Tamam ben kalın ve biçimsizim de sizin malda hiç mi kusur yok

Çalıştığı mağazayı, sattığı ürünü cansiperane savunan satış görevlilerinin hastasıyım. Hele hele bu uğurda müşteriyi harcamakta bir an bile tereddüt etmeyenler var ki, marka sahipleri tarafından madalya takılması gerekir.

Yakasında bu tip üstün hizmet madalyası taşıyan tezgahtarlarla geçmişim çok eskilere dayanır. Şöyle söyleyeyim, o zamanlar tezgahtarlara hakikaten tezgahtar denirdi. Kendileriyle sinir krizi dolu bir tarihimiz var.

*

Gelin görüntüyü flulaştıralım ve üniversite yıllarıma geri dönelim.

Arkadaşların beni safinaz olarak çağırdığı yıllar. Öyle zayıfım yani. Evdekiler ha şimdi ha yarın diye zafiyet geçirmemi beklemekte.

İsmi lazım değil bir jean mağazasında pantolon deniyorum. Her zaman giydiğim beden ama nedense kalçalardan yukarı çıkmakta şiddetle direniyor. Söyleniyorum haliyle. Acaba kalıpları mı farklı bu markanın? Sağolsun satış görevlisi kadın beni teskin ediyor: "Eh, hanfendi malum, Türk tipi kadınlarız. Kalçalar geniş, ondan içine giremiyorsunuzdur. Ben size bir büyük beden vereyim."

Sensin geniş kalçalı! Derhal çıktım tabii mağazadan ve bir daha da uğramadım.

*

Birkaç yıl sonrası. Ufak ufak cilt bakım ürünleri kullanmaya başlamışım. Kozmetik zincirlerinden birine gittim. Henüz tıfıl olduğumdan, görevlilere akıl danışmanın yan etkilerinden haberdar değilim.

"Hmmm, problemli bir cildiniz var."

"Nasıl olur, bende sivilce bile çıkmaz."

"Normal, gözenekleriniz o kadar tıkalı ki. Siz şimdi böyle göremiyorsunuz. Özel ışık altında bakınca deri altındaki tüm sorunlar ortaya çıkıyor. Sizde güneş lekeleri de var. Cildinizde su kalmamış, göz çevresinde mimik kırışıkları başlamış. Boynunuz gevşemiş. Hemen bir ürün listesi yapayım."

"Liste?"

*

Ayakkabıcıdayım. Evet, biraz büyüktür ayaklarım ama hilkat garibesi de sayılmazlar. Fakat bir türlü şu sivri burunlu ayakkabı ayağıma olmuyor. Ancak baş parmağımla, yanındaki iki parmağı daha sokabiliyorum içine. Kalan ikisi açıkta. Kalıplar çok mu dar acaba? "Mümkün değil, sizin ayaklarınız bayağı taraklı."

Peki o zaman, bilekten bağlanan diğer modeli deneyeyim. Onun burnu daha geniş görünüyor. Eee, bunun da bantı kısa. Bırak ilikten geçirmeyi, iki ucunu kavuşturamıyorum bile.

"Hanfendi, sizin bilekler kalın, bant kısa değil."

"Siz Çinli kadınlar için tasarlıyor olabilir misiniz?"

*

En son geçenlerde, kendime etek almak için alışverişe çıktım. İsmi lazım değil, bir mağazadaki eteklerden birini beğendim ama 36 bedeni kalmamış rafta.

"Affedersiniz, bunun 36’sı kalmış mıdır depoda?"

"Kendinize mi alacaksınız?"

"Evet."

"E o zaman niye 36 arıyorsunuz ki, elinizdeki 38 olur size. Mümkün değil, 36’ya giremezsiniz."

"Boşverin 36’yı, en yakın çıkış ne tarafta acaba?"

Sonuçta ben geniş kalçalı, kalın bilekli, ayakları taraklı, cildi sorunlu, balık etinde biri olup çıktım. Sorun değil, tam da böyle biri olabilirim. Neticede sokaklar Kate Moss ve Heidi Klum’larla dolu değil. Ama işi bana ürün satmak olan insanların kendimi iyi hissetmem için uğraşması gerekmez mi? İnsaf ya, insaf!

Sevgi Mağazası’na yardım lazım

Bu sefer de bir alış değil veriş duyurusu yapalım. 1998’den beri ihtiyacı olanlara giysi ve ayakkabı yardımında bulunan Sevgi Mağazası’nın yardıma ihtiyacı var. İstanbul Acıbadem’deki mağaza, yoksullar için çok önemli. Eksiklerini buradan karşılıyorlar. Sevgi Mağazası Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Celal Toparlaklı, özellikle 6-15 yaş arası çocuklar için elbise ve ayakkabı eksiği olduğunu söylüyor. Evinizde artık kullanmadığınız ama hálá kullanılabilir durumda olan ne kadar giysi varsa buraya gönderebilirsiniz. www.sevgimagazasi.org. (555) 269 68 88

Alışveriş için yurtdışına çıkacaklara

Pek çok kişi bayram tatilinde yurtdışına gitmeyi planlıyor. Hazır yılbaşı öncesine denk gelmişken, oralardaki cıvıltılı atmosferi görmek için iyi fikir. Eminim gidenlerin büyük kısmının motivasyonu alışveriş olacak. Zaten biraz da bu yüzden, bizdeki lüks markaların birçoğu indirime girdi. İnsanların alışverişe ayırdığı parayı yurtdışına kaptırmak istemiyorlar.

Yurtdışında alışveriş denince akla ilk gelen yer Londra. Özellikle de sürüden ayrılan, farklı parçaların peşinde olanlar için. Üstelik Ocak 2008 sonuna kadar Londra’da indirim var. Bazı mağazalarda oranlar yüzde 80’ni buluyor. Bir koşu gidip Londra’dan alışveriş yapmak isteyenler için hizmet veren, düşük tarifeli havayolu şirketleri var. Örneğin easyJet. Londra Luton Havaalanı ile Sabiha Gökçen arasında her gün karşılıklı sefer yapıyor. Bilet fiyatları vergiler dahil 33.99 Euro’dan başlıyor. Üstelik easyJet’in internet sitesine girdiğinizde Londra’da alışverişin ipuçlarını da bulabiliyorsunuz. www.easyjet.com
Yazarın Tüm Yazıları