Taşrada Noel

KASABANIN iki kilisesi var. Biri Katolik diğeri Protestan. Ama Noel’de her ikisinde de merasimler gece yarısını beklemeden, saat altı gibi yapıldı. Katolikler, papaz bulamıyormuş, çünkü gençler Katolik rahiplerin evlenme yasağı olduğu için din adamı olmak istemiyorlarmış.

Fransa’nın doğusundaki bu küçük kasabada, Geudertheim Kilisesi’nin papazı diğer köylere de gitmek zorunda olduğundan işini erken bitirmek istemiş. Protestanlarda böyle bir sorun yokmuş. Genç din adamlarına evlenme serbest olduğundan, daha önemlisi genç bir din adamı profesör maaşı aldığından pastör sıkıntısı yokmuş. Ama gelin görün ki cemaat, Alsace mutfağının zengin mönüleriyle bezeli sofralarının başına bir an önce oturmayı tercih ettiklerinden ayini erken bitirirlermiş.

Kestaneli ördeğe son rötuşlar yapılırken, mutfakların en vazgeçilmez lezzetlerinden olan ayaküstü dedikodular bu minvaldeydi.

Önümüzdeki yıl Avrupa Anayasası ile ilgili referandumda her üç kişiden ikisinin ‘Türkiye’nin üyeliğini de dikkate alarak oy kullanacağım’ dediği Fransa’nın, en tutucu kasabalarından birinde, Geudertheim’da Fransız arkadaşlarımın davetlisiyim.

Le Pen’in güçlü olduğu bu bölgede yabancılara ‘negro’ deniyor.

Onların negroları artık ‘Türkler’. Neden? Bu karşıtlık da, son zamanlarda gözlenen dine dönüş gibi fazla derin değil mi?

* * *

FRANSA’da yabancı düşmanlığı son zamanlarda ciddi endişe yaratıyor. Bunun çeşitli nedenleri var. Ama esas neden ekonomik.

Geçen yıl işsizlik yüzde 9’a yükselmiş. Bu oran gençler arasında daha da yüksek,yüzde 11.

Ancak bu sayı Fransız kökenli gençler için geçerli. Yabancı gençlerin işsizlik oranı ise yüzde 36.

Yabancı kökenli gençler, Fransız vatandaşı olsalar da iş bulmaları hemen hemen mümkün değil. İşsizlik, tanıdıktan alışveriş etme, tanıdığın çocuğunu işe alma gibi cemaat davranışlarını güçlendirmiş. İçe kapanmayla birlikte yabancı olanı dışlama yaygın. Sorun, gençlerin adından itibaren hissettiriyor kendini. İsmin Ali ya da Ayşe ise ‘Bu iş için uygun görülmediniz’ yanıtını alıyor gençler.

Avrupa Birliği’nin talebi üzerine, Fransa’da yeni bir süreç başladı. Ayrımcılığa karşı Eşitlik İçin Mücadele Yüksek Otoritesi (HALDE) kuruluyor. Başında, türban yasağının doğruluğuna ilişkin raporu hazırlayan Bernard Stasi’nin olduğu komisyon, bu ırkçı ve ayrımcı davranışlarla ilgili şikayetleri değerlendirerek, hukuki süreç başlatacak.

* * *

TÜRKİYE’nin üyeliği, yabancı düşmanlığının, tehdit olacak kadar güçlendiği bir dönemde politikacıların en kolay kullandıkları araç haline geliyor.

‘Adı sanı unutulan politikacılar, şimdi Türkiye karşıtlığı sayesinde televizyonda boy gösteriyorlar’ diyor eğitimci bir arkadaşım.

Ama bu kadar basit değil. Başbakan Erdoğan’ın Brüksel dönüşünde, Türkiye’de ‘Avrupa Fatihi’ pankartlı törenlerle karşılanışını, ‘Avrupa’yı fetih iddiasındaki yeni halife’ şeklinde yorumlayacak kadar olayları yakından izleyenlerin bulunduğunu biliyorum. O nedenle Türkiye karşıtı propaganda sıradan bir popülizmle, iç politika bahanesi ile açıklanamaz.

Türkiye’nin Avrupa ile entegrasyon isteğine karşı dirençte, Avrupa’nın zaafları, geleceğiyle ilgili korkuları da var.

Noel sofralarında ya da bayram yemeklerinde, bu korkuların temeline birlikte inip üstesinden gelemezsek yazık olacak çocuklarımıza.
Yazarın Tüm Yazıları