Vurabilir mi?

SAVAŞ seçeneği her zaman masada. ABD Başkanı George Bush, İran’ın nükleer silaha sahip olmasını engellemek için askeri seçenek de dahil her şeyin yapılacağını ilk kez söylemiyor. Bu yıl Brüksel ziyareti sırasında da aynı ifadeleri kullanmıştı.Pekiyi, ABD Başkanı, evinin kapısının önünde Irak’ta ölen askerlerin anneleri nöbet tutarken bu seçeneği ortaya atabilir mi? Neden olmasın? Belki şimdi değil ama bu seçenek gerçekten masada. Unutmayalım Irak’a karşı askeri müdahale sözleri, Saddam’ın bütün dünyayı vuracak menzile sahip ‘süper top’ ürettiği iddialarıyla başlamıştı.Yirmi yıl sonra Irak’a bakınca, aslında askeri müdahale seçeneğinden başka hiçbir seçeneğin masada olmadığını görmek zor değil. * * * ÜSTELİK İran’a karşı askeri seçenekten sadece Bush söz etmiyor. İsrail’de de uzun zamandan beri bu konu gündemde. Çünkü, İsrail devletini haritadan silmeye yeminli Ayetullah rejiminin nükleer silahlara sahip olması öncelikle İsrail’in meselesi. İsrail basınında 1981’de Irak’ın Osirak nükleer reaktörüne karşı girişilen saldırı benzeri bir saldırının gerçekleşmesi tartışmaları yapılıyor. Karşı çıkanlar da var. Ama bakın nasıl?Osirak operasyonu, Saddam’ın bir yıl içinde nükleer bombaya sahip olabileceği anlaşılınca gerçekleştirildi. Oysa İsrailli uzmanlara göre İran bugün, bu noktadan uzak. Jerusalem Post Gazetesi’nde yer alan bir haberde, İsrail Ordusu’nun üst düzey bir yetkilisi, ‘İran en erken 2008’de nükleer bombaya sahip olabilir. Ama daha gerçekçi tarih 2012’dir’ diyor. Demek ki, İran uranyum zenginleştirme programından vazgeçmemekte direnirse bu iş olacak ancak birkaç yıl daha var. * * * İRAN’ın yeni cumhurbaşkanı Ahmedinecad kabinesini açıkladı. Reformcu yönetimlere karşı takındıkları sert tutumla tanınan birçok ismin yer aldığı kabine, Cumhuriyet Muhafızları ve güvenlik kökenli bakanlardan oluşuyor. İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak Avrupa ile müzakerelerin yapılmasına bile karşı çıkan bu ekiple durum daha da gerginleşecek. Birleşmiş Milletler Nükleer Ajansı, geçen hafta İran’ın nükleer programına ilişkin ciddi endişeleri olduğunu ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerine son verilmesini istemişti. İran bu çağrıya uymayacağını açıkladı. Çünkü İran, nükleer çalışmaların sivil kullanım amacıyla yapıldığını iddia ediyor. Aslında, bütün bu tartışmaya yol açan iddiaların temelinde 2003’te İran’ın Natanz nükleer tesisinde bazı kalıntıların bulunması yatıyor. Bu kalıntılar, İran’ın nükleer bomba yapımı için çalıştığı iddiasının en somut kanıtı. İran ise bunların Pakistan menşeli olduğunu ve bazı bilim adamlarının karıştığı bir karaborsa şebekesi yüzünden kendi tesisine bulaştığını iddia ediyordu. Dün Birleşmiş Milletler’den yapılan açıklamada bu kalıntıların Pakistan orijinli olduğu açıklandı.Bu önemli bir gelişme. Bakalım Uluslar arası Enerji Ajansı Başkanı El Baradei’in 3 Eylül’de sunacağı raporu nasıl etkileyecek. Rapor olumsuz çıkarsa, konu BM Güvenlik Konseyi’ne gidecek ve İran’a ambargo gündeme gelecek. Rusya ve Çin’in kabul etmeleri zor. İranlı şahinler de bunu biliyor. Üstten alıyorlar. Savaş seçeneğinden yana olanların en çok istediği de bu. Keskinleşme.Çünkü keskinleşme müdahale seçeneğin kapıyı açık tutuyor. Yaşadığımız coğrafya durulmuyor. Durulacağa da benzemiyor.
Yazarın Tüm Yazıları