Türkiye’de siyaset mi? Ben deli miyim?

LEFKOŞA

SAAT
10. Suriçi’nde Girnekapı’ya hızla gidiyoruz. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda taşınma havası hakim. Danışmanların odalarında kimse kalmamış. Kitaplıklar boşalmış. Ev sahibi, geride bir şey kalıp kalmadığını kontrol için son bir kez etrafa göz atıyor.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan ayrılmadan üç saat önce, son yirmi yıl içinde Kıbrıs Türk toplumunun lideri, KKTC’nin Cumhurbaşkanı olarak hatırlamadığım kadar çok kez söyleşi yaptığım Rauf Denktaş’ın karşısına oturuyorum.

Hürriyet’in Kıbrıs temsilcisi Ömer Bilge ile birlikte teyplerimizi açıp sorularımızı sormaya başlıyoruz.

Ben Denktaş’ı bu kadar ‘bilenmiş’ gördüğümü pek hatırlamıyorum.

Bir görevden ayrılıyormuş gibi değil, yeni bir göreve başlıyormuş gibi.

‘Türkiye’de bir siyasi partinin başına geleceğiniz söyleniyor’ dememle birlikte patlıyor.

‘Türkiye’de siyaset mi? Ben deli miyim? Duyuyorum bu söylentileri. Doğru değil. Burada da siyaset yapmayacağım.’

Denktaş
siyaset yapmayacağını söylüyor ama konuşmanın devamında mesaj farklı..

‘Burada dava müdafaa edeceğim. Şerefimi, namusumu koruyacağım. Benim arkadaşlarım şehit oldu Kıbrıs davası için. Kahırlarından öldü arkadaşlarım.’

‘50 yıldan beri Türkiye’nin omzuma koyduğu yükü bırakıyorum. Çok keyifliyim. O yük olmadan daha fazla sesimi yükseltiyorum’
diyor.

Konuştukça sesi yükseliyor.

OLAYLAR ÇIKAR

DENKTAŞ
, Annan Planı’nı eleştirmeye devam ediyor. Kıbrıs Türkleri’nin haklarının daha sesli biçimde savunulması gerektiğine inanıyor. Talat’ı son anına kadar eleştirmekten geri kalmıyor.

‘Sen Rum’un yaması olarak, sen Kıbrıslı adı altında Türk olduğunu bile söylemeden bir yerlere gideceğini zannedersen, gideceğin yer azınlık statüsüdür. Bu bağımsızlık gökten inmedi. Bunu bozuk para gibi harcamak kimsenin harcı değil.’

Denktaş
, bunları söyledikten sonra izleyeceği rota hakkında ipuçları veriyor.

‘Türkiye’nin nabzını elimde tutarsam, Kıbrıs’ı vermeye kalkarlarsa Türkiye’de çok olaylar çıkacak. 19 Mayıs’ta Samsun’a gidecektik, vazgeçtim. Kıvılcım çıkabilirdi. Denktaş geldi oldu demesinler diye vazgeçtim. Orada herhalde konuşacaktım. Anadolu kuru çam ağacı, çıra gibi bu nedenle gitmeme kararı aldım.’

ANTALYA’DA KIBRIS SİTESİ

AVRUPA
ve ABD’nin boş vaatlerle Kıbrıs Türklerini oyalaması Denktaş’ın bundan sonraki en önemli gündem maddesi olacağa benziyor. Denktaş, AKP’yi doğrudan eleştirmiyor ama sözlerinin adresi orası.

‘Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği protokolü imzalanır imzalanmaz, onu bilmiyorum. Ama ben Türkiye’nin Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanımayacağını bir milli senet gibi elimde tutuyorum. Eğer Türk hükümeti Meclis’ten bugüne kadar yanılmışız. Kıbrıs meselesi bizim için önemli değildir. Biz vaz geçiyoruz der, Antalya’da Kıbrıs Türkü için apartmanlar hazırladık, buyursunlar demezse bu davadan vazgeçmem.’

SOKAKLAR SAKİN

KKTC
tarihinde ilk kez Denktaş’sız seçimlerde sokaklar sakin. Denktaş rekabeti ortadan kalktığı için seçim öncesi meydanlar siyasi partilerin rock ve pop gruplarına kaldı.

Sessiz sokaklarda dolaşırken, 50 yıl öncesinden çocuk seslerini duyar gibi oluyorum. Ellerinde Türk bayrakları dünün çocukları, dünün kurucu liderlerini karşılarken söylüyorlar:

‘Doktor Küçük, Rauf Denktaş, Osman Örek.

‘Üç arkadaş, birleşmişler gardaş, gardaş...’


Kıbrıs ile birlikte yeni bir döneme adım atıyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları