Yargıyı kim etkiliyor?

KEYFİ davranmayı kendine meşru bir hak gören ama “hak ve adalet” isteyen biri çıkınca ifrite dönen insanlar ortamında yaşamak ne büyük bir azap!

Böyle bir zihniyetin ne kadar acımasız olabileceğini görmekten, özellikle “Ergenekon” davası başlayalı bıkmıştık.

Belli ki çilemiz dolmamış.

Haberin Devamı

Yargıdan kendi isteklerine uygun karar çıkartabilmek için Eregenekon soruşturması başlayalıberi (Hayır! Van’daki Yüzüncü Yıl Ünüvsersitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’a iftira atıp tutuklattırdıkları tarihten beri) yapmadık şey bırakmayanlar dün tam manasıyla gemi azıya almışlardı.

Bir gazeteyi açıyorsunuz, bizzat Anayasa Mahkemesi Raportörü sıfatını taşıyan hukukçunun sözlerini okuyorsunuz:

“Reform paketinin halkoyuna gitmesi engellenirse (yani mahkeme başvuruyu yerinde bulur da değişikliğin bazı maddelerini iptal ederse) Türkiye çok ağır bedeller öder” diyor (7 Haziran 2010 Zaman).

Maksadı belli. CHP’nin son Anayasa değişikliğinin bazı hükümlerinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla yaptığı başvurunun önünü kesmeye çalışıyor.

Keşke onunla kalsa... Başkanı olduğu meslek derneğinin genel kurulunda “Anayasa Mahkemesi’nin, anayasal sınırları ihlal ederek, darbecilerden daha fazla darbe ideolojisinin koruyuculuğunu üstlenmeyeceğine, Anayasal Yıkımlar Merkezi’ne dönüşmeyeceğine inanmak istiyoruz” diyor. Daha doğrusu öyle diyerek
Yüksek Mahkeme’yi dolaylı yoldan resmen, Anayasa’yı ihlal eden bir kurum diye suçluyor.

Ve “iyi bir hukukçu” olduğunu her fırsatta dile getiren, “yargıyı etkileyecek beyanlarda bulunmaktan kaçınmakla” övündüğü bilinen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç dün Yüksek Mahkeme’ye:

“Mahkeme, kesinlikle esasa girmeyecektir, esas konusunda bir karar vermemelidir” diyerek talimat veriyor.

Tabii bir ülkede hukukçu sıfatı taşıyan insanlar bunu yaparsa başta mesleki sorumluluk duygusundan yoksun gazeteciler olmak üzere herkes, mahkemeleri etkilemek için her türlü edepsizliği kendilerine hak görürler.

Nitekim aylardır bu konuda kırılmadık rekor kalmadı.

Son olarak da eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay’ın telefon kayıtları ortalık malı oldu. Buna göre Oktay bazı kimselerin tayini terfii gibi konularda tanıdıklarına tavsiyelerde bulunmuş.

O konuşmalar sanki “suç”muş gibi “Yargıdaki gizli bağlantılar deşifre oldu” (8 Haziran 2010 Zaman) türü manşetlerle teşhir edildi.

Ve tabii, Seyfi Oktay da, -henüz ifadesi bile alınmamışken- hem “Ergenekon şüphelisi” haline getirildi hem de “Bu konuşmaları Eregenekon davasını etkilemek amacıyla yaptığı” iddia edildi.

Sayınız ki Seyfi Oktay gerçekten birilerini tavsiye etti.

Ne var bunda?

Adalet Bakanlığı görevinden ayrılalı 15 yılı aşkın zaman geçmiş bir insan, o ismi önerse veya buna karşı çıksa ne olur?

İnsan merak ediyor, bu yayınları yapanlar aynaya bakınca bir insan suratı görmek istemezler mi?

Yazarın Tüm Yazıları