Vurun kahpeye

Şaka gibi... Eksik olmasın, Devlet Baba’nın yine kadınları ‘koruyası’ geldi.

Zina’nın TCK’da suç olarak yer alması, bildiğiniz gibi üzerine kuma getirilen kadınlarımızı koruyacak. Hikáye bu... Daha doğrusu bahane bu...

CHP’liler, bunun için suç duyurusuna da gerek olmaması gerektiğini söylüyor. Madem öyle, savcılık direkt, kafadan açsın davayı, diyor.

Merakla bekliyoruz bu mekanizmanın yürürlüğe girmesi hálinde nasıl işleyeceğini. Zira bildiğiniz üzre, bilmem kaç karılı ‘bir kısım meclis erkánı’ da bulunuyor...

Madem bu yola baş koyuldu, ben de derim ki, el artıralım arkadaşlar. Hem -gerçi devlet, marjinal işsizlikten ve şişik kadrolardan hoşlanır ama- belki bu sayede yeni istihdamlar da yaratılır.

Mesela her eve, her otel odasına kadrolu bir ahlák polisi atansın. Bu arkadaşlar, evin karısının ve kocasının eve giriş-çıkış saatlerini, dışarıdayken kimlerle görüştüklerini kayda alsın.

Sonracığıma, telefonlar dinlensin. Ve faturalar, mesela özellikle çiçek siparişi, akşam yemeği ve tatil gibi masraflar incelemeye alınsın.

Belli ve düzenli aralıklarla, mahalle mahalle dolaşılsın ve evler basılsın...

Zina hálinde ebelenen insanlara n’asla ve kat’a acınmasın.

Hadi belki erkekleri anlayışla karşılayabiliriz, neticede elinin kiridir, birkaç kereden bişi olmaz; çok tekrarlamaları hálinde onları içeri tıkmakla yetinebiliriz ama zina yapan kadınlar, -bak nasıl sinirlendim şimdi, pis fahişeler, yollu kaltaklar!- mutlak suretle recmedilsin.

Evli erkekler tarafından tecavüze uğrayan kadınları, mütecaviziyle evlendirmek suretiyle ‘kurtarmanın’ mümkün olmadığı durumlarda bu kadınlar, hamile kalmaları hálinde, doğum yaptıktan sonra çocuklarıyla birlikte katledilsin. Mümkünse bir de önceden kırbaçlansın...

Sonra da bu kafayla AB’den tarih istensin. Mesela 2076...

Uyar mı?..

Ne zinası yahu? Daha doğrusu ne suçu?..

Devletin yatak odasında ne işi var?

Zina dediğiniz, ihanet dediğiniz, iki, bilemedin üç kişiyi alákadar eden, son derece özel ve mahrem bir konudur.

Aldatılan bir insan, kendi özsaygısını önüne koyar ve muhasebesini yapar. İsterse boşanır, isterse üç maymunu oynar.

Bu kadar...

Sanki zina suç sayılınca bu durumun caydırıcı etkisiyle, karısının kafasında odun kıran dallama üzerine kuma getirmeyecek.

Sanki getirmesi hálinde o kadın kalkıp, ‘Sen beni zırt fırt aldatamazsın, hele ki üzerime kuma, kesinlikle alamazsın. Bu yaptığın TCK’na göre suç. Çatır çatır hakkımı ararım, sürüm sürüm sürünürsün’ diyecek...

Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Vakfı’ndan gelen e-postada dendiği gibi:

‘T.B.M.M. insan hakları ihlallerinin önüne geçmek, eşitlik ve demokratikleşme sürecinde samimi adımlar atmak konusunda samimiyse, Kopenhag Kriterleri’ne göre, kadın erkek eşitliğini tam olarak sağlamak durumundadır. TCK reformunun amacına ulaşması için kadınların talepleri ışığında, aşağıdaki değişikliklerin yapılması gerekmektedir:

Zinanın bir suç olarak TCK kapsamına yeniden alınması önerisi geri çekilmelidir.

‘Nitelikli İnsan Öldürme’ maddesine alınan ‘Töre Saiki’ ifadesi ‘Namus Saiki’ olarak değiştirilmelidir.

Bekáret testleri tamamen yasaklanmalıdır.

‘Ayrımcılık’ maddesine ‘Cinsel Yönelim’ ifadesi tekrar eklenmelidir.

15-18 yaş arası gençlerin rızaya dayalı cinsel ilişkilerine getirilen yaptırımlar kaldırılmalıdır.

‘Müstehcenlik’ maddesindeki ifade hürriyetini kısıtlayıcı ifadeler çıkartılmalıdır.’

Bu arada, bu gelişmelere itirazı olan kadınlar, taleplerini dile getirmek için 14 Eylül günü, Meclis’in önünde olacaklar.

Aklınızda bulunsun... Hatta mümkünse siz de orada olun, aklınızda bulunacağına, içinize ukde olacağına, dilinize vursun.

Hani kadınlar dırdırcıdır ya (!), yapın dırdırınızı; hakkınızdır. Arayın ve alın hakkınızı; hakkınızdır...

Asparagas

Siz dağıtın, ben toparlarım

Tamer Karadağlı’nın yaşadığı seks skandalıyla ilgili; ‘Hayat tuzaklarla dolu, herkes tuzağa düşebilir. Hor görmemek, dışlamamak lazım’ diyen ve güzel bir dizide rol almak istediğine dair açıklamasına; ‘Çocuklar Duymasın’da oynamak isterim. Dizi dağıldı, toparlamak lázım’ şeklinde devam eden İbrahim Tatlıses sözlerine şöyle devam etti: ‘Gerçi önüzümdeki sezon anne-baba Amerika’ya gidecek, dizinin adı da Çocuklar Duymasın olacakmış. Ben meselá, çocukların Almanya’dan gelen amcası olabilirim. Diziyi izliyorum, çocuklar bayağı laçka... Car car laf yetiştirmeler, ona buna ukalalık etmeler... O anaları onları çok şımartmış. Babalarının müdahalesi de yetersiz. Öyle light maçolukla filan çocuk hizaya getirilmez. Taşfırın erkeği filan da değil, benim gibi, taş gibi, beton gibi maço olmak gerekir. Birol Güven dizinin adını Çocuklara Sopa Lazım şeklinde değiştirirse, belki dizide rol almayı kabul edebilirim.’
Yazarın Tüm Yazıları