Yasemin Boran: Hangi gerçek







Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Gerçeklerin ne çok yüzü varmış da haberimiz yokmuş. Şu anda yaşadıklarımız bunun tipik bir göstergesi. Bugüne kadar bildiğimiz doğrular, öğrendiğimiz gerçekler o kadar hızlı değişiyor ki, inançlarımız ve bildiklerimiz kökten sarsılıyor. Sarsılmakla kalmıyor bizi hepten değiştiriyor. Fakat, bu hiç de öyle kolay olmuyor. Düşünmeye başlıyoruz ve düşüncelerimiz karman çorman oluyor. Hayatın hangi ucundan tutup neyi inceleyeceğimizi neyin peşinden gideceğimizi bilemez hale geliyoruz.

Sorular kafamızın içinde büyüyor. Ve buna bağlı olarak endişelerimiz artıyor. Ve giderek işin içinden çıkılmaz bir noktaya doğru büyük bir hızla gidiyoruz. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu kavrayamayacak hale geliyoruz.

En iyisi, aklımıza yatan, mantığımızın kabul gösterdiği bir ‘‘doğru’’ bulmak ve onun peşinden gitmek, desek... Bunu da diyemiyoruz. Çünkü, şimdiye kadar öğrendiklerimizle akıl yürüttüğümüze göre, mantığımız da bu edindiğimiz bilgiler ışığında bize yol göstermedi mi? Ve bunun sonucunda şimdiye kadar öğrendiklerimizin yanlış olduğunu anladığımıza göre aklımız da bizi şaşırtabilir, pekala...

İşte, burada tıkanıp kalıyoruz. Çünkü, düşüncelerimizin hepsi öğrendiklerimizin bir sonucu. Bu durumda ne olacak? Beynimiz disket değil ki, silip yeni baştan programlayalım.

Tabii ki, insanın böyle bir beyin yıkama işlemine ihtiyacı yok. Çünkü, az önce anlattıklarımın tamamı gerçeklere bakışın bir boyutuydu. Fakat, başka başka boyutları da var. Ve bütün bunları söyledikten sonra hızla değişen gerçeklere daha başka bir boyuttan bakalım.

Bir defa, gerçek, değişken değildir. Tek ve esas olandır. Değiştiğini gördüğümüz gerçekler aslında bizim algılamayla ilgili yanılgımızdan başka birşey değil.

Söze başlarken gerçeğin pek çok yüzü olduğunu belirtmiştim. Zaten işin püf noktası da burada gizli. Gerçeğin farklı yüzleri ile değişik zamanlarda karşılaştığımız için önceki bilgilerin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Ve gerçeğin farklı bir yüzünü öğrendiğimiz zaman, öncekileri yanlış kabul ediyoruz. Halbuki, hepsi doğru. Fakat, bu durum bizim algılama sınırlarımızı zorladığı için sadece bir tekini kabul gösteriyoruz. Ve en son öğrendiğimiz yüzün gerçek olduğunu iddia ediyoruz.

Elbette ki, zaman içinde öğrendiklerimiz çoğalıyor. Bilgimiz artıyor ve buna bağlı olarak gerçeğin farklı cephelerini keşfediyoruz. Ve bu keşfi yaparken düşünce boyutlarımız açılıyor, çok daha geniş açıdan görebiliyoruz.

Ancak, daha önce öğrendiklerimizin tümünü birden reddediyoruz. Tabii ki, çok büyük bir hata ediyoruz. Çünkü, bu fikir bizim algılamamızı yanıltıyor.

Öğrendikleriyle düşünen ve düşündükleriyle algılayan insan, bugüne kadar öğrendiklerini reddetmeyip tamamını bir potada birleştirmeyi başardığı zaman gerçeği yakalayabilecek, diye düşünüyorum. Ama bütün bunlara rağmen bir de ‘‘değişim’’ diye bir şey var.

Şu anda içinde bulunduğumuz süreç, işte tam da bunu anlatıyor. Ancak, bunu bizim anlayabilmemiz için, öncelikle neler bildiğimizi gözden geçirip kabul göstermeyi gerektiriyor. Ancak bunu yaptıktan sonra gerçeği anlayabiliriz diyorum, Yasemin'ce...

Yazarın Tüm Yazıları