve erkeğin tersine kadın gerginliğini doyuma ulaşabilmek adına muhafaza eder. Bu gerginliğin muhafıza edilebilmesi için uyarıların yüksek olması, klitoral uyarının sevişme ve cinsel bileşme süresinde devam ettirilmesi gerekir.
Eşinizle ya da partnerinizle ilişkinizin eskisi gibi arzulu, heyecanlı ve tutkulu olmadığını mı düşünüyorsunuz? Cinsellikten aldığınız zevk her geçen gün azalıyor mu? İlişkinizin gittikçe monotonlaştığını mı düşünüyorsunuz? Seks yapma sıklığınız giderek azalıyor mu? Yanıtlarınız “Evet!” ise seks hayatınıza biraz renk katmanın zamanı gelmiş demektir. Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamın altın kurallarını CİSED Onursal Başkanı A. Cem Keçe anlatıyor.
Aşk oyunları oynayın
• Seksi giyinin. Seksi iç çamaşırlar onu baştan çıkaraktır.
AŞK HAYATINIZI ALEVLENDİRECEK VE PARTNERİNİZİN BAŞINI DÖNDÜRECEK EN SEKSİ İÇ ÇAMAŞIRLARI...
• Eşinizin kulağına hoş sözler fısıldayın.
• Beklenmeyeni yapın.
• Yeni bir yerde seks yapmayı deneyin.
Cinsellik kavramı kadın ve erkekler için farklılıklar gösteriyor. Geçmişten bugüne uzanan “erkekler ve erotizm” veya “erkekler ve seks”, “kadınlar ve romantizm” veya “kadınlar ve aşk” eşleştirilmeleri çiftlerin cinsel yaşamını ve çatışmalarının doğasını bir hayli etkiliyor.
Erkeklerin sadece seks yapmak için kendileriyle ilgilendiklerini savunan ve bu nedenle onları yüzeysel olmakla suçlayan kadınların sayısı her geçen gün artıyor. Kadınların bu algılarının altında yatan nedenleri anlamaları, beklentilerin iyice arttığı günümüzde bir hayli zorlaşmış gibi görünüyor. Oysa cinsellik, erkeklerin aşk ve sevgi duygularının farkına varmalarında çok önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle erkeklerin erotizm alabilmek için romantizm vermeleri, kadınlarında romantizm alabilmek için erotizmi sunmaları gerekiyor.
Erkekler seks ile sevgilerini gösteririler...
Cinselliğin aşkı alevlendirdiği ve bağlılığı artırdığı artık kabul edilen bir gerçek oldu. Aslında bu işleyiş sanıldığı gibi kadınlara uzak bir düşünce değil. Kadınlar da aynı erkekler gibi cinsellik üzerinden duygularını açığa çıkartıyor, sevgi ve bağlılıklarını arttırıyorlar. Çünkü cinsellik, çift arasında olabilecek en üst düzeydeki yakınlaşmayı sağlayan, onların birbirlerini hem ruhsal hem de bedensel olarak tanımalarına önayak olan sıcak bir ilişkidir.
Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır.
Doğaları gereği, duygusal olan, şefkate ve aşka önem veren kadınlar hisleriyle hareket ederken, sevgi açlığı duyan erkekler cinsel içgüdüleriyle aşka yöneliyorlar. Diğer bir değişle, seks erkeğin sevgi gereksinimi duymasını, kadının ise sevildiğini ve değerli olduğunu hissetmesini sağlayan önemli bir araç. Bu nedenle, kadınların, erkeklerin sadece cinselliği düşündüklerini ve bu doğrultuda harekete geçtiklerini düşünmemeleri gerekiyor. Nasıl ki, kadınlar sevgi göstermenin yöntemlerinden biri olan dokunulmaktan hoşlanıyorlarsa, erkekler de dokunmaktan hoşlanıyorlar ve seksi sevgilerini gösterme biçimi olarak yaşıyorlar. Kadınlar, erkeklerle aşklarını tazelemek adına iletişime geçmek istiyorlarsa, konuşmak, bakışmak, öpüşmek gibi eylemlerle sevildiklerini hissediyorlarsa, erkekler de sevildiklerini seks yoluyla hissederler ve gösterirler. Yani erkeklerin içlerindeki sevgiyle ve kadınsı yönle bağlantıya geçme ve bunu partnerlerine ifade etme yollarından biri sekstir. Kadınların bundan yakınmak yerine, bu farkı algılayıp erkeklerin kalplerinin kilidini seksle açmalarında fayda var. Çünkü ‘sevmek’ belki bir şeydir ama ‘sevildiğini bilmek ve hissetmek’ çok şeydir, büyük bir zenginliktir.
İngiltere’nin Leicester kentinde geçtiğimiz günlerde 18 yaşında bir genç, kanepede uyuyakalan 16 yaşındaki bir arkadaşına tecavüz ettiği iddiasıyla mahkemeye verildi. “Seksomnia” yani uykuda seks yapma hastalığı olduğu kanıtlanan gencin yaptıklarından sorumlu tutulmayacağı söylendi. Olaydan sonra çok konuşulan bu hastalıkla ilgili detayları CİSED Onursal Başkanı Cem Keçe anlattı.
Olay iki gencin ortak bir arkadaşlarının evinde film izledikten sonra gerçekleşti. Yasal nedenlerle ismi basına açıklanmayan 16 yaşındaki mağdur, mahkemede, “Arkadaşlarımızla birlikte film izledikten sonra ben kanepede uyuyakaldım. O ise yerde bir uyku tulumunda yatıyordu. Gece gözlerimi açtığımda üzerimdeydi. Çoraplarımı ve külotumu indirmiş bana tecavüz ediyordu. Onu itip kendimi kurtardım!” dedi. Ayrıca benzer bir olay yine İngiltere'de yaşanmış ve uykusunda seks yaptığı genç kıza tecavüz ettiği iddia edilen 43 yaşındaki Stephen Lee Davies beraat etmişti. Bu tür haberlerle gündeme gelen ve “uykuda seks” olarak bilinen “seksomnia”; “uyku halindeyken kontrolsüz bir şekilde cinsel ilişkiye girme” veya mastürbasyon yapma ihtiyacı hissetme” olarak tanımlanır ve bir tür uykuyla uyanıklık arasında kalınan uyurgezerliktir. Bu nedenle seksomnia'ya “uyursevişirlik” de denir. İlişkileri olumsuz etkileyebilen bu hastalığa sahip kişiler, genellikle suçluluk duyarlar, durumlarından utanırlar ve doktora başvurmazlar. Ancak “seksomnia”nın, korkulacak ya da utanılacak bir yanı yok. Bu nedenle, seksomnia olduğunu fark eden birey bunu partneriyle paylaşarak mutlaka bir terapiste ya da hekime başvurmalıdır.
Hızlandırıcı ve tetikleyici faktörler
Aşırı baskı altında olma, yoğun iş temposu, düzensiz beslenme, alkol alışkanlığı, kilolu olma, stres ve uykusuzluk, henüz bir tedavisi olmayan hastalığa hızlandırıcı ve tetikleyici faktörler arasında sayılabilir. Çoğunlukla erkeklerde görünen bu hastalık günümüzde kadınlara da sıçradı.
Kişinin elinde olan bir durum değil