Valiler hikâyesi

GİRESUNLULAR herhalde bizden daha iyi bilir ama, 29 Mart 2009 tarihli “yerel yönetim” seçimlerinden önceki haftalarda Tunceli Valisi iken Nazımiye İlçesi’ne bol bol buzdolabı, çamaşır makinesi, koltuk, kanepe dağıtan Mustafa Yaman’ı geçen ay Giresun’da tanıdık.

Haberin Devamı

Üzerimizde “iyi bir Vali” izlenimi bıraktı.


İşte o Valiyi, yetkilerini, seçimlerde bir parti lehine kullandığı ve özellikle Yüksek Seçim Kurulu’nun “Yardım dağıtmayı durdur” uyarısını dinlemediği iddiasıyla yargılayan Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sonuç olarak 7 ay 15 gün hapse ve kamu görevinden, ayrıca seçme ve seçilme haklarından mahrum bırakmaya hükmetti.

Ancak Mustafa Yaman beş yıl boyunca bir daha böyle bir suç işlemezse bu karar tamamen ortadan kalkacak.

Doğrusu ağır, ama yerinde bir karar.

Hele “CHP’nin iktidar yıllarında bu memlekette Valiler aynı zamanda CHP’nin il başkanıydı” diyen bir
Başbakan tarafından yönetilen bir ülkede,
çok iyi bir karar.

Gerçi Başbakan Erdoğan’ın eleştirdiği o uygulama sadece dört sene yani 1936-40 arasında yani demokrasinin “d” harfinin bile konuşulmadığı yıllarda yaşanmıştır ama, o döneme bakınca “yanlış” görünen şey, bugün sadece “yanlış” değil ayrıca “suç”tur.

Haberin Devamı

CHP dönemini eleştiren Başbakan Erdoğan’a, Vali Yaman hakkındaki kararı nasıl karşıladığını soran gazetecilere
Erdoğan, “hukuk sisteminin işlemesinden duyduğu memnuniyeti ifade etti” sanıyorsunuz değil mi?

Tam tersine, “seçimin düzenine ve dürüstlüğüne aykırı bir hareketin” cezalandırılmasına “üzüldüğünü” söyledi.

Yargıtay’ın verdiği karardan sonra sadece Mustafa Yaman’ın değil, öteki valilerin de artık seçim kampanyası sürerken seçmenlere kap-kacak, beyaz yahut kahverengi eşya dağıtmayacaklarını düşünebilirsiniz.

Peki ama Başbakan Erdoğan’ın da, “seçimin düzenine ve dürüstlüğüne
aykırı bir hareketten kaçınacağını”
söyleyebilir misiniz?

Bu, olayın birinci yüzü...

Bir de kendisini iktidar partisinin valisi sayan Valiler meselesi var.

Üstelik o, sadece bugün değil, çok partili döneme girdiğimiz 1946’dan beri sürüp gelen bir sorun...

Şimdi bilenin bilmeyenin kolayca eleştirdiği İsmet İnönü, özellikle 1946 seçimleri rezaleti üzerine, Demokrat Parti (DP) milletvekillerini de yanına alarak çıktığı yurt gezilerinde valilere ısrarla, “iktidarın değil, tüm vatandaşların valisi” olduklarını anlatmaya özen gösterdi.

Haberin Devamı

Nitekim 1950’de o sayede tertemiz bir seçim yapıldı.

Ama 1950-60 arasındaki DP döneminde illere, partizanlıkta eşi görülmemiş valiler atandı. Malatya Valisi Turgut Babaoğlu, İstanbul Valisi Etem Yetkiner, Uşak Valisi İlhan Engin o dönemin isimleridir.

Turgut Özal için valilerin partizanlığı değil “Nakşibendi” olup olmadığı önemliydi. Kaymakam adaylarının da o tür gençler arasından seçilmesine itina etti.

Ve onun diktiği fideler, bugün meyve vermeye başladı.

Yazarın Tüm Yazıları