Ucuz kahramanlıklar unutulan kadınlar

BUSH’a ayakkabı fırlatmanın gazetecilik olmadığını söyledim diye, Hasan Tahsin’i anımsamamı isteyen mesajlar geldi.

Toplumun önüne izlenecek örnekler koyan kahramanlık öykülerinin öneminin de, bunun belli bir ihtiyaç olduğunun da farkındayım.

Ama kahramanlık çıtalarımızın her geçen gün aşağıya çekildiğini, ucuzladığını da irkilerek görüyorum.

Hrant Dink’in öldürülmesine karar veren kötülük çevrelerinin tetikçisinin beyaz beresinin bile kahramanlık sembolü haline dönüştürüldüğü bir cehalet çukuruna itilen toplumda, insanların düşüncelerinin altında etnik köken araştıran anlayışın yükseldiği günlerden geçiyoruz.

Etnik köken, bir değerlendirme kıstası olarak karşımıza çıkartılıyor.

Saf Türk olmanız yüksek bir değer.

Değilseniz bir zaaf.

***

ETNİK
kökeni bu denli hayatın merkezine çekip, gerçeği onun prizmasından aramaya kalkarsanız, değil halkın çıkarlarını tehdit eden riskleri, burnunuzun ucunu bile göremezsiniz. (Canan Arıtman’ı çok ayıpladım)

Tartışılan özür dilekçesine, etnik aidiyetim adına özür dilemeyi anlamlı bulmadığım ve süren bir tartışmaya (soykırım mı değil mi) kendi doğrusu temelinde (büyük felaket) nokta koymak isteyen bir yaklaşımı öne çıkardığı için katılmadım.

Bir halkı, toptancı bir anlayışla herhangi bir şey ilan ederek, "insan"ı kendi seçimi olmayan ya da olan herhangi bir grup aidiyetinin içine mahkum eden anlayışı yanlış bulduğum için, tartışmanın "Türkler soykırımcı, Ermeniler de Türkleri kesti" seviyesinde sürmesinden de rahatsızım.

Kürtleri terörle, Ermeniler ve Rumları ihanetle, Türkleri soykırım toptancılığıyla niteleyen her yaklaşım, savunma direncini güçlendiriyor, insanları sağırlaştırıyor, sorunların çözümünü zorlaştırıyor, barış umudunu karartıyor.

Bu topraklarda çekilen acılar çok ağır; sadece Ermeni, Rum, Yahudi, Kürt kökeni yüzünden mi Anadolu insanları acılar çekti? Türk kökeni nedeniyle de insanlar cehennemle yüz yüze geldi buralarda, iç savaşların ateşinde kavruldu.

Evet bu acıları paylaşmak insani bir borç. Ben herkesle ağlıyorum. Bu yüzden arkadaşım, kökeni yüzünden öldürüldüğünde, "Hepimiz Ermeniyiz" çığlığı yüreğimden yükseldi. Özür girişiminin de, Ermeni kökenli insanların vicdanına ulaştığını düşünüyorum. Birçok insanın, bu bildiriye insani bir paylaşım kaygısıyla imza attığını da biliyorum.

Ama tepkileri de anlıyorum. En sert ve ırkçı olanları bile. Bir iftira ile karşı karşıya gelme duygusu ile sinirleniyorlar.

Yine de çok geç kalmış bu tartışma, başlaması gereken yerde, kendi aramızda başlıyor, tabuları sarsıyor. Olması gereken bu değil miydi? Kendini anlatabilmek için karşındakini anlamak zorunda olduğunu da öğretiyor.

***

YEREL
seçimin ufukta göründüğü bu günlerde hiç tartışılmayan bir konuyu KADER gündeme taşıdı. Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği KADER, genel seçimler öncesinde gerçekleştirdiği bıyıklı kampanyadan sonra şimdi de yerel seçimlerde konuya dikkat çekmek için bir kampanya başlattı. Parlamentoda bulunan üç partinin lideri Erdoğan, Baykal ve Bahçeli’yi, bir dostluk iklimi içinde, halka söz verirken gösteren bir hayali, billboardlara taşıyorlar. Üç lider halka, yerel seçimlerde yüzde elli kadın temsilci sözü veriyor. Çünkü rakamlar utanç verici. 81 ilin sadece birinde kadın belediye başkanı var. Meclislerde de farklı değil. Bunun nedeni belli. Yerelde rant daha fazla.

Umarım bu kampanyanın hayali gerçek olur ve Türkiye, kadın sesinin duyulmadığı yerel yönetim utancından kurtulur.
Yazarın Tüm Yazıları