Teko

Bugün tek yazı; baba yazısı.

Haberin Devamı

Nisanın eli kulağında, 14 yıl olmuş, şaka gibi valla...

Ama bu bir ağlama yazısı değil, Teko’mla yüz bin anımdan bazılarını sizinle paylaşmaca, neticede benim babamdı ama sizin de Tekin Aral’ınızdı o bıçkın yakışıklı.

Yedi yaşında kalp ameliyatı olunca ben, elini hiç çekmedi elimden.

Tuhaf bir tipti; utanmasa, doktorlar “he” dese üzerimde yatıp kalkacaktı.

Sonra beni her ay Ankara’ya kontrollere götürdü, eğlendirdi, “kalbin ne özel” diye diye beni ikna etti; hasta kalbimi bana bulunmaz Hint kumaşı hissettirdi.

Çok geç gelirdi eve.

Elleri hep siyah; “Pis mi bu adam?” derdim, meğer mürekkeptenmiş, dergi çıkarır, karikatür çizermiş.

O kadar çok şey alırdı ki bana, ben yıllarca kendimi Aral Gölü’nün sahibinin kızı, meşhur bir bakliyat fabrikatörünün varisi, hele bir de yurtdışında bir resmi var; Aral petrolleri, onu çekmiş; hep onun sandım.

Haberin Devamı

Kalbim özel, baba milyarder... Öyle geçti genç kızlığım.

Salak demeyin, adamın adı da alıp yürümüş. 

Aldanmaya devam ettim.

“Adın ne?”

“Ben Tekin Aral’ın kızı Ayşe.”

Geçen gün yine biri sordu; “Tanışalım, adın ne?” diye.

Ben olmuşum 42, aşka, sevgiye muhtacım ama cevap yine aynı;

“Ben Tekin Aral’ın kızı Ayşe Aral.”

Ben doğduğum gece Zeynep Kamil Hastanesi hayatının en zor gecesini geçirmiş. Babam, arkadaşları ve fasıl ekibi “Tekin’in kızı oldu” diye hastaneyi basmış.

Ben biraz büyüyünce erkekler başlamış ruhumu çelmeye; bizimki susmuş ama başlamış içi de içini kemirmeye.

İlk aşkım gömlek-pantolon satan biri, ikincisi salam-sucuk satan biri olup bende tavır mavır değişince, Teko beni bir kenara çekip ilk kez benimle yüz göz oldu:

“Artık sana alışveriş yasak. Gömlek almaya yolladık, sonuca bak. Sucuk almaya yolladık, yine sonuca bak. Korkarım senin sonun fena olacak.”

Fena da oldu. Ankara Bilkent’i kazandım, “Çok uzak” dedi, “Özlerim seni” dedi, beni üniversiteye İngiltere’ye postalayıverdi!

Bir sabah kalktım, gözlerim çift görüyor, annem dedi ki; “Şahin Tepesi’ni seyretti ya dün, aynısı o Lisa’ya oldu, psikolojik.”

Bizimki aradı her doktoru, sonra odasından sesini duydum; 

Haberin Devamı

“Eğer Ayşe’nin beyninde bir şey varsa Allah’ım, yalnız yollamam bilesin.”

Hediyeler alırdı, daha doğrusu dergiden geç çıktığından dükkânlar kapanır, elinde hediyelerin yazılı kartları kalırdı genelde.

Bir gün dedim ki; “Karikatürümü çizmedin hiç.”

“Sen çizilemeyecek kadar güzelsin” dedi.

Bir gün yine duydum sesini, o zaman anladım artık; bizimki petrol zengini falan değil.

Dergiler elden gitmişti babamla amcamın yarattığı bir karakterin ayak oyunlarına ama bu canlı bir karakterdi; gölgeli bir şey.

Bağrınıyordu ama sadece ben duyabiliyordum kızgınlığını; bilmezdi ki şerefsizliği, ayak oyunlarını...

Not yazmış, sonradan buldum; “Yani ben artık kızlarıma istediklerini alamayacak mıyım?” diye ama aldı yine.

Hay sayfada yer yok!

Hay yine nisan geldi!

Haberin Devamı

Hay sanki sadece nisan ayında gelir bunlar aklıma; seni kitap yapacağım baba, hatta roman. 

Ben kimim?

Ben; Tekin Aral’ın kızı Ayşe Aral.

Yazarın Tüm Yazıları